The Manohar Parrikar Institute: Türkiye'nin stratejik özerklik üzerine kurulu dış politikası ve sonuçları
Erdoğan, iddialı dış politikası ile Türkiye'nin ulusal çıkarları için önemli tavizler koparmayı başardı. Türkiye, stratejik özerkliğine özen gösterirken çok boyutlu ve çok yönlü bir dış politika izliyor.
Pakistan merkezli The Manohar Parrikar Institute'de Türkiye'nin izlediği dış politikanın ve Batı ülkeleri ile ilişkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yürüttüğü iddialı dış politikası ile Türkiye'nin ulusal çıkarları için önemli tavizler koparmayı başardığı belirtilen analizde, Avrupa Birliği ülkelerin ve ABD'nin ise Türkiye ile ilişkileri düzeltmek için tavizler verdiğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; Türkiye'nin, stratejik özerkliğine özen gösterirken çok boyutlu ve çok yönlü bir dış politika izleyerek, hem bölgesel konumunu hem de kilit ülke olma hedefini başardığı tespitine yer verildi.
İşte The Manohar Parrikar Institute'de yayınlanan analiz:
Mayıs 2022'de Finlandiya ve İsveç, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) katılmaya ilgi duyduklarını açıkladılar. Finlandiya'nın başvurusu onaylandı ve ülke Nisan 2023'te NATO'ya üye oldu. Ancak İsveç'in üyeliği, NATO'nun 31 üyesinden biri olan Türkiye'nin süreci bloke etmesi nedeniyle bir engelle karşılaştı.
Türkiye, İsveç'in (terör örgütü) PKK ve çeşitli ayrılıkçı grupları barındırdığını iddia etti ve İsveç'in üyeliğini onaylamadı. Sonuç olarak, İsveç'in NATO üyeliği Türkiye tarafından gündeme getirilen bu tartışmalı konu nedeniyle askıda kalmıştır.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali NATO'yu kolektif savunmasını güçlendirmeye sevk etmiştir. 10 Temmuz 2023 tarihinde, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile ortak bir basın açıklaması yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç'in NATO'ya katılımını onaylayacağını belirtmiştir.
Türkiye, İsveç ile ilgili Katılım Protokolünü Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunmayı ve onay sürecini sağlamak ve kolaylaştırmak için Meclis ile işbirliği içinde çalışmayı kabul etti.
Erdoğan, İsveç'in NATO'ya katılımını destekleyerek Türkiye lehine arzu ettiği pek çok sonuca ulaşmış ve Türk ulusal çıkarlarını en üst düzeye çıkarırken önemli tavizler koparmayı başarmıştır.
Mayıs 2023'te Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıktan sonra Erdoğan, hükümetinin iddialı dış politikasını sürdürmekte ve Türkiye, stratejik özerkliğine özen gösterirken çok boyutlu ve çok yönlü bir dış politika izlemektedir.
İsveç ile sıkı pazarlık
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'un 8 Kasım 2022'de ve Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom'un 22 Aralık 2022'de Türkiye'ye gerçekleştirdikleri ziyaretler İsveç ve Türkiye arasında daha fazla işbirliği ve stratejik ortaklık için iyi bir temel oluşturmuştur.
İsveç, Türkiye ve Finlandiya'yı kapsayan 2022 tarihli Üçlü Memorandum'da karşılıklı olarak mutabık kalınan hükümleri yerine getirerek anayasal değişiklikler yapmıştır. Bir terör örgütü olan PKK ile mücadelede Türkiye ile terörle mücadele işbirliğini önemli ölçüde geliştirmiş ve Türkiye'ye silah ihracatına yeniden başlamıştır.
İsveç'in 1 Haziran 2023 tarihinde yürürlüğe giren yeni terörle mücadele yasası, Türkiye'nin İskandinav ülkesinin NATO üyeliğinin onaylanmasına yönelik temel taleplerini karşılamayı amaçlıyor.Yasa terör örgütlerine üyeliği suç sayıyor ve terör faaliyetlerine karışan ya da bu tür örgütleri destekleyen kişilere dört yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Billstrom, yasanın Türkiye'nin özellikle PKK'nın İsveç'teki faaliyetleriyle ilgili endişelerini gidermeye yardımcı olacağını vurguladı.
İsveç ve Türkiye arasındaki yeni ikili Güvenlik Anlaşması kapsamında bakanlar düzeyindeki toplantı her yıl gerçekleştirilecek. Güvenlik Mutabakatı'nın açılış toplantısında İsveç, terörizmin her türlüsüyle mücadeleye yönelik devam eden çabalarını özetleyen bir yol haritası sunacak.
İsveç görüşmelerde, Halk Savunma Birlikleri (YPG), Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak adlandırılan örgüte destek vermeme yönündeki tutumunu da teyit etti.
Ayrıca İsveç, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini yeniden canlandırmaya yönelik çabaları aktif olarak destekleme taahhüdünde bulunmuştur. Bu taahhüt, AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonunu savunmanın yanı sıra Türkiye ile AB arasında vize serbestisi girişimlerini teşvik etmeyi de içermektedir.
AB ile ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi
NATO Zirvesi'ne katılmak üzere Litvanya'ya gitmeden önce Erdoğan, Türkiye'nin NATO'nun açık kapı politikasına ilişkin taahhütlerini yerine getirdiğini ve genişlemesini desteklediğini vurguladı.
Ancak Erdoğan, "Türkiye'nin 50 yılı aşkın bir süredir Avrupa Birliği'nin kapısında bekletildiğinden" yakındı. Türkiye'nin AB üyeliğini talep eden Erdoğan,
"Önce Türkiye'nin önündeki AB yolunu açın, sonra Finlandiya'ya yaptığımız gibi İsveç'in de önünü açacağız"
ifadelerini kullandı.
NATO Zirvesi'nde Genel Sekreter Jens Stoltenberg de, Türkiye'nin AB'ye üye olma hedefini destekledi.
AB Dış İlişkiler Konseyi, AB-Türkiye ilişkileri üzerine tartışmalar yürütmüş ve AB'nin Türkiye ile yeniden ilişki kurması ve mevcut farklılıkları ele alırken ortak çıkarlara dayalı işbirliğini geliştirmesi gerektiğini vurgulamıştır. Doğu Akdeniz'de sürdürülebilir bir gerilimin azaltılması ve Kıbrıs sorununa ilgili BM Kararları çerçevesinde bir çözüm bulunmasının bölgesel istikrar ve güvenlik açısından öneminin altı çizildi.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde tanımlandığı şekliyle temel özgürlüklerin ve değerlerin korunmasının, Ankara'nın Sözleşme'ye taraf olduğu göz önünde bulundurulduğunda, elzem olduğunun altı çizildi. Bu tutumlar, Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin beklentilerin şu an için zayıf olduğunu gösteriyor.
ABD ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması, güvenlik ve birlikte çalışabilirlikten ödün verme endişeleri nedeniyle ABD ve NATO ile uzun süreli gerginliklere neden oldu.
Hem ABD hem de NATO, S-400 sisteminin NATO'nun savunma altyapısıyla uyumlu olmadığı ve hassas bilgileri Rusya'ya ifşa edebileceği konusunda Türkiye'yi uyardı. Bu uyarılara rağmen Türkiye anlaşmada ısrar etti. Bu da ABD'nin 2019 yılında Türkiye'yi F-35 savaş uçağı programından çıkarmak ve S-400 alımına dahil olan Türk kurum ve yetkililerine yaptırım uygulamak gibi cezalandırıcı adımlar atmasına yol açtı.
Ekim 2021'de Türkiye ABD'den 20 milyar ABD Doları değerinde 40 adet Lockheed Martin F-16 savaş uçağı ve mevcut savaş uçağı filosu için yaklaşık 80 modernizasyon kiti satın almasını talep etmiştir. Bu bağlamda ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin yakın zamanda ABD'nin Türkiye'nin askeri modernizasyonunu desteklediğini belirtmiştir. Buna ek olarak, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Türkiye'nin F-16 savaş uçakları satın alma talebinin Kongre ile istişare edilerek ilerletileceğini açıkça ima etmiştir. Bununla birlikte, Türkiye'nin Yunanistan ve Ermenistan'a karşı savaşması ile ilgili Kongre endişelerinin F-16 satışına ilişkin tartışmada dikkate alınması muhtemeldir.
ABD Başkanı Joe Biden, Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin Katılım Protokolünü onaylanmak üzere TBMM'ye ivedilikle göndermeye hazır olmasını memnuniyetle karşıladı. Biden, Avrupa-Atlantik bölgesinde savunma ve caydırıcılığın güçlendirilmesi konusunda Erdoğan ve Türkiye ile yakın işbirliği yapmaya hazır olduğunu ifade etti.
Litvanya'daki NATO Zirvesi'nde Biden ve Erdoğan savunma ve ekonomik öncelikler konusunda görüş alışverişinde bulunarak bu alanlarda işbirliğini güçlendirme kararlılıklarının altını çizdiler.
Kanada ve Hollanda'dan politika değişikliği
Kanada'dan Türkiye'ye bazı insansız hava aracı teknolojilerinin ihracatı, Azerbaycan kuvvetlerinin Dağlık Karabağ bölgesinde Ermenistan ile yaşanan çatışmalar sırasında bu ekipmanları kullandığının tespit edilmesinin ardından 2020 yılında askıya alınmıştı.
Ankara'nın İsveç'in NATO üyeliğini onaylamasının ardından Kanada, optik ekipmanlar da dahil olmak üzere insansız hava aracı parçaları üzerindeki ihracat kontrollerinin kaldırılması konusunda Türkiye ile görüşmelere yeniden başlama kararı aldı.
Bu, Türk savunma sanayii için potansiyel olarak önemli bir gelişme olarak görülebilir. Kanada Başbakanı Justin Trudeau Litvanya'da Erdoğan ile bir araya gelerek ortak güvenlik, yatırım ve insanlar arası ilişkiler gibi ortak öncelikleri görüştü. Trudeau, Erdoğan'a Karadeniz Tahıl Girişimi konusundaki liderliği için teşekkür etti.
Hollanda, Suriye'deki askeri faaliyetleri nedeniyle 2019 yılında Türkiye'ye karşı uyguladığı silah kısıtlamalarını kaldırdı. Hollanda hükümeti ayrıca silah ihracatına ilişkin "inkâr karinesi politikasını" kaldırdı.
Türkiye'nin İsveç'in üyeliğini destekleme hamlesi Hollanda'nın tutumunda bir değişikliğe yol açtı. Politika değişikliğine rağmen Hollanda, mallarının Suriye ve Yemen'deki çatışmalarda kullanılmasını izlemeye devam edecektir.
Hollanda daha önce Türkiye'ye ağırlıklı olarak tank ve zırhlı araç parçaları, savaş uçağı teknolojisi ve saldırı helikopteri parçaları ihraç ediyordu.
Sonuç
Erdoğan, ülkesinin olumlu sonuçlar veren iddialı dış politikasını sürdürüyor.
İsveç'in NATO üyeliğini onaylayan Ankara, İsveç'i Türkiye'nin güvenlik kaygıları karşısında daha hesap verebilir olmaya zorladı.
Hollanda'nın Türkiye'ye yönelik silah yaptırımlarını kaldırma kararının da Türk ekonomisine ve savunma sektörüne fayda sağlaması muhtemeldir. Ayrıca, Kanada ile ihracat kontrollerinin kaldırılmasına yönelik görüşmelerin yeniden başlaması ve ABD'nin F-16 onayı konusunda olumlu sinyaller vermesi, Türk savunma ekonomisi için önemli bir adım teşkil etmektedir.
Ekonomi konusunda zorluklar devam etse de, Türkiye'nin savunma işbirliğini güçlendirme ve NATO'da kilit bir oyuncu olarak kendini yeniden tesis etme çabaları, iddialı dış politika duruşunun olumlu sonuçlarını göstermektedir.