gdh'de ara...

Görüş: ABD Türkiye’yi güneyden kuşatıyor mu?

💢 ABD, terör örgütü PKK/YPG ve GKRY'yi niçin silahlandırıyor?

💢 Yeditepe Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya ve ORSAM Suriye Uzmanı Recep T. Teke gdh.digital için değerlendirdi.

1. resim

ABD, uzun yıllardır Suriye’de terör örgütü DEAŞ’la mücadele adı altında terör örgütü PKK/YPG’yi destekliyor. Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından tehdit oluşturan bu eyleminin yanı sıra Washington yönetimi, bir yandan Yunanistan’ı silahlandırırken; diğer taraftan da GKRY’ye uygulanan silah ambargosunu kaldırdı. Bu da ABD’nin Türkiye’yi güneyden kuşattığı düşüncesini akıllara getiriyor.

Son dönemde yaşanan gelişmeler de bu fikri teyit eder nitelikte. Zira ABD ordusunun 15-17 Ağustos’ta Suriye’de PKK/YPG’li teröristler ile Irak-Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) unsurlarına helikopterden indirme, sabit ve mobil hedeflere anti-tank füzesi (TOW) ve termal dürbünlü Kanas kullanma eğitimi verdiği ve Kamışlı’da ortak tatbikat düzenlediği ortaya çıktı.

23 Ağustos’ta da CENTCOM Komutanı General Michael Erc Kurilla’nın PKK/YPG işgali altındaki Haseke’de bulunan Hol ve Roj kamplarını ziyaret ederek terör örgütünün üst düzey yöneticileriyle bir araya geldiği öğrenildi. Diğer taraftan 18 Ağutos’ta da Ege’deki güvenlik ikilemini derinleştirecek bir adım atan ABD, GKRY’ye uygulanan silah ambargosunu kaldıran kararın bir yıl uzatıldığını duyurmuştur.

gdh.digital Özel Haberler Ekibi, ABD’nin Türkiye’yi güneyden kuşatma stratejisini Yeditepe Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya ve ORSAM Suriye Uzmanı Recep T. Teke ile konuştu.

ABD’nin Türkiye’yi kuşatma stratejisinde Kıbrıs adasına büyük ehemmiyet atfettiğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya, Türkiye’nin çok yönlü, proaktif ve güçlü diplomasi hamleleleri Washington yönetimini rahatsız ettiğini öne sürerek şunları söyledi:

Türkiye’nin bölgeselleşme adına birçok projeye liderlik edeceğini duyurması, ABD açısından büyük risk teşkil edeceği anlamına geliyor. Bu nedenle ABD, Kıbrıs kartını kullanarak GKRY üzerinden KKTC ve Türkiye’yi baskı altına almak istiyor.

Meselenin Doğu Akdeniz boyutunun da önemli olduğunu belirten Kaya, bölgenn jeopolitik önemine şu sözlerle dikkat çekti:

Bu havza, tarihte birçok savaşlara sebebiyet veren “verimli hilale” ev sahipliği yapıyor. Bu bölgeye hakim olmak demek, deniz ve kara yoluyla dünya ticaretini yönetmek anlamına geliyor. Ayrıca Doğu Akdeniz’e konuşlandırılacak etkin bir hava gücü Avrupa, Asya ve Afrika’ya hava saldırısı imkanını rahatlıkla sağlayacaktır. ABD’nin Doğu Akdeniz politikasında Yunanistan, İsrail ve GKRY ile işbirliğinin hayati önemi var. Adadaki çözümün iki toplumlu federatif bir yapı ile sağlanacağını düşünen Washington’a karşı Türkiye iki devletli modelden başka çözümün asla kabul edilemeceğini savunuyor. Çünkü federasyon önerisinin altında Türkleri adada eritmek ile siyasi ve askeri varlığını yok etmek amacı olduğu aşikar. Hatırlanacağı üzere Yunanistan Başbakanı Miçotakis ABD Kongresi’nde bunu ifade ettiğinde ayakta alkışlanmıştı.

Doğu Akdeniz’in ABD açısından taşıdığı anlama da değinen Kaya, şu açıklamalarda bulundu:

10 savaş gemisi, 130 savaş uçağı ve yaklaşık 10 bin askeriyle ABD, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarını Rus tehdidine karşı kontrol etmek hem de küresel enerji piyasalarında gücünü arttırmak istiyor. Bazı Amerikan düşünce kuruluşları Kıbrıs meselesinin kendileri açısından bir boşluk bırakıldığı takdirde bunun Ruslar tarafından doldurulmasının büyük tehdit oluşturacağı düşüncesinde. Çünkü bu stratejik ada, ABD ve NATO’nun Doğu Akdeniz ve Ortadoğu operasyonları bakımından son derece elverişli.

GKRY’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılmasını “Askeri Alım ve Kuvvetler arası Hizmetler Antlaşması”na vurulan bir neşter olarak nitelendiren Kaya, Lozan ve Paris Barış Antlaşmalarına aykırı olarak “Gayriaskeri statüdeki adaların” silahlandırılarak Türkiye’nin yanı başındaki adaların adeta bir Amerikan üssü haline haline getirilmesinin müttefiklik hukukuna aykırı olduğunu belirtti. Bu kapsamda Kaya, ABD’nin bölgedeki güvenlik ortamını kırılganlaştıran eylemlerini şu sekilde değerlendirdi:

Amerikan üs gemisi Girit açıklarına demirledi ve Dedeağaç, Lozan Antlaşması’na aykırı olarak genişletilmiş askeri üs haline getirildi. Şimdi Türkiye’ye yakın yerlerde üç adada yeni üsleri kurulması hedefleniyor. GKRY’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılmasının Türkiye’ye karşı bir hamle olduğu aşikar.

ORSAM Suriye Uzmanı Recep T. Teke ise ABD’nin Suriye politikasına ilişkin şu açıklamayı yaptı:

Kurilla’nın söz konusu ziyareti, DEAŞ ile mücadele iddiasının teyit edilmesi anlamını taşıyor. Ayrıca Rusya ve İran’ın Suriye’deki siyasi ve askeri nüfuzunu dengeleme arzusu, ABD’nin Suriye’deki varlığının en güçlü motivasyonlarından birini oluşturuyor.

ABD’nin terör örgütü PKK/YPG ile birlikte düzenlediği tatbikata da değinen Teke, sözlerine şu şekilde devam etti:

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Irak’tan Suriye’ye yaptığı askeri sevkiyatlarda ciddi bir artış gerçekleşmiştir. ABD’nin özellikle Suriye’nin Deyrizor vilayetindeki üslerini takviye ettiği gözlemlenmiş, bölgeye gelişmiş hava savunma sistemleri HIMARS’ı dahi konuşlandırdığı kaydedilmiştir. ABD’nin terör örgütü PKK/YPG ile yaptığı ortak askeri tatbikatlara da hız verdiği görülmüştür.

Ayrıca Teke, ABD’nin PKK/YPG terör örgütü ile ilişkisi hakkında şunları ifade etti:

Son tahlilde, Biden yönetiminin Suriye ile ilgili şu ana dek yaptığı açıklamalar ve sahada attığı siyasi ve askeri adımlar, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını sürdüreceğini ve terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan YPG ile iş birliğini sürdüreceğini göstermektedir.

Tartışma