İran Savaşı'nda bir eşik: 28-29 Ocak gecesi

💢 2023 yılında yeni bir sıcak çatışma olasılığı barındıran alanlardan biri de İran.

💢 İran'da 28 Ocak’ı 29 Ocak’a bağlayan gece yarısı neredeyse eş zamanlı olarak gerçekleştirilen saldırılar, İran’a karşı ilan edilmemiş savaşın başlangıç tarihini teşkil ediyor olabilir.

1. resim

Ukrayna-Rusya Savaşı’nı durdurmakta aciz kalan uluslararası toplum 2023 yılında potansiyel savaş alanlarından birinde başlayacak yeni sıcak çatışmanın endişesini yaşıyor. Bu potansiyel ihtimallerden biri Tayvan vesilesi ile Çin Halk Cumhuriyeti ile girişilecek bir çatışma diğeri ise artık bünyesinde birden fazla farklı sebebi barındıran “İran Savaşı”.

ABD Hava Kuvvetleri’nin dört yıldızlı generali Mike Minihan’ın astlarına yolladığı bir bilgi notu ABD yayın kuruluşu NBC tarafından 27 Ocak günü haberleştirildi. NBC’nin haberine göre General Minihan’ın öngörüsü, Çin ile bir çatışmaya girilmesi için muhtemelen tarihin 2025 olduğu yönünde. İki yıllık süre olası bir savaşın önlenmesi için yeterli bir süre olarak değerlendirilebilir ve yüreklere su serpebilir. Ancak 29 Ocak gecesi yaşanan gelişmeler listedeki ikinci savaş ihtimalinde bir eşiğin geçildiğine işaret ediyor: İran Savaşı

Hali hazırda nükleer programı nedeniyle İsrail ve ABD’nin hedef tahtasında olan İran’ın çeşitli kentlerinde 28 Ocak’ı 29 Ocak’a bağlayan gece yarısı neredeyse eş zamanlı patlamalar duyuldu. Aynı dakikalarda İsrail’de güvenlik kabinesinin Kudüs’teki saldırıyı değerlendirdiği güvenlik kabinesi toplantısı da tamamlanmaktaydı. İran’ın endüstri ve savunma tesisleri son 2 yılda çeşitli defalar kaynağı belirlenemeyen kamikaze dron saldırılarına hedef olmuştu. Ancak ilk defa aynı anda bu kadar farklı nokta vuruluyordu. İsfahan’da Savunma Bakanlığı’na bağlı bir mühimmat ve dron üretim tesisi, İran Devrim Muhafızlarının bir karargahı, Kudüs Güçleri’nin bir karargahı, Hamedan’da bir askeri üs, Kerec’de bir askeri üs, bir petrol rafinerisi ve bir yağ fabrikası vurulan hedefler arasındaydı.

Bu saldırılarla ilgili öncelikle şu noktanın altını çizmek lazım. İran artık yalnızca nükleer programıyla ilgili olarak hedef alınmıyor. Birincisi İsrail yönetimi Hamas, İslami Cihad, El Aksa Tugayları ya da Hizbullah kaynaklı tüm saldırıların hesabını, bu vekil örgütleri bir kenara bırakarak doğrudan İran’dan sorma yaklaşımını benimsemiş durumda. Bu yaklaşımın bir sebebi de, bölge ülkeleri ya da dünyanın çeşitli ülkelerinde İran’ın son 1 yıldır artan İsrail vatandaşlarını ya da Yahudileri hedef alan terör saldırısı girişimlerindeki gözle görünür artış.

Doğrudan İran topraklarını hedef alan saldırıların bir başka sebebi olarak da, Tahran yönetiminin Ukrayna’ya karşı kullanılmak üzere Rusya’ya kamikaze dronlar temin etmesini dikkate almak gerekiyor. Hatta 26 Ocak’ta düzenlenen son Rus saldırısında kullanılan füzelerin bir kısmının İran’dan temin edildiğine dair şüpheler de mevcut. Eğer İran’ın kamikaze dronlara ilave olarak Rusya’ya füze de temin ettiği netleşirse işlerin rengi daha da değişecektir. İsrail’in, Suriye üzerinden Lübnan Hizbullah’ına yaptığı silah sevkiyatını vuran operasyonlarının benzerlerinin Rusya’ya yapılan sevkiyatın engellenmesi için daha sık ve doğrudan İran’a düzenlendiğini izleyebiliriz.

İsrail Ordusu'nun 26 Ocak’ta Cenin’deki saldırılarında 9 Filistinlinin öldürülmesinin ardından, 27 Ocak’ta Doğu Kudüs’teki misilleme eyleminde 7 İsrailli yaşamını yitirmişti. Şiddet sarmalındaki bu tırmanışın faturasının doğrudan İran’a kesildiğinin altını çizmekte fayda var.

İran’a yönelik 29 Ocak operasyonuyla neredeyse eş zamanlı iki gelişmeye de dikkat çekmek gerekiyor. Birincisi bu operasyon esnasında ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA’in Direktörü William Burns İsrail’i ziyaret etmekteydi. Burns ziyareti sırasında İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından kabul edilirken, Mossad Direktörü David Barnea ve Shin Beth Direktörü Ronan Bar ile görüşmelerde bulundu. Planlı bir ziyaret olsa da bu temaslar sırasında İran’ın yarattığı tehditlere karşı yeni arayışların ele alınmış olması kaçınılmaz.

İkinci gelişme ise 26 Ocak’ta tamamlanan, bugüne kadarki en büyük ABD-İsrail ortak askeri tatbikatı olarak nitelenen Juniper Oak 23-2’nin düzenlenmesiydi. George H. W. Bush uçak gemisi ve muharebe grubunun yanısıra bu tatbikata B-52 ve F-35 savaş uçaklarının aralarında bulunduğu 140 hava unsuru katıldı. Tatbikata tanker uçaklar, MQ-9 silahlı insansız hava araçları ile özel kuvvetlerin de dahil olduğu dikkate alındığında, İran’a açık bir gözdağı verilmesinin amaçlandığı söylenebilir.

28-29 Ocak saldırısını incelerken dikkate alınması gereken bir husus da başlıca hedeflerden biri olan İsfahan kentinin konumu. Buradaki dron ve mühimmat üretim tesisini hedef aldığı tahmin edilen saldırıda, İran resmi kaynaklarının açıklamalarına göre can kaybı meydana gelmedi, hatta hava savunma sistemleri saldırıda kullanılan mini dron ya da dronları etkisiz hale getirmeyi başardı. İsfahan kenti, Irak sınırına, Hazar Denizi’ne ve Basra Körfezi’ne yaklaşık 400 kilometre mesafede İran’ın neredeyse tam orta noktasında sayılabilecek bir konumda.

Bu konumdaki bir kente komşu bir ülkeden ya da Hazar Denizi veya Basra Körfezi’ndeki bir deniz aracından dron kaldırarak ulaşmak kolay değil. Eldeki diğer ihtimal saldırının İran toprakları içerisinden düzenlenmiş olması ihtimali. İranlı yetkililer 2022 yılının Temmuz ayında İsrail için çalışan bir Kürt grubunun ele geçirildiğini, bunların amacının İsfahan’daki stratejik tesisleri sabote etmek olduğunu açıklamışlardı. Bu bilgiden yola çıkarak, bizzat İran topraklarında kamikaze dron saldırısı düzenleyebilecek hatırı sayılır bir gayri nizami harp örgütlenmesinin mevcut olduğu söylenebilir.

14 Eylül 2019 günü Suudi Arabistan petrol şirketi Aramco’nun ülkenin doğusundaki iki tesisine düzenlenen saldırı bugünlerin habercisiydi. O gün yer saatle sabah 04.00 sıralarında, Rusya’nın günümüzde Ukrayna’ya düzenlediğine benzer bir taktikle kamikaze dronlar ve balistik füzelerden oluşan saldırı dalgası iki petrol tesisini vurdu. En az 25 dron ve balistik füze kullanılan saldırıda can kaybı olmadı ancak uluslararası petrol piyasaları kısa süreli bir şok yaşadı. Saldırının Yemen, İran hatta Irak topraklarından düzenlendiğine dair iddialar ortaya atıldı. Bu saldırıyı daha sonra diğer Körfez ülkelerinin stratejik tesislerini hedef alan başka saldırılar da izledi ve ABD bölgedeki müttefiklerinin hava savunma sistemlerini güçlendirmek için çalışmalara başladı. İsrail de bu çabaya destek verdi.

Kamikaze dronların Ukrayna-Rusya Savaşı ile daha yaygın kullanımı yeni bir savaş modelinin de kapısını açtı. Bu model 28-29 Ocak gecesi itibarıyla İran’a karşı ilan edilmemiş savaşın başlangıç tarihini teşkil ediyor olabilir.

Tartışma