gdh'de ara...

İşgalde 9 yıl "Kırım": Hayat nasıl değişti?

💢 Kırım’ın işgalinden geçen 9 yılda yarımadada hayat nasıl değişti? 

💢 İnsanlar işgal altında yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar?

💢Hiçbir bağımsız gözlemci ve gazetecinin bulunmadığı ve girmek imkanının olmadığı işgal altındaki topraklarda neler yaşanıyor?

1. resim

Kırım’ın işgalinden geçen 9 yılda yarımadada hayat nasıl değişti? İnsanlar işgal altında yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar? Hiçbir bağımsız gözlemci ve gazetecinin bulunmadığı ve girmek imkanının olmadığı işgal altındaki topraklarda neler yaşanıyor?

İşgalin 9’uncu yıldönümünde konunun bu boyutunu ele almaya, Kırım’da yaşayan ve orada yakınları bulunan insanlarla konuşmaya çalıştım. Çok sayıda insan konuşmayı kabul etti, ancak hepsinin tek bir ricası vardı: görüntüleri, sesleri ve isimleri kullanılmayacaktı. Çünkü yarımadada düşünmek, konuşmak, anlatmak yasak. Bu nedenle bu yazıdaki insanlar ve anlattıkları gerçek, isimleri ise farklı…

Bütün Kırım Putin'in para kasaları arasında bölündü

S.B (ÇALIŞAN-AKMESCİT): İşgalden sonra ilk zamanlarda Rusya’dan Kırım’a büyük paralar akıtıldı. Daha yerli iş yerlerinin bir kısmı da çalışıyordu. Büyük bir inşaat fırtınası başladı. Özellikle başkent Akmescit ve etrafındaki bütün boş arsalara el konuldu ve ağırlıklı olarak Petersburg’dan gelen firmalar çok katlı binalar yapmaya başladı. Düşünün, işgalden önce biz arsa almak için sıradaydık, ancak teklif edilen araziler için “Oraya 50 yıl sonra ancak medeniyet gelir, su, elektrik, doğalgaz bile geçmez, dağ taş, ne yapacağız” diyorduk. O dağın taşın hepsinde Putin’in oligarkları evler yapmaya başladılar. İlk başta Ruslar “Bakın, Rusya Kırım’a refah getiriyor” diye bunun çok propagandasını yaptılar. Ancak sonra yerli Ruslar kendileri de bu inşaat fırtınasının Putin’in oligarklarının kara para aklama ve ceplerini doldurma yeri olduğunu görmeye başladılar. Çünkü o yapılan evler çoğunlukla Rusya’dan getirilen Ruslara satılıyor. İşgalden sonra bir milyondan fazla Rus geldi Kırım’a. Bunların içinde çok sayıda FSB, savcılık elemanları, polis, asker var. O evleri de onlar alıyor. Yani artık o evleri yapanlar harcadıkları paranın çok daha fazlasını kazandılar bile. Bundan sonra Kırım’da ne olacağı umurlarında bile değil. Paralarına bakıyorlar.

Bir de son zamanlarda Herson’dan Kırım’a gelenlere Ukrayna vatandaşlığından vazgeçip Rusya vatandaşlığı alırlarsa, iki buçuk milyon rublelik para sertifikası veriyorlar. Yani Herson’dan gelenler Ukrayna vatandaşlığından vazgeçtiklerine dair dilekçe imzalar ve Rusya vatandaşlığı alırlarsa, onlara bir sertifika veriliyor. Onlar da o sertifika ile Kırım’da yapılan binalarda o sertifikayı kullanabiliyor. Mesela, ev 5 milyonsa, evi yarı fiyatına alıyor. Kıırım’da Rusya vatandaşlığı olanların sayısını arttırmaya çalışıyorlar, bunun dışarıdan taşıyorlar, oradakilere rüşvet dağıtıyorlar, tehdit ediyorlar.

Bütün Kırım Putin’in para kasaları olarak bilinen Kovalçuk, Rotenberg gibi adamlar arasında bölündü. Oteller, iş yerleri, şarap fabrikaları, tüm para getiren yerler onların elinde. Bir de Rusya’nın Sibirya gibi soğuk topraklarından emekliler, Dağıstan gibi işsizliğin çok olduğu yerlerden işsizler taşındı, onlara da Kırım’dan çıkan Ukraynalıların arsaları, evleri veriliyor. Kırım’da yakınları falan kalanlar bir şekilde evlerini koruyabiliyorlar, ancak çıkanların evlerine el konuluyor.

"Kırım Tatarları rüşvet dahi verseler yönetici olamazlar"

A.S (ÇALIŞAN-AKMESCİT): “Kırım’da çok eskiden Rusların yazılmamış bir kuralı var: Kırım Tatarları yönetici görevlerinde çalışamazlar. Bu, Ukrayna zamanında vardı, çünkü Kırım’da hep Rusya yanlısı yönetimler vardı. Ancak buna rağmen, Kırım Tatar Milli Meclisi Tatarları için bazı kotalar almayı başarmıştı. O zamanlar Tatarlar az da olsa yönetici görevlerinde bulunuyorlardı. İşgalden sonra bu mümkün değil. Mesleği olanlara bir şekilde ihtiyaç duyuyorlar diye bir şey diyemiyorlar, ancak asla yönetici pozisyonuna gelmesine izin vermiyorlar. Biliyorsunuz, Kırım’da rüşvetle her şey yapmak mümkün. Ancak Kırım Tatarları rüşvet bile verseler, yönetici olamazlar. Benim çalıştığım kurumda, benim birimimde çalışan 5 kişiden 3’ü Tatar. Bizi işten atsalar, o birimde çalışacak kimse yok, o yüzden atamıyorlar. Bir de Tatarlar kavgacı değil, sorumluluklarını yerine getirirler, normal çalışırlar. Yerli Ruslar da bunu çok iyi biliyor. Ancak ilerlememize de izin vermiyorlar. İkinci sınıf muamelesi yapıyorlar. Çoğu zaman da provoke etmeye çalışıyorlar. “Size köprü yaptık, bizim vergilerimiz hesabına maaş alıyorsunuz” diye baskı kuruyorlar. Biz de orada çalışmaya mecburuz, çünkü Kırım’dan çıkmak istemiyoruz”.

"Ruslar bile Ukrayna ürünlerini özlüyor"

S.E. (EMEKLİ): “İlk başta emekli maaşlarımızı bayağı artırdılar. Ukrayna zamanında emekli maaşları azdı. Komşularımız “Bak, Ukrayna zamanında devlet para vermiyordu, Rusya geldi, maaşlarımız arttı” diye bize gösteriş yapıyorlardı. Ancak sonra maaşlar düşmeye, fiyatlar artmaya başladı. Kırım’da fiyatlar Moskova gibi oldu. Şimdi 170 dolar civarı emekli maaşı alıyoruz. Maaşları da kese-kese çok azalttılar. Devlette çalışanların ve emeklilerin durumu hiç de Ukrayna’dan iyi olmadı. Daha da kötüleşti. İki-üç yerde çalışanlar nispeten iyi yaşıyor. Markette, pazarlarda ürün var. Köprü açıldıktan sonra Rusya’dan çok ürün geliyor. Ancak kalitesi korkunç. Ruslar kendileri de söylüyorlar bunu. İnsanlar Ukrayna ürünlerini özlüyor. Bu gün bir Ukrayna sucuğu, 10 Rus sucuğu koysan, Ruslar kendileri Ukrayna sucuğunu kapmak için yarışır. Çünkü Ukrayna zamanında ürünler çok kaliteliydi. Şimdi çok korkunç ve çok pahalı. Eczanelerde ilaç yok. Aylarca ilaç beklemek lazım. Olanlar da Rus ürünü ve çok kalitesiz. İnsülin alıyorsun, biraz kullanınca kör oluyorsun. Ağrıkesici asla fayda etmiyor. Hastanelerde hastalara serum takmayı yasaklıyorlar, çünkü serum yok. Yalnız tanıdık aracılığıyla ve büyük paralarla bulunuyor. Sözde çalışanlara ve emeklilere sigorta var, ama hastanelerde para vermezsen kimse yüzüne bakmıyor. Paran yoksa, hastaneye gidemezsin. Gidiyorsun, 4-5 ay sonra gel diyor. Özel hastaneler de çok pahalı, hem de onlarda da doğru-dürüst ilaç yok. İmkanı olanlar Türkiye’den ilaç getirtiyor, ya da Türkiye’de tedavi oluyor”.

"Çocuklarımıza kendi halkı, devleti düşman olarak tanıtılıyor"

E.M (EV HANIMI): “Çocuklarla çok zor. Çünkü kreşte, okulda hep propaganda altındalar. Her Pazartesi günü okullarda “önemli konular hakkında” diye bir zorunlu ders okutuluyor. O derslerde “vatanseverlik” eğitimi veriliyor. Aynen Sovyet zamanı bize yaptıkları gibi, Rusların kahramanlıklarından bahsediliyor, en çok da Ukrayna ve Ukrainler aleyhinde konuşuluyor, Ukrayna’nın düşman olduğu anlatılıyor. Çocuklarımıza kendi devleti, halkı düşman olarak tanıtılıyor. Hatta birkaç sene önce Kırım’a yeni tarih kitapları getirdiler, orada Kırım Tatarlarının hain olduğundan, Rusya’yı sattığından, bu nedenle sürgün edildiğinden bahsediliyordu. Kırım Tatarları bunu tepkiyle karşıladı, büyük skandal oldu ve o kitabı mecbur toplattılar.

Kreşlerde çocuklar Rus bayrakları ile dolaştırılıyor. Okullarda çocuklara her hafta düzenli olarak Rus askerlerine destek mektupları yazdırılıyor, koliler hazırlatılıyor. Bazı çocuklar yapmıyor, ancak bu sefer onlar da ebeveyn komitelerinde aşırılıkçı anneler tarafından fişleniyor, sınıfta sorunlar yaşıyor. Okullarda her köşede Putin’in fotoğrafları var. Bütün dersler Rusya propagandası ile yapılıyor. Ukrayna zamanında böyle şeyler yoktu. Biraz yaşı büyük olan çocuklarımıza okulda onlara öğretilenlerin okulda kalması gerektiğini, inanmamaları gerektiğini söylüyoruz. Küçük çocuklara anlatmak ise zor. Aynı zamanda çocuklarımızla bu konuları açıkça konuşmaktan da korkuyoruz. Çocuk sonuçta. Gidip okulda yanlışlıkla evde duyduklarını anlatabiliyorlar. Bu zaman da hem kendileri, hem biz sorun yaşıyoruz. Çok sayıda askeri okullar açılmış. Daha doğrusu, çoğu okullar askeri okullara dönüştürüldü. Küçücük çocuklar Rus askeri forması ile derslere giriyorlar, Rus askeri olarak yetiştiriliyorlar. Bu okullara giden Kırım Tatar çocukları yok, ya da olsa da belki çok az olabilir. Biz çocuklarımızı o okullara vermiyoruz. Normal okullarda ise koruyamıyoruz, dilimizi, kültürümüzü öğretemiyoruz. İşgalden sonra Kırım Tatar okulları kapatıldı. Şimdi bazı okullarda, özellikle Kırım Tatarlarının kompakt yaşadığı yerlerde kavga-dövüş ilkokulda okutabiliyorsun. Ancak bunun da faydası yok. Çünkü birincisi, kendi dilinde okusa bile Rusya yasalarına göre, sınavı Rusça vermek zorundasın. İkincisi, Kırım Tatarca kitap yok, öğretmen yok. Kırım Tatarca öğretmenleri var aslında, ancak çoğu okulda Kırım Tatarcası zorunlu olmayan ders olarak programa alınıyor, sonra da Kırım Tatarca öğretmenleri bilinçli olarak başka görevlere gönderiliyorlar. Mesela, sen git, çocukları müzeye geziye götür diyorlar. Bazı okullarda Kırım Tatarca ders yok, ancak etütler oluyor. Fakat öğretmenler, okul müdürleri ebeveynleri bu etütlerden vazgeçmeye, dilekçe yazmaya zorluyorlar. Bir arkadaşımızın çocuğunun okulunda Kırım Tatar anneleri savcılığa şikayet ettiler bu nedenle. Bu sefer de ayda sadece 2 saat Kırım Tatar dili, 2 saat da Kırım Tatar edebiyatı dersi koydular. Aynı şey Ukraince için de geçerli. Hatta Ukrainlerin durumu daha da kötü. Sözde güya Ukraince etütler açıyorlar. Ancak kimse korkudan o etütlere çocuklarını gönderemiyor. Çünkü Ukraince konuşmak, okumak ceza sebebidir. Direkt düşman olarak fişleniyorsun. Bir ebeveyn, bir öğretmen seni rahatça provoke edebilir, şikayet edebilir, cezalandırabilir.

(Devam edecek)

Tartışma