ABD, Japonya ve Avustralya ortak tatbikatlara başlayacak

Değişiklikleri duyurmak üzere üç ülkenin en üst düzey savunma yetkilileri, Avustralya'nın kuzey kıyısında yer alan ve ilişkilerinin ne kadar geliştiğinin bir göstergesi olarak ikinci dünya savaşı sırasında Japonya tarafından ağır bir şekilde bombalanan Darwin'deki bir üste bir araya geldi.

Bir grup ABD Deniz Piyadesi yaklaşık 15 yıldır bu bölgede rotasyon yapıyor ve üs o zamandan beri Washington ve Canberra'nın askeri bağlarının bir sembolü haline geldi.

Bu iki ülke şimdi bu birliği Japonya'yı da kapsayacak şekilde genişletiyor.

Önümüzdeki yıldan itibaren Tokyo, Avustralya ve Amerikan ordularıyla birlikte eğitim yapmak üzere bir tugay gönderecek. Bu tatbikatların ilki 2025 yılında Queensland'in daha batısında düzenlenecek Talisman Sabre olacak, ancak Japonya diğer tatbikatlarda da daha büyük bir rol oynayacağını ve 2027'de tatbikatın canlı ateş versiyonuna kadar ilerleyeceğini söyledi.

Bu arada Avustralya da Japonya'da düzenlenen tatbikatlarda aynı şeyi taahhüt etti.

Bir düşünce kuruluşu olan Pasifik Forumu'na danışmanlık yapan Japon ordusu uzmanı Brad Glosserman, “Tatbikatları iki taraflı olarak gerçekleştirdiğiniz için aslında yaptığınız şey Avustralya ve Japon kuvvetleri arasındaki işbirliğini hızlandırmaktır” dedi.

Sonuç olarak tatbikatlar artık iki orduyu birbirine bağlayan düz bir çizgi gibi hareket etmeyecek.

Bu birliktelik, doğal afet ya da Amerika'nın en büyük rakibi Çin ile çatışma gibi bir kriz durumunda yardımcı olabilir. ABD'li bir savunma yetkilisi Japonya ve Avustralya'nın Amerikan deniz piyadelerinden özellikle kıyılarda nasıl savaşacaklarını öğreneceklerini söyledi. Bu sığ su ortamları, Çin'in son yıllarda daha da agresifleştiği Tayvan ve Güney Çin Denizi'ne benziyor.

Japonya ve Avustralya söz konusu olduğunda ise tatbikatlar bölgenin en güçlü ve büyüyen iki ordusunu kapsayacak. Son iki yılda her iki ülke de savunma harcamalarını arttırma ve daha gelişmiş silahlar satın alma sözü verdi. Bu değişim özellikle pasifist anayasası silahlı kuvvetlerini hala kısıtlayan Japonya'da daha da belirgin hale geldi.

ABD'nin bölgedeki müttefikleriyle yeni yollarla ortaklık kurmak, Biden Pentagon'un Hint-Pasifik'e yaklaşımının ayırt edici özelliklerinden biri olmuştur. Yaklaşık 70 yıl boyunca ABD diğer ülkelerle bir bisiklet çarkının merkez ve jant telleri gibi etkileşim içindeydi: her birinin Amerika ile ilişkisi vardı ama birbirleriyle yoktu.

Bu model, ABD'nin - ve daha tehditkâr bir Çin'in - bu ülkeleri birlikte çalışmaya teşvik etmesiyle değişiyor. Kasım ayında Donald Trump'ın yeniden seçilmesinin ardından, bu aynı zamanda Amerikalı müttefiklerin Washington'daki belirsizlik ortamında birbirlerine tutunmalarının da bir işareti.

Glosserman, “Tüm bunlar, onları Trump yönetiminin potansiyel aksaklıklarından izole etmeye çalışmakla ilgili” dedi.

İki yıl önce Avustralya ve Japonya, ordularının birbirlerinin topraklarına erişimine izin veren bir anlaşma imzaladı. Savunma Bakanı Pazar günü yaptığı açıklamada, Japonya'nın 2026 yılında Pitch Black tatbikatı sırasında gelişmiş F-35 savaş uçaklarını Avustralya'ya konuşlandırabileceğini söyledi. Ayrıca iki ülke birlikte silah üretiyor; Japonya, ABD, İngiltere ve Avustralya arasında ileri teknoloji geliştirmeyi de içeren bir denizaltı paktı olan AUKUS'un ikinci ayağıyla ilgileniyor.

ABD, Japonya ve Avustralya arasındaki ilişkileri daha kalıcı hale getirmek amacıyla üç ülke, üst düzey savunma yetkilileri için daha resmi bir toplantı programı üzerinde anlaştı. Bu, ABD'nin iki tarihi rakibi olan Japonya ve Güney Kore ile son iki yılda kurduğuna benzer bir yapı.

Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles burada verdiği bir brifingde “Birlikte daha yakın çalışmamızda muazzam bir stratejik fayda var” dedi.

Ancak bölgedeki müttefikler için endişe verici olan, Amerika'nın stratejik çıkarları olarak gördükleri şeyi takip etmemesi ihtimali. Trump'ın Austin'in yerine aday gösterdiği Pete Hegseth, Washington deneyimi olmayan bir askeri gazi ve Fox News sunucusu.

Hegseth'in yeteneğine güvenip güvenmediği sorulduğunda Marles tam da bunu savundu.

“Pete Hegseth'i tanıma ve onunla birlikte çalışma ihtimaline büyük bir iyimserlikle yaklaşıyorum” dedi.