İmran Han seçimler için mi tutuklandı?

💢 İmran Han'ın erken seçim kararından dört gün önce tutuklanması son derece manidar.

💢 Han'ın destekçileri bir kez daha sokağa çıkar mı?

1. resim

9 Ağustos’ta Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Alvi, Başbakan Şahbaz Şerif’in talebi doğrultusunda seçimlere gidilmesi için Pakistan Parlamentosu’nu fesh etti. Zaten Pakistan’da en geç ekim ayında seçim yapılması gerekiyor. 5 Ağustos’ta ise eski Başbakan İmran Han, yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davada üç yıl hapis ve beş yıl siyasetten men cezasına çarptırılmış ve bu kapsamda tutuklanmıştı. Elbette bu gelişmelerin peş peşe yaşanması son derece manidar.

Han’ın 10 Nisan 2022’de Pakistan Parlamentosu’nda yapılan oylamada güvenoyu alamayarak devrilmesine rağmen arkasındaki halk desteğini koruduğu düşünüldüğünde, arka arkaya yaşanan bu gelişmelerin birbirinden bağımsız olmadığı öne sürülebilir. Nasıl mı?

Aslında Han’ın devrilmesi ordudan yargıya, parlamentodaki farklı partilerden bürokrasiye kadar kapsamlı bir koalisyonun neticesiydi. Elbette Batı’nın bu süreçteki rolü de yadsınamaz. Hatırlanacağı üzere Han, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgali başlattığı 24 Şubat 2022 tarihinde Moskova ziyaretini gerçekleştirmekteydi. Ziyaret sırasında Ukrayna’ya yönelik saldırıyı kınamaması ve daha sonra da bu konuda kendisine gelen talepleri reddetmesi, Batı’nın tepkisini çekmişti.

Öte yandan belirtmek gerekir ki; Han’ın uluslararası politikadaki konumlanışına dair temel kaygı, Rusya’yla ilişkilerle ilgili değildi. Asıl endişe, Pakistan’ın Kuşak-Yol Projesi’ne dahil olduğu andan itibaren özellikle de Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) boyutunda geliştirdiği ilişkilerden ötürü Çin’le tek taraflı bağımlılık ilişkisine girmesi. Nitekim Pakistan’ın Çin’in “borç tuzağına” düştüğü yönünde güçlü iddialar var.

Üstelik İslamabad yönetimi, CPEC kapsamında beklediği yatırımları alamamış ve CPEC güzergahı, terör örgütlerinin hedefi haline gelerek güvenliksizleşmiştir. Bu gelişmelerin yalnızca Batı’yı değil; ülke içerisindeki güç merkezlerini de rahatsız ettiği görülmüştü. Dahası Han’ın Hindistan Ordusu’nu öven açıklamalarının Pakistan Ordusu’nda yarattığı rahatsızlık da işin tuzu biberi olmuştu.

Han’ın devrilmesinde belirleyici rol oynayan mevzubahis gelişmeler, Şerif yönetimiyle birlikte Pakistan’ın yol haritasının oluşmasını da sağladı. İslamabad, Şerif döneminde Çin’le ilişkileri koparmadan Batı’yla münasebetleri geliştirmeye özen gösteren bir aktör olarak konumlanmaya özen gösterdi. Buna güç merkezleri arasındaki dengeleri gözeten bir çok yönlü bir yaklaşım da denilebilir.

Söz konusu denge politikası vesilesiyle kendisine alan açmak isteyen bir Pakistan realitesinden bahsetmek mümkün. Lakin birbirine hiç benzemeyen partilerden oluşan koalisyonu bir araya getiren tek şey, Han’ın devrilmesiydi. Bu da koalisyon hükümetinin çeşitli konularda inisiyatif almasını zorlaştırmakta ve birtakım ihtilafların ön plana çıkmasına yol açmaktaydı.

Aslında koalisyon hükümetindeki kırılganlık sebebiyle Pakistan’ın erken seçime gitmesi meselesi sık sık konuşuldu. Fakat bu karar, bir türlü alınamadı. Çünkü Han ve partisi olan Pakistan Adalet Hareketi (PTI), popülist söylemlerinin de etkisiyle arkasındaki halk desteğini korumayı başarmıştı.

Nitekim PTI destekçileri, Han’ın tutuklanmasına ilişkin geçmişteki girişimler esnasında İslamabad’a yürümüş ve ülkede çok sayıda protesto düzenlenmişti. Bu süreçte gerçekleşecek bir seçimde aday olabilmesi halinde Han’ın, olamaması durumunda ise Han’ın işaret edeceği isimlerin ya da partilerin birinci çıkması olasıydı.

Oysa belirtildiği üzere Han’ın devrilmesi, Pakistan’da devlet mekanizmasının üzerinde mutabakata vardığı bir konuydu. Yaşanan sadece bir iktidarın değişmesi değil; aynı zamanda devletin jeopolitik bir tercihte bulunmasıydı.

Tüm bu nedenlerden ötürü Han’ın dönüşüne izin verilmesi beklenmemekteydi. Bu süreçte ise Han’ın isminin geçtiği yolsuzlukların davalara konu olması, mevcut noktaya gelinmesini sağladı. Bu yüzden de Han’ın tutukluluğunu netleştiren karardan yalnızca dört gün sonra Pakistan’da seçim sürecinin başlatılması son derece mühim.

Anlaşılacağı üzere, Han’ın seçim sürecini tutuklu geçirmesi, PTI’nin iktidara gelmesinin önleneceğinin habercisi. Aynı zamanda sistem içi partilerle Han’ın devrilmesi esnaında çizilen rotaya uygun hareket edilmesi bekleniyor. Burada sorulması gereken soru ise şu: Evdeki hesap çarşıya uyar mı?

Belirtildiği üzere Han’ın tutuklanması daha önce de gündeme gelmişti. Hatta tutuklanıp kefaletle serberst bırakılması söz konusu olmuştu. Bu süreçlerde PTI destekçileri sokağa çıkmış ve ülkede ciddi protestolar yaşanmıştı.

Dolayısıyla seçim kampanyası esnasında Han’ın cezaevinde tutulması, istenildiği kadar sessiz ve huzurlu bir sürecin yaşanması anlamına gelmeyebilir. Bilakis Pakistan, şiddet içeren sokak hareketlerine tanıklık edebilir. Bu da ülkenin yeni bir kaosun içine sürüklenmesine kapı aralayabilir.

Sonuç olarak Pakistan, seçim sürecine girmiştir. Bu süreçte Han’ın cezaevinde olması, İslamabad’ın jeopolitik anlamda yaptığı tercihlerin devam etmesini sağlama gayesiyle yakından ilişkili. Fakat PTI destekçilerinin tutumunu öngörmek mümkün değil. Dolayısıyla seçim sürecinin nasıl bir atmosferde gerçekleşeceği sorusunun yanıtlamak için henüz çok erken.

Tartışma