Lowy Institute for International Policy: Netanyahu bölgeyi ateşe verebilir!
ABD İsrail'e yılbaşına kadar süre verirken, Netanyahu yönetimi Hamas'ı yok etmekten çok uzak. Netanyahu, Hizbullah'ı çatışmaya zorlayarak ABD'yi de savaşa mı sürükleyecek?
Avustralya merkezli düşünce kuruluşu Lowy Institute for International Policy'de, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ve bölgeye olası yansımalarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in 2 aydan fazladır devam eden saldırılarına rağmen Hamas'ı yok etme hedefine yaklaşamadı belirtilen analizde, gerek ABD gerekse de dünyada artan tepkilere rağmen Netanyahu'nun ipin ucunu kaçırmak üzere olduğu belirtildi.
Analizde ayrıca, Netanyahu'nun Hizbullah'ı daha geniş bir çatışmaya zorlayarak ABD'yi ve muhtemelen İran'ı bölgesel bir savaşa sürükleyecek bir strateji izleyebileceği iddia edildi.
İşte Lowy Institute for International Policy'de yayınlanan analiz:
Dünya İsrail'in Gazze Şeridi'nde iki aydır sürdürdüğü askeri saldırılara odaklanmışken, kuzey cephesi hızla ısınıyor.
İsrail'in Hamas'a savaş ilan etmesinden ve kara saldırısı öncesinde kuşatma altındaki Şeridi vurmaya başlamasından birkaç gün sonra İsrail-Lübnan sınırında tansiyon yükselmeye başladı.
Hizbullah ve İsrail ordusu arasındaki birkaç çatışma kısa sürede günlük bir ateş gücü değişimine dönüştü ve İsrail'i Lübnan sınırının 5 km güneyindeki yerleşim yerlerini ve kasabaları boşaltmaya zorladı.
ABD, Doğu Akdeniz'e iki uçak gemisi göndererek Tahran'a ve vekillerine İsrail'in Gazze savaşına müdahale etmemeleri yönünde sert bir mesaj gönderirken, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah halkının BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararı uyarınca İsrail ile ateşkesi bozmak üzere olmadığını, ancak provokasyonlara sözde angajman kuralları çerçevesinde karşılık vereceklerini belirtti.
Ancak bu, iki tarafın düşük yoğunluklu çatışma olarak tanımlanabilecek bir şekilde birbirlerini hedef almalarını engellemedi. Bu da İsrail'i kuzeye üç zırhlı tümen sevk etmeye zorladı ki Hizbullah bunun Hamas üzerindeki baskıyı hafifleteceğini söyledi. Çatışmaların bazıları ölümcül oldu.
İsrail kendi kayıplarıyla ilgili rakamları açıklamamaya özen gösterirken, Hizbullah Gazze saldırısının ilk ayından itibaren "Gazze halkına ve cesur direnişe destek" operasyonlarında ölen kendi savaşçılarının isimlerini yayınlamaya başladı.
Hizbullah'ın açıkladığı verilere göre; bu gelişmeler şu ana kadar Hizbullah'ın 100'den fazla savaşçısına mal oldu. İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki sivilleri hedef aldığı birkaç olayda grup, Yukarı Celile'deki büyük kent merkezlerinden biri olan ve Lübnan sınırının sadece 3 km batısında bulunan Kiryat Shmona'yı vuran roketler fırlattı. Bu bölge, tahliye edilmeden önce 22,000'den fazla İsrailliye ev sahipliği yapıyordu.
İsrail'in güney Lübnan'daki kasaba ve köylere yönelik hava bombardımanına karşılık olarak Hizbullah, Burkan adı verilen ve büyük taşıma kapasitesine sahip birkaç ağır roket fırlattı. Ayrıca sınır ötesine insansız hava araçları gönderdiğini ve bunlardan birkaçının İsrail'de alarm verdiğini kabul etti.
Hizbullah, birçok kez savaşçılarının İsrail zırhlılarını, radarlarını ve tahkimatlarını hedef aldığı videolar yayınladı ve çok sayıda İsrail askerini öldürdüğünü ve yaraladığını iddia etti. Güney Lübnan'ı bombalamanın yanı sıra İsrail Şam havaalanına, güney Suriye'ye ve Golan'daki Kuneytra'ya bir dizi hava saldırısı düzenledi.
Ancak geçen hafta ve bu hafta başında, İsrail'in Lübnan kasabalarını bombalamasına karşılık olarak Hizbullah'ın İsrail topraklarının 9 km derinliğine kadar roket fırlatmasıyla birlikte bu tür saldırıların kapsamında gözle görülür bir artış yaşandı.
Ardından İsrail savaş uçakları sınır kasabası Aitaroun'da bir mahallenin tamamını yerle bir etti. İsrail son birkaç gün içinde Lübnan tarafından çatışmaları takip eden gazetecileri, Lübnan'daki BM Geçici Gücü'nü ve Lübnan ordusu mevzilerini de hedef aldı.
İsrail'in kuzey sınırları boyunca gerilimin artması, bir dizi üst düzey İsrailli yetkilinin kuzeydeki durumun ele alınması gerektiğine dair güçlü uyarı ve ültimatomlarının ardından geldi. Lübnan gazetesi Al-Akhbar'a göre İsrail, UNIFIL aracılığıyla Hizbullah'a Lübnan sınırı boyunca 3 km yarıçaplı bir alanda görülen askeri ya da sivil her şeyin hedef alınacağı mesajını iletti. Hizbullah da sınıra 3 km mesafede hareket eden her şeyi meşru hedef olarak göreceğini bildirdi.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu geçen hafta Hizbullah'a sınır boyunca yaşanacak bir gerilim nedeniyle "Beyrut'u Gazze'ye çevirmek" anlamına geleceği yönünde sert bir uyarıda bulundu.
Benzer bir uyarı da aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich tarafından da yapıldı.
Yine geçen hafta İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi;
"Lübnan sınırındaki gerçekliği değiştireceğiz ve sorun diplomatik olarak çözülmezse askeri olarak çözeceğiz."
ifadelerini kullandı.
Üst düzey İsrailli yetkililerin bu tür açıklamaları bir dizi nedenden ötürü ciddiye alınmalıdır.
İsrail'in Gazze'deki savaşı, ağır sivil ölümlerine ve İsrail'in masum hayatları ve askeri olmayan altyapıyı pervasızca hiçe saymasını kınayan küresel tepkilere rağmen iyi gitmiyor.
Biden ve Beyaz Saray, ateşkes çağrısında bulunması için hem ülke içinden hem de müttefiklerinden eşi benzeri görülmemiş bir baskı altında.
Netanyahu ve savaş kabinesinin askeri harekâtı sonlandırmak için bir aydan az zamanı olduğu bildiriliyor. Ancak İsraillilere göre bu süre, ülkenin Gazze'de ulaşılması zor hedeflerine ulaşması için yeterli değil.
Ayrıca İsrail, tüm ateş gücüne ve ağır zırhlarına rağmen alışılmadık derecede ağır kayıplar verdiğini kabul etmeye başladı.
İsrail 100'den fazla askerinin öldüğünü ve bazıları ağır olmak üzere 5,000'den fazla askerinin yaralandığını kabul ediyor. Hamas ise İsrailli ölü sayısının çok daha fazla olduğunu söylüyor. İsrail ayrıca, ağır bombardımana rağmen Hamas'ın askeri yeteneklerinin bozulmadığını söylüyor.
İsrail hala Gazze'ye roket atmaya devam ediyor ancak bazı İsrailliler ve onların savunucuları İsrail'in halkla ilişkiler savaşını kaybettiğini söylüyor.
Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kişi ateşkes talep ederek ve hükümetlerine daha fazla baskı uygulayarak yürümeye devam ediyor. ABD'nin veto ettiği ateşkes çağrısı BMGK 'da 100'den fazla ülke tarafından desteklendi.
ABD ise, İsrail'in savaşının devam etmesini destekleyen tek ülke olarak yalnızlaşıyor.
İsrail'in kuzey sınırları boyunca çatışmaların tırmanması ve İsrail'in Hizbullah'ı Litani nehrinin kuzeyine itme tehdidi sadece savaş anlamına gelmeyebilir. ABD'nin tehditlerine rağmen, Lübnan'ın siyasi kaderini tamamen kontrol eden Hizbullah, güney Lübnan'daki statükoyu topyekün savunmakta tereddüt etmeyecektir.
Burası herkes için karmaşık bir jeopolitik bölge. Ne İran ne de ABD farklı nedenlerle savaşın genişlemesini istemiyor. Ancak Netanyahu ve yandaşları için bakış açısı farklı ve tehlikeli.
Gazze'deki savaşın aniden sona ermesi İsrail için yenilgi anlamına gelir ve ülke için, ama en çok da Netanyahu için çok zorlayıcı yansımaları olur. Gerçekte 7 Ekim'de ne olduğuna dair ayrıntılar haşa belirsiz. Bu konuda yapılacak bir soruşturma, başta Netanyahu olmak üzere pek çok kişinin başını döndürecektir.
Hizbullah artık devlet dışı bir aktör olarak hareket etmiyor
Hizbullah'ın Lübnan'daki kazanımlarını ve İran ile ittifakını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Hizbullah eskiye nazaran çok daha fazla ateş gücüne sahip olsa da İsrail ile 2006'daki gibi bir savaşın peşinde değil.
Netanyahu neredeyse tamamen kendi kişisel çıkarlarını gözetiyor. Gazze'ye karşı yürüttüğü savaşta zamanın daraldığından korkan Netanyahu, Hizbullah'ı daha geniş bir çatışmaya zorlayarak ABD'yi ve muhtemelen İran'ı bölgesel bir savaşa sürükleyecek bir strateji izleyebilir.
Biden yönetimi burada çizgiyi çekmelidir. Savaş birkaç ay daha sürse bile Hamas'ın tamamen yok edilmesi pek olası değil. Rehinelerin aileleri şimdiden savaş kabinesi üzerinde baskı kurarak bunun gereksiz bir savaşa dönüştüğünü söylüyorlar ve Netanyahu ipin ucunu kaçırmak üzere.
Hizbullah ile bir savaş tüm taraflar için felaket olur ve bu nedenle tek ve acil çıkış yolu Netanyahu hükümetini düşürmektir.