Observer Research Foundation: Sudan yeni bir Ruanda olma tehlikesiyle karşı karşıya!
Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşının gölgesinde kalan Sudan'da kriz derinleşiyor. Sudan yeni bir Ruanda olma tehlikesiyle karşı karşıya!
Son Güncelleme: 17.01.2024 - 22:29
Hindistan merkezli düşünce kuruluşlarından Observer Research Foundation'da, Sudan'da yaşanan ve her geçen gün daha da büyük bir çıkmaza sürüklenen Sudan iç savaşının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
1990'lı yıllarda yaşanan ve 800 bin kişinin hayatını kaybettiği faciaya dikkat çekilen analizde, Sudan'da devam eden ve uluslararası kurumlarının etkili olamadığı Sudan iç savaşının da benzer bir akibete doğru ilerlediği belirtildi.
Analizde ayrıca, Sudan'daki insani durumun geldiği duruma da dikkat çekilerek, İsrail-Filistin ve Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde kalan savaşa müdahalenin acileyetne dikkat çekildi.
İşte Observer Research Foundation'da yayınlanan analiz:
1990'ların başında Ruanda, yaklaşık 800.000 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan acımasız bir iç savaşa sahne oldu.
Bu trajik çatışma, Tutsi ve Hutu kabileleri arasında yaşanmış, hükümeti temsil eden Ruanda silahlı kuvvetleri ile isyancı Ruanda Yurtsever Cephesi karşı karşıya gelmiştir. Bu yıkıcı savaşın ardından, çarpıcı doğal manzaraları ve olağanüstü biyolojik çeşitliliğiyle tanınan Ruanda uzun süre acılar içinde kaldı.
Sudan'da devam eden çatışmaları yakından takip ederken Ruanda ile ilgili yaşananlar insanların hafızasında yeniden canlandı.
Bunun nedeni ilk olarak çatışmanın düzenli bir güç ile isyancı bir grup arasında olması gibi koşullardaki benzerlikler. Diğer yandan her ikisinin de birbirine yakın Afrika ülkeleri olması ve benzer yapılara sahip olması olarak belirtilebilir.
Sudan'ı Ruanda trajedisinin bir benzerine doğru sürükleyen endişe verici kararlardan birisi, Abdülfettah El Burhan liderliğindeki Sudan ordusunun vatandaşlarını silahlandırma kararıdır.
Şimdi Sudan'da, birçoğu terörist faaliyetler içerisinde olan etkili gruplar arasındaki güç mücadelesi daha da şiddetlenebilir. Ülkenin odak noktası, Sudan halkının refahından uzaklaşarak güç ve nüfuz mücadelesine sahne olmaya başladı.
İlginç bir şekilde, bu silahlanma girişimi Sudan'ın kuzey ve doğusundaki belirli eyaletlerde yoğunlaşarak güvenliğin yasak olduğu bir atmosfer yaratıyor. "Silahlı halk direnişi" olarak adlandırılan süreç, bu bölgelerdeki vatandaşları ordu ve Hızlı Destek Güçleri arasındaki olası çatışmalardan korumayı amaçlıyor ve Al-Jazirah eyaletindeki Wad Madani gibi yerlerde yaşanan olayları yansıtıyor.
Halkın silahlandırılması ile ilgili bu karar doğru yorumlandığı takdirde, ordunun elden gitmekte olan eyaletlerin kontrolünü yeniden ele geçirme girişimini akla getirmekte ve yaklaşık dokuz ay süren çatışmaların ardından Hızlı Destek Güçleri ile ilk karşılaşmalarında başarısız olduklarını göstermektedir.
Bu karar diğer yandan da vatandaşları birbirine düşüren tehlikeli bir iç savaş için reçete oluşturmaktadır.
Sudan'daki durum, 12.000'den fazla can kaybı, 7,3 milyon kişinin yerinden edilmesi ve siyasi, sosyal ve tıbbi hizmetlerin çöktüğünü gösteren raporlarla dayanılmaz hale geldi. Başlangıçta 46 milyon olan nüfusun 24 milyondan fazlası şu anda risk altında ve umutsuzca yardıma muhtaç durumda.
İnsani yardım çabaları, çatışan her iki tarafın da öncelikle savaşı kendi çıkarları için kullanmaya odaklanmasıyla artan şiddet ve yerinden edilme nedeniyle sekteye uğradı.
Uluslararası toplum Gazze savaşı ve Rusya-Ukrayna çatışması gibi çatışmalarla meşgulken Sudan'ın içinde bulunduğu vahim durum göz ardı ediliyor ve savaşın sona erdirilerek normale dönülmesi için acil insani yardım ve arabuluculuk faaliyetleri yerine getirilmiyor.
Sudan'ın sağlık sistemindeki vahim durum da düşünüldüğünde Ruanda senaryosunun tekrarlanma riski ortaya çıkıyor.
Sudan'a dair uluslararası raporlara göre; kolera, kızamık, dang humması ve gıda güvensizliği endişe verici oranlarda yayılmaktadır. Silahlar ve bombalar Sudanlıların canını almazsa, sağlık sisteminin çöküşü ve tıbbi malzeme eksikliğinin alacağı giderek daha açık hale geliyor.
Küresel çatışmaları ve krizleri ele almakla görevli uluslararası toplum ve yardım kuruluşları, acil olarak Sudan'da barışı sağlamak için müdahale etmeli ve yaşamı yeniden tesis etmeye odaklanmalıdır.
Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı General Muhammed Hamdan Dagalo, geçtiğimiz ay Uganda'nın Entebbe kentinde düzenlenen Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi zirvesine katılmayı kabul etti. Ancak iddialara göre, ordu komutanı Al-Burhan liderliğindeki Sudan Egemenlik Konseyi, Sudan'ın durumunun bir iç mesele olduğunu belirterek katılmayı reddetti.
Sudan'da devam eden çatışmayı ve Ruanda'nın trajik tarihine benzer bir kaderi engellemek için Uluslar arası toplumun harekete geçmesi elzemdir.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


