Politico: Avrupa için ‘aşağılanma yüzyılı’ mı başlıyor?
Savunma krizi, gümrük vergileri ve üretim sorunları, aşırı sağın yükselişi ve ABD ile ilişkiler. Büyük bir türbülans yaşayan Avrupa için bir ‘aşağılanma yüzyılı’ mı başlıyor?
Son Güncelleme: 29.08.2025 - 01:03
Brüksel merkezli önemli yayın organlarından Politico'da Avrupa'nın son dönemde yaşadığı sıkıntılar ve ciddi krizlerin ve geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Avrupa Birliği'nin özellikle Trump'ın ilk döneminde başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile üst düzeye çıkan savunma, üretim ve ticaret gibi risklerinin artık varolışsal bir sorun haline geldiği belirtilen analizde, AB'nin ABD ile yaptığı son anlaşmaların da Avrupa için ‘aşağılanma yüzyılının’ başlangıcı olduğu tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; tarihsel örneklere de atıfta bulunularak Avrupa Birliği'nin geleceğine dair değerlendirmelere ve uzman görüşlerine yer verildi.
İşte Politico'da yayınlanan analiz:
Birinci Opium Savaşı'nda İngilizlere yenildikten sonra, Qing hanedanı 1842'de Çin'i 100 yıldan fazla bir süre yabancı baskı ve ticaret politikasının sömürge kontrolüne mahkum eden bir antlaşma imzaladı.
Bu, o dönemin askeri ve teknolojik ağır toplarının, devasa ticaret açığını azaltmak için tek taraflı şartlar dayattığı, “eşitsiz antlaşmalar” olarak bilinen antlaşmaların ilkiydi.
Neredeyse iki yüzyıl sonra, AB bunun nasıl bir his olduğunu tam olarak anlamaya başlıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in geçen ay Donald Trump ile son derece dengesiz bir ticaret anlaşması imzalaması, politikacılar ve analistler arasında Avrupa'nın bir zamanlar önde gelen küresel ticaret gücü olarak sahip olduğunu düşündüğü kaldıraç gücünü kaybettiği yönünde endişeler uyandırdı.
Von der Leyen'in eleştirenler, Trump'ın çoğu Avrupa malına uyguladığı yüzde 15'lik gümrük vergisini kabul etmenin “boyun eğme”, “AB için açık bir siyasi yenilgi” ve “ideolojik ve ahlaki bir teslimiyet” anlamına geldiğini iddia ettiler.
Eğer bunun ABD başkanını uzak tutacağını umuyorsa, onu sert bir uyanış bekliyordu. Ticaret anlaşmasının mürekkebi henüz kurumadan Trump, Amerika'nın teknoloji devlerini vuracak dijital düzenlemeler nedeniyle AB'ye yeni gümrük vergileri uygulamakla tehdit ederek bahsi ikiye katladı.
AB'nin bu talebe uymaması halinde, ABD'nin hayati öneme sahip mikroçip teknolojilerinin ihracatını durduracağını söyledi.
Bu sert çıkış, Brüksel'in Washington'dan dijital kurallarının ve egemenliğinin güvende olduğuna dair yazılı bir garanti aldığını düşünmesinden bir hafta bile geçmeden geldi.
Trump, 19. yüzyıl İngiliz emperyalistleri gibi, askeri ve teknolojik kozları elinde tuttuğu ve muhatabının her iki sektörde de çok geride kaldığının farkında olduğu için bu zorlayıcı avantajı kullanabilir.
Avrupa'nın ABD'nin askeri desteği olmadan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yüzleşmek istemediğini ve Amerikan çip teknolojisi olmadan başa çıkamayacağını bildiği için ticaret gündemini dikte edebileceğini düşünüyor.
Avrupa Ticaret Komiseri Maros Sefcovic geçen ay, ABD ile yapılan anlaşmanın Avrupa'nın stratejik zayıflığının ve ABD'nin desteğine olan ihtiyacının bir yansıması olduğunu açıkça ima etti. “Bu sadece ticaretle ilgili değil: Güvenlikle, Ukrayna'yla, mevcut jeopolitik istikrarsızlıkla ilgili” diye açıkladı.
Berlin'deki Küresel Kamu Politikası Enstitüsü'nün direktörü Thorsten Benner ise ticaret anlaşmasını;
“Avrupa'nın güvenlik cephesindeki zayıflığının, kendi askeri güvenliğini sağlayamamasının ve 20 yıl boyunca kendi güvenliğine yatırım yapmamasının doğrudan bir sonucu”
olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Tıpkı Qing liderliği gibi, Avrupa da yıllar boyunca uyarı işaretlerini görmezden geldi.
Avrupa Komisyonu Ticaret Şefi Sabine Weyand, Avrupa Alpbach Forumu'nda düzenlenen bir panelde;
“Trump'ın ilk yönetimi sırasında aldığımız uyarıyı görmezden geldiğimiz ve tekrar uykuya daldığımız için bedelini ödüyoruz. Umarım şu anda da aynı şeyi yapmıyoruz”
değerlendirmesinde bulundu.
Trump'ın değişken gümrük vergisi oyunlarının henüz sona ermediği açık ve 27 ülkeden oluşan blok, bu sonbaharda daha fazla siyasi hakaret ve eşitsiz müzakere sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaktır.
Bu aşağılanmanın kalıcı hale gelmesini önlemek için AB, savunma, teknoloji ve finans alanlarında ABD'ye olan bağımlılığını azaltmak gibi büyük bir görevle karşı karşıya.
Fırtınalı sular
1842 yılında Yangtze Nehri'nde demirlemiş bir İngiliz savaş gemisi olan HMS Cornwallis'te zorla imzalanan Nanking Antlaşması, Çinlileri Hong Kong topraklarını İngiliz sömürgecilere devretmeye, onlara tazminat ödemeye ve “adil ve makul” bir gümrük tarifesi kabul etmeye mecbur kıldı. İngiliz tüccarlar, istedikleri kişiyle beş “antlaşma limanında” ticaret yapma yetkisine sahip oldular.
Opium Savaşı, Çin'in “aşağılanma yüzyılı” olarak adlandırdığı dönemin başlangıcı oldu. İngilizler, Londra'nın Çin ile arasındaki büyük gümüş açığını kapatmasına yardımcı olmak için Çinlileri yıkıcı afyon ticaretine açılmaya zorladı. Bu dönem, ülkeyi hala etkiliyor ve hem iç hem de dış politikadaki stratejik kararlarını yönlendiriyor.
Qing hanedanını teslim olmaya zorlayan en önemli faktör, askeri ve teknolojik ilerlemeye yatırım yapmamasıydı. Çin'in Qianlong İmparatoru, 1793'te İngilizlere Çin'in diğer ülkelerin “barbar ürünlerine” ihtiyaç duymadığını söylediği ile ünlüdür. Barut ve ateşli silahlar Çin'in icatları olmasına rağmen, deney ve yenilik eksikliği bunların gelişimini yavaşlattı; bu da Qing silahlarının tasarım, üretim ve teknoloji açısından İngiliz silahlarından yaklaşık 200 yıl geride olduğu anlamına geliyordu.
Benzer şekilde, AB de ABD'nin onlarca yıl gerisinde kaldığı için cezalandırılıyor. Soğuk Savaş'ın ardından savunma harcamalarının kesilmesi, Avrupa ülkelerini güvenlik konusunda ABD ordusuna bağımlı hale getirdi. Teknolojik gelişmeler konusunda rehavet, AB'nin neredeyse tüm kritik teknolojilerde küresel rakiplerinin gerisinde kalmasına neden oldu.
ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ise, ABD-AB ticaret anlaşmasını 1944 yılında New England'daki Bretton Woods tatil beldesinde tasarlanan savaş sonrası finansal sistemle karşılaştırarak, “Turnberry sistemi” olarak adlandırdığı yeni bir dünya düzeninin başlangıcını ilan etti.
Avrupa'nın önündeki türbülans
Trump, AB'nin geçen hafta yapılan bağlayıcı olmayan ortak bildiriden hassas konuları çıkarma isteğine pek aldırış etmediğini gösterdi. Öte yandan, ortak olarak yayınlanan dört sayfalık metnin belirsizliği, AB'nin anlaşmanın kendi tarafına düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini düşünürse, yeni taleplerde bulunması veya misilleme tehdidinde bulunması için ona alan bırakıyor.
İki taraf, çelik ve alüminyum için gümrük kotası sisteminden belirli sektörler için muafiyetlere kadar, hala çözülmesi gereken çeşitli ayrıntıları belirlemeye çalışırken, daha fazla aşağılama yaşanabilir.
Bruegel düşünce kuruluşunda araştırma görevlisi olan Niclas Poitiers
“Bu anlaşma o kadar belirsiz ki, çatışmaların kolayca tırmanabileceği ve daha sonra diğer konuların neden yerine getirilmeyeceği konusunda gerekçe olarak kullanılabileceği pek çok nokta var”
değerlendirmesinde bulundu.
AB'nin ABD'ye taahhüt ettiği 600 milyar dolarlık yatırımı yapmaması durumunda ne olacağı sorulduğunda Trump, bu ayın başlarında
“O zaman yüzde 35 gümrük vergisi öderler”
ifadelerini kullandı.
Bu, AB'nin son derece farkında olduğu bir tehlikedir. Avrupa Komisyonu, 600 milyar dolarlık rakamın sadece Brüksel'deki bürokratlar tarafından uygulanamayacak olan kurumsal sektörün genel niyetlerini yansıttığını savunuyor.
Ancak Trump, yatırım taahhüdünü daha yüksek gümrük vergileri için bir tetikleyici olarak kullanabilir.
“Daha fazla türbülans bekliyoruz” diyen üst düzey bir AB yetkilisi, açıkça konuşmak için isminin açıklanmamasını istedi. Ancak “çok net bir sigorta poliçemiz olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Dahası, Trump'ın gümrük vergisi tehditlerinin ardından AB yönetimi tarafından “daha az kötü” seçenek olarak sunulan anlaşmayı kabul ederek Brüksel, şantajın işe yaradığını da göstermiş oldu.
Peki, blok jeopolitik zayıflık döneminin uzamasını önlemek için ne yapabilir?
Anlaşma öncesinde von der Leyen, AB'nin ABD ile ilişkilerinde izleyeceği stratejinin üç unsur üzerine kurulması gerektiğini defalarca vurguladı, misilleme önlemleri hazırlamak, ticaret ortaklarını çeşitlendirmek ve bloğun tek pazarını güçlendirmek.
Bazıları için AB, anlaşmayı derin bir değişim başlatmak ve eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ile eski İtalya Başbakanı Enrico Letta'nın geçen yıl kaleme aldıkları önemli raporlarda belirtildiği gibi, kurumsal reformlar yoluyla bloğun rekabet gücünü artırmak için bir uyarı olarak görmelidir.
Anlaşmaya yanıt olarak Draghi, Trump'ın bloğu kendi isteklerini yerine getirmeye zorlama konusundaki bariz yeteneğinin, bloğun bir araya gelemediği takdirde önemsizleşeceği veya daha kötüsüyle karşı karşıya kalacağının kesin kanıtı olduğu yönünde sert bir uyarıda bulundu.
Draghi ayrıca güvenlik konusundaki eksiklikleri de vurguladı ve;
“Avrupa, verimlilikten ziyade jeoekonomi, güvenlik ve tedarik kaynaklarının istikrarının uluslararası ticaret ilişkilerini belirlediği bir dünyada yetersiz kalıyor”
değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
PoliticoGDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


