Gürcistan "Savaşı"nı halk kazandı

💢 Gürcistan bir süredir “yabancı etkinin şeffaflığı hakkında” tasarıyı nam’ı diğer “yabancı ajan” tasarısını tartışıyor.

💢 Muhalefetin, STK'ların medyanın ve Avrupa entegrasyonu taraftarlarının tepkisi, “Gürcü Hayali”ni zor günler beklediğinin göstergesi.

1. resim

Gürcistan’da bir süredir tartışılan ve 7 Mart’ta parlamentoda ilk oylamada kabul edilen “yabancı etkinin şeffaflığı hakkında” tasarı, nam’ı diğer “yabancı ajan” tasarısı, ülkeyi karıştırdı. Daha önce Rusya’da kabul edilen ve ülkedeki tüm muhalif gazetecilerle sivil toplum örgütlerinin “yabancı ajan” listesine alınmasını sağlayan tasarı, Gürcistan’da muhalefetin, sivil toplum örgütlerinin, medyanın ve Avrupa’ya entegrasyon taraftarlarının tepkisini çekti. Bu tepkiye Ukrayna savaşında Gürcistan iktidarının 2000’li yılların başından itibaren eski SSCB ülkeleri arasındaki en yakın müttefikini – Kiev’i desteklememesinin, zaman zaman açık şekilde Rusya’nın tezlerini savunmasının halkta yarattığı memnuniyetsizliği de eklersek, “Gürcü Hayali”ni zor günler bekliyor.

Gürcistan iktidarı henüz Avrupa Birliği hedefine açık şekilde karşı çıkamıyor – zira bunun Gürcü halkının kırmızı çizgisi olduğunun farkında -, ancak görünüşe bakılırsa, Moskova, artık Tiflis’in Ukrayna ve Batı konusundaki “tarafsızlığından” asla memnun değil ve “Gürcü hayali”ni açık tercihe zorluyor. Rusya’dan kopyalama “yabancı ajan” yasasının kabulünün dayatılması da Gürcü toplumu tarafından bu tercihe zorlanmanın belirtisi olarak kabul ediyor. Tiflis’te 7 Mart’ta başlayan, 8 Mart’ta devam eden ve daha da devam etmesi beklenen protestolarda yapılan “Gürcistan Rusya olmayacak” vurgusu da Gürcü halkının ve toplumunun Kremlin endişesini yansıtıyor…

Gürcistan, çok uzun yıllar sivil toplumun gelişmesi ve basın özgürlüğü açısından eski Sovyet ülkelerinin (Baltık ülkeleri hariç) lider ülkesi konumundaydı. Fakat Saakaşvili’nin ikinci döneminden itibaren özellikle basın özgürlüğü konusunda sorunları artmaya başladı. Gürcü Hayali’nin iktidara gelişiyle birlikte ise gerileme çok daha bariz hal aldı. Bunlara rağmen Gürcistan hala çoğu eski SSCB ülkesini kıskandıracak bir sivil topluma sahip. Ancak “Gürcü Hayali” iktidarının Rusya’ya yönelik reveransları sonucu geçtiğimiz sene Avrupa Birliği Ukrayna ve Moldova’ya hızlandırılmış prosedür ile aday ülke statüsü verirken, bu trene herkesten önce binmiş Gürcistan’ı bekletme kararı aldı.

Avrupa Birliği, Gürcistan’a bu sene adaylık statüsü alabilmesi için 12 şart öne sürdü. Bu şartlar arasında özgür ve bağımsız basının faaliyeti için koşulların sağlanması ve sivil toplumun tüm düzeylerde kararların kabulünde yer alması da vardı. Gürcü muhalefeti ve sivil toplumu, parlamentoya sunulan ve ilk okunuşta kabul edilen “yabancı ajan” tasarısının bu şartların ihlali anlamına geldiğini öne sürüyor.

“Yabancı etkinin şeffaflığı” tasarısını parlamentoya görünürde iktidar partisi getirmedi. Ancak arkasında iktidarın durduğu çok açık. Zira parlamentoya tasarıyı sunan “Halkın Gücü” grubu “Gürcü Hayali”nden formalite olarak ayrılan, açık şekilde Batı karşıtlığı sergileyen, dolayısıyla “Gürcü Hayali”nin açık şekilde söyleyemediklerini söyleme fonksiyonu verilen milletvekillerinden oluşuyor. Öte yandan, “Gürcü Hayali”nin parlamentodaki resmi grubu da “uydu grup”un teklifini destekleyerek bu konuda farklı düşünmediğini ifade etmiş oldu.

Aslında Rusya yanlısı oligark Bidzina İvanişvili’nin yönettiği “Gürci Hayali” Partisinin şimdiki başkanı İrakli Kohabidze, “yabancı ajan” yasasının demokratik ilkelerle çelişmediğini, Gürcistan’ın Avrupa Birliği’ne doğru başarılı bir şekilde ilerlediğini söylüyor. Kohabidze, 8 Mart’ta yaptığı açıklamada “yabancı ajan” yasasının Gürcistan’ın AB’ye üyelik adaylığı statüsüne zarar vermeyeceğini, bu yöndeki iddiaların spekülasyon olduğunu iddia etti. Kohabidze, 7-8 Mart’taki gösterilerin darbe girişimi olduğunu söyledi ve Gürcü muhalefetini dolaylı yolla Rusya ile tehdit etti: “Muhalefetin bu tür girişimleri Rusya tanklarını 2008’in Ağustos ayında olduğu gibi yeniden Gürcistan’a getirebilir”.

Kohabidze’nin bu cümleleri kurduğu dakikalarda ise Gürcistan parlamentosunun önünde protestoculara şiddet uygulandı, 70’den fazla protestocu gözaltına alındı. Sosyal medyaya düşen görüntülerde ise şiddet uygulayan polislerin arasında Rus “OMON” birliklerinin formasını taşıyan insanların da olduğu iddia edildi. Bu iddia ne kadar gerçeği yansıtıyor, söylemek zor, ancak Rusya’nın Tiflis’i kontrol altına alma çabalarının güçlendiğini görmek o kadar zor değil.

Gürcistan’ın eski Dışişleri Bakan Yardımcısı, muhalif politikacı Valeri Çeçelaşvili’ye göre, Gürcistan iktidarı şu anda ülkede açık şekilde Avrupa karşıtı mesajlar vermenin popüler olmadığını, tepki doğuracağını çok iyi anlıyor ve bu nedenle “siyahı beyazla kapatmaya” çalışıyor: “Başbakan İrakli Garibaşvili başta olmak üzere Gürcü Hayali’nin yöneticileri Avrupa’ya gidince Avrupa yanlısı konuşmalar yapıyorlar, eve döndüklerinde ise muhalefetin, sivil toplumun, medyanın yurtdışından para alarak devletçiliği yok etmeye çalıştığını iddia ediyorlar. Tüm Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD bu “yabancı ajan” yasasının demokratik ilkelerle bir bağlantısı olmadığını söylüyor, Gürcü Hayali ve onun uydusu olan “Halkın Gücü” Partisi ise aynen 10 yıl önce Rusya’nın kurduğu cümlelerle bu yasanın ABD’deki yasanın aynısı olduğunu iddia ediyor. Bu, açıkça bir şizofreni durumudur”.

Gürcistan Politikalar Enstitüsü’nun tasarıyla ilgili yorumuna başvurduğu 29 yerli ve yabancı uzmanın tamamına göre, “yabancı ajan” yasası, Gürcistan’ın sivil toplum örgütleri ve aktivistlerinin sindirilmesine, sivil toplum üzerinde kontrol mekanizmasının oluşturulmasına hizmet ediyor. Özellikle Gürcü uzmanlar, bu yasanın Rusya’dan kopyalama olduğu ve ülkede demokratik değerleri boğmaya yöneldiği konusunda hemfikir. Gürcü uzmanlara göre, iktidar partisi, topraklarını işgal altında tutan Rusya ile bu kadar yakınlaşmanın ve ülkeyi Avrupa’dan uzaklaştırmanın gerekçelerini rakiplerine ve topluma açıklayamadığı için muhalefetin ve sivil toplumun çenesini kapatmaya çalışıyor.

Gürcü Politikaları Enstitüsü’nün görüşüne başvurduğu Alman Dış Politika Konseyi Doğu Avrupa uzmanı Stefan Meister ise Gürcistan’ın artık NATO ve Avrupa Birliği’ne entegrasyon yolundan döndüğünü söylüyor: “Gürcistan’ın Mihail Saakaşvili döneminde hazırlanan çok iyi reform veri tabanı vardı, ancak şimdi Tiflis, iktidarın muhalefete, özgür basına ve sivil topluma baskıları sonucu bu avantajını kaybediyor. Bu tasarı Gürcistan’ın diğer eski Sovyet ülkeleri karşısındaki en büyük üstünlüğünü elinden alıyor, onu Rus siyasi kültürüne ve baskı politikalarına yaklaştırıyor. Rusya ile tüm anlaşmalar ve Rusya tezlerini baz alan dezenformasyon kampanyaları sadece Gürcistan siyasi kültürünü etkilemeyecek, hem de Avrupa ve Atlantik entegrasyonuna giden köprüleri yakacak”.

Gürcistan’da 7-8 Mart protestolarının ardından iktidar partisi “Gürcü Hayali”, “yabancı ajan” tasarısının demokratik normlar açısından incelenmesi için Venedik Komisyonu’na gönderileceğini ve yalnız bu incelemeden sonra karar verileceğini duyurdu. Bunun ise en az 3 aylık bir süreç olduğunu açıkladı. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ise daha 6 Mart’ta BM’de yaptığı konuşmada “yabancı ajan” yasasına karşı çıkmıştı: “Bazı grupların benim ülkeme sunduğu yasa tasarısı sivil toplum örgütlerinin faaliyetini sınırlayacak, toplumumuzun demokratik değişimini engelleyecek, Avrupa’ya entegrasyon yolunda engel olacak. Bu nedenle ben tasarıya kesinlikle karşı çıktım ve bu görüşümü buradan da ifade etmek istiyorum”. Zurabişvili, tasarı kabul edilirse, veto hakkını da kullanacağını açıklamıştı. Ancak ne Zurabişvili’nin açıklaması, ne Gürcü Hayali’nin “Venedik Komisyonu” vaadi Gürcistan toplumunu ikna etmeye yetmedi. Protestoların süreceği açıklandı. Bunun üzerine bugün (9 Mart) “Gürcü Hayali” ve “Halkın Gücü” birlikte açıklama yaparak “yabancı ajan” tasarısını geri çektiğini duyurdu. Açıklamada “Biz kabul edilen tasarının toplumda görüş ayrılığına neden olduğunu gördük. Yalan makinesi tasarıyı olumsuz şekilde sunmayı ve toplumun bir kısmını yanılgıya sürüklemeyi başardı. Tasarıya “Rusya yasası” diye uydurma bir damga vuruldu ve onun ilk oylamada kabulü, topluma Avrupa yolundan uzaklaşma olarak sunuldu. Radikal muhalefet, gençlerin bir kısmını da yasadışı faaliyetlerine kattı” ifadelerine yer verildi.

Böylelikle, oyunun bu raundunu Gürcü toplumu kazandı. Rusya’ya benzer “Gürcü hayali” bir kez daha önlenmiş oldu. Ancak sürecin bununla tamamlandığını söylemek fazla iyimserlik olur…

Tartışma