Institute for Security Studies: NATO+IP4 güvenlik konsepti bir savaşa mı yol açacak?

NATO+IP4 güvenlik konsepti; Çin, Rusya ve Kuzey Kore arasındaki askeri işbirliğini nasıl etkileyebilir? Yeni güvenlik konsepti, bölgeyi bir savaşa doğru mu sürükleyecek?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Institute for Security Studies'de NATO'nun, Washington zirvesinde hızlandırdığı NATO+IP4 güvenlik konseptinin geleceği ve olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

NATO ve Hint-Pasifik Dörtlüsü (IP4) ortakları olarak bilinen Japonya, Avustralya, Güney Kore ve Yeni Zelanda arasında şekillenen NATO+IP4 güvenlik konseptininin Washington'da düzenlenen NATO zirvesinde resmileşmeye yaklaştığı belirtilen analizde, atılan adımın bölge ülkeleri tarafından “Batı provokasyonu” olarak görüleceğine dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Avrupalı NATO ülkelerinin NATO+IP4 güvenlik konseptini bir tehdit olarak algılayacağı ve bölgedeki askeri gerilimi tırmandıracağı tespiti yapıldı.

İşte Institute for Security Studies'de yayınlanan analiz:

NATO, 2022 Stratejik Konseptinde Çin'i "sistemik bir sorun" olarak tanımladığından bu yana, Hint-Pasifik Dörtlüsü (IP4) ortakları olarak bilinen Japonya, Avustralya, Güney Kore ve Yeni Zelanda ile daha yakın stratejik ve operasyonel ilişkiler kurmaya çalışmaktadır.

Washington'da düzenlenen zirvede taraflar, NATO+IP4 güvenlik konseptini resmileştirmeye daha da yaklaştılar.

NATO, Asya-Pasifik'e doğru genişlemesini küresel kurallara dayalı düzenin korunması için gerekli olarak gerekçelendiriyor. Ancak çok sayıda askeri uzmana göre; NATO+IP4 güvenlik konsepti son derece sorunlu olabilir.

Resmi bir NATO+IP4 güvenlik konsepti istikrar sağlamak bir yana, gerilimi artıracak bir araç haline gelecek ve güvenlik gerilimlerini tırmandıracaktır.

Bir NATO+IP4 rejimi muhtemelen bölgenin güvenlik düzeninin altını oyacak ve şu anda güvenlik kaygılarını diyalog ve itidal yoluyla yöneten devletler arasındaki gerilimleri tırmandıracaktır.

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile yakın bağları olanlar da dahil olmak üzere Asya devletleri resmi bir NATO+IP4 güvenlik yapısını muhtemelen bir savunma ittifakından ziyade bir Batı provokasyonu olarak göreceklerdir.

Bu provokasyonun merkezinde NATO'nun son zamanlarda Çin'e odaklanması ve NATO üyesi devletlerin "çıkarlarını, güvenliklerini ve değerlerini" korumak için Pekin'in "belirtilen hırslarına ve zorlayıcı politikalarına" karşı koyma niyetini beyan etmesi yer almaktadır.

Çin liderliği, NATO'nun Asya'ya doğru genişlemesini doğrudan bir tehdit olarak gördüğünü defalarca ifade etmiş ve buna orantılı bir şekilde karşılık vermeye söz vermiştir.

Çin'in güvenlik doktrini; NATO'nun "Soğuk Savaş dönemi grup çatışması" zihniyetini rutin olarak eleştirmekte ve NATO+IP4'ün Asya'da yeni bir güvenlik düzeni dayatmaya kalkışması halinde askeri bir karşılık verilmesini savunmaktadır.

Çin kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasını da içerecek olan bu yanıtın bir parçası olarak, NATO+IP4 anlaşmasının bölgesel bir silahlanma yarışına neden olacağı neredeyse kesindir.

Diğer yandan; NATO'nun Asya-Pasifik genişlemesini varoluşsal bir tehdit olarak gören sadece Çin de olmayacaktır.

Örneğin Kuzey Kore ve Rusya, NATO+IP4 ortaklığını Batı liderliğindeki yeni ve önemli bir güvenlik sorunu olarak görecek ve Pyongyang ve Moskova buna askeri olarak karşılık verecektir.

Kuzey Kore nükleer kapasitesini daha da geliştirecek ve bunu caydırıcılık stratejisinin temel bileşeni olarak görecek. Rusya da şu anda en gelişmiş nükleer enerjili balistik füze denizaltılarına ev sahipliği yapan Pasifik Filosuna daha fazla yatırım yapacaktır.

Kritik olarak, NATO+IP4 ortaklığı muhtemelen Çin, Rusya ve Kuzey Kore arasındaki askeri işbirliğini güçlendirecektir.

NATO'nun Ukrayna'ya verdiği desteğin ikincil bir sonucu olan bu işbirliği şimdiden Asya'nın güvenliği açısından uzun vadeli olumsuz sonuçların işaretlerini vermektedir. Bu tür bir işbirliği Rusya'nın NATO üyelerine karşı önemli toprak ve operasyonel avantajlara sahip olduğu Arktik bölgesine de uzanacaktır.

Batılı savunma analistleri bu endişeleri yersiz bulsalar da Asya'nın geri kalanının büyük bir kısmının aynı fikirde olmaması dikkat çekicidir. Asya-Pasifik ülkeleri bölgesel istikrardan endişe duyarken, NATO da dahil olmak üzere Batı'nın müdahalesini Çin, Kuzey Kore ve Rusya kadar istikrarsızlık kaynağı olarak görüyorlar.

Örneğin Güneydoğu Asya devletleri, ASEAN'ın güvenlik ve savunma diyaloglarını, özellikle de Güney Çin Denizi'ndeki deniz güvenliğini zorlaştıracağı için NATO'nun Asya'daki varlığının genişlemesine büyük ölçüde karşı çıkmaktadır.

Malezya ve Endonezya gibi ülkeler, ASEAN üyesi ülkeler arasında gerginlik ve bölünmelerin artmasından korktukları için Avrupa ve Amerikan ordularının Güneydoğu Asya'da daha aktif bir rol oynamasına şiddetle karşı çıkacaklardır.

Güneydoğu Asya devletleri arasında NATO'nun Asya'daki güvenlik meselelerine müdahil olması yönünde neredeyse hiç talep yoktur. Bu stratejik tuzakların yanı sıra, NATO'nun Asya'ya genişlemesinin potansiyel faydaları da belirsizdir.

NATO üyesi devletler Asya-Pasifik'teki güç dengesini etkileyecek kaynaklardan yoksun ve Avrupa'daki Rus saldırganlığına karşı koymakta bile zorlanmaktadırlar.

Kore Yarımadası, Tayvan Boğazı veya Güney Çin Denizi gibi bölgesel sıcak noktalara NATO müdahalesi, her ikisi de ABD dışındaki tüm NATO ülkelerinden çok daha büyük ordulara sahip nükleer güçler olan Çin veya Kuzey Kore gibi bölgesel aktörleri caydırmayacaktır.

Ayrıca, NATO'nun Avrupalı üye devletleri bölge dışı güçlerini etkin bir şekilde yansıtmak ve sürdürmek için gereken olgun savunma sanayi üslerinden yoksundurlar.

Diğer yandan son iki yılını Rusya ile savaşında Ukrayna'yı destekleyerek geçiren Avrupalı NATO ülkeleri, siyasi açıdan bir yol ayrımındadır.

Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi kilit üye ülkelerde ittifaka olan kamuoyu desteği azalmakta, aşırı sağcı partiler Avrupa genelinde güç ve etki kazanmaktadır.

ABD'nin NATO'ya katılımını yeniden gözden geçireceğini belirten eski Başkan Trump'ın göreve dönme ihtimali, ittifaka yönelik en yakın tehdidi oluşturmaktadır.

NATO liderliği Asya'nın güvenliğini, bölgesel sorunlara daha duyarlı olan ve bölgenin önemli güvenlik sorunlarına müzakere yoluyla çözüm bulmaya daha istekli olan Asya devletlerine bırakmalıdır.

NATO liderliği, dünyanın artık çok kutuplu hale geldiğini ve bölge devletlerinin Atlantik ötesi askeri müdahalelere artık daha az tahammül edeceklerini görmeleri gerekir.

Tartışma