gdh'de ara...

İsrail'in Nablus'a saldırmasının arkasındaki gerçek: Aslan Yuvası

İsrail ve Filistin Hükümetinin kontrolünün dışında kalan ve Eski Şehir'in mimari özelliğinden dolayı Nablus Tel Aviv yönetimi için nispeten ulaşılması zor bir konumdadır. Filistinli genç Abdullah* Filistin'deki son olayları gdh.digital için değerlendirdi.

1. resim

Mayıs 2021'de İsrail'e karşı başlatılan "Kudüs Kılıcı" operasyonları Gazze ile sınırlı kalmadı diğer bölgelere de sıçradı. Özellikle Cenin ve Nablus'taki Filistinli gençler Abbas hükümetinden memnuniyetsizliklerini kendi oluşumlarını kurarak dile getirdi.

Son zamanlarda Cenin’deki Tugay’a benzer biçimde tüm direniş örgütlerinden onlarca Filistinli genci kapsayan “Aslan Yuvası” adlı bir grup ortaya çıktı.

Filistinliler arasında yaygın olan Telegram kanalından yayın yapan ve Nablus’a yönelik yapılan baskılara yönelik örgütlü bir biçimde silahlı direniş ile karşılık veren grup, İsrail askerlerine ağır hasarlar verdi.

Grubun popülerliğini artıran en büyük etken Eylül ortasında grubun iki üyesinin Filistin Ulusal Yönetiminin tarafından “gayri meşru silah edinme” suçundan tutuklanmasının ardından Nablus’ta günler boyunca süren sivil itaatsizlik oldu.

Filistinli genç Abdullah* son dönemde Filistin'de yaşanan olayları gdh.digital'e değerlendirdi.

Nablus'taki olayları kısaca anlatır mısınız?

Mayıs 2021’de Gazze’deki direniş örgütlerinin İsrail’e yönelik başlattığı “Kudüs’ün Kılıcı” adlı operasyonun etkisi Gazze ile sınırlı kalmamıştır. Gazze’nin bu girişimi Batı Şeria’ya adeta yeni bir direniş ruhu bahşetti. Batı Şeria’da büyük çaplı bir ayaklanma ancak el-Fetih’in alt tabanının uyanışıyla mümkün. Bu operasyonla direnişe olan inanç ve Abbas yönetimine olan memnuniyetsizlik arttı.

Aynı zamanda önceki yıllara nazaran Batı Şerialı gençler arasında silahlanma hız kazandı. Geniş sınırları nedeniyle, özellikle Nablus ve Cenin gibi Filistin'in kuzeyindeki şehirlerden Tel Aviv’e ve İsrail’in merkezi kentlerine ulaşmanın kolay olması dolayısıyla yılbaşından beri çeşitli operasyonlarda 20’yi aşkın İsrailli öldürüldü. İsrail'in büyük operasyonların ortak noktası son yapılan saldırıların Filistin kuzeyinden özellikle Nablus ve Cenin’den çıkmasıdır.

Mülteci kampları, Nablus Eski Şehir gibi kalabalık ve dar sokaklı bölgeler Filistin Ulusal Yönetiminin tam kontrolü dışında kalmakta. Bu tür bölgeleri daha çok yerel meclis, dernek veya örgütlenmeler idare etmekte.

Dolayısıyla hem İsrail tarafından hem de Filistin Ulusal Yönetiminin güvenlik güçlerinden nispeten korunaklı olduğu için direniş örgütleri için sığınak oldu. Nablus’tan önce Cenin Mülteci Kampında tüm Filistin direniş örgütlerine mensup üyelerce "Cenin Tugayı" oluşturuldu. Cenin Mülteci Kampı aylardır baskına ve suikastlara maruz kalmaktadır.

Son zamanlarda Cenin’deki Tugay’a benzer biçimde tüm direniş örgütlerinden onlarca Filistinli genci kapsayan “Aslan Yuvası” adlı bir grup ortaya çıktı.

Filistinliler arasında yaygın olan Telegram kanalından yayın yaparak ve Nablus’a yönelik yapılan baskılara yönelik örgütlü bir biçimde silahlı direniş ile karşılık vererek karşı tarafa ağır hasarlar vererek ve her saldırıda şehit vererek Filistinlilerin gönlünde taht kurdu.

Grubun popülerliğini artıran en büyük etken Eylül ortasında grubun iki üyesinin Filistin Ulusal Yönetiminin tarafından “gayri meşru silah edinme” suçundan tutuklanmasının ardından Nablus’ta günler boyunca süren sivil itaatsizlik.

Sivil itaatsizlik çağrısı ve sivil itaatsizliğin sonlandırılması grubun Telegram sayfasından yapıldı.

Halk üzerinde bu denli yönlendirme gücü yüksek olan bu küçük grup İsrail için oldukça tehlike arz etmektedir zira bu şehirlerden Tel Aviv’e sızabilecek herhangi bir direnişçi İsrail için füzelerden çok daha büyük hasar bırakabilir.

Dolayısıyla, İsrail ordusu Nablus şehrine neredeyse günlük olarak baskın yaparak grup üyelerinden gelebilecek potansiyel “tehlikeyi” bertaraf etmeye çalışmakta. Bunu yaparken İsrail, Gazze’ye uyguladığı ablukaya benzer bir biçimde Nablus şehrinin tüm giriş çıkışlarını kapatarak toplu cezalandırmaya başvurdu.

İsrail'in toplu cezalandırmasının arkasında Filistinli grupların Cezayir'deki anlaşması var mı?

Filistinli Grupların Cezayir’de imzalamış olduğu Uzlaşı Bildirisi şekli bir bildiriden ibaret olduğunu ve Filistin’de somut herhangi bir yansımasının olmayacağının kanaatindeyim.

Bildiriden bir gün sonra Hamas mensuplarının el Halil şehrinde Hamas bayraklarıyla Kudüs ve Cenin’e destek yürüyüşünü Abbas yönetimi basarak Hamas bayraklarını topladı.

İsrail birleşmemizden endişe etmiyor çünkü Filistin yönetiminin bu tavırları Filistin’de bir birleşmeye yol açmayacağını biliyor.

Ancak, eğer bu tür uzlaşı sözleşmeleri harfiyen uygulanır ise, direniş gruplarının toparlanması daha mümkün olabilecektir. Korku duvarları içinde yaşayan İsrail ikinci bir Gazze’yi Batı Şeria'da asla istemez. Dolayısıyla, her türlü baskıya başvurmaktan geri durmadı, durmayacak.

Yurt dışında yaşayan bir Filistinli olarak Mossad'ın size suikast düzenlemesinden korkuyor musunuz?

Bir 3 hafta önce Malezya’da 2 Filistinli yazılımcı Mossad’a çalışan yerli bir grup tarafından kaçırılarak video konferansta Mossad tarafından sorguya çekildiğine dair ayrıntılar gün yüzüne çıktı. Bir sene önce Türkiye’de Mossad’a hizmet eden Filistinli bir grup yakalandı.

Suikast düzenlenecek kadar değerli birisi değilim. Suikast düzenlenecek kadar değerli şahsiyetler Türkiye’de ikamet eder olsa da Türkiye’de sıcak bir operasyonun gerçekleşebileceğini pek zannetmiyorum.

Türkiye herhangi bir devlet değil. Türkiye, İsrail için jeostratejik olarak hassas konumdadır. Hem NATO ortağı olan hem de Avrupa’ya İsrail doğalgazını pazarlayabilecek Türkiye’yi kaybetmek istemez.

Türkiye'nin olaylar hakkında tutumuyla alakalı ne söylemek istersiniz?

Türkiye son zamanlarda çoğu meselede slogandan uzak denge ve reel politikası yürütmeye çalışmaktadır.

Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini toparlaması aslında Türkiye’nin bölgesel güçlü bir aktör olma vasfını güçlendiren bir etken. Hem İsrail hem Filistinli gruplar ile güçlü bir iletişimi olan bölgesel aktörlere ve özellikle Filistinlilerin haklarını savunabilecek aktörlere ihtiyaç vardır.

Türkiye, doğalgazını dünyaya pazarlamak için İsrail’in kendisine olan ihtiyacını iyi bir şekilde değerlendirmeli. Özetle, Türkiye’nin kendi menfaatini düşünerek hareket etmesi bizi rahatsız etmez, yeter ki haklarımızı da göz önünde bulundursun ki bundan şüphemiz yoktur.

* Güvenlik nedeniyle isim değiştirilmiştir.

Tartışma