Middle East Eye: İsrail ve BAE'nin bölgede yarattığı kaos engellenebilecek mi?
Gazze, Yemen, Sudan, Libya, teröre sponsorluk ve işgal adımları. İsrail ve BAE'nin bölgede yarattığı kaos engellenebilecek mi?
Son Güncelleme: 17.12.2025 - 00:49
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail ve BAE'nin bölgeyi kaosa sürükleyen politikalarının ve işbirliklerinin geleceğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.
2025 yılında bölgenin, İsrail ve BAE'nin eylemleri nedeniyle modern Arap tarihinin en çalkantılı ve şiddetli yıllarından birini yaşadığına dikkat çekilen analizde, bu iki ülkenin ne ölçüde kontrol altına alınabileceği konusunun 2026 yılında da bölgenin geleceğini şekillendireceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca;a iki ülkenin Gazze, Yemen, Sudan, Libya gibi noktalardaki müdahaleciği, teröre sponsorluk yapan anlayışları ve işgal adımlarına dair değerlendirmelere yer verildi.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Geçtiğimiz yıl, büyük ölçüde İsrail ve BAE olmak üzere iki devletin eylemleri nedeniyle modern Arap tarihinin en çalkantılı ve şiddetli yıllarından biri oldu.
İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı ve geniş kapsamlı yayılmacı saldırganlığı, Arap siyasetini domine etti. Öte yandan, BAE'nin Sudan'daki Hızlı Destek Güçleri'ne (RSF) verdiği sürekli destek, Yemen, Libya, Somali ve diğer yerlerdeki politikalarıyla birleşerek bölgesel istikrarsızlığı ve şiddeti daha da körükledi.
Hem İsrail hem de BAE, uzun süredir diğer devletleri parçalayarak ve zayıflatarak kendi bölgesel etkilerini genişletmeye çalışmaktadır.
2025 yılında, İsrail ve BAE'nin saldırganlığına yanıt olarak, Arap ülkeleri ya saldırıları kabul etmek, barış için arabuluculuk yapmak ya da jeopolitik ittifaklarını yeniden değerlendirmek zorunda kaldı.
Bu iki ülkenin ne ölçüde kontrol altına alınabileceği, 2026 yılında Arap bölgesinin nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağı konusunda ciddi etkileri olacaktır.
Zira BAE, yıllardır çeşitli Arap ayrılıkçı hareketleri destekleyerek güç alanını genişletmeye çalışmaktadır. Sudan, Yemen, Libya ve Somali'de en açık şekilde görülen bu strateji, birçok Arap ülkesini daha da bölüp zayıflatarak BAE'nin önemli kontrol araçları kurmasını sağlamıştır.
2025 yılı boyunca BAE, paramiliter grup sivillere karşı soykırıma varabilecek kitlesel zulümler işlerken bile Sudan'daki RSF'yi silahlandırmaya devam etti. BAE'nin Sudan'da RSF'nin kontrolündeki bölgelerde askeri üsleri de bulunmaktadır.
Yemen'de BAE, Yemen'i bölmek ve İsrail ile yakınlaşmak isteyen ayrılıkçı bir oluşum olan Güney Geçiş Konseyi'ni (STC) desteklemektedir. STC, bağımsızlığını ilan etmek üzere olabilir ve bu durumda Yemen, on yıllardır ilk kez resmi olarak bölünecektir.
Genişleyen askeri varlık
BAE ayrıca Libyalı komutan Hafter'i desteklemeye de devam ediyor. Son raporlar, Hafter'in BAE adına RSF'ye yakıt sağladığını gösteriyor. Hafter'in Trablus merkezli uluslararası tanınan Libya hükümetine karşı mücadelesi, uzun süredir temel olarak BAE'nin desteğine bağlı.
Abu Dabi ayrıca Somaliland ve Puntland'a Mogadişu merkezli Somali hükümetine karşı verdikleri mücadelede kritik destek sağlıyor.
BAE'nin Sudan, Yemen ve Somali'deki manevraları, bölgedeki askeri varlığını önemli ölçüde genişletmesini sağladı. Sudan'daki üslerinin yanı sıra, BAE Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde kritik öneme sahip yeni askeri üsler kurdu.
Aynı zamanda BAE, Arap bölgesinin en baskıcı diktatörlerinden biri olan Mısır'ın Abdül Fettah el-Sisi'ye önemli yardımlar sağlıyor.
Diğer yandan; İsrail'in böl ve yönet politikası, BAE'nin politikasından çok daha agresif ve açıkça şiddet içeren bir politika.
Bu hedef İsrail siyasetinde derin kökleri olan bir hedef olmakla birlikte, geçmişte genellikle dile getirilmiyordu. Ancak son aylarda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, “Büyük İsrail”i gerçekleştirmek için “tarihi ve manevi misyonunu” kabul etti.
Bu amaçla İsrail, iki yıldan fazla bir süredir Gazze'yi yok etmekte ve akademisyenler, uzmanlar ve hak gruplarının neredeyse oybirliğiyle soykırım olarak nitelendirdiği eylemleri gerçekleştirmektedir. İsrail'in Gazze'deki amacının Filistinli nüfusu ortadan kaldırmak ve mümkün olduğunca fazla toprak ele geçirmek olduğu artık açıkça ortadadır.
İsrail genelkurmay başkanı geçtiğimiz günlerde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze ateşkes planında belirtilen geri çekilme noktası olan Sarı Hat'ın yeni İsrail sınırını oluşturacağını söyledi.
Daha fazla toprak ele geçirmek
İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da da benzer bir politika izliyor. 2025 yılında, Batı Şeria'yı fiilen ikiye bölecek olan devasa bir yeni yerleşim projesi olan E1'in onaylanması da dahil olmak üzere, toprak müsadereleri, ev yıkımları ve yasadışı yerleşim genişlemesi hızlandı.
Buna ek olarak, İsrail maliye bakanlığı önümüzdeki beş yıl boyunca yerleşim yerlerinin genişletilmesi için 840 milyon dolarlık bir bütçe ayırdı. Filistinlileri topraklarından silme girişimi hiç bu kadar açık ve net olmamıştı.
Büyük İsrail vizyonuyla uyumlu olarak, İsrail Lübnan ve Suriye'nin önemli bölgelerini de yasadışı olarak işgal ediyor. İsrail ordusu, Kasım 2024'te Hizbullah ile ateşkes anlaşması imzalamasına rağmen, 2025 yılında Lübnan topraklarına yüzlerce saldırı düzenledi.
Suriye'de, Aralık 2024'te diktatör Beşar Esed'in devrilmesi, ülkenin otoriterlik sonrası geçiş sürecinin başlamasına yol açtı. Cumhurbaşkanı Ahmed Şaraa liderliğindeki geçiş yönetimi, başından itibaren İsrail ile çatışmak istemediğini belirtti.
Şaraa'nın barışçıl tutumuna rağmen, İsrail Suriye topraklarına yüzlerce kez sebepsiz saldırı düzenledi. İsrail'in Suriye için planı açık: ülkeyi birden fazla devlete bölmek, daha da zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak ve bu toprakları İsrail'in genişlemesi için kullanmak.
İsrail, işgal altındaki Golan Tepeleri'ni Fırat bölgesine bağlamak için “Davud Koridoru” olarak adlandırılan ve büyük bir toprak gaspına denk gelecek bir plan üzerinde çalışıyor.
İsrail, 2025 yılında Yemen, Tunus ve Katar olmak üzere üç Arap ülkesine de saldırılar düzenledi.
Arap devletlerine yönelik bu saldırılar, Haziran ayında İran'a karşı İsrail-ABD ortak askeri harekatına ek olarak gerçekleşti.
Birlikte çalışma
2020 yılında BAE ve İsrail tarihi bir normalleşme anlaşması imzaladı. O zamandan beri, ekonomik bağlarını derinleştirdiler ve Crystal Ball istihbarat paylaşım platformu ve Yemen politikası da dahil olmak üzere birçok siyasi alanda yakın işbirliği yaptılar. İsrail ve BAE, Sudan ve Somaliland konusunda da aynı görüşte.
Bazı gerginliklere rağmen İsrail ve BAE Filistin konusunda da büyük ölçüde aynı görüşte.
Örnek olarak Ocak ayında Trump, Filistinlilerin toplu olarak sınır dışı edilmesini gerektirecek bir Gazze ateşkes planı önerdiğinde, BAE bu fikre açık olduğunu belirterek Arap ülkelerinin safından ayrıldı.
Ardından Mart ayında, Arap Birliği Gazze için kendi planını önerdiğinde, BAE'nin Trump yönetimine bu planı reddetmesi için baskı yaptığı bildirildi.
Geniş Arap dünyasında bir dizi kriz ve çatışma var, ancak Gazze ve Sudan'daki sonuçlar bölge için en önemli sonuçlar olabilir. Gazze'de, Trump'ın ateşkes planının geri kalan aşamalarının nasıl ilerleyeceği hala belirsiz. İsrail neredeyse her gün Gazze'ye saldırmaya devam ediyor ve bölgede kalma niyetini işaret ediyor.
BAE hariç olmak üzere Arap devletleri, ABD'nin Gazze ve Batı Şeria'da Doğu Kudüs'ü başkent olarak kabul eden, yaşayabilir ve bitişik bir Filistin devletinin kurulması için diplomatik süreci yönetmesini istiyor. Ancak İsrail'in uzlaşmaz tavrı ve Trump'ın Tel Aviv'in Büyük İsrail emellerine açıkça rıza göstermesi nedeniyle, Filistin devleti fikri hayal gibi görünüyor.
Bununla birlikte, Arap devletleri, İsrail'in ihlallerine, Filistin'in işgaline ve İsrail ile daha fazla normalleşmeye karşı Arap kamuoyunun tutumunun tamamen farkında.
Belirsiz durum
Suudi Arabistan, Mısır ve Katar, şüphesiz olarak ABD yönetimi üzerinde önemli bir etkiye sahip ve bu etkiyi ne ölçüde kullanmaya istekli olduklarını, 2026'da Gazze'de yaşanacaklar belirleyebilir.
İsrail iradesini dayatabilir, Gazze topraklarının daha fazlasını ele geçirebilir ve daha fazla Arap normalleşme anlaşması sağlayabilirse, bunun sonuçları sadece o zamana kadar fiilen gömülecek olan Filistin davası için değil, İsrail hegemonyasına boyun eğmek istemeyen Arap ülkeleri için de önemli olacaktır.
Önümüzdeki yıl Sudan'ı da çok yakından takip etmek gerekecek. Orada yaşanan insani kriz şok edici boyutlarda; 150.000'den fazla kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca kişi yerinden edildi.
Arap hükümetleri, Sudan ordusunun neredeyse tamamen BAE tarafından desteklenen RSF'ye karşı kendi başına mücadele etmesine ne kadar süre izin verecek? Arap devletleri, BAE'yi ne zaman dizginlemeye karar verecek?
Şaraa yönetimi, Suriye ekonomisini nasıl yönetecek ve özellikle geçen Mart ayında yüzlerce kişinin ölümüne yol açan kıyı şeridindeki şiddet olaylarının ardından, daha fazla kapsayıcılık taleplerine nasıl yanıt verecek? Belki de daha da önemlisi, İsrail'in en yakın müttefiki olan ABD, İsrail'in Suriye'nin egemenlik ve istikrara doğru kırılgan geçişini ne ölçüde engellemesine izin verecek?
Arap dünyasında acil olarak ele alınması gereken birçok başka soru da var, ancak bunların hiçbiri, İsrail ve BAE'nin 2026'da gerçek bir bölgesel veya uluslararası dirençle karşılaşıp karşılaşmayacağı ya da istikrarı bozucu etkilerinin devam etmesine izin verilip verilmeyeceği kadar önemli görünmüyor.
Kaynak:
Middle East EyeİLGİLİ HABERLER
The Conversation: Dünyada yeni bir emperyal çağ mı başlıyor?
The Hill: Asya'daki “güç oyunu” nasıl şekillenecek?
Lukaşenko uyardı: "Venezuela ikinci Vietnam olur"
Los Angeles'ta yılbaşında terör saldırısı paniği
National Security Journal: ABD'nin Suriye'deki varlığını bitirme zamanı geldi
Venezuela'dan Trinidad Tobago'ya "Petrol hırsızlığına" katılım suçlaması
DİĞER HABERLER
National Security Journal: ABD'nin Suriye'deki varlığını bitirme zamanı geldi
The Hill: Kritik mineral savaşında Çin-ABD rekabeti tırmanıyor
National Security Journal: Gazze'yi Barış Anlaşması'nın ikinci aşamasında neler bekliyor?
VOX: Gölge filo stratejileri ve ABD'nin Venezuela hamlesi
Arab News: Türkiye Suriye'de ne planlıyor?
The New Arab: İsrail bir sonraki savaşına hazırlanıyor
Real Clear World: Rusya Avrupa'ya karşı “gri bölge stratejisini” nasıl işletiyor?
The Center for European Policy Analysis: Derinleşen Çin-Rusya ekseni Batı için büyük tehlike
UnHerd: Trump Avrupa'yı nasıl fethetti?
Al Jazeera: İsrail neden Suriye'ye saldırıyor?


