Haaretz: Bir sonraki büyük Ortadoğu hesaplaşması Netanyahu ve Biden arasında yaşanacak
Biden artık, İsrail ile Netanyahu arasında bir ayrım yapabilir ve politikasını net bir şekilde değiştirebilir. Bir sonraki büyük Ortadoğu hesaplaşması Netanyahu ve Biden arasında yaşanacak!
İsrail'in önde gelen yayın organlarından Haaretz'de, İsrail'in soykırım derecesine ulaşan saldırılarının ABD ve müttefiklerinde yarattığı rahatsızlık ve Biden ile Netanyahu arasındaki gelişmeleri nasıl etkilediğinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.
Analizde, Netanyahu'nun politikalarının ABD'nin belirlediği hedeflerden giderek daha fazla uzaklaştığı ve Biden'ın artık, İsrail ile Netanyahu arasında keskin bir ayrım yaparak politikasını net bir şekilde değiştirebileceği belirtildi.
Analizde ayrıca, bir sonraki büyük Ortadoğu hesaplaşmasının Netanyahu ve Biden arasında yaşanacağı tespitine yer verildi.
İşte Haaretz'de yayınlanan analiz:
Binyamin Netanyahu, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından bu yana Joe Biden'ın siyasi desteğini normal karşılıyor. Ancak ABD başkanının İsrail başbakanıyla savaş sonrası Gazze için giderek daha uyumsuz hale gelen vizyonlar konusunda yüzleşmek zorunda kalacağı zaman yaklaşıyor.
Birkaç hafta içinde ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimi, Netanyahu'nun kasıtlı olarak onlarla karşı karşıya geldiğini keşfedecek ve böylece sorunlar gün yüzüne çıkmaya başlayacak.
Biden şu anda, Netanyahu'nun 7 Ekim'deki suçunu ve sorumluluğunu görmezden geliyor ve bunun yerine savaşa ve Netanyahu'nun bir zaferin eşiğinde olduğunu iddia eden uydurma anlatısına odaklanmış durumda.
Hatta şimdiden; İsrail'in Hamas ile 58 gün süren savaşının ardından ABD nihayet politikalarındaki çelişkilerin su yüzüne çıktığı ve belirtilen hedeflerin açıkça uyumsuz hale geldiği bir noktaya geldi.
Hedefler çok farklı
ABD'nin öncelikli hedefi gerilimin tırmanmasını önlemekken, İsrail Batı Şeria ve Lübnan'da gerilimi tırmandırmakla uğraşıyor.
Diğer yandan İsrail, kaçınılmaz olarak ağır sivil kayıplara yol açacak ikinci bir kara operasyonu gerçekleştiriyor ve ABD bu hamlenin sonuçlarına karşı da oldukça endişeli.
Hepsinden önemlisi ABD ve İsrail, Gazze'de "sırada ne var" sorusu açısından uyumsuzlar.
Yani Gazze Şeridi'ni kim yönetecek ve İsrail bölgede askeri bir varlık kurmaya niyetli mi?
Cumartesi günü Dubai'de konuşan ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, ABD'nin Gazze'nin geleceğine ilişkin şu ana kadarki en net vizyonunu dile getirdi.
Harris; Gazze topraklarında ve sınırlarında değişiklik yapılmaması, Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmemesi, İsrail'in Gazze Şeridi'ni yeniden işgal etmemesi, Gazze'deki Filistinlilerin kuşatılmaması, Gazze'nin terörizm için bir platform olarak kullanılmaması ve Filistin Yönetimi'nin güçlendirilerek zamanı geldiğinde yönetimini Gazze'ye yayması ve güvenlik sorumluluğunu üstlenmesi şeklinde bir planı dillendirdi.
Harris;
"Sivillerin çektiği acıların boyutu ve Gazze'den gelen görüntü ve videolar çok yıkıcı. Filistin Yönetimi altında birleşik bir Gazze ve Batı Şeria görmek istiyoruz."
ifadelerini kullandı.
Sivillerin çektiği acılara ilişkin benzer yorumlar, geçtiğimiz günlerde Kaliforniya'da konuşan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin tarafından da yinelendi.
Hafife alınan gerçekler
Bu açıklamalarda yer alan maddelerin hiçbirisi Netanyahu için kabul edilebilir değil.
Nitekim Netanyahu sadece son üç gün içinde; İsrail'in Gazze'de bir "tampon bölge" oluşturma niyetinde olduğunu, Hamas "devrilene" kadar İsrail'in Gazze'nin güneyindeki askeri operasyona devam edeceğini, Filistin Yönetimi'nin Gazze'de hiçbir yönetim sorumluluğunun olmayacağını ifade etti.
Ardından, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e daha önce verdiği söze rağmen Gazze'ye girmesine izin verilen insani yardımı önemli ölçüde kesti.
Bu durum ayrıca, Biden'ın İsrail'e verdiği ani, içgüdüsel ve sınırsız desteğin çok güçlü olup olmadığı ve Amerikalılara bir politika yükü getirip getirmediği sorusunu gündeme getiriyor.
İsrail'de, Biden'ın tereddütsüz maddi, siyasi ve duygusal desteği büyük takdir gördü. Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde ve başka yerlerde tepkiler, Amerika'nın dış politika seçeneklerini etkileyebilecek şekilde dengesiz olarak artıyor.
Başından beri Biden'ın İsrail'e Hamas'ın 7 Ekim'deki korkunç saldırısına misilleme yapması için açık çek verdiği algısı vardı. Abd bu minvalde, iki uçak gemisi saldırı grubunu, 26. Deniz Seferi kuvvetini, USS Florida nükleer denizaltısını gönderdi ve 14.3 milyar dolarlık bir askeri yardım paketi taahhüt etti.
Ardından savaş başladıktan 10 gün sonra İsrail'i ziyaret etti ve daha fazla destek sözü verdi.
Ancak bu destek, bazı NATO müttefiklerinde ve Arap dünyasında, desteğin orantısız olduğu ve Amerikalıların İsrail'in Gazze'ye yönelik yoğun bombardımanına ve sivil ölümlerine karşı fazla hoşgörülü davrandığı algısını oluşturdu.
Netanyahu, Biden'ın bu siyasi ve maddi cömertliğini hafife almış gibi görünüyor. Zira Amerikan fikirlerini ve uyarılarını defalarca göz ardı etti. ABD'nin henüz Netanyahu'ya karşılık vermemesi ya da baskı yapmaması tek taraflılık izlenimini daha da güçlendiriyor.
Paradoksal olarak, bu yaklaşım şimdiye kadar Amerika'nın baskı araçlarını tartışmalı bir şekilde sınırlarken, Biden'ın yaklaşımı aslında önümüzdeki haftalarda daha geniş bir etki ortaya çıkaracak. Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail politikasını gerçekten etkilemediği hissi, Biden Netanyahu'nun ne yaptığını fark ettiğinde hızla değişebilir ve bu hızla fark ediliyor.
Biden İsrail'i destekliyor, Netanyahu'yu değil. Netanyahu'nun aksine Biden "İsrail" ve "Netanyahu "nun aynı, ayrılmaz, eşanlamlı varlıklar olduğunu düşünmüyor.
ABD için artık bu ayrımı yapmanın zamanı geldi. Biden artık İsrail Devleti ile Netanyahu arasında daha keskin bir ayrım yapabilir ve Amerika'nın vizyonunu ve politikasını net bir şekilde değiştirebilir.
Biden'ın tereddütsüz desteği, İsrail başbakanının ABD çıkarlarıyla uyumlu olmadığı ve çıkarcı siyasi ihtiyaçlar için bir hesaplaşma arayışında olduğu sonucuna varırsa ki giderek daha fazla varıyor, politikasını değiştirme ve Netanyahu ile yüzleşme konusunda adım atmasına neden olabilir.
Tüm eleştiriler ve politika fikirleri bir yana, Biden'ın Gazze ve Ukrayna krizindeki liderliği ve yönetimi, ABD seçim yılına girerken, ülke içinde ödenecek siyasi bir bedel olabileceğine dair artan endişelerin ortasında gerçekleşiyor.
Biden'ın Hamas'ı devirme hedefini paylaştığı ve İsrail ile gereksiz ve açık bir sürtüşme istemediği açık. Ancak seleflerinin deneyim ve geçmişlerinin de gösterdiği gibi, bir Amerikan başkanı İsrail de dahil olmak üzere bir müttefikiyle karşı karşıya geldiğinde ve bunu ABD çıkarlarını savunmakla açıkladığında, Amerikan halkı onu destekliyor.