Hudson Institute: Gürcistan'ın yol ayrımı küresel bir etki mi yaratacak?

Gürcistan, 2003 Gül Devrimi'nden bu yana görülmemiş bir protesto dalgası ile karşı karşıya! Gürcistan'daki olası bir kaos küresel bir etki mi yaratacak?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Hudson Institute'de, Gürcistan'da ikinci aynı geride bırakan protestoların ve Gürcistan'daki olası bir kaosun küresel etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Gürcistan'ın 2003 Gül Devrimi'nden bu yana görülmemiş bir huzursuzluk dalgası içerisinde olduğu belirtilen analizde, bu hafta itibariyle Gürcistan'daki protestoların iki ayı geride bıraktığı ve hiçbir azalma belirtisi göstermediğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Gürcistan'daki kaosun, ülkenin jeopolitik konumu ve enerji arz noktalarındaki kritik pozisyonu itibari ile küresel etkilere neden olabileceği tespiti yapıldı.

İşte Hudson Institute'de yayınlanan analiz:

Güney Kafkasya'da küçük ama stratejik açıdan hayati bir ülke olan Gürcistan'da iki aydan uzun bir süredir kitlesel gösteriler hakim.

Bu protestolar ilk olarak Ekim ayı sonunda yapılan ve uluslararası ve yerel gözlemciler tarafından hileli olduğu düşünülen parlamento seçimlerine tepki olarak patlak verdi.

Kasım ayında Başbakan Irakli Kobahidze'nin Gürcistan'ın AB üyelik müzakerelerini en az 2028 yılına kadar askıya alacağını açıklamasıyla durum dramatik bir şekilde şiddetlendi.

Gürcü Rüyası seçmenleri de dahil olmak üzere yapılan tutarlı anketlere göre Gürcülerin yüzde 80'inin bloğa katılmayı desteklediği düşünüldüğünde, bu karar ülkedeki sinirleri gerdi.

Hükümetin bu kararı, Gürcistan'ın 2003 Gül Devrimi'nden bu yana görülmemiş bir huzursuzluk dalgasına yol açtı.

Yangına körükle giden Gürcü Rüyası, kısa bir süre önce şüpheli koşullar altında yeni bir cumhurbaşkanı seçilmesini sağladı. Cumhurbaşkanı Salome Zurabishvili'nin görev süresi geçen ay sona erdi ve Gürcistan halkının cumhurbaşkanlarını doğrudan seçmesinin sonu geldi.

Bu kez cumhurbaşkanı, Gürcü Rüyası'nın hakim olduğu parlamentodaki bir Seçim Kurulu tarafından seçildi.

Ekim ayında yapılan seçimleri protesto etmek amacıyla parlamentoyu boykot eden muhalefet partileri seçimlere katılmayarak Gürcü Rüyası adayının zaferini garantilemiş oldu.

Gürcistan ordusu 1991'deki bağımsızlıktan bu yana ilk kez yeni cumhurbaşkanının yemin töreni sırasında Tiflis'teki geleneksel geçit törenine katılmadı. Apolitik olmakla övünen ordunun bu sembolik jesti, kurum içindeki daha geniş bir memnuniyetsizliği yansıtıyor.

Bu arada Zurabişvili kendisini “halkın cumhurbaşkanı” ilan ederek Gürcü Rüyası'nın artan otoriterliğine meydan okuma sözü verdi.

Veda konuşmasında, cumhurbaşkanlığının meşruiyetinin bir binaya değil halkın iradesine dayandığını, dolayısıyla ülkenin meşru cumhurbaşkanı olmaya devam ettiğini savundu.

Gürcü Rüyası'nın 2012'de Batı yanlısı bir koalisyondan şu anki Rusya yanlısı haline dönüşmesi Gürcistan siyasetini takip edenler için şaşırtıcı değil.

Partinin unsurları her zaman Moskova yanlısı duygular beslemiş olsa da, bir zamanlar daha Avrupa-Atlantikçi bir bakış açısına sahip olanlar tarafından marjinalize edilmişlerdi. Yıllar geçtikçe Rusya yanlısı sesler ön plana çıktı, Batı yönelimli üyeleri saf dışı bıraktı ve partinin yörüngesini yeniden yönlendirdi.

Bugün yaşananları daha iyi anlamak için Gürcistan'ın tarihini bilmek önemlidir.

18. yüzyılın sonlarında İmparatorluk Rusya'sı, modern Gürcistan'ın öncülü olan Kartli-Kakheti Krallığı'na güvenlik garantileri sunmuş, ancak 1795'teki Pers istilası sırasında onu yalnız bırakmıştır.

Persler geri çekildikten sonra Rusya 1801 yılında Gürcistan'ı ilhak etti. Benzer bir süreç 1920'de Sovyet Rusya'nın Moskova Antlaşması'nı imzalayarak Gürcistan'ın 1918'de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından egemenliğine saygı gösterme sözü vermesiyle yaşandı. Bir yıldan kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği işgal ederek Gürcistan hükümetini devirdi ve ülkeyi SSCB'ye dahil etti.

Bu tarih pek çok Gürcünün Rusya'ya karşı derin bir güvensizlik duymasına neden oldu.

Sovyetler Birliği'ndeki yaşam ve 2008 Rus işgali bu korkuları pekiştirdi. Moskova bugün de Gürcistan'ın uluslararası alanda tanınan topraklarının yüzde 20'sini işgal altında tutuyor. Gürcüler için bu tarihi şikayetler uzak anılar değil, jeopolitik isteklerini etkileyen yaşanmış gerçeklerdir.

Mevcut protestolar bu şikayetlerin ve korkuların doruk noktasıdır. Gürcü Rüyası partisi medyayı baskı altına alarak, sivil toplumun altını oyarak ve siyasi muhalefeti itibarsızlaştırarak iktidarını sürdürürken, halkın hoşnutsuzluğu kaynama noktasına ulaştı.

Gürcistan'ın AB üyeliği hedefleri geniş bir halk desteğine sahipken, hükümetin müzakereleri askıya alma kararı daha önce Gürcü Rüyası'nı destekleyenleri bile harekete geçirdi.

Bu protestoların büyüklüğü ve süresi Gürcistan'ın yakın tarihinde daha önce görülmemiş bir boyuta ulaşmış durumda.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, 2003 Gül Devrimi 21 gün sürdükten sonra değişim sağlanmış, Ukrayna'daki Euromaidan protestoları ise 93 gün sürmüştü. Bu hafta itibariyle Gürcistan'daki protestolar 65 günü aştı ve hiçbir azalma belirtisi göstermiyor.

Uluslararası toplum iki kritik nedenden ötürü Gürcistan'a daha fazla dikkat etmelidir.

Birincisi, Gürcistan'ın stratejik konumu onu jeopolitik bir mihenk taşı haline getiriyor.

Avrupa ve Asya'nın kesişme noktasında yer alan Gürcistan, topraklarından geçen petrol ve gaz boru hatlarıyla enerji tedariki için hayati bir koridor görevi görüyor. Bu boru hatları Avrupa'nın enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve Rus enerjisine olan bağımlılığın azaltılması için elzemdir.

Gürcistan'daki herhangi bir istikrarsızlık bu tedarik hatlarını kesintiye uğratabilir ve bunun küresel sonuçları olabilir.

İkinci olarak, Gürcistan krizi Rusya'ya bir müdahale fırsatı sunuyor.

Suriye'deki başarısızlıkları ve Ukrayna'da büyük bir ilerleme kaydedememesi nedeniyle Kremlin, Gürcistan'ı nüfuzunu yeniden tesis etmek için daha kolay bir hedef olarak görebilir.

Mevcut protestolar sadece seçim hileleri ya da AB üyeliğinin askıya alınmasıyla ilgili değil; Gürcistan'ın kimliği ve dünyadaki yeriyle ilgili.

Gürcistan Avrupa-Atlantik yörüngesinde ilerlemeye devam mı edecek, yoksa çoğu insanın iradesine rağmen Rusya'nın yörüngesine geri mi dönecek?

Dünya 2025 yılında Ukrayna ve Orta Doğu'daki çatışmalardan ekonomik istikrarsızlığa kadar bir dizi sorunla karşı karşıya kalırken, Gürcistan'da yaşanan kriz önemsiz görünebilir. Ancak bunu görmezden gelmek hata olur.

Gürcistan bir yol ayrımında ve geleceği pamuk ipliğine bağlı. Uluslararası toplum görmezden gelmemelidir.

Gürcistan'da yaşananlar Gürcistan'da kalmayacak, tüm bölgede ve ötesinde yankı bulacak bir potansiyel taşımaktadır.

Tartışma