Kuzey Kore'deki kelebeğin çırpınışları
Uluslararası toplumun Hint-Pasifik bölgesiyle ilgili potansiyel kriz beklentisi, 13 Ocak’ta Tayvan’da yapılacak seçimlerin ardından yaşanacak gelişmelere dairdi. Ancak Kore Yarımadası, 70 yıl sonra yeniden ateş almaya hazır.
Doğal afetler ve derinleşen jeopolitik çatışmalar eşliğinde girdiğimiz 2024 yılının henüz ilk haftası, uluslararası ilişkilerde yeni krizlerin kaçınılmaz olduğunu ispatlayan manzaralar yaşattı. 5 Ocak Cuma günü Kuzey Kore benim gibi post-apokaliptik senaryolara aşina kişileri şaşırtmayacak şekilde güney komşusuna yönelik bir gözdağı girişiminde bulundu. 1953’teki ateşkesin ardından barış anlaşması imzalanmadığı için hala savaş halinde olan iki Kore, karada 4 kilometre genişliğinde 250 kilometre uzunluğunda asker ve silahtan arındırılmış bir tampon bölge ile ayrılmış durumda. 2018 yılının 19 Eylül günü sağlanan anlaşma uyarınca yarımadanın batısında bu tampon bölge denizde de 135 kilometre devam ediyor.
Yarımadanın doğusundaki karasularında ise tampon bölgenin uzunluğu 80 kilometre. İşte Kuzey Kore, yarımadanın batısında denizdeki tampon bölgeye Cuma günü 200 topçu mermisi ateşledi. Güney Kore ise yine Cuma günü içerisinde bu eyleme aynı bölgeye 400 top atışı yaparak karşılık verdi. Tırmanan gerilim bununla kalmadı. Kuzey Kore cumartesi günü Batı Denizi’ne 60 atış daha yaptı. Oysa 2018 yılında yapılan anlaşma, tampon bölgeye yönelik olarak gerçek mühimmatla tatbikat yapılmasını dolayısıyla bu tür atışlar gerçekleştirilmesini yasaklamıştı.
Kuzey Kore 2010 yılında bu bölgedeki Yeonpyeong Adası’na topçu ateşi açarak 4 kişiyi öldürmüştü. Aynı yılın Mart ayında ise Güney Kore donanmasının bir gemisi Kuzey Kore denizaltısı tarafından vurulmuş ve 46 denizci hayatını kaybetmişti.
Dünyaya Bigâne kalma sanatı ülkemizde yaygındır
5 Ocak gününden itibaren Kore Yarımadası’nda tırmanan gerginlik, ülkemizde aslında bu işle ilgilenmesi gereken kimi kurumlar ve bireylerin çoğu tarafından “Kuzey Kore’nin açtığı top ateşinden bize ne abi ya? zaten kimse ölmemiş” gamsızlığıyla karşılandı. Maalesef, 2001 yılındaki 11 Eylül saldırılarından bu yana, en azından kendi adıma ifade edeyim, dünyanın Türkiye’ye en uzak ve alakasız noktasında gibi görünen herhangi bir gelişmenin ülkemizi de etkilediği ve ilgilendirdiği gerçeğini topluma kabul ettirme konusunda arzu ettiğim mesafeyi kat edebilmiş değilim. Bunu hala ısrarla “Türkiye’nin Irak’ta, Libya’da, Suriye’de ne işi var” lobisinin sona ermeyen nakaratları ile gözlemlemek mümkün.
Bu lobi kütlesinin 1934’teki Balkan, 1937’deki Sadabat Paktı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün ne yapmaya çalıştığı konusunda hiçbir fikirleri olmadığı gibi, 1922’de Musul’a yönelik Özdemir Harekatı’ndan haberdar olduklarını da zannetmiyorum. Yeniden 5 Ocak 2024 tarihinde yaşanan gelişmelere dönecek olursak, Kore Yarımadası günümüzde küresel jeopolitik mücadeleye etki etme bakımından 1950’lerdekinden çok daha kritik bir pozisyona sahip.
Kuzey Kore neden harekete geçti?
Peki Kuzey Kore bu saldırganlık noktasına yeniden ve nasıl geldi? Kuzey Kore’deki kelebeğin kanat çırpışı, Türkiye’de bizleri neden ilgilendirmeli? İlk sorunun cevabı ile başlayalım. Bu cevap 4 ana başlık etrafında değerlendirilebilir:
2018 yılında ABD’nin Pasifik Donanmasını yeniden düzenleyerek Hint-Pasifik Donaması olarak organize etmesi
2021 yılında ABD’nin Çin'i kuşatmak için, nükleer denizaltı teknolojisi ihraç etme görünümü altında İngiltere ve Avustralya ile AUKUS İttifakı’nı teşkil etmesi
2018 yılından itibaren Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında Anayasası yoluyla silahlı kuvvetlerine getirilen kısıtlamaları, yine ABD’nin desteği ve gözetimiyle aşmaya başlaması. ABD’nin Japonya’ya donanmada kullanılacak tipte F-35 uçakları temin etmesi, bu uçakların kullanımı için helikopter gemisi olarak inşa edilen İzumo sınıfı gemilerin uçak gemisine dönüştürülmesi ve Japonya’nın hipersonik füze teknolojisinde sağladığı ilerlemeler ilk etapta dikkat çekiyor. Ayrıca 2023 yılında Japonya’nın yurt dışına silah ihraç etmesini kısıtlayan yasalar da gevşetildi.
Kuzey Kore tüm bu gelişmelerin yanı sıra Suriye ve Rusya’nın içerisine çekildiği savaşları, Çin Halk Cumhuriyeti ile İran’a yönelik ekonomik ve askeri kuşatmayı dikkate aldığında, yıllarda talep ettiği şekilde ambargoların kaldırılması bir yana, kendisini hedef alabilecek bir savaşın yaklaştığı sonucuna varmış olmalı.
Putin - Kim buluşmasının meyveleri olgunlaştı
Bu noktada Kuzey Kore açısından gidişatı değiştiren ve hem Türkiye’yi hem dünyayı ilgilendirmesi gereken gelişmeler zinciri 2023 yılının Eylül ayının ikinci haftasında başladı. Ülkesinden nadiren ayrılan Kuzey Kore lideri yine Ukrayna savaşının alevlenmesinden itibaren başkent Moskova’yı nadiren terk eden Rusya Devlet Başkanı Putin ile Vladivostok kenti yakınlarındaki Vostochny Uzay Merkezinde buluştu.
Bu buluşmadan sızan bilgiler, Rusya’nın Ukrayna cephesinde ihtiyaç duyduğu topçu mühimmatı karşılığında, dünya yörüngesine uydu gönderme denemelerinde başarısız olan Kuzey Kore’ye uzay teknolojisi sağlayacağı yönündeydi. Nitekim kısa bir süre sonra sosyal medyadaki açık istihbarat kaynaklarında, Kuzey Kore’den Rusya içlerine yol alan, uzun vagon dizilerinden oluşan trenlerin uydu fotoğraflarına rastlanmaya başlandı. Bu trenlerin topçu mühimmatı taşıdığı öne sürülüyordu.
Rusya ile Kuzey Kore arasındaki işbirliğinin varacağı noktalar merak edilirken 18 Aralık’ta Kuzey Kore kıtalararası Hwasong-18 balistik füzesinin üçüncü denemesini başarıyla tamamladı. 73 dakika havada kalan füze, yerden 6 bin 518 kilometre yükseldi. Bin 2 kilometre menzile ulaştığı tahmin edilen Hwasong-18 füzesinin Japonya topraklarını vurması mümkün. Uluslararası gözlemciler, artık operasyonel hale geldiği tahmin edilen füzenin geliştirilmesinde Rusya’nın desteği olduğundan şüphe ediyorlar. Rusya-Ukrayna cephesinden gelen bir istatistik ise Rusya’nın Kuzey Kore ile vardığı anlaşmadan istediğini aldığına işaret etmekte.
Ukrayna’nın karşı saldırıya geçtiği Haziran ayından itibaren yaz mevsimi boyunca günde 7 bin topçu mühimmatı sarfettiği, Rusya’nın ise buna 5 bin mühimmatla karşılık verdiği tespit edilmişti. Bu denge Aralık ayı itibarıyla dramatik bir şekilde değişti. ABD ve İngiltere’nin ellerindeki kaynakları İsrail’e yönlendirmeleri ve Avrupa ülkelerinin de verecek bir şeyleri kalmayınca Ukrayna’nın günlük topçu mühimmatı sarfiyatı 2 bin adeta kadar geriledi.
Buna karşılık Rusya, günde 10 bin topçu mühimmatı kullanır hale geldi. Rusya Devlet Başkanı Putin, 15 Aralık’ta, neredeyse bir buçuk yıl sonra ilk kez basının karşısına çıktığında, Kuzey Kore’den elde ettiği mühimmat desteğinin de etkisiyle Ukrayna’ya karşı tehdit edici bir dil kullanırken, bunu 18 Aralık’ta Hwasong-18 füzesi denemesinin başarıyla sonuçlanmasının ardından Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim’in hem ABD’ye hem de Güney Kore’ye yönelik benzer sertlikteki açıklamaları izledi.
Kuzey Kore'den Ukrayna topraklarına ulaşan füzeler
Putin’in sert mesajlarını Rusya’nın 29 Aralık’ta Ukrayna’nın Kiev, Harkiv ve Odessa kentlerini hedef alan füze ve kamikaze dron saldırıları izledi. Rusya savaşın yeniden alevlendiği 2021 yılından bu yana ilk kez bu denli uzun ve şiddetli bir saldırı dalgası başlattı. 1 hafta boyunca ortalama 100 adet füze ve kamikaze dron Ukrayna’daki hedefleri vurdu.
Ukrayna, bu saldırıları Rusya’nın Belgorod kentini ve Kırım’ı vurarak yanıtladı. İşte bu esnada Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, 4 Ocak günü düzenlediği basın toplantısında, Rusya’nın son saldırılarında kullanılan füzelerden bazılarının Kuzey Kore imalatı olduğu bilgisini paylaştı. Kirby’nin verdiği bilgilere göre, Kuzey Kore yalnızca top mermisi tedarik etmekle kalmamış, Rusya’ya 400 ila 600 kilometre menzilli KN-23 ve KN-24 tipi füzeler de göndermişti. Beyaz Saray’ın bu suçlamalarına Kuzey Kore lideri Kim Yong Un, 5 Ocak günü mobil füze fırlatma araçları üreten bir tesisi kızıyla ziyaretinde çektirdiği fotoğraflarla yanıt verdi.
Bu gelişmelere, hala amacı netleşmeyen Güney Kore’deki şüpheli bir suikast girişimini de eklemek yerinde olacaktır. 2 Ocak günü Güney Kore’de ana muhalefet konumunda bulunan Demokratik Parti’nin Genel Başkanı Lee Jae-myung, Busan kentini ziyareti sırasında kameraların önünde bıçaklı saldırıya hedef oldu. Lee saldırıdan yaralı olarak kurtulmayı başardı. Saldırının yolsuzluklara tepki gösteren bir vatandaşın işi olduğu iddiası gündeme gelse de, eylemden 5 gün sonra bu cinayet girişiminin sebebi kamuoyuna açıklanmış değil. Basına verilen kısıtlı bilgiye göre saldırganın aile adı Kim ve yaşı 66.
Tayvan'da beklenen yangın Kore Yarımadası'nda başlayabilir
Uluslararası toplumun Hint-Pasifik bölgesiyle ilgili potansiyel kriz beklentisi 13 Ocak’ta Tayvan’da yapılacak seçimlerin ardından yaşanacak gelişmelere dairdi. Ancak Kore Yarımadası 70 yıl sonra yeniden ateş almaya hazır. Üstelik burada yaşanacak bir çatışma nükleer silahlar ve kıtalararası balistik füzelerin sahneye çıkacağı türden olacak. Dolayısıyla küresel istikrarı temellerinden sarsacak, küresel çatışmaların şiddetinde çıtayı yükseltecek sonuçlar doğurabilecek. Birleşmiş Milletler’in Gazze ve Sudan’daki gelişmeler karşısında yerlerde sürünen itibarı, Kuzey Kore’ye bölgedeki ABD müttefiklerine yönelik önleyici bir vuruş yapma açısından da kapı aralayan bir diğer faktör olma potansiyeli taşıyor.