Jamestown Foundation: Hakan Fidan Türk dış politikasını nasıl değiştirecek?

Türkiye'nin etkili dış politika vizyonu; Rusya ve İran'ın bölgesel etkisinin azalması ile daha önemli hale geldi. Hakan Fidan; istihbarat ve ulusal güvenlik alanındaki tecrübesi ile, Türkiye'nin bölgesel lider olma rolünü yükseltebilir.  

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşu Jamestown Foundation'da Türkiye'nin yeni dönemdeki dış politika gündeminin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin dış politika hamlelerinin; Orta Doğu'dan Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya kadar uzanan tartışmasız bir etkiye sahip olduğu belirtilen analizde, Hakan Fidan'ın istihbarat tecrübesi ile dışişleri bakanlığı görevinde de yeni bir dönemi başlatacağına dikkat çekildi.

İşte Jamestown Foundation'da yayınlanan analizin tamamı:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeniden seçilmesinin ardından bakanlar kurulunda önemli değişiklikler yaptı.

Erdoğan önceki dönemlerden farklı olarak bu kez, içeride ekonomik zorluklar ve dışarıda siyasi anlaşmazlıklar konusunda yaklaşan reformların sinyallerini vererek, kabinesinde önemli değişiklikler yapmaya karar verdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı, ekonomik zorluklarla mücadele etmek için uluslararası saygınlığa sahip eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i yeniden Maliye Bakanı olarak ve eski Kalkınma Bakanı ve ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olan Cevdet Yılmaz'ı da Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atadı.

Ancak Erdoğan'ın sürpriz atamaları arasında en çok dikkat çeken, 12 yıl boyunca Türkiye istihbarat teşkilatı başkanı olarak görev yapan Hakan Fidan'ı Dışişleri Bakanı olarak ataması oldu.

Fidan'ın yükselişi Erdoğan'ın başbakanlık makamında olduğu süre boyunca, ona danışmanlık yapması ile başladı. Ancak kariyerine uzun yıllar boyunca devam ettiği istihbarat başkanlığı süreci damga vurdu. Fidan bu görevi süresi boyunca, agresif açıklamalarından kaçındı ve bu nedenle pek çok kişi onu, Türkiye'nin dış politika gündemini oluşturmada ve yönetmede “ılımlı” bir güç olarak tanımladı.

Kuşkusuz Erdoğan'ın Türkiye'nin en uzun süre görev yapan Dışişleri Bakanı ve tecrübeli diplomat Mevlüt Çavuşoğlu'nu Fidan'la değiştirme kararı, Türkiye'nin genel dış politikasında radikal değişikliklerin izlenip izlenmeyeceği tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Gerçekte, diplomasi ve istihbarat iç içe geçmiş süreçlerdir. Çünkü etkili dış politika diplomatlara sağlanan istihbaratın nitelik ve niceliğine bağlıdır. Dolayısıyla böyle bir formül, Fidan'ın çok etkili bir Dışişleri Bakanı olabileceği anlamına geliyor.

Ayrıca, istihbarat toplama ve ulusal güvenlik alanındaki deneyimi göz önüne alındığında, Fidan'ın bu göreve atanması Ankara'nın bölgesel ve küresel meselelerde daha iddialı bir rol üstlenme niyetinin açık bir işareti olarak görülüyor.

Geçtiğimiz birkaç yılda Erdoğan yönetimi altında, Türkiye'nin Güney Kafkasya ve Orta Asya'da büyüyen yumuşak gücü daha görünür hale geldi. Türkiye'nin bu dönemde uyguladığı dış politikası, başta Azerbaycan olmak üzere bölgedeki Türkçe konuşan ülkelerdeki ayak izini istikrarlı bir şekilde güçlendirmesini sağladı.

Bu bağlamda Fidan'ın atanması, Ankara'nın bölgedeki varlığını pekiştirmeyi ve Rusya ve İran'ın etkin olduğu bölgede, büyük ve kalıcı bir paydaş olma isteğinin işaretidir.

Türkiye'nin bu vizyonu, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşın ortasında bölgesel etkisinin azalması ve İran üzerindeki uluslararası baskının artmaya devam etmesiyle daha da anlamlı hale geliyor.

Diğer yandan muhtemelen Hakan Fidan'a bu görevde, selefi Çavuşoğlu'ndan daha fazla esneklik vaat edildi. Bu faktör de süphesiz, Türkiye'nin eski istihbarat şefinin manevra alanının geniş olmasını ve Ankara'nın dış gündeminde iz bırakmasını sağlayacak.

Fidan'ın Türkiye'nin ana dış politika hedeflerini hızlı bir şekilde oluşturması gerekecek. Güney Kafkasya'da, Bakü Erivan'a karşı barış müzakereleriyle mücadele ederken ve İran'la gerilim artmaya devam ederken, Hakan Fidan muhtemelen Azerbaycan ile bağları derinleştirmeye odaklanacaktır.

Türkiye, barış görüşmelerinde İran etkisine karşı caydırıcı bir güç olurken, Azerbaycan'ın ise doğal bir müttefiki olarak kabul ediliyor.

Erdoğan'ın yeniden seçilmesi ve Fidan'ın atanmasıyla birlikte Ankara, Türkiye'yi Nahçıvan üzerinden Azerbaycan'a bağlamak için hayata geçirmek istediği Zangezur Koridoru'na muhtemelen hız verecek. Türkiye bu şekilde Tahran'ı bölgeden ayırmak için muhtemelen daha iddialı bir politika izleyecek.

Erdoğan'ın Azerbaycan'a yaptığı son resmi ziyarette yaptığı;

“Zangezur Koridoru'nun açılmasının önündeki en büyük engel İran'dır”

şeklindeki açıklaması, Ankara'nın bu projeyi tamamlamaya ve böylece Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini daha da güçlendirmeye odaklandığını gösteriyor.

Azerbaycan, bu dönemde Türkiye'yi bölgedeki en güvenilir güvenlik garantörü olarak konumlandırırken, Bakü ile Erivan arasında kalıcı bir barışı sağlamak için büyük çaba sarf edeceğine dair güçlü inancı nedeni ile de Erdoğan'ın yeniden seçilmesini büyük bir memnuniyetle karşıladı.

Nihayetinde; Dışişleri Bakanı olarak Fidan, Türkiye'nin etkisini artıran dış politika vizyonunu ve Orta Doğu'dan Kafkaslar ve Orta Asya'ya uzanan tartışmasız etkiye sahip istikrarlı bir bölgesel lider olma rolünü yükseltebilir. 

Tartışma