Güneş sisteminde dokuzuncu bir gezegen olabilir
Güneş sistemimizin en uzak noktalarında, keşfedilmeyi bekleyen dev bir gezegenin saklanıyor olabileceği teorisi son yıllarda yeniden gündeme geldi.
Son Güncelleme: 09.10.2025 - 16:30
- "Dokuzuncu Gezegen" olarak adlandırılan bu varsayımsal gök cismi, astronomların uzun süredir çözmeye çalıştığı bir bilmeceyi açıklayabilir.
- Başlangıçta bilim dünyası teoriyi şüpheyle karşıladı, ancak giderek artan gözlemler Kuiper Kuşağı’ndaki cisimlerin yörüngelerinin gerçekten düzensiz olduğunu gösteriyor.
Tarihçesi ve teorinin doğuşu
Bu tartışma, 1930’larda Plüton keşfedilmeden önce “X Gezegeni” fikriyle başlamıştı. O dönemde Uranüs’ün yörüngesindeki sapmalar fark edilmiş ve bu durum, arkasında büyük bir gezegenin kütleçekim etkisi olduğu düşüncesini doğurmuştu.
Neptün’ün kütlesinin 1990’larda yeniden hesaplanmasıyla bu gizem çözülmüş olsa da, 2016 yılında Caltech’ten astronomlar Konstantin Batygin ve Mike Brown benzer bir olasılığı tekrar gündeme getirdi.
Batygin ve Brown’a göre, Neptün’ün ötesindeki Kuiper Kuşağı’ndaki bazı cüce gezegen ve asteroitlerin yörüngeleri beklenenden farklı davranıyor.
Tıpkı Ay’ın Dünya’nın kütleçekiminden etkilenmesi gibi, bu Kuiper Kuşağı cisimlerinin yörüngeleri de Güneş’in yanı sıra büyük bir kütleçekim kaynağından etkileniyor gibi görünüyor.
İşte bu büyük kütleçekim kaynağının, Dünya’dan birkaç kat daha büyük olabilecek Dokuzuncu Gezegen olduğu düşünülüyor.
Kanıtlar ve şüpheler
Başlangıçta bilim dünyası teoriyi şüpheyle karşıladı, ancak giderek artan gözlemler Kuiper Kuşağı’ndaki cisimlerin yörüngelerinin gerçekten düzensiz olduğunu gösteriyor.
2024’te Mike Brown, “Dokuzuncu Gezegen’in var olmaması çok düşük bir ihtimal” diyerek teoriyi destekleyen açıklamalarda bulundu.
Buna karşın, bazı astronomlar hâlâ ihtiyatlı yaklaşmayı sürdürüyor. En büyük soru işareti “Eğer varsa, neden henüz kimse onu bulamadı?” sorusu.
Bazı bilim insanları yeterli gözlem verisi olmadığını savunurken, alternatif açıklamalar arasında bir enkaz halkası veya küçük bir kara delik etkisi de tartışılıyor.
Gözlem zorlukları
Teorinin önündeki en büyük engellerden biri, gözlem sürelerinin yetersizliği. Örneğin 2017 OF201 adlı bir cismin yörünge süresi yaklaşık 24 bin yıl. Bu tür cisimlerin yörüngesindeki ince değişiklikleri fark edebilmek için çok daha uzun gözlem süreleri gerekiyor.
Ayrıca 2023 yılında keşfedilen KQ14 adlı cisim, yörüngesinin beklenenden daha kararlı olmasıyla Dokuzuncu Gezegen teorisine yeni bir meydan okuma getirdi. Bu durum, eğer gezegen varsa, Güneş’ten 500 AU gibi daha uzak bir mesafede bulunabileceğini düşündürüyor.
Kesin bir kanıt yok
Güneş sisteminin en uzak bölgelerinde gizlenmiş dev bir gezegenin varlığı hâlâ bir olasılık olarak duruyor. Teori, Kuiper Kuşağı’ndaki cisimlerin yörüngelerindeki düzensizliklere dayanıyor, ancak kesin kanıt henüz elde edilemedi.
Gözlemler ilerledikçe, Dokuzuncu Gezegen’in varlığı ya da yokluğu konusunda daha net bilgilere ulaşılması bekleniyor.
Kaynak:
TRTetiketler
İLGİLİ HABERLER
Uzay çöpleri geleceğin uzay araçlarına dönüşebilir
Almanya, ilk uzay stratejisini açıkladı: 2030’a kadar 35 milyar avroluk askeri uzay yatırımı
Türkiye, 77. Uluslararası Uzay Kongresi'ne ev sahipliği yapacak
Çin, uzayda mahsur kalan ekibe araç gönderdi
Tarihi görev: Türkiye’nin ilk yörünge transfer aracı FGN-TUG-S01 uzayda göreve başladı
Evrenin dengesi beklenenden dört kat daha şaştı
DİĞER HABERLER
Uzay çöpleri geleceğin uzay araçlarına dönüşebilir
Türkiye, 77. Uluslararası Uzay Kongresi'ne ev sahipliği yapacak
Çin, uzayda mahsur kalan ekibe araç gönderdi
Evrenin dengesi beklenenden dört kat daha şaştı
NASA Mars'ta oraya ait olmayan kaya buldu
Dünya'ya çarpma riski olan cisimler en çok hangi bölgeyi tehdit ediyor?
Güneş dışında ilk kez yıldız fırtınası keşfedildi
Uzayda mahsur kalan astronotlar için kurtarma planı belli oldu
Türkiye'nin üçüncü astronotu Gökhan Erdem, uzay deneyimini anlattı
Uluslararası Uzay İstasyonu 25 yaşında



