Arab Center DC: İsrail'in savaş başlatması an meselesi

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Arab Center DC'de, İsrail'in son dönemde Lübnan'a karşı artan saldırılarının ve Hizbullah'ın silah bırakmamasından kaynaklı olarak Lübnan içerisinde yaşanan krizin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Netanyahu ve aşırı sağcı olarak tanımlanan kabine üyelerinin her fırsatta “tam bir zafer için savaşa devam” vurgusu yaptığına dikkat çekilen analizde, İsrail'in ABD baskısı ile Gazze ve Lübnan ile ateşkesleri kabul etse de, bu ateşkesleri tekrar savaşa çevirmek için fırsat kolladığı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; İran'ın ve Lübnan'ın iç dinamiklerine dair gelişmeler ışığında, İsrail'in her an yeni bir savaş açabileceği değerlendirilmesi yapıldı.

İşte Arab Center DC'de yayınlanan analiz:

Benjamin Netanyahu, İsrail'in “düşmanı” olarak tanımladığı kişiler kim olursa olsun, neredeyse sınır tanımıyor.

Netanyahu ABD baskısı ile Gazze'deki ateşkesi kabul etmiş olabilir. Ancak ona göre bu, düşmanlarını öldürme hakkını askıya alması gerektiği anlamına gelmiyor.

Bu nedenle İsrail, kabul ettiği tüm ateşkesleri ihlal ediyor ve suçu onlara atıyor. Düşmanca operasyonlar yürütüyor ve bunların karşı tarafın ihlallerine misilleme olduğunu söylüyor.

Ve Netanyahu'nun bu yaklaşımı şu anda hem Gazze hem de Lübnan'da yaşanıyor.

Ekim 2023 saldırısından bu yana İsrailli yetkililerin açıklamalarını takip edenler, İsrail'in Lübnan'a ve Gazze'ye saldırılarına şaşırmadılar.

Zira, Netanyahu ve üst düzey danışmanları, ateşkes aramadıklarını, savaşı kendi lehlerine sonuçlandırmak ve savaşın tekrar patlak vermemesini sağlamak istediklerini sürekli olarak vurguluyor.

İsrailli yetkililer, 7 Ekim 2023'teki saldırının kendilerine savaşı sonuna kadar sürdürme ve kendi lehlerine sonuçlandırma hakkı verdiğine inanıyor. Bir yıl kadar sonra Hamas veya Hizbullah ile tekrar savaşmak istemiyorlar.

Pazar günü Beyrut'un güney banliyölerine yapılan saldırı da işte tam da bu sebeplerden dolayı sürpriz olmadı. İsrail, Hizbullah'ın yeteneklerini yeniden inşa etme girişimlerini bahane ederek ateşkesi pervasızca ihlal etti.

Lübnan'da haftalardır savaş rüzgarları esiyor ve Lübnanlı yetkililer, silahlar üzerinde devlet otoritesini uygulamak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını Amerikalıları ikna etmeye çalışıyor.

Bu arada, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, partinin silahlarını teslim etmeye hiçbir şekilde istekli olmadığını açıkça belirtti. Ayrıca, silahların akıbeti hakkında herhangi bir görüşmenin öncesinde İsrail'in tüm Lübnan topraklarından tamamen çekilmesi ve Lübnanlı tutukluları serbest bırakması gerektiğini söyledi.

Ayrıca, partinin silahları hakkındaki görüşmelerin kesinlikle Lübnanlılar arasında yapılması ve herhangi bir yabancı koşulla bağlantılı olmaması gerektiğini talep etti. Bu durum, Lübnan'ın İsrail saldırılarına karşı Amerikan koruması sağlayamamasına neden oldu.

İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarının tırmanabileceğine dair haberler arasında, İsrail ve İran'ın yeni bir savaşa hazırlandığına dair söylentiler giderek artıyor.

Tahran, yeni bir çatışma başlatması halinde İsrail'e büyük bir yıkım yaşatacağına söz verdi. İsrail ise İran'a Haziran ayında verdiği darbelerden daha acı verici darbeler vuracağı tehdidinde bulundu.

İsrail, geçen yılki ateşkesin ardından Lübnan'a yönelik saldırılarını sürdürdü ve Hizbullah'ın gücünü yeniden kazanmasına izin vermeyeceğini açıkladı. Son saldırılar, ateşkesin sağlanmasından bu yana en tehlikeli saldırıydı.

Bu saldırı, İsrail'in Beyrut'un güney banliyösü Dahieh'e yönelik saldırılarının yeniden başladığını gösterdi. Dahieh, Hizbullah'ın kalesi olarak görülüyor ve İsrail'in iki Hizbullah genel sekreteri ile eski genelkurmay başkanı Fuad Sükür dahil diğer üst düzey askeri komutanları suikast düzenlediği yerdi.

Ayrıca bu saldırılarda, Hizbullah'ın genel sekreter yardımcısı, yani Hizbullah'ın genelkurmay başkanı Haytham Tabatabai'yi hedef alındı. Tabatabai, partinin fiilen ikinci adamıydı ve İsrail ve Amerika'nın arananlar listesindeydi.

İsrail'in saldırısı Hizbullah'ı çok zor bir duruma soktu. Misilleme yapmaması, İsrail ile yeni bir savaş başlatamayacağı yorumlarına neden oldu.

Ancak diğer yandan da, eğer Hizbullah misilleme yaparsa, İsrail'in tuzağına düşebilir. Çünkü İsrail, “sonuıca varacağı” yeni bir savaş başlatmak istiyor. Ancak asıl soru, bu savaş çıkarsa İran'ın ne yapacağıdır.

İran, müttefikini savunmak için savaşa girmeye hazır mı? İsrail, İran ile yeni bir savaş başlatmadan önce Hizbullah'a ölümcül bir darbe indirmek gerektiğini düşünüyor mu?

Mevcut durumda İran, zaten Batı ile kendi silahları konusunda bir anlaşmazlık içindeyken Hizbullah ile birlikte savaşa girmekten kaçınabilir. Hizbullah ise yalnız kalacağı bir savaşa girmekten zaten kaçınıyor.

Bu da gösteriyor ki; Hizbullah ve İran aslında savaşa geri dönmemek için her türlü şarta onay veriyor. Tabatabai'nin öldürülmesi konusunda sessiz kalınması da bunun tescili olarak ortaya çıkıyor.

Lübnan devleti de bir kriz içinde. İsrail saldırılarıyla başa çıkamıyor ve Lübnan'ı koruyabilmek için Trump yönetiminin şartlarını, yani silahlar üzerinde devlet tekelini dayatmasını yerine getiremiyor.

Savaş rüzgarları esmeye devam ederken Lübnan iç dinamikleri daha uzun süre ayakta kalamaz ve İsrail bu krizi fırsata çevirmek için her an yeni bir savaş başlatabilir.