Elon Musk'ın tüm Twitter ifşaları
Twitter'ın geçmiş dönemlerde uyguladığı gizli sansür programına dair detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. ABD'li milyarder işadamı Elon Musk, Twitter'ı satın aldıktan sonra şirket yönetiminin geçmişte yaptığı ve kamuoyundan gizlediği olayları açığa çıkarmaya başladı.
Son Güncelleme: 16.12.2022 - 12:26
İşte Elon Musk'ın bugüne kadar yaptığı ifşalar:
Biden'ın oğlunun paylaşımlarına gelen sansür
Elon Musk, Twitter'ın eski yönetiminin 2020 başkanlık seçimleri öncesinde ABD Başkanı Joe Biden’ın ekibinin talebi üzerine Biden’ın oğlu Hunter Biden'la ilgili çıkan haberleri sansürlediğine yönelik belgeleri ifşa etti.
Musk, Twitter eski yönetimi ile Demokratlar arasındaki sansür yazışmalarını serbest gazeteci olarak bilinen Matt Taibbi adlı Twitter kullanıcısı üzerinden ifşa etti.
Musk’tan aldığı dosyalardan yola çıkarak bir dizi tweet atan Taibbi, Twitter’ın son derece serbest bir iletişim amacıyla kurulduğunu ancak zamanla güvenlik gerekçesi ile platforma çeşitli kontrol mekanizmalarının eklenmek durumunda kalındığını kaydetti.
Taibbi, bir e-mailin ekran görüntüsünü paylaşarak 2020'ye gelindiğinde, siyasilerden ünlülere ve şirketlere kadar birçok aktörün Twitter’dan paylaşımları silme taleplerinin rutin hale geldiğini yazdı.
2020 başkanlık yarışı sırasında Biden’ın ekibinin birçok paylaşım linkini kaldırılmak üzere şirkete ilettiğine değinen Taibbi, yaptığı bir ekran görüntüsü paylaşımında şirket çalışanlarından birinin, "Biden ekibinden incelenecek daha çok şey var.” şeklinde bir e-mail attığı ve "Ele alındı." şeklinde yanıt aldığı görüldü.
Dosyaları incelediğini ve hem Demokrat hem de Cumhuriyetçilerin taleplerde bulunduğunu belirten Taibbi, olumlu karşılananların daha çok demokrat olduğuna işaret etti.
14 Ekim 2020'de New York Post gazetesinin, Hunter Biden'ın dizüstü bilgisayarının içeriğinden elde edilen ifşa dosyalarını yayınladığını hatırlatan Taibbi, Twitter yöneticileri arasındaki yazışmalara dayanarak, şirketin bu habere ilişkin linkleri siteden kaldırdığını ve buna yönelik paylaşımlara ‘’güvenli değil’’ uyarılarını eklediğini kaydetti.
Taibbi, "Hatta o güne kadar çocuk pornografisi gibi paylaşımlar için kullanılan doğrudan mesaj yoluyla iletilmesini engelleyen eklentiyi bile bu habere uyguladılar." ifadelerini kullandı.
Hatta dönemin Beyaz Saray sözcüsü Kaleigh McEnany, söz konusu haber hakkında tweet attığı için hesabının kilitlendiğini belirten Taibbi bunun eski Başkan Donald Trump’ın kampanya ekibi ile şirket arasında ve şirketin güvelik ekipleri ile iletişim politikası ekipleri arasında gerilime yol açtığına dair belgeler paylaştı.
Taibbi, Twitter yönetiminin, Hunter Biden haberinin şirketin "izinsiz erişimle elde edilmiş materyal" politikası gereği kaldırıldığını iddia ettiğini ancak yazışmalarda bunun da sonradan bahane olarak üretildiğine dair yazışmalar olduğunu ileri sürdü.
Trump’ın hesabının askıya alınma süreci
Elon Musk, bağımsız gazeteci Mark Taibbi üzerinden 6 Ocak Kongre baskını ve Trump’ın Twitter hesabının askıya alınma sürecinde şirket yönetiminin tutumunu ifşa etti.
Taibbi, Twitter'dan, üst düzey yönetimin, 6 Ocak olayları öncesinden başlamak üzere şirketin politika ve kurallarını nasıl ihlal ettiğine ilişkin yazışmaları paylaştı.
6-8 Ocak 2021 tarihlerindeki iç yazışmalarda, Twitter çalışanlarından biri, “Bu ilk kez görevdeki bir devlet başkanını yasaklamak mı oluyor?” yorumunu yaptığını aktaran Taibbi, söz konusu yazışmalarda Trump’ın şahsi hesabının ardından Beyaz Saray ve Başkanlık Twitter hesabının da askıya alınmasının konuşulduğunu, bunun yerine kullanımının kısıtlanabileceğinin ifade edildiğini ortaya çıkardı.
İfşa edilen metinde, Twitter uzmanının, yakın zamanda Trump yönetiminin görevi Joe Biden’a devredeceği ve bu hesaplara yönelik adım atmaya gerek kalmayacağını belirtmesi gözden kaçmadı.
Taibbi, Trump’ın hesabının askıya alınmasının 6-8 Ocak'taki tartışmalarda yer aldığını belirterek, üst düzey bir yöneticinin, 'Trump’ın eylemlerinin bağlamı' ve 'ABD liderinin 4 yıllık başkanlığında yaptıklarının daha büyük resimde bu adımı gerekli kıldığın' yazdığını ve Trump’ı Twitter’dan çıkarma planının zemininin aslında birkaç ay önceki yazışmalarda tartışıldığını bildirdi.
Öncesinde Twitter’ın hesapları askıya alma sürecinin kurallara dayalı bir otomasyon ve bazı yöneticilerin şahsi tasarruflarına dayandığını aktaran Taibbi, 2020 başkanlık seçimleri yaklaştıkça şirketin, federal kurumlardan baskı almaya başladığını ifade etti.
Taibbi, politikalarda gevşemeler yaparak üst düzey hesaplara müdahalenin konuşulmaya başlandığını ve 6 Ocak’tan sonra bunun için bir Slack Grubu'nun kurulduğunu da ifşa etti.
Yöneticiler, sansürleri federal kurumlara rapor etti
Gazeteci Taibbi, yöneticilerin, seçim sürecinde federal kurumlarla bağlantı içerisinde seçimle ilgili içeriklerin hangilerinin ihlal sayılabileceğini konuştuğuna ilişkin yazışmaları da paylaştı.
Twitter’ın ABD Başkanı Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın bilgisayarındaki bilgileri ifşa eden haberlere sansür uygulaması sırasında da şirketin yöneticilerinin, haftalık olarak FBI, İç Güvenlik Bakanlığı ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü ile görüştüğünü, görüş aldığını anlatan Taibbi, yöneticilerin bu sansürü ilgili federal kurumlara rapor ettiğini ortaya koydu.
Elon Musk, ilk ifşaatında Twitter’ın Hunter Biden’ın bilgisayarından çıkan bilgilere yönelik içerik ve haberler dahil Biden’ın kampanya ekibinden gelen talepler doğrultusunda nasıl sansür uyguladığını ortaya çıkarmıştı.
Musk, 'Twitter Dosyaları, İkinci Kısım' başlığıyla biyografisinde 'Özgür Basın'ın kurucu editörü olduğu belirtilen 'Bari Weiss' adlı hesaptan yaptığı ifşada da eski yönetimin altında Twitter çalışanlarından oluşan ekiplerin kara listeler oluşturduğunu kamuoyuna duyurmuştu.
Söz konusu listelerle beğenilmeyen tweetlerin trend olmasının engellendiği, listeye dahil tüm hesapların ve hatta trend olan konuların görünürlüğünün aktif olarak sınırlandığı ortaya konulmuştu.
Michelle Obama'dan Jack Dorsey'e baskı
Bağımsız araştırmacı Michael Shellenberger, Twitter'ın eski yönetimine yönelik dördüncü ifşaatı yaparken, Elon Musk da Twitter'ı "suç mahalli"ne benzetti.
Bağımsız araştırmacı Shellenberger, Twitter'ın eski yönetimine yönelik ifşaa dalgasında eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Twitter hesabının kapatıldığı döneme ait dikkat çekici bazı hususları gündeme getirdi.
Kongre baskınının olduğu 6 Ocak'ın ardından Twitter'ın üst düzey yetkililerinin bir karar aldığını kaydeden Shellenberger, bu kararın Trump'ın hesabının askıya alınmasını "haklı gösterme" ve ifade özgürlüğüyle ilgili endişelerini ifade etmeme olduğunu duyurdu.
Shellenberger, 6 Ocak olaylarının ardından Twitter'ın o dönemki Üst Yöneticisi (CEO) Jack Dorsey'e yönelik iç ve dış baskıların da arttığını savundu.
Bağımsız araştırmacı Michael Shellenberger, Twitter'ın eski yönetimine yönelik dördüncü ifşaatı yaparken, Elon Musk da Twitter'ı "suç mahalli"ne benzetti.
Bağımsız araştırmacı Shellenberger, Twitter'ın eski yönetimine yönelik dördüncü ifşaat dalgasında eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Twitter hesabının kapatıldığı döneme ait dikkat çekici bazı hususları gündeme getirdi.
Kongre baskınının olduğu 6 Ocak'ın ardından Twitter'ın üst düzey yetkililerinin bir karar aldığını kaydeden Shellenberger, bu kararın Trump'ın hesabının askıya alınmasını "haklı gösterme" ve ifade özgürlüğüyle ilgili endişelerini ifade etmeme olduğunu duyurdu.
Bu baskıların, aralarında eski First Lady Michelle Obama, Gazeteci Kara Swisher ve Chris Sacca gibi tanınan isimlerin de bulunduğu kişilerce açıkça yapıldığını kaydeden Shellenberger, bu kişilerin, Trump'ın hesabının kapatılmasına yönelik taleplerini içeren açıklamalarının ekran görüntüsünü paylaştı.
Shellenberger, 4-8 Ocak 2021'de seyahatte olan ancak toplantılara telefonla katılan Jack Dorsey'in durumun idaresine ilişkin yetkilerin büyük bir kısmını şirketin üst düzey yetkililerinden Yoel Roth ve Vijaya Gadde'ye devrettiğini ifade etti.
Twitter kadrosunun Demokrat Parti'ye ilgisi
Michael Shellenberger, Twitter çalışanları ve yöneticilerinin ezici çoğunluğunun "ileri görüşlü" olduklarını anlamanın önemli olduğunu belirtti.
Twitter çalışanlarının siyasi bağışlarının, 2018, 2020 ve 2022'de sırasıyla yüzde 96, 98, 99'luk bölümünün Demokratlara gittiğini öne süren Shellenberger, buna ilişkin bağımsız gazeteci Mark Taibbi'nin paylaşımını retweetledi.
Shellenberger, Twitter'ın üst düzey yetkililerinden Roth'un 2017'de attığı ve "Gerçek Naziler Beyaz Saray'da" ifadesinin yer aldığı tweetini paylaştı.
Roth'un 2017'de bir iş arkadaşıyla yazışmasında, "dünyada değişime yön verme amacıyla" öğretim görevlisi olmadığına yönelik ifadelerini aktaran Shellenberger, bu yazışmanın ekran görüntüsünü paylaştı.
Diğer yandan, Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk da bu paylaşımları alıntıladı. Musk, devam eden ifşaatlar için yaptığı paylaşımda "Twitter, hem bir sosyal platform hem de suç mahalli." ifadesini kullandı.
FBI ile sansür işbirliği
Matt Taibbi, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, Twitter eski yönetimi ile FBI arasındaki sansür yazışmalarını ifşa etti.
Twitter'ın eski yönetimine yönelik ifşaat, şirketin üst düzey bir yetkilisiyle FBI arasında, sosyal medya platformundaki paylaşımların sansürlenmesine yönelik bir iletişim olduğunu gösterdi.
Bu iletişimin, Ocak 2020-Kasım 2022 döneminde şirketin üst düzey bir yöneticisiyle FBI arasındaki 150'den fazla elektronik postayı kapsadığı belirtildi.
FBI'ın şirketteki önemli bağlantısının Twitter'ın eski yöneticilerinden Yoel Roth olduğu belirtilen paylaşımlarda, Kasım 2022'ye ait birçok elektronik postada, FBI'n Twitter'ın hizmet kullanım şartlarını ihlal eden hesapların bir listesini hazırladığı aktarıldı.
Matt Taibbi paylaşımında, hükümetlerin, toplu verileri, terör suçlularını izlemek veya ekonomik tahminler yapmak gibi çeşitli amaçlar için analiz etmesinin bir sır olmadığını belirtti.
"FBI, düzenli olarak Twitter'a sosyal medya içeriği gönderiyor" iddiası
Twitter'ın eski yönetimine dair ifşalara atıfta bulunan Taibbi, "#TwitterDosyaları yeni bir şeyi gösterdi. FBI ve İç Güvenlik Bakanlığı gibi kurumlar, düzenli olarak Twitter'a sosyal medya içeriği gönderiyor." ifadelerini kullandı.
Taibbi, FBI'ın denetim için işaretlediği içeriklerin çoğunu da az takipçisi olan hesaplarda yapılan şakalar da dahil "seçimle ilgili yanlış bilgilendirmelerin" oluşturduğunu kaydetti.
Twitter çalışanı, FBI'ın bildirdiği hesaplardan bazılarının kapatıldığı aktardı
Paylaşımlarda, FBI'ın San Francisco Siber Şubesi sorumlusu Elvis Chan'ın gönderdiği bir elektronik postada, "gelecek seçimlerin zamanı, yeri ve şekline ilişkin yanlış bilgiler" paylaşan ve FBI'ın Ulusal Seçim Komutanlığınca belirlenen 25 hesabın yer aldığı belirtildi.
Bu elektronik postayı yanıtlayan Twitter çalışanı da bu hesaplardan 7'sini kapattıklarını, birini geçici olarak kapattıklarını ve 9 hesaptan atılan tweetlerin de yanlış bilgi politikası ihlali gerekçesiyle göndericiye geri döndüğünü belirtti. FBI'ın Twitter'daki paylaşımları sansürlemek için kullandığı gizli ve gayri resmi yol da ortaya çıkmış oldu.
Taibbi, hakkında işlem yapılan hesaplardaki paylaşımların çoğunun hiciv niteliğinde olduğunu ve düşük etkileşimli olduğunu belirtti.
Twitter Dosyaları, FBI'ın Hunter Biden konusunda Twitter'a baskı yaptığını gösterdi
Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk, bağımsız gazeteci Michael Shellenberger'ın, ABD Başkanı Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın dizüstü bilgisayarının ele geçirilmesi konusunda Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) Twitter yöneticileriyle iletişime geçtiğini ispatlayan tweet dizisini paylaşarak kurumu üzerindeki baskıya dikkat çekti.
Musk'ın reteweet yaptığı gazeteci Shellenberger, Twitter Dosyaları 7. Kısım'da, FBI San Francisco Özel Ajanı Elvis Chan'ın, Twitter yöneticileri üzerinde baskı kurarak Hunter Biden dosyası başta olmak üzere bazı konularda yönlendirme yapmaya çalıştığı şeklinde paylaşımlarda bulundu.
Shellenberger, tweet serisinde, "2020'nin tamamı boyunca, FBI ve diğer kolluk kuvvetleri, Yoel Roth'u Hunter Biden'ın dizüstü bilgisayarıyla ilgili raporları bir Rus 'hackleme ve sızdırma' operasyonu olduğu gerekçesiyle reddetmesi için defalarca hazırladı." ifadesini kullandı.
FBI ve benzer istihbarat çevrelerinin veri paylaşımı yönündeki baskılarına Twitter yöneticisi Roth'un direnmeye çalıştığını belirten Shellenberger, başka bir Twitter yöneticisinin "istihbarat topluluğunun şirketin daha fazla bilgi paylaşmasını istediğini" belirten bir e-posta yazışmasının ekran görüntüsüne yer verdi.
Belgeler, New York Post'un, Hunter Biden'ın şüpheli denizaşırı iş anlaşmalarıyla ilgili 14 Ekim 2020 tarihli makalesini yayınlamasından saatler önce bir FBI ajanının Roth ile temasa geçtiğini gösterirken, Twitter'ın söz konusu makaleye kısıtlama uygulaması konusunda ipuçlarını ortaya koydu.
Shellenberger, 13 Ekim 2020 gecesi özel bir tek yönlü iletişim kanalı aracılığıyla Twitter yöneticisi Yoel Roth'a ve en az bir kişiye 10 belge göndererek, Roth ve meslektaşlarından belgeleri aldıklarını doğrulamalarını istediği bir belgeyi paylaştı.
Michael Shellenberger, Meta CEO'su Mark Zuckerberg'in bir defasında FBI'ın Facebook'la iletişime geçerek 2022 seçimleri öncesinde "Rus propagandası" konusunda uyarıda bulunduğunu söylediği videoyu da paylaştı.
FBI Hunter Biden konusunda yabancı nüfusa dair kanıt istedi
Bağımsız gazeteci Michael Shellenberger, ifşa serisinde, Hunter Biden'ın yurt dışı ticari ilişkilerinin ifşa edilmesine yol açan dizüstü bilgisayarındaki bilgilerin ele geçirilmesiyle ilgili Twitter'dan defalarca yabancıların müdahalesi konusunda delil istediğini ifade etti.
Twitter Dosyaları 7. Kısım paylaşımlarında, Twitter yöneticilerinin "defalarca" platformda "çok az" Rus faaliyeti olduğunu belirttiklerine dikkati çekildi.
Gazeteci, Twitter yöneticilerinin yasal yollar dışında paylaşmayacaklarını söyledikleri bazı bilgileri FBI yetkililerinin ısrarla istemeye devam ettiklerini vurguladı.
Shellenberger, FBI görevlisi Chan'ın Temmuz 2020'de, yaklaşan seçimlere yönelik tehditler hakkında bilgi paylaşabilmesi için Twitter yöneticileri için geçici olarak "Çok Gizli" güvenlik izinleri ayarladığını ortaya koyan e-postaya da delil olarak yer verdi.
Elon Musk son iki haftadır, Twitter'in kurum içi belgeleri araştıran ve Twitter'da paylaşan bir grup gazetecinin bu ifşalarını destekliyor.
Musk ve bağımsız gazetecilerin, "Twitter Dosyaları" olarak adlandırılan bu tweet dizileri, Twitter'ın eski yönetiminin, siyasi görüşleri nedeniyle muhafazakarları kasıtlı olarak susturduğunu kanıtlama çabası olarak değerlendiriliyor.
Pentagon hesaplarına Twitter koruması
Twitter'ın yeni sahibi Elon Musk'ın şirket eski yönetiminin uygulamalarına yönelik yaptığı sekizinci ifşaatında, Twitter'ın ABD ordusunun talebi üzerine Orta Doğu'daki psikolojik harp operasyonları hesaplarına dahili koruma sağladığı ve bunlara onaylı hesap (mavi tik) özelliği verdiği ortaya çıktı.
Musk, yaklaşık iki haftadır Twitter Dosyaları adıyla sürdürdüğü ifşaatların 8'incisini Intercept haber sitesinin muhabiri Lee Fang üzerinden yaptı.
Fang, Twitter hesabından yaptığı paylaşım dizisinde, Twitter ile ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) arasında CENTCOM'un psikolojik harekatlarının parçası olan hesapların şikayet gibi durumlara karşı koruma listesine (beyaz liste) alınmasını ve bu hesaplara onaylı hesap işareti verilmesine ilişkin yazışmaları ifşa etti.
Twitter yöneticilerinin yıllarca şirketin platformunda hükümet destekli gizli propaganda kampanyalarını tespit etmek ve engellemek için çaba sarf ettiğini iddia ettiğini ancak perde arkasında, şirketin ABD ordusunun talebi üzerine bazı psikolojik harekat hesaplarını beyaz listeye alarak dahili koruma sağladığını yazan Fang, CENTCOM’un, Yemen, Suriye, Irak, Kuveyt ve Orta Doğu'nun genelinde insanların fikirlerini şekillendirmek için üretilen içerikleri yaymak için Twitter’ın korumaya aldığı bu hesapları kullandığını kaydetti.
Fang, CENTCOM'un önce bu hesaplarla doğrudan bağlantısını kamuya açık bir şekilde gösterdiğini ancak zamanla taktik değiştirerek bu hesaplarla ilişkisini gizlemeye başladığını aktardı.
Bunun platformu doğrudan suistimal etme anlamına gelen bir hareket olduğu halde Twitter’ın bu hesaplara hiçbir şekilde müdahale etmediğini belirten Fang, Twitter ile ABD ordusu ilişkisinin 5 yıl öncesine gittiğini yazdı.
Fang’ın paylaştığı CENTCOM’da görevli Nathaniel Kahler’a ait, 26 Temmuz 2017 tarihli yazışmada, Kahler şirketin kamu politikası ekibinden bir yetkiliye "ABD’in belirli mesajları daha güçlü yaymak için kullandığı" bir Arapça hesap listesini ileterek bunlardan birine "onaylı hesap işareti" verilmesini ve diğer hesaplara ise "beyaz liste" olarak bilinen şikayet ve siber müdahalelere karşı koruma sağlaması talebinde bulunuyor.
Kahler, Twitter yetkilisine "Hashtag'leri endekslemeyen bazı hesaplarımız var - belki de bot olarak işaretlendiler. Bunlardan birkaçı gerçek bir takipçi kitlesi oluşturdu ve şimdi bunları kurtarmayı umuyoruz." diye yazdı.
CENTCOM görevlisi, gerekirse CENTCOM ve Özel Kuvvetler Komutanlığından ek evrak getirebileceğini iletti.
Fang, o dönemde Twitter’ın DEAŞ ve Orta Doğu'da faaliyet gösteren diğer terör örgütleriyle ilgili kötü niyetli faaliyetleri tespit etmeyi amaçlayan genişletilmiş bir kötüye kullanım tespit sistemi oluşturduğunu ve bunun dolaylı bir sonucu olarak ABD ordusu tarafından kontrol edilen ve terör yanlısı gruplarla sık sık angaje olan hesapların otomatik olarak "spam" olarak işaretlendiğini kaydetti.
Fang, Kahler’in o yazışmadan sonra aynı gün ilettiği bir e-mailde 52 hesabı içeren bir tablo gönderdiğini, Yemen'deki ABD dron saldırılarıyla ilgili açıklamaları yaymak için kullanılan "@yemencurrent" hesabı da dahil olmak üzere altı hesap için öncelikli hizmet istediğini belirtti.
O sırada askıya alınmış olan "@yemencurrent" hesabının ABD dron saldırılarının "doğru" olduğunu ve sivilleri değil teröristleri öldürdüğünü vurguladığını ifade eden Fang, paylaşımında, listedeki diğer hesapların, Suriye'de ABD destekli YPG/PKK terör örgütünün tanıtımına ve Irak'ta İran karşıtı mesajlara odaklandığına yer verdi.
Fang, başka bir hesabın ise hesap Kuveyt'teki yasal konuları gündeme taşıdığını paylaştı.
CENTCOM’un Yemen’de "@dala2el" adlı hesabı Suriye rejimine yönelik paylaşımlarda kullanmaya başladığı sırada, komutanlığın talebi üzerine Twitter’ın bu hesaplara daha önce uygulanmamış bir koruma ve muafiyet etiketi eklediğini ifşa eden Fang, böylece bu hesaplara spam veya kötüye kullanıma karşı bot hesaplara uygulanan askıya alma veya görünürlüğünü azaltmaya yarayan bir otomasyona karşı koruma sağlandığını ifade etti.
Fang, CENTCOM bağlantılı hesapların genellikle ABD’nin Orta Doğu’daki faaliyetlerini destekleyen ve İran karşıtı karalama kampanyalarına katıldığını yazdı.
Pentagon’un bu geniş faaliyetinden Twitter’ın üst yönetiminin de haberdar olduğunu belirten Fang, Twitter’dan Lisa Roman adlı bir yetkilinin bir Pentagon yetkilisine gönderdiği e-maili paylaştı.
Paylaşımda, Twitter yetkilisi Pentagon yetkilisine, bir tablo göndererek bu tabloda yer alan hesapların ABD ordusu ile ilişkisini teyit edemediklerini ve bu hesaplar için teyit talebinde bulunduğunu yazdı.
Fang, bu hesapların birçoğunun mayıs ayına kadar paylaşımlarına devam ettiğini belirtti.
Ağustos ayında Stanford Internet Gözlem Merkezinin çalışmasında ABD’nin psikolojik harekat için Facebook, Twitter ve Telegram'da kullandığı ve çarpıtılmış profil fotoğrafları ile dezenformasyon yapan Pentagon ilişkili hesaplardan bazılarının Twitter’ın koruma sağladığı hesaplar olduğunu yazan Fang, Twitter’ın daha sonra bu hesapları askıya alarak şov yaptığı görüşünü paylaştı.
150'den fazla hesap askıya alınmıştı
Twitter ve Facebook ağustos ayında ABD lehine uluslararası alanda dezenformasyon yapan bir ağa ait olduğu belirlenen 150’den fazla hesabı askıya aldığını açıklamıştı.
Pentagon’un Savunma Politikalarından Sorumlu Müsteşarı Colin Kahl, askeri bilgi operasyonları yürüten tüm birimlerin faaliyetlerine ilişkin inceleme başlatmıştı.
Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, Facebook ve Twitter’ın kapatılan hesaplarla ilgili Pentagon’a herhangi bir bilgi vermediğini iddia etmişti.
Psikolojik harp faaliyetleri olarak da “askeri bilgi destek operasyonlarını” yürüten birimlerin iş yapma biçimlerinin gözden geçirileceğini söyleyen Ryder, psikolojik harp faaliyetlerinin ABD ordusunun halkla ilişkiler birimince yürütülmediğini, bunun ordu içerisinde ve dışarıdan istihdam ettiği birimler tarafından yürütüldüğünü anlatmıştı.
Ryder, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Daha önce psikolojik operasyonlar olarak bilinen askeri bilgi destek operasyonları, Savunma Bakanlığının elindeki bir kabiliyet. En az savaşın kendisi kadar eski bir harp unsurudur. Bu operasyonları uluslararası önceliklerimiz bağlamında devreye sokarız. Burada bunların ABD yasalarına uygun ve Savunma Bakanlığı politikalarına uygun bir şekilde yürütüldüğünü ve bunun temini için denetlemek mekanizmasının olduğunu vurgulamalıyım.”
Twitter'ın, FBI, Dışişleri Bakanlığı, CIA ve Pentagon işbirliği
Taibbi, Twitter hesabından, Twitter'ın FBI, Dışişleri Bakanlığı, CIA ve Pentagon dahil çeşitli devlet kurumlarıyla işbirliği içinde gözetim ve sansür uyguladığını paylaştı.
FBI'ın, Twitter üzerinden diğer devlet kurumlarını kapsayan geniş bir sosyal medya gözetimi ve sansür uygulamasına aracılık ettiğini öne süren Taibbi, söz konusu uygulamanın FBI'ın siber tehditlerle ilgilenen birimi Yabancı Etki Görev Gücünün (FITF) yanı sıra yerel polisler, medya ve farklı devlet kurumlarını da içerdiğini belirtti.
Taibbi, Twitter'ın çok sayıda devlet kurumuyla yoğun bir iletişim ağı olduğunu kaydederek, 29 Haziran 2020 tarihinde FBI'ın San Francisco'daki ajanlarından Elvis Chan'ın bir Twitter yetkilisine, " 'Diğer devlet kurumunu' bir konferanstan haberdar edip, davet etmesine müsaade var mı?" diye sorduğu elektronik postayı yayımladı.
Chan'ın "diğer devlet kurumundan" kastının CIA olduğunu ifade eden Taibbi, ileti sayesinde eski Twitter yöneticilerinden birinin eski CIA ajanı olduğunun anlaşıldığını yazdı.
Twitter üst yetkililerinin kendi aralarında eski bir CIA ajanının bulunduğundan haberdar olup olmadıklarını sorguladıkları mailleri de ifşa eden Matt Taibbi, şirketin eski hukuk danışmanlarından Stacia Cardille'ın söz konusu ajandan haberdar olduğu ve "Bu konudaki sessizliğimin anlaşıldığını umuyorum" ifadesine yer verdiği e-postayı paylaştı.
Dış ilişkilerden iç meselelere kadar Twitter'a müdahale
Öte yandan ABD hükümetinin yalnızca Twitter ile değil, neredeyse tüm büyük teknoloji şirketleri ile sürekli temas halinde olduğunu iddia eden Taibbi, Facebook, Microsoft, Verizon, Reddit, Pinterest gibi şirketlerin de bunlar arasında yer aldığını savundu.
Taibbi, Twitter yetkilileriyle FBI ve CIA arasında düzenli olarak görüşmeler yapıldığını gösteren mailleri yayımlayarak, özellikle FITF ile ayarlanan birçok toplantının "dış meselelerle" ilgili olduğunu belirtti. Ancak diğer taraftan Taibbi, resmi yetki alanı "yabancı etki, dış ilişkiler" olmasına rağmen FBI'ın San Francisco ofisinin eyalet hükümetlerinden yerel polis ağlarına kadar denetim mekanizmasını genişlettiğini kaydederek, ilgili maillerin ekran görüntüsünü paylaştı.
Bu kapsamda Twitter yetkilileriyle görüşmelerin de tek taraflı bir iletişim ağı uygulaması üzerinden gerçekleştirildiğine dikkati çeken Taibbi, özellikle 2020'deki seçimlerin arifesinde FITF'in Twitter'a bu ağdan çok sayıda talep ilettiğini ve Twitter'daki "sorunlu hesapların" listesini gönderdiğini kaydetti.
Taibbi'nin paylaşımlarına göre FTIF üzerinden Twitter'a o kadar çok talep geliyordu ki, Twitter çalışanları bu talepleri öncelik sırasına koyan bir sistem dahi geliştirmek zorunda kaldı.
FBI'ın Twitter kurallarını ihlal ettiği iddia edilen içeriklerin araştırılması için bir görevli dahi atadığını açıklayan Taibbi, buna eski bir FBI avukatı olan Jim Baker'ın bile şaşırdığını söylediği maili paylaştı.
"Yabancı müdahalesi" baskısı
Taibbi ayrıca ABD hükümetinin Twitter yetkililerine seçimlerde bu platforma "yabancı müdahalesinin" olduğuna yönelik açıklama yapmaları için baskı yaptığını iddia etti. Bu kapsamda Taibbi, bir Twitter çalışanının hükümetin incelenmesini istediği kimi hesapların "Rusya ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını" söylediği e-postaya dikkati çekti.
Bu kapsamda Venezuela'da Nicolas Maduro yönetimine yakın olduğu iddia edilen bir hesabın da Rusya ile bir bağlantısı olup olmadığına yönelik tartışmaların yer aldığı e-postaları ifşa eden Taibbi, Twitter çalışanlarının hükümet yetkililerinin baskısına karşın söz konusu "yabancı etkisi" konusunda ellerinde pek bir kanıt olmadığını söylediği mailleri yayımladı.
Hükümet ortaklarının bu denetimleriyle Twitter'ın "özgürlük penceresini kapattığı" görüşünü ifade eden Taibbi, istihbarat kurumlarının "Maduro yanlısı", "Küba yanlısı", "Rusya yanlısı" şeklinde binin üzerinde Twitter kullanıcısını içeren listeleri şirketle paylaştığını belirtti.
Taibbi, ayrıca istihbarattan gelen bu bildirimlere karşı Twitter'ın her zaman olmasa da "bazen" ilgili hesapları kapattığına dikkati çekti.
"Twitter Dosyaları"nda Kovid-19 detayı
Elon Musk'ın 10. ifşaatında, eski Twitter yönetiminin Kovid-19 salgını konusunda resmi görüşe aykırı bilgi paylaşan uzman hesaplarına müdahale ettiği ortaya çıktı.
Paylaşımlarda, platformun salgın konusunda resmi söylemle çelişen birçok doktor ve uzmanın görüşlerini sansürlediği, hesaplarını askıya aldığı ifade edildi.
Musk, yaklaşık 3 haftadır "Twitter Dosyaları" adıyla sürdürdüğü ifşaatların 10.'sunu Free Press haber sitesi muhabiri David Zweig aracılığıyla yaptı.
Twitter’ın eski yönetiminin Kovid-19 salgınına yönelik içeriklere dair iç yazışmalarını paylaşan Zweig, ABD yönetimlerinin sadece Twitter’a değil aynı zamanda Facebook, Google ve Microsoft’a da Kovid-19 salgınına ilişkin tartışmalar konusunda baskı uyguladığını yazdı.
Trump yönetiminin salgının başlangıcında halkı paniğe sevk edecek içerikler konusunda endişeler taşıdığını ve şirkete bu konuda baskı yaptığını ifade eden Zweig, Başkan Joe Biden yönetiminin ise Amerikan halkına Kovid-19 salgını için verdiği mesajın, “Kovid-19’dan çok korkun ve güvende olmak için bizim dediğimizi yapın şeklinde olduğunu ve Twitter’a bu yönde baskı yaptığını belirtti.
David Zweig, Biden yönetiminin Twitter ile yaptığı ilk toplantının konusunun Kovid-19 olduğunu ve toplantının ana gündeminin aşı karşıtı hesaplara müdahale olduğunu kaydetti.
Eski New York Times muhabiri ve aşı karşıtlığı ile bilinen Twitter fenomeni Alex Berenson’ın hesabının askıya alınmasının da bu süreçte olduğunu belirten Zweig, Biden’ın sosyal medyadaki Kovid-19 salgınına ilişkin içeriklerin insanları öldürdüğü ifadesinin ardından Berenson’un hesabının askıya alındığını yazdı.
Biden yönetiminin Twitter'dan Berenson’ı hesabını askıya almasını talep ettiği ortaya çıkan yazışmalarda, Twitter'ın ABD Kamu Politikası Direktörü Lauren Culbertson tarafından Aralık 2022’de Beyaz Saray'la yapılan toplantıların özetine ilişkin çalışanlara yolladığı e-posta da yer aldı.
Culbertson'un, elektronik postada Biden ekibinin Twitter'ın birçok hesabı askıya almaması konusunda "çok kızdığını", Twitter'ın daha fazla çaba göstermesini istediklerini yazdığı görüldü.
Diğer taraftan, Zweig, Twitter’ın, yalnızca Berenson gibi gazetecilerin görüşlerini değil, aynı zamanda hükümetin resmi görüşleriyle çelişen bakış açılarını ifade eden ve hatta akredite akademik dergilerden elde edilen bulgulara atıfta bulunan birçok tıp ve halk sağlığı uzmanının da hedef alındığını vurguladı.
Twitter’ın resmi söylemle çelişen birçok doktor ve uzmanın görüşlerine de platformda çeşitli müdahalelerde bulunduğunu ifade eden Zweig, Harvard Tıp Fakültesi'nde Epidemiyolog Dr. Martin Kulldorff’un “Herkesin aşı olmasını istemek de kimsenin aşı olmasına gerek yok demek kadar hatalı bir görüş" paylaşımının Twitter'da tartışıldığını kaydetti.
Zweig, Kulldorff’un paylaşımına müdahale edileceğini çünkü bunun şirketin Kovid-19 politikasına aykırı olduğunu anlatan yazışmayı da paylaştı.
Bu yazışmadan sonra Kulldorff’un paylaşımının altına “Yanıltıcı” etiketinin eklendiğini belirten Zweig, iç yazışmalarda buna benzer çok sayıda müdahaleye denk geldiğini kaydetti.
Trump’ın virüsten kurtulmasının ardından yaptığı paylaşım da tartışıldı
Zweig, Kovid-19 testi pozitif çıkan Trump'ın, Walter Reed askeri hastanesindeki tedavisinin ardından taburcu olduktan sonra, “Gayet iyiyim. Kovid’den korkmayın ve hayatınızı domine etmesine müsaade etmeyin.” şeklindeki paylaşımının da şirket içinde tartışıldığını yazdı.
Twitter yetkililerinden birinin “Kovid’den korkmayın” ifadelerinin şirketin politikasını ihlal edip etmediğini sorduğu ve bunun bir dezenformasyon olmadığı, sadece bir temenni olduğu şeklinde yanıt aldığı da Zweig'in paylaşımları arasında yer aldı.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
Batı'nın güvenlik garantileri Ukrayna için yeterli mi?
İsrailli generalin Türkiye endişesi: "Ankara bölgenin lideri olacak"
Moskova'da Rusya - İran zirvesi: Nükleer program ve Filistin masada
Viyana adlı zaman makinesiyle Ortaçağ'a yolculuk
Gazze'de kış felaketi: Soğuk hava ve fırtına 17 can aldı
Putin Batı'ya seslendi: "Verdiğiniz sözleri tutun"
DİĞER HABERLER
Batı'nın güvenlik garantileri Ukrayna için yeterli mi?
İsrailli generalin Türkiye endişesi: "Ankara bölgenin lideri olacak"
Moskova'da Rusya - İran zirvesi: Nükleer program ve Filistin masada
Viyana adlı zaman makinesiyle Ortaçağ'a yolculuk
Gazze'de kış felaketi: Soğuk hava ve fırtına 17 can aldı
Putin Batı'ya seslendi: "Verdiğiniz sözleri tutun"
Lille'de yolsuzluktan hüküm giyen Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı
Eski Kongolu isyancı lider Lumbala’ya Fransa’da 30 yıl hapis cezası
Finlandiya’da Rusya tartışması: Dışişleri Bakanı hedefte
ASPI raporuna göre Çin kritik teknolojilerin %90’ında dünya lideri



