İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'nin Hiroşima'ya atom bombası atmasının 77. yılı

1776 yılında kurulan ve 4 yıl sonra 250 yaşına ulaşacak olan Amerika Birleşik Devletleri hiç şüphesiz dünyanın en büyük askeri ve siyasi gücüne sahip.

1. resim
06.08.2022

Kurucu Başkan George Washington'ın kıtada hakim güç olan İngiliz İmparatorluğu'na karşı yürüttüğü savaş, kanlı geçen bir süreçten sonra nihai hedef olan bağımsızlığı getirdi. Bu savaş sonrasında farklı etnik kökenlerin bir araya geldiği Amerikan ulusu oluştu.

Kuzey Amerika kıtasında kurulan yeni devlete akın akın gelmeye başlayan göçmenler var olan topraklara sığamadılar ve genişleme arzusu doğdu. İşte bu arzu yeni devletin ana politikası haline geldi ve gerek savaşlara gerek de satın alma yöntemleri ile kıtanın büyük bir kısmını ele geçirdiler. Kıtanın yerel unsurları olan Kızılderililer ise bu yayılmacı politikanın hedefi oldu ve büyük bir soykırıma uğradı.

20.yy'ın başında eski dünyada başlayan Birinci Dünya Savaşı'ndan uzakta bulunan Amerika Birleşik Devletleri savaşın sonlarına doğru artık tıkanmaya başlayan Avrupa devletlerine can suyu olacak şekilde savaşa dahil oldu ve savaşın seyri değişti.

Bu savaş sonrasında dünyanın domine edici gücü haline gelen Amerika'da başlayan dünya liderliği duygusu savaşlarda kazanmak için her yolun mübah sayıldığı bir anlayışı getirdi. Hitler'in başlattığı İkinci Dünya Savaşı'nda ise başlarda tarafsız kalan Amerika, Japonya'nın Pearl Harbour' a saldırısı ile savaşa dahil oldu.

5 yıl süren savaş, Amerika kıtasında yaşanmadı ve ülke kendi toprakları dışında gelişen bu büyük harbin hakim tarafı haline geldi.

Almanya'nın zamanla gerilemesi ile Amerika'nın karşısında tek büyük düşman olarak Japonya kalmıştı. Pearl Harbour baskınından sonra Japonya'ya karşı oluşan antipatik durum savaşın bitirilmesi için her yolun mübah görüldüğü bir anlayışa yöneldi.

Yeni geliştirilen atom bombası teknolojisinin korkunç gücünü Japonya üzerinde kullanmaya karar veren Amerika bundan tam 77 yıl önce bugün Hiroşima'ya saldırdı.

Bu korkunç bombalamayı 9 Ağustos günü Nagazaki'ye atılan ikinci bomba izledi. Bu büyük saldırılar sonrasında ise Japonya teslim oldu.

Atom bombası saldırılarının korkunç etkileri

İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'nin B-29 tipi uçağı 6 Ağustos 1945 sabahında "küçük çocuk" (little boy) adlı bombayı Hiroşima'ya bıraktı. Hiroşima'nın yüzde 70'ini yok eden uranyum katkılı bomba, merkezinde 3 bin santigrat derece ısı oluşturdu. Bomba 1,5 kilometre çapındaki alanda her yeri dümdüz etti ve ilk aşamada 80 bin, 1945 yılının sonuna doğru ise yaklaşık 200 bin insanın ölümüne neden oldu. Atılan bomba sonucu ağır bir şekilde yaralanarak hayatını kaybeden bir genç kız.

Hiroşima Barış Anıtı Parkı ve Nagazaki Atom Bombası Müzesi

Saldırıların ardından yaraların sarılmaya çalışıldığı iki kentte Hiroşima Barış Anıtı Parkı ve Nagazaki Atom Bombası Müzesi kuruldu.

Ülkede nükleer saldırıların etkilerine dikkati çekmek amacıyla kurulan bu tesislerde, atom bombalarına maruz kalan objeler de sergileniyor. Atom bombası saldırılarının tanıklarının konuşmacı olarak katıldığı etkinliklere de ev sahipliği yapan tesisler, şimdiye kadar farklı ülkelerden üst düzey yetkilileri de ağırladı.

Normalde Hiroşima Barış Anıtı Parkı en az 1 milyon, Nagazaki Atom Bombası Müzesi de 700 bine kadar yıllık ziyaretçi ağırlıyor. Ancak Kovid-19 salgını nedeniyle ziyaretçi sayıları neredeyse yarı yarıya düştü.

Hiroşima Barış Anıtı Parkı'nda bulunan Atom Bombası Kubbesi, nükleer bombanın izlerini günümüze taşıyan yapılardan. Hiroşima Barış Anıtı adıyla da bilinen Kubbe, patlamanın ardından yenilenmeyerek aslı gibi korundu. Kubbe, 1996'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki yerini aldı.

Bu arada, Hiroşima ve Nagazaki halkına, bölgeyi ziyaret edecek yabancılara, saldırının yıkıcı etkilerini daha iyi anlatabilmeleri amacıyla İngilizcelerini geliştirmeleri için destek olunuyor.

Dünya nükleerden arındırıldı mı?

Yüksek tahrip gücü, kalıcı zararlı etkileri, askeri ve psikolojik üstünlük sağlaması nükleer bombaları cazip hale getirdi.

Hiroşima ve Nagazaki'de yaşanan trajedilerin ardından dünya genelinde nükleer silahlara karşı uygulamaya konulan anlaşmalar dikkati çekiyor.

Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) 1970'te yürürlüğe girdi. 190'dan fazla ülkenin katıldığı NPT, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, nükleer enerjinin sivil amaçlarla kullanımı ve nükleer silahsızlanma olmak üzere üç temel prensibe dayanıyor.

Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması (TPNW) da Ocak 2021'de yürürlüğe girdi. Yaklaşık 90 ülkenin imzaladığı TPNW, nükleer silahlara sahip olunması, bunların geliştirilmesi, test edilmesi ve kullanılmasını yasaklıyor. Atom bombalarına maruz kalmış tek ülke olan Japonya'nın TPNW'yi imzalamaya yanaşmaması dikkati çekiyor.

İnsanlık tarihinin kara lekelerinden olan Hiroşima ve Nagazaki örneklerinin yanı sıra bu anlaşmaların da mevcut olmasına rağmen dünyanın nükleer silahlardan arındığı söylenemez. Çeşitli kuruluşların yayımladığı raporlar, başlangıçta ABD ve Sovyetler Birliği arasında cereyan eden nükleer silahlanma yarışının, sonraki dönemlerde başka ülkelerin de katılımıyla devam ettiği yönünde.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) raporuna göre, dünyada bölgesel gerginlikler ve nükleer silahlara yönelik modernizasyon çalışmaları nedeniyle gelecek 10 yılda nükleer savaş başlıkları sayısının artması bekleniyor.

Nükleer Silahların Yasaklanması Takibi ve Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma Girişiminin (ICAN) nükleer silah üretimi ve depolanmasına ilişkin güncel küresel verileri paylaştığı raporuna göre, ülkelerin cephaneliklerindeki nükleer başlık sayısı giderek arttı.

Raporda, nükleer silah sahibi 9 ülkenin stoklarındaki nükleer silah başlığı sayısının 12 bin 705'e ulaştığı, ABD'nin, Ocak 2022 itibarıyla bunların 5 bin 428'ine sahip durumda olduğu belirtildi.

Raporda, stoklarda mevcut kullanılabilir 9 bin 440 silah başlığı toplamının, hasar verme potansiyeli bakımından, Hiroşima'da kullanılan nükleer bombadan yaklaşık 138 bin tanesine eşdeğer olduğu ifade edildi.