Hollanda seçimlerini kazanan aşırı sağcı İslam karşıtı Wilders oldu
Hollanda’da aşırı sağcı ve İslam düşmanı Geert Wilders’in partisi Özgürlük Partisi (PVV) yüzde 23.5 oy alarak seçimde birinci oldu. PVV'nin Meclis’teki sandalye sayısı 37'ye yükseldi.
Hollanda'da 22 Kasım’da yapılan seçimler sonrasında Geert Wilders'in liderlik ettiği Özgürlük Partisi (PVV) 37 milletvekili çıkararak seçimin galibi oldu.
Wilders'ın koalisyon görüşmelerine başlaması beklenirken hükümet kurmak için 150 üyeli mecliste salt çoğunluğu bir fazlası olan 76 milletvekilini sağlaması gerekiyor.
Seçim kampanyasının sonlarına doğru bir televizyon münazarasında Wilders dikkatleri üzerine çekmişti. Rakibi, Çevre ve iklim değişikliğinden sorumlu eski Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkan Yardımcısı 62 yaşındaki Frans Timmermans'ı, "Yedi dil konuşuyor sanırım ama halkın dilini konuşamıyor." diyerek eleştirmişti.
İslam’ı "gerizekalı bir kültürün ideolojisi” olarak tanımlayan ve Faslıları “pislik” olarak nitelendiren Wilders, kışkırtıcı söylemleri ve sosyal medya kullanımı nedeniyle sık sık eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ı anımsatıyor. Wilders, uzun zamandır Avrupa’daki aşırı sağı önde gelen demirbaşlarından biri.
Hollanda'da halk seçim yaptı. "Hollandalıları ilk sıraya koymak" vaadiyle Wilders'ı, küresel bir elitin temsilcisi olan Timmermans'a karşı tercih etti.
AB karşıtı olan 60 yaşındaki Wilders, Hollanda’nın AB’den ayrılması anlamına gelen ‘Nexit’i de savunuyor. Ayrıca sınırların kapatılmasını, mültecilerin ve işçi göçmenlerin ülkeye girişinin durdurulmasını ve iklim korumanın siyasi bir hedef olmaktan çıkarılması da Wilders ve partisinin talepleri arasında.
VVD'den Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki sert tutumu nedeniyle ayrılan Wilders, 2006 yılında PVV’yi kurmuştu.
Birinci önceliğini "Hollanda’nın İslamlaşmasını önlemek” olarak belirleyen aşırı sağcı lider Kuran’ı yasaklamayı, camileri kapatmayı ve Müslüman ülkelerden göçü durdurmayı vadetmişti.
Ancak 22 Kasım’daki seçimlerden sonra hükümet ortağı olmayı hedefleyen Wilders ilk kez seçim programında yer verdiği Kuran'ın yasaklanması planının 'öncelik olmadığını' dile getirmişti.
Wilders, kamu yayıncısı NOS’ta yayınlanan “Nieuwsuur” (Haber Saati) programında, "İslam DNA'mızı asla terk etmeyecek, ancak önümüzdeki hükümet döneminde öncelik artık açıkça başka meselelerde olacak" demişti.
Mart 2014'te Lahey'de belediye seçimleri kampanyası sırasında yaptığı bir konuşmayla ilgili 6 bin 400 kişinin şikayet etmesi üzerine Wilders hakkında soruşturma başlatılmıştı.
PVV lideri, mitinge katılanlara "kentinizde ve Hollanda'daki Faslı sayısının azaltılmasını ister misini?" diye sormuştu.
Three PVV hating judges declare that Moroccans are a race and convict me and half of the Netherlands.
— Geert Wilders (@geertwilderspvv) December 9, 2016
Madness.
Wilders:
PVV'den nefret eden üç hakim, Faslıların bir ırk olduğuna hükmetti ve hem beni hem Hollanda'nın yarısını suçlu buldu.
"Tek kişilik parti"
Hollandalı emekliler haftada bir et yiyebilirken, yer bulunamadığı için yolcu gemilerinde barınan sığınmacıların lüks içinde yaşadığını savunan aşırı sağcı lider, ülkenin her kuruşunu, sığınmacılar yerine, halka harcama sözü verdi.
Siyasi yorumculara göre, son yıllarda özellikle Rutte hükümetlerinin uyguladığı neo-liberal politikalara öfke duyan geniş halk kesimleri üzerinde Wilders’in bu söylemleri karşılık buldu.
Wilders, sol ve sol liberal partilerin “iklim değişikliği” ısrarına da karşı çıkarak, bu önlemlerin tarım ülkesi Hollanda’ya yararı olmadığı savına, seçmenlerini inandırmayı başardı.
Geert Wilders, bu başarıya kendisi bile inanmakta zorlandı. Çünkü, medya önüne çok fazla çıkmayan aşırı sağcı lider, örgütlü bir siyasi mücadele yürütmedi.
Uzun süre PVV’nin tek üyesi kendisi oldu. Siyasi faaliyetlerini büyük ölçüde eski adı Twitter olan sosyal medya platformu X’te sürdüren Wilders, "tek kişilik bir parti" görünümü sergiledi.
"Türkiye'nin yeri Avrupa değil"
VVD’yi “yeterince sağcı ve muhafazakar olmamakla” eleştiren Wilders, Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusundaki sert muhalefeti nedeniyle parti yönetimiyle görüş ayrılığına düştü. Wilders, Türkiye düşmanı bir isim olarak tanınıyor.
"Türkiye’nin yeri Avrupa değil. Üyelik müzakereleri derhal durdurulsun" önerisi, VVD yönetimi tarafından kabul edilmeyince, partisinden istifa etti.
Bir süre bağımsız kalan Wilders, 2006 yılında Özgürlük Partisi’ni kurarak, milletvekilliği görevini kendi partisinde sürdürdü.
Politikalarını İslam ve göç karşıtlığı üzerine kuran aşırı sağcı lider, İslamlaşmayı önleme, Kuran’ı yasaklama ve camileri kapatmayı hedef olarak belirledi.
Yapımcılığını üstlendiği “Fitne” adlı filmde, çıplak bir kadının üzerinde Kuran ayetleri yer aldığı gerekçesiyle Müslümanların tepkisini çeken Wilders, ölüm tehditleri nedeniyle uzun süre yoğun güvenlik önlemleri altında yaşamak zorunda kaldı.
Wilders, İslam’a hakaret suçlamasıyla açılan davalardan beraat etti.
Geert Wilders’in partisi, 2017 seçimlerinde 20 milletvekili çıkararak, ana muhalefette yer aldı, ancak sonraki seçimlerde bu başarısını sürdüremedi.
Danimarka’daki “karikatür krizi” tartışmalarının ardından, 2019 yılında Hollanda Meclisi’nde sergilenmek üzere "Muhammed Peygamber karikatür yarışması" düzenleyeceğini açıklayan Wilders, istihbarat ve güvenlik birimlerinin uyarısı üzerine bu kararından vazgeçti.
İslam karşıtlığı nereden?
Wilders, İslam’a karşı duyduğu düşmanlığın, 2004’te İslam karşıtı film yapımcısı Theo van Gogh’un öldürülmesi ve İsrail’de bir kibbutzda geçirdiği zamandan kaynaklandığını söylüyor. Wilders, Hz. Muhammed’i “pedofil”, İslam’ı “faşist bir ideoloji ve geri kalmış” din olarak nitelendiriyor.
İslam hakkındaki düşünceleri Pakistan, Endonezya ve Mısır gibi Müslüman nüfusa sahip ülkelerde endişe ile karşılanıyor, zaman zaman kendisine karşı protestolar da düzenleniyor. Pakistan’daki bir lider, kendisine karşı fetva bile yayımlamıştı.
Seçim sonrası sözlerini törpüledi
Hollanda'da gerçekleşen parlamento seçimlerinde, aşırı sağcı ve İslam karşıtı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) sandıktan zaferle çıktı. Seçim sürecinde sert söylemleriyle bilinen Wilders'ın beklenmedik sonuçların netleşmesinin ardından sivri söylemlerini yumuşatması dikkat çekti.
Seçim programında yer verdiği Kuran’ın yasaklanması planının ‘öncelik olmadığını’ dile getiren aşırı sağcı lider, Hollanda’nın şu anda İslam’ı durdurmaktan daha büyük sorunları bulunduğunu söyleyerek yasadışı göç, sosyal güvenlik ve sağlık konularına öncelik vereceklerini dile getirdi. Wilders, “Camilerin yasaklanması gibi demokratik olmayan ya da anayasaya aykırı tedbirler almayacağız” diye konuştu.
"Hollanda’daki herkesin Başbakanı" olmak istediğini belirten Wilders,
"İslam DNA'mızı asla terk etmeyecek, ancak önümüzdeki hükümet döneminde öncelik artık açıkça başka meselelerde olacak" diyen Wilders, Hollanda’nın şu anda “İslam'ı geri itmekten daha büyük sorunları bulunduğunu” vurguladı.
DENK Partisi lideri: Birçok insanda korkuya yol açıyor
DENK Partisi lideri Stephan van Baarle, Wilders'in seçim galibiyetinin insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu savunarak, “Bu durum "birçok insanda korkuya yol açıyor" dedi.
Van Baarle, Wilders’i seçim zaferinden dolayı tebrik etmek istemediğini belirtti ve "Korkmayacağız, ilk günden itibaren bu ülkede aşırı sağ söylemlere karşı siper olup azınlıklar için mücadele edeceğiz. Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede düşünmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Dışlama ve Müslüman nefretiyle mücadele bizim DNA'mız” diye konuştu.
"Koalisyon görüşmeleri zorlu geçecek"
Wilders’ın seçimlerden zaferle çıkmasının ardından Hollanda’da aşırı sağ tedirginliği başladı.
İlk sonuçların ardından bir açıklama yapan Wilders, diğer partilere seslenerek koalisyon çağrısı yaptı. Ülkeyi kendi partisinin yönetmesi gerektiğini belirten Wilders,
"Artık kampanya bitti ve seçmen sözünü söyledi. Hollandalı seçmenlerin şu anda gönderdiği sinyal, bir şeylerin değişmesi gerektiğidir. Şimdi benzer yanlarımızı aramalı ve birlikte çalışmalıyız. Hollandalıların yeniden birinci sırada olmasını istiyoruz ve bunu sağlayacağız"
dedi.
Ancak seçimlerden önce bazı partiler, Wilders’la koalisyon yapmayacaklarını açıkladığı için müzakerelerin çok zor geçmesi ve bu nedenle Hollanda’da hükümet kurma süresinin uzaması bekleniyor. 150 sandalyeli parlamentoda hükümeti kurmak için hiçbir parti çoğunluğu elde edemezken, en az üç partili olması beklenen koalisyonun kurulması için de 76 milletvekili sayısına ulaşmak gerekiyor. Ülkede 1 Aralık’tan sonra resmi sonuçların açıklanmasıyla koalisyon görüşmelerinin başlaması bekleniyor.
Koalisyon formülleri
Sandık çıkış anketlerine göre, koalisyon hükümeti için en az 4 partinin bir araya gelmesi gerekiyor ancak siyasi partilerin bugüne kadar yaptığı açıklamalar bunun zor olacağını gösteriyor.
Aşırı sağcı küçük partiler dışındaki diğer siyasi oluşumlar Wilders ile hükümet ortaklığına sıcak bakmıyor.
Seçim kampanyası başlangıcında Wilders ile koalisyona yeşil Işık yakan Dilan Yeşilgöz seçime iki gün kala, aşırı sağcı liderin başkanlığındaki bir hükümete girmeyeceğini açıkladı.
Sosyal demokratlar ve Pieter Omtzigt liderliğindeki NSC de, Wilders ile hükümet ortağı olmayacağını belirtmişti.