gdh'de ara...

Geopolitical Monitor: İsrail-Hamas savaşının ortaya çıkarabileceği olası altı sonuç!

Gazze savaşı, ABD'nin dünyadaki “dürüst bir arabulucu” olma özelliğini ortadan kaldırmış görünüyor. İsrail-Hamas savaşının olası sonuçları altı yeni gerçeklik ortaya çıkarabilir.

1. resim

ABD merkezli araştırma kuruluşlarından Geopolitical Monitor'de İsrail Hamas savaşının ortaya çıkarabileceği sonuçların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail ve Hamas arasında devam eden savaşın ve ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin Wahington'un tarafsızlık yaklaşımına büyük zarar verdiği belirtilen analizde, İsrail'in Gazze'yi yönetmek için harekete geçmesinin ise küresel sonuçlar ortaya çıkaracağı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; savaşın sonuçlarının Türkiye rolününün daha önemli hale geleceği de dahil olmak üzere, altı yeni gerçeklik ortaya çıkarabileceği öngörüldü.

İşte Geopolitical Monitor'de yayınlanan analiz:

Gazze'de İsrail ve Hamas arasında yaşanan savaş ABD için ciddi bir meydan okuma haline geldi. Zira; Washington'un Arap ülkeleri ve İsrail arasındaki çıkar dengesini sağlamak için geçtiğimiz on yıllar boyunca kurduğu temas ağı için zor bir sınav vermektedir.

Görünen o ki ABD, Araplar ve İsrailliler arasındaki ilişkilerinde bu stratejik dengeyi yitirmiş görünüyor.

Başta Arap ve Müslüman devletler olmak üzere dünyanın birçok ülkesi, Washington'un İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik saldırılarını desteklediğine dair suçlamalarda bulunuyor ve ABD'nin İsrail'e Gazze'deki Filistinlileri öldürmek için kullanılan silahları sağladığına işaret ediyorlar.

Ayrıca ABD'yi savaşı sürdürmesi için İsrail'e 14 milyar dolarlık kritik bir destek vermek ve Doğu Akdeniz'e iki uçak gemisi göndererek İsrail'i korumakla suçluyorlar.

Diğer yandan Arap medya kuruluşları 7 Ekim saldırısında ABD'yi suçlu görüyor. Ayrıca ABD'yi şu anda Orta Doğu'da yaşanan askeri çatışmanın da sorumlusu olarak görüyorlar.

Arap medya platformları ABD'nin Ortadoğu'da barış konusunda ciddi olduğuna inanmayı reddediyor ve İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaları sona erdirmek için hiçbir şey yapmadığını söylüyor.

Tüm bu gelişmeler Washington'un Ortadoğu'da barış için dürüst bir arabulucu olma özelliğini ortadan kaldırmış görünüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in bölgede yürüttüğü mekik diplomasisi, İsrail hükümetini acil insani yardım ulaştırmak için sınırlı bir ateşkesi kabul etmeye dahi ikna edemedi. Ayrıca hem Suriye hem de Irak'taki ABD askeri üslerine yönelik saldırıların sayısında da her geçen gün artış yaşanıyor.

Gazze'deki savaşın devam etmesi halinde her iki ülkedeki ABD askeri tesislerinin daha fazla hedef alınması ihtimali yüksek.

Tüm Arap ülkeleri Gazze savaşının daha geniş bir bölgesel krize dönüşmesinden endişe ediyor. Arap ülkelerinin stratejik mantığı, ABD'nin İsrail'i korumak için bölgede daha etkin almak için İran'a saldırarak savaşı uzatması ve tüm Orta Doğu'yu bir kaos ortamına itebileceği yönünde.

Bu da pek çok kişiyi ABD'yi, Müslümanların gerçek düşmanı olarak görmesine neden oluyor. Zira; Arap ülkeleri İsrail'in acımasızca hareket ettiğine ve ABD'nin bunu durdurmak için hiçbir şey yapmadığına inanıyor.

Orta Doğu patlamak üzere

Batı'nın Orta Doğu'ya yönelik tutumu etik değil ve İsrail'in Filistinlilere karşı vahşetini desteklerken, insan hakları ve demokrasiyi savunuyormuş gibi davranıyor.

Araplar, Batı'nın özgürlük ve hürriyet konusundaki ikiyüzlülüğünün, İsrail'in Filistinlilere yönelik barbarlığında suç ortaklığı yapmalarına zemin hazırladığını düşünüyor.

Arapların ABD'ye olan inancını yitirdiği bir ortamda ise Rusya bölgede nüfuz kazanıyor. Moskova, Orta Doğu halklarına İsrail'in masum Filistinlileri öldürmesini reddettiğini ve dolayısıyla Arapların ve Müslümanların dostu olduğunu belirtiyor. Çin gibi diğer ülkeler de ABD'nin bölgedeki Arap nüfusu tarafından kınanmasıyla Orta Doğu'da prestij kazanabilir.

İsrail-Hamas savaşının olası sonuçları

Gazze'deki savaş iki devletli çözümü yeniden canlandırabilir.

Ancak Arap ülkeleri Washington'un bir Filistin devleti kurma konusundaki samimiyetinden de şüphe duyuyor. ABD Kongresi'nin Hamas'a gideceği gerekçesiyle Filistinlilere yardım vermeyi reddetmesi bölge halklarını dehşete düşürdü.

Öte yandan, savaşların sonuçları sahada belli olsa da, tarihte hiçbir savaşın masada kesin bir siyasi sonucu yoktur.

Bu nedenle, herhangi bir önemli siyasi sonuç sadece ABD'nin İsrail'i savunmayı da içeren stratejik hedeflerini değil, aynı zamanda bu hedeflere ulaşma stratejisinin uygulanacağı yerel koşulları da dikkate almalıdır.

ABD'nin hedeflerini İsrail'den ayrı olarak etkin bir şekilde tanımlayamadığı düşünüldüğünde, herhangi bir analist şu anda Orta Doğu'da faaliyet gösteren birkaç stratejik eğilime odaklanmalıdır.

Birincisi, Türkiye rolünü daha önemli hale getirmeye çalışacaktır.

Ankara ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerek Hamas gerekse de Filsitinli diğer gruplarla daha fazla dayanışma içinde olacak. Bu da ABD-Türkiye ilişkilerini daha da gerecektir.

İkincisi, Suudi-İran yumuşamasının devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.

İki ülke bölgesel rekabete değil Gazze'ye odaklanacaktır.

Üçüncüsü, Katar'ın rolü büyük olasılıkla artacaktır.

Washington şu ana kadar Katar'ı Hamas'ın en azından siyasi kanadıyla ilişkisini kesmeye ikna edemedi. Katar, Hamas liderleriyle ilişkilerini değiştirmesi karşılığında İsrail'i Gazze'deki savaşı durdurmaya zorlaması için ABD'ye baskı yapacaktır.

Dördüncüsü, İsrail'in kara harekatının sonuçları önümüzdeki süreci belirleyecektir.

İsrail zafer ilan etmiş değil ve sürecin zorlu olduğunu en üst düzeyden dile getiriyor. Lübnan Hizbullahı ile 1996 ve 2006'da yaptığı çatışmalar da dahil olmak üzere daha önceki savaşlardan siyasi ve diplomatik faktörler nedeniyle askeri amaçlarını tamamlamadan çekildi.

Şu anda Hamas da aynı sonucu umuyor olabilir. Bu da savaş sona erdiğinde Hamas'ın askeri altyapısını korumaya devam edebileceğini gösteriyor.

Beşinci olarak, Gazze'ye “atom bombası” atmanın "bir olasılık" olduğunu söyleyen Miras Bakanı Amichai Eliyahu'ya gibi, diğer İsrailli yetkililer tarafından yapılan bazı açıklamalar da, İsrail ve ABD'ye daha fazla zarar verebilir.

Zira bu durum, Moskova'yı nükleer caydırıcılığı teyit etmeye davet edebilir ve kuşkusuz Arap ülkeleri Kremlin'in böyle bir potansiyel nükleer stratejik hamlesini destekleyecektir.

Altıncı olarak, İsrail Gazze'yi yeniden işgal etmek ve yönetmek için harekete geçerse sonuçları küresel etkiler ortaya çıkaracaktır.

Bu durum ilk olarak ABD ile İsrail arasında bir sürtüşmeye neden olabilir.

Blinken bu olasılığı küçümsüyor olsa da, İsrail'in Gazze'de uzun süre kalmaya kararlı olduğu görülüyor. Nitekim Başbakan Netanyahu, son olarak ABC News'e verdiği demeçte "İsrail'in bölgenin tüm güvenlik sorumluluğuna sahip olacağını" belirtti.

Gazze'deki savaş ABD'nin güvenilirliğini ve caydırıcılığını ciddi şekilde zayıflattı.

Sonuç olarak ABD, Gazze savaşından herhangi bir siyasi ya da stratejik avantaj elde edemeyecek, hatta çatışmanın uzun sürmesi halinde sadece stratejik olarak değil ekonomik olarak da kaybedecektir.

Tartışma