Arab News: Türkiye ve Mısır, Gazze sonrası yeni bir eksen oluşturuyor
Gazze ateşkesinin ardından, sadece ABD'ye güvenmek istemeyen bölge ülkeleri koordinasyonlarını artırıyor. Türkiye ve Mısır, Gazze sonrası yeni bir eksen oluşturuyor.
Son Güncelleme: 17.11.2025 - 08:36
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Gazze'deki garantörlük anlaşmasının ardından Türkiye ve Mısır arasında atılan adımların ve artan işbirliğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye ve Mısır arasında Gazze ateşkes anlaşmasından bu yana işbirliği ve koordinasyon adımlarının hızlandığına dikkat çekilen analizde, karşılıklı ziyaretlerin ve askeri ortaklıktan diplomatik koordinasyona kadar çok sayıda başlıkta görüşmelerin arttığı belirtildi.
Analizde ayrıca, iki ülke arasındaki ilişkilerin bölgenin dengelerini etkileyecek yeni bir eksen oluşturduğu tespiti yapıldı.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Geçen ay ABD'nin arabuluculuğunda imzalanan Gazze ateşkes anlaşmasından bu yana, bölge ülkeleri sürecin bir sonraki aşamasında mümkün olduğunca aktif rol oynamak için çalışıyorlar.
Aynı zamanda da bölgede yeni bir dinamik ortaya çıkıyor.
Bu ülkeler anlaşmanın uygulanması için yalnızca ABD'ye güvenmek istemiyorlar ve bunun yerine, kendi bölgesel konsensüslerini oluşturuyorlar.
Bu eğilimin önemli bir örneği, Mısır ve Türkiye arasında artan koordinasyonda görülebilir.
Zira bu iki ülke, ABD ve Katar ile birlikte Gazze anlaşmasının temel garantörleri olarak görev yapıyor ve bu durum onlara sadece diplomatik itibar kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda anlaşmanın uygulanmasında da önemli bir sorumluluk yükledi.
Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdelatty, 2026 yılında yapılması planlanan üst düzey stratejik işbirliği konseyi toplantısının hazırlıklarına odaklanan Türkiye-Mısır Ortak Planlama Grubu'nun ilk toplantısı için geçtiğimiz Çarşamba günü Ankara'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.
Gazze'den Suriye'ye, Sudan'dan Akdeniz'e ve askeri ve ekonomik alanlara kadar, Türkiye-Mısır koordinasyonu için kapsamlı bir çerçeve geliştirmek amacıyla ilişkilerinin her yönü derinlemesine incelendi.
Ancak, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını ve bölgedeki istikrarı korumak için uluslararası bir istikrar gücü kurulmasını öngören Gazze anlaşmasının olası sonraki aşamaları ana odak noktasıydı.
Türkiye, Hamas'ı müzakere masasına oturtmada ve Gazze anlaşmasının imzalanmasını kolaylaştırmada önemli bir rol oynadı. İsrail'in süreci dışlama çabalarına rağmen, Ankara hem askeri hem de insani yardım yoluyla anlaşma sonrası aşamada aktif olarak yer almaya kararlı.
Diğer yandan yedi Müslüman ülkenin bakanları İstanbul'da bir araya gelerek Gazze'deki durumu görüştü. İsrail medyası, Kahire'nin yokluğunu Türkiye'nin uluslararası istikrar gücü içinde üstlenebileceği potansiyel role karşı bir işaret olarak yorumladı.
Mısır-Türkiye işbirliğinin İsrail'i büyük ölçüde rahatsız ettiği göz önüne alındığında, bu iddia pek inandırıcı değil ve bu haberler, daha çok Tel Aviv'in yaymak istediği anlatıya uygun görünüyor.
Mısır, istikrar gücüne Türk askerlerinin dahil edilmesini olumlu ve yapıcı bir unsur olarak görecektir. Abdelatty'nin Ankara ziyareti ve Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile uyum içinde olması, Mısır'ın Gazze konusunda tek başına hareket etmek istemediğinin kanıtıdır.
İki dışişleri bakanı şu anda, bu ayın sonunda Kahire'de düzenlenecek olan Gazze'nin erken iyileştirilmesi, yeniden inşası ve kalkınması konulu uluslararası konferans için hazırlık yapmaktadır.
Türkiye-Mısır ilişkileri ve yeni eksen
Türkiye ile Mısır arasında son dönemde yaşanan yakınlaşma, karşılıklı ziyaretler ve ortak çıkarlar için oluşturdukları bölgesel konsensüs sayesinde daha da sağlamlaşıyor. Her iki liderin geçen yıl yaptığı başkanlık ziyaretlerinin ardından ikili ilişkiler yeni bir ivme kazandı ve bugün somut sonuçlar elde edildi.
Ankara ve Kahire, liderlik düzeyinin ötesinde, çoğunlukla bürokrasi aracılığıyla koordinasyonlarını yoğunlaştırdı. Hakan Fidan geçen yıl Mısır'ı üç kez ziyaret ederken, Abdelatty Türkiye'yi iki kez ziyaret etti. İki üst düzey diplomat, kurumsal mekanizmalara güçlü bir şekilde dayanarak ülkelerinin pozisyonlarını koordine ediyor.
Mısır ve Türkiye arasındaki yenilenen ilişkiler, on yıllık siyasi düşmanlığın ardından önemli bir diplomatik uyumu işaret ediyor.
Mısır, bazı sınırlamalarla karşı karşıya olsa da, Orta Doğu'da önemli bir Arap gücü olmaya devam ediyor. Türkiye de, önde gelen bir Arap olmayan güç olarak, kendi güçlü ve zayıf yönlerine sahip.
Ancak, birçok yönden, iki ülke birbirlerinin sınırlamalarını tamamlayarak, verimli bir işbirliğini teşvik eden bir dinamik yaratıyor.
Açık olan şey, Türkiye ve Mısır'ın ortak endişeleri paylaştığı ve işbirliği fırsatlarını fark ettiği. Bu sadece bölgesel gerilimleri azaltmak için değil, aynı zamanda bölgesel konumlarını güçlendirmek için de. Her iki ülke de sağlam devlet kurumlarına, yetenekli insan kaynağına, etkili bir entelektüel kesime ve önemli bir askeri kapasiteye sahip.
Türkiye ve Mısır ayrıca savunma ve askeri işbirliğini de güçlendirmek istiyor.
Kahire, Türkiye'nin TAI Kaan hayalet savaş uçağı geliştirme stratejik projesine katılmakla ilgileniyor. Mısır'da insansız hava aracı üretiminin önünü açmak için bir mutabakat zaptı da imzalandı. Ankara, Kahire için Batı dışı en güvenilir ortak olabilir.
Türkiye, NATO içinde ikinci en büyük orduya ve Bayraktar TB2 insansız hava araçları sayesinde büyüyen bir savunma sanayisine sahiptir.
Türkiye şu anda Orta Doğu orduları arasında birinci, dünya orduları arasında dokuzuncu sırada yer alırken, Mısır da güçlü bir deniz kuvvetine sahiptir. Bu bağlamda Ankara ve Kahire, enerji rekabeti ve daha geniş jeopolitik çekişmelerin yaşandığı bir bölge olan Akdeniz'deki konumlarını güçlendirmeye çalışıyor.
İki ülke, 13 yıl sonra ilk ortak deniz tatbikatını gerçekleştirdi. Bu tatbikat, taktiksel bir hamle olmasının yanı sıra, Türkiye'nin çıkarlarına uygun müttefikler aradığı Akdeniz'de uzun vadeli stratejik bir ittifakın parçası olabilir.
Gemçmişten bu yana; “Mısır olmadan savaş, Suriye olmadan barış olmaz.” ifadeleri kullanılır.
Bugün bu görüş revize edilebilir ve Mısır, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi diğer önemli bölgesel aktörlerle birlikte bölgede barış ve istikrar sağlanabilir.
Bu güçlerin saflarını sıklaştırması, üçüncü tarafların müdahalesini önlemek açısından önemlidir ve hatta diğerlerinin de bu işbirliğine katılmaları için itici güç görevi görebilir.
Dahası, ortak tutumları, İsrail gibi “istikrar bozuculara” karşı bölgede “istikrar sağlayıcılar”ın gücünü artırabilir. Dolayısıyla, Mısır ve Türkiye’nin bu yapıcı koordinasyonu sürdürme kabiliyeti, sadece ikili ilişkilerini şekillendirmekle kalmayacak, aynı zamanda daha geniş bölge için de önemli sonuçlar doğuracaktır.
Önümüzdeki günlerde Türk-Mısır cephesinde daha fazla gelişme görmemiz muhtemeldir.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


