İznik için büyük hesaplaşma: Pelekanon Muharebesi

Osmanlı Beyliği ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen Pelekanon Muharebesi, Türklere İznik kapılarını açan ve Bizans'ın Anadolu'yu yeniden ele geçirme hayallerini yıkan savaş olarak tarihe geçmiştir.

1. resim

Yıl 1329. Bizans kuvvetleriyle Osmanlılar kozlarını paylaşmak üzere Gebze-Eskihisar bölgesindedir. Hani Hammer’in yanlışlığıyla senelerdir Maltepe Muharebesi diye bilinen meşhur Pelekanon (Eskihisar) Savaşı var ya, işte o. Oysa Maltepe’nin eski adı Vrias’tı ve bu gerçeği atlamıştı Avusturyalı tarihçi.

Avusturyalı tarihçi Hammer
Avusturyalı tarihçi Hammer

Osman Gazi’nin beyliği teşekkül ettirdikten sonra en büyük hedefi Bursa ve İznik’i almaktı. Ancak fethedilmesi düşünülen kaleler, Osmanlı beylik askeri ilk devirlerde çok güçlü bir yapılanma içinde olmadığından, uzun süreli ablukaya alınırdı.

Savaş anını gösteren bir temsili resim
Savaş anını gösteren bir temsili resim

Bu sebeple Bursa, 1300’lerden itibaren muhasara altında tutulmuş ve şehrin dış dünyayla irtibatı kesilmişti. 1324’te babasının yerine beyliğin başına geçen Orhan Gazi’nin ilk işi Bursa’daki ablukayı sertleştirmek oldu. Nihayet başka çaresi kalmayan Bursa Tekfuru, şehri 1326’da teslim etti.

Osmanlı Beyliği’nin merkezi Yenişehir değildi artık. Merkez Bursa’ya taşınmış ve Fetret Devri’ne kadar da başşehir değişmemişti.

Orhan Gazi babasının zihninde çizdiği rotayı takip etmekte kararlıydı ve derhâl İznik’e yöneldi. İznik, şiddetli bir kuşatmaya tâbi tutuldu. Bir müddet sonra şehirde açlık başgöstermiş ve bütün Bitinya bölgesinin kaybedilme endişesi Bizans’ı sarmıştı.

Bunun üzerine imparator III. Andronikos, Gebze önündeki bugünkü Eskihisar geçidinin olduğu mevkii aşarak müşkül durumdaki İznik’i ve hatta mümkün olursa Bursa’yı kurtarmaya çalışacaktı.

III. Andronikos
III. Andronikos

III. Andronikos planını tatbik mevkiine koyduğunda Orhan Gazi de haberi çoktan almıştı. Cüz’i bir miktar askeri İznik önünde bırakıp çok hızlı bir şekilde hareket eden Orhan Gazi, Eskihisar’daki tepeleri ele geçirdi.

Böylelikle henüz muharebe başlamadan stratejik üstünlük Türk tarafına geçti. Bundan sonra savaşın cereyan edişini bizzat burada Bizans ordusuna başkumandanlık yapan Kantakuzinos’un hatıralarından öğrenebiliyoruz.

Bizanslılar muharebe meydanındaki durumu görünce, Osmanlıları tepeden düzlüğe çekmeyi planladılar. Zira Türk askeri düzlüğe çekilmedikçe bir başarı elde edemeyeceklerdi. Hatta harbin düzlükte olmaması hâlinde savaştan çekilmeyi düşünüyorlardı. Bunun aksine Orhan Gazi de hazır düşmana karşı avantaj sağlamışken düzlüğe inmek fikrinde değildi.

Osmanlı padişahı bulunduğu tepeden harp sahasını gözetledi. Arazideki nâmüsait sahayı tespit edip Bizans ordusunu oraya çekmek ve çevrelemek niyetindeydi. Lâkin bir kısım kuvvetini de vadide pusuya yatırmayı ihmâl etmedi.

Aslında bu, klasik Osmanlı savaş taktiğiydi. Orhan Gazi 300 kişilik bir birliği Bizans üzerine göndererek onları hamle yapmaya, üzerine çekmeye çalışacak, ardından da yok edecekti.

Bizans’ta panik

Taktik gereğince Türk akıncıları, Bizans askerlerine yaklaşıp onları ok yağmuruna tuttu ve hemen geri çekildi. Maksat düşmanın ileri harekâta çıkması ve savaşın Osmanlı’nın istediği tepelerde gerçekleşmesiydi. Fakat Bizans askeri, akıncıları takip etmeyerek bu oyuna gelmedi. Orhan Gazi de kuvvetlerine tepeleri terk etmemelerini salık verdi.

Ertesi gün aynı saldırı tekrar gerçekleştirildi. Bu defa Andronikos, bu birlikleri yok edebileceği zehabına kapılıp gazilerin üzerine bir kısım kuvvetler gönderdi. Zaten böyle bir teşebbüsü evvelce tasavvur etmiş olan Orhan Gazi, derhâl kardeşi Pazarlu Bey komutasındaki Osmanlı askerlerini düzlüğe indirdi.

Osmanlı askerinin düzlüğe indiğini gören Bizans ordusu, bu sefer karşı hamle yapınca akın şeklinde başlayan çatışmalar bir meydan muharebesine dönüştü.

Savaşın en cana alıcı noktası Bizans imparatorunun vurulması oldu. III. Andronikos’a iki ordunun kılıçları çektiği savaş meydanında bir ok isabet etmiş ve imparator baldırından yaralanmıştı.

Bir de ordu içerisinde imparatorlarının öldüğü haberi hızla yayılınca Bizanslılarda panik başladı. Yaralı imparator ölmediğini gösterip umumî bozgunu önlemek gayesiyle son bir gayrete gelse de ordusunu toparlamayı başaramadı.

Şimdi Bizans askeri panik içerisinde nereye gideceğini bilemez hâldeydi. Sahilde bulunan kalelere -İnalcık bilhassa Fiokren denilen kaleye kaçtıklarını söylüyor- sığınmak üzere kaçmaya başladılar. Orhan Gazi’nin kuvvetleriyse onların bu dağılmışlığından rehavete kapılmayarak takibe devam etti.

Birçoğu Osmanlı askerleri tarafından yok ediliyordu. Diğer bazı Bizanslılar ise sahildeki gemilere binerek canını zor kurtarmıştı. İşin vahim tarafı, gemiye sığınanlar içerisinde Bizans imparatoru III. Andronikos Paleiologos’un da olmasıydı. İmparator kendisini bir halı üzerinde gemiye taşıtmış ve böylece Osmanlılar, Bizans’a karşı kesin bir zafer kazanmıştı.

Osmanlılar bu zaferle Bizans ile rahatlıkla baş edebilen ve onun için müstakbel bir tehdit olduğunu ispat eden bir devletti artık. Zira İzniklilerin hiçbir ümidi kalmamış ve Orhan Gazi buradaki ablukayı da şiddetlendirme kararı almıştı.

Pelekanon zaferinden tam iki yıl sonra 1331’de İznik de fethedildi ve böylelikle Türkiye Selçuklularının ilk başşehri Osmanlıların eline geçerek Orhan Gazi’ye büyük bir prestij sağladı.

Tartışma