Arab Center DC: İsrail “sanal ateşkesleri” nasıl çökertiyor?
Etnik temizlik stratejisi, toplu cezalandırma, yerinden etme, yapay kıtlık ve saldırılar. İsrail, uluslararası anlaşmalara ve garantilere rağmen ateşkesleri nasıl çökertiyor?
Son Güncelleme: 28.11.2025 - 01:08
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Arab Center DC'de, İsrail Gazze ve Lübnan'da imzalanan ateşkes süreçlerini nasıl baltaladığı ve soykırım adımlarını nasıl devam ettirdiğine dair değerlendirmelere yer verilen bir analiz yayınlandı.
Şarm El-Şeyh zirvesinin üzerinden geçen yaklaşık bir aylık süreçte, İsrail'in ateşkesin neredeyse hiç bir maddesine uymadığı, yüzlerce Filistinliyi katlettiği ve anlaşma şartlarına rağmen yardımlara izin vermeyerek soykırımına devam ettiği belirtilen analizde, ABD'nin ise süreçte İsrail'in eylemlerine engel olamadığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; İsrail'in diğer bir ateşkes olan Lübnan'daki ihlallerine dair de verilere ve değerlendirmelere yer verildi.
İşte Arab Center DC'de yayınlanan analiz:
Ekim ayında Donald Trump'ın Gazze barış planına ilişkin tarihi Şarm El-Şeyh zirvesinin ardından ve geçen hafta BM Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı karar ile bu planı kabul etmesinden bu yana, ABD birçok kez Orta Doğu'ya nihayet barış getirdiğini ve bu sorunlu bölgenin “altın bir çağ” beklediğini iddia etti.
Bu tür birçok açıklamada olduğu gibi, abartılı ifadeleri gerçekçi olmayanlardan ayırmak gerekir.
Gazze'nin durumunda, geçen ay sözde ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana 2 milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı üzücü ve kasvetli gerçeklikten daha uzak bir şey olamaz.
Zira; İsrail için, özellikle Başbakan Benjamin Netanyahu için, “ateşkes” birçok anlama gelebilir, ancak düşmanlıkların sona ermesi anlamına geliyor.
Trump ve anlaşmanın garantörleri tarafından plan imzalandığından bu yana, İsrail Gazze'de 300'den fazla Filistinliyi öldürdü.
İsrail tarafının çok sayıda ateşkes ihlali arasında sivillere ateş açma, bombardıman, hava saldırıları, mülk yıkımları ve tutuklamalar yer alıyor. İsrail, her ihlali gerçekleştirdikten sonra ateşkes taahhüdünü küstahça yineliyor ve meşru müdafaa kılıfı ile saldırılarını meşrulaştırmaya çalışıyor.
Ancak hepsi bu kadar değil.
Anlaşmanın birinci aşamasına göre, İsrail insani yardım, ilaç, mobil evler, çadırlar ve kurtarma ekipmanlarının engelsiz geçişine izin vermek için sınır geçiş noktalarını açmalıdır. BM ve diğer uluslararası kuruluşlar, ateşkesin başlamasından bu yana Gazze'deki durumun son derece zor olduğunu, güvenlik ve yardım erişiminde sadece sınırlı bir iyileşme olduğunu defalarca dile getirmiştir.
BM'ye göre, büyük çaplı çatışmaların durmasına rağmen, yaygın açlık, hastalık ve yetersiz barınma koşulları nedeniyle durum hala büyük bir insani acil durumdur.
Sert kış koşulları durumu daha da kötüleştirmiş ve çoğu insan hala gıda, temiz su, sağlık hizmetleri ve sanitasyon gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır.
Nüfusun yüzde 90'ı yerinden edilmiş ve çoğu uygun barınaktan yoksun olduğundan, kıtlık koşulları ve “felaket” düzeyinde açlık devam etmekte ve on binlerce çocuk akut yetersiz beslenmeden muzdariptir.
İsrail içinde bir izleme merkezi kurmalarına rağmen, ABD ve diğer uluslararası gözlemciler, İsrail'i Trump planı kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemekten sorumlu tutmamışlar ve İsrail'in Gazze'de işgal ettiği bölgelerde saldırılar, bombardımanlar ve toplu yıkımlar gerçekleştirerek ateşkesi defalarca ihlal etmesini kınamamışlardır.
Aslında ABD, sallantıda olan ateşkesi tehdit etmekle Hamas'ı suçlarken, İsrail'i yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçlamamıştır.
İsrail, Gazze'nin tüm nüfusunu cezalandırmakta ve insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlamaktadır. İsrail, UNICEF'in Filistinli çocukları aşılamak için gerekli olduğunu söylediği 1 milyon şırınga da dahil olmak üzere, daha fazla yardımın girmesine izin verilmesi yönündeki BM ve diğer kurumların çağrılarını görmezden gelmiştir. Kurum, ateşkes sırasında Gazze'de her gün en az iki çocuğun öldürüldüğünü belirtmiştir.
Soykırım
İsrail, ateşkes anlaşmasını hedeflerine ulaşmak için kullanıyor.
Etnik temizlik, toplu cezalandırma, bebek katliamı, yerinden etme, yapay kıtlık, toplu yıkımlar ve en temel gıda maddelerinin Gazze Şeridi'ne girmesini engelleyerek yavaş yavaş insanların ölmesine neden oluyor ve sadece askeri saldırılarla değil bu şekilde de bir soykırım gerçekleştiriyor.
İsrail'in ayrıca, Gazze'ye uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırılması ve böylece krizin uluslararasılaşmasının sağlanmasını istemediği artık açıkça görülüyor. İsrail, herhangi bir yeniden inşa çabasının gerçekleşmesini de istemiyor.
Gözlemcilere göre, şu anda bölgenin yüzde 44'ünden fazlasını işgal eden İsrail, hiçbir zaman geri çekilmek istemiyor. Hatta İsrail, Gazze topraklarını daha da işgal etmek için sözde Sarı Hat'ı değiştiriyor.
Lübnan ateşkesi
ABD tarafından müzakere edilen bir başka sanal ateşkes anlaşması da çöküşün eşiğinde.
Lübnan ile İsrail arasında bir yıldır süren ateşkes tek taraflı bir hale geldi ve Tel Aviv bu ateşkesle ilgili herhangi bir taahhütte bulunmuyor.
BM Lübnan Geçici Gücü'ne göre, İsrail güçleri geçen yıl 7.500'den fazla hava ihlali ve yaklaşık 2.500 kara ihlali gerçekleştirmiştir. Bu, 27 Kasım 2024'te yürürlüğe giren ateşkesin bir yıldan kısa bir sürede neredeyse 10.000 ihlale ulaştığı anlamına geliyor.
BM'ye göre, İsrail güçleri ateşkesin ilk 10 ayında Lübnan'da 500'den fazla hava saldırısı düzenledi ve 16'sı çocuk olmak üzere en az 108 sivili öldürdü.
İsrail, Hizbullah savaşçılarını ve silah depolarını hedef aldığını iddia ediyor ama yine sivil ölümleri giderek artıyor.
Netanyahu ve İsrail savunma bakanı, Lübnan hükümeti İran yanlısı grubu silahsızlandırmazsa İsrail'in bu işi kendisi yapacağı konusunda defalarca uyarıda bulundu. Lübnan'ın güneyinde beş stratejik noktayı işgal eden İsrail ordusu, olası bir işgal için hazırlık manevraları yürütüyor.
ABD, bu saldırıların ateşkes anlaşmasını ve BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını açıkça ihlal etmesine rağmen, İsrail'in Lübnan'a saldırma hakkını bir kez daha savundu. İsrail, geçen yılki savaşta Hizbullah'ın ağır yaralandığını kabul etmesine rağmen, kanıt sunmadan Hizbullah'ın yeniden silahlandığını iddia ediyor.
Lübnan konusunda Washington açıkça İsrail'in tarafını tutarken, zayıf Lübnan hükümetine imkansız bir görev olarak nitelendirilen Hizbullah'ı silahsızlandırma baskısı uyguluyor.
Aynı zamanda ABD, Hizbullah etkisiz hale getirildikten sonra İsrail'in Lübnan'ın güneyinden tamamen çekileceği ve yok ettiği onlarca köyün yeniden inşasına izin vereceği konusunda hiçbir garanti vermiyor.
Hem Gazze'de hem de Lübnan'da, İsrail'in ateşkes anlayışı, yükümlülüklerini yerine getirmekle hiçbir ilgisi yok. Bu tür anlaşmalar sadece karşı tarafa uygulanıyor ve karşı taraf, İsrail'in saldırılarına karşılık vermeden dayanmak zorunda. Karşı taraf misilleme yaparsa, Allah korusun. İsrail'in askeri gücü, suçluyu cezalandırmak için serbest bırakılır.
Gazze'nin durumunda, anlaşmanın uygulanmasını denetlemek için ABD kilit rol oynuyor. Ancak Washington, Netanyahu'ya baskı uygulayarak sınır geçiş noktalarını açmasını ve 2 milyondan fazla Filistinlinin maruz kaldığı korkunç ve insanlık dışı koşulları sona erdirmek için tüm insani yardımların ulaşmasını sağlamayı başaramıyor.
Lübnan'da ise Washington, İsrail'in ateşkes kisvesi altında zayıf ve zarar görmüş bir ülkeye karşı savaş açmasına izin veriyor.
Her iki durum da, bölgede barış iddiasını trajik olmasa da komik hale getiren savunulamaz durumlar ortaya koyuyor.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Hadramevt'te taraflar anlaştı: Ateşkes başladı
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


