gdh'de ara...

Mali'nin kaderini değiştiren Bayraktar TB2'ler egemen güçlerin sömürdüğü ülkede terörü nasıl bitirdi?

Bayraktar TB2'ler Mali'de sadece terörü değil aynı zamanda “sömürge ruhunu” da bitirerek bir ülkenin bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynadı. İşte Mali'de yaşananlar ve Bayraktar TB2'lerin değiştirdiği dengeler.

1. resim

Fransa başta olmak üzere egemenlik yarışındaki güçlerin sömürge yarışına girdiği onlarca Afrika ülkesine, sözde bağımsızlıklarını kazandıkları 1960'lı yıllardan bugüne istikrarsızlık ve isyanlarla dolu bir kader dayatılıyor.

Güvenliği olmayan insanlar, fakirlik ve zorla çalıştırmanın esaretine mahkum edilirken,  terörün sağladığı ortam ile köle tacirleri, insan kaçakçıları, organ mafyaları Afrika'nın gerçeğine dönüşüyor. 

Çünkü, Fransa'nın Afrika'daki varlığı; "Mission Civilisatrice" doktrini olarak adlandırılmış ve “Afrika halkının yaşam standartlarını Fransa'nın çıkarları ve ideolojisi çerçevesinde iyileştirmek” olarak tanımlanmıştı.

Cezayir, Fas, Moritanya, Senegal, Gine, Mali, Fildişi Sahili, Benin, Nijer, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Gabon, Kamerun, Cibuti ve Madagaskar'ı kapsayan geniş bölgede sömürgeci bir güç olarak faaliyet gösteren Fransa'nın çıkarları ise Afrika halklarının varlıklarını çalmayı gerektiriyordu.

Afrika'daki yerel halk, Fransa'nın bu doktrini kapsamında, yüzyıldan uzun bir süre boyunca sadece kıtanın zengin doğal kaynaklarını Fransa'nın kullanıma sunmakla kalmadı, Fransız ordusuyla birlikte iki dünya savaşında da savaşmaya mecbur bırakıldı.

Bu kaderi paylaşan ve bugün teröre ve sömürge gücün desteklediği gruplara karşı amansız bir mücadele veren ülkelerden birisi de Fransa'nın sömürüsü altında onlarca yıldır varlıkları çalınan Mali.

2020 yılında Fransa'nın emri altındaki iktidara karşı ayaklanan mali halkı ülkenin kaderinin değişiminin de ilk adımlarını attı.

Mali'nin güvenliğini sağladığını iddia eden Fransa'nın hegemonyası altında geçirdiği zaman içerisinde sadece kaos yaşayan, terör ve isyancı gruplar eliyle korku ve baskı altında tutulan Mali, kendisini bütün bunlardan kurtaracak, özgürlüğünü kazanacağı yeni bir silah buldu...

Mali'yi yeni silahına götüren süreç

Fransa, sömürgeci olarak varlığını sürdürdüğü çok sayıda Afrika ülkesinde olduğu gibi Mali'de de, yıllarca kendi kontrolünde tutabileceği ve Fransa'da eğitilmiş kişilerden oluşan merkezi yapılarla birlikte, kabile liderleriyle de iyi ilişkiler geliştirmeyi tercih etti.

Stratejinin 2 amacı vardı:

Daha kolay vergi toplayabilmek.

Küçük gruplar üzerinde tahakküm kurarak, kaostan faydalanıp, askeri varlığını meşrulaştırmak.

Fransa bu 2 amacında da başarılı oldu.

Tuaregler

Fransa’nın sömürge döneminde yarı otonom bir yapıyla idare edilen Mali 1960’da bağımsızlığına kavuştuktan sonra çok sayıda kabile ve grubun iktidar mücadelesine sahne oldu.

Bu grupların başında ise Tuaregler yer aldı.

1958 yılından itibaren Fransa, Mali'nin kuzeyindeki Azawad bölgesinde bağımsız ya da otonom bir Tuareg yapısına sıcak bakarak grubu destekledi ve askeri olarak da yardımlar sağladı.

Tuaregler, bağımsızlığını ilan eden Mali yönetimine karşı ilk isyanını 1962’de başlattı ve bu isyan 1963 yılının sonuna doğru başarısızlıkla sonuçlandı.

İsyancı Tuaregler'in büyük bir kısmı Cezayir ve Libya’ya giderek bu ülkelerin ordularına paralı asker olarak katıldı.

Özellikle 1970’li yıllarla birlikte Libya, Tuaregliler için büyük bir sığınma alanı haline geldi. Libya'ya yerleşen Tuaregliler'in büyük bir kısmı Libya lideri Kaddafi’nin ordusuna paralı asker olarak katılarak, Libya ordusunda kritik noktalara geldiler.

Fransa destekli Tuareglerin ikinci büyük isyanı ise 1990 yılında gerçekleşti. 1991’de isyan genişledi ve Mali Devlet Başkanı Diocounda Traore, isyancılarla "Fransa'nın arabuluculuğunda" uzlaşma yoluna gitmek zorunda kaldı.

1996 yılında Tuaregler ve hükümet yetkileri Cezayir’de bir araya gelerek Fransız yetkililerin huzurunda yeni bir anlaşma yaptı.

Kaddafiyi yıkın Mali'de yeni bir devlet kurun

2000'li yıllara gelindiğinde Fransa; 1960'lardaki isyanların ardından Libya'ya yerleşen ve Kaddafi'nin ordusunda kritik noktalara gelen Tuaregliler'e yeni bir vaatte bulundu.

Kaddafi'yi yıkın, “bağımsız devlet” kurun.

2009 yılında Tuaregler Fransa'nın bu desteği ve vaadi doğrultusunda yeniden bir isyan başlatarak, bağımsız bir Azawad devlet kurmak için harekete geçtiler.

Kaddafi’nin devrilmesinden sonra Mali’nin kuzeyine konuşlanan ve Fransa'nın sağladığı ağır silahlarla donatılan Tuaregler, 2012 yılında Azawad bölgesindeki Malili askerleri bölgeden çıkarmaya başlayarak bölgedeki Mali Devleti'nin askeri karargâhlarını ve garnizonlarını ele geçirdi.

Fransa devlet sözü verdiği Tuareglere karşı

Mali'ye daha fazla nüfuz etmek için sürecin taşlarını döşeyen Fransa'nın askeri müdahale için artık yeni bir sebebi vardı.

Kaddafi'ye karşı ayaklandıkları taktirde, Mali'de yeni bir devlet kurma sözü verdikleri Tuaregler.

Fransa, 2012’de bölgede faaliyet gösteren silahlı grupları bahane ederek, uluslararası camianın onayını almadan harekete geçti ve hemen ardından Ocak 2013’te Serval, daha sonra da Sahel'de BM askerleri ile Barkhane Operasyonu’nu başlatarak ülkede 5 binden fazla asker konuşlandırdı.

Diğer bir ifade ile Fransa, “kendi yarattığı canavarı” yok etmek için sözde “demokrasi operasyonu” yaparak Mali'de tahakkümünü sürdürme, askeri ve sömürgeci güç olarak varlığını devam ettirme planını devreye soktu.

Serval müdahalesinde başarılı olamayan Fransa, Birleşmiş Milletler'i de Mali'ye davet edip, Sahel'de BM askerleri ile Barkhane Operasyonu’nu başlatarak bu gücü de kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştı. 

Mayıs - Haziran 2015’te Mali hükümeti ile birçok Tuareg grubu arasında Cezayir’de bir barış anlaşması imzalandı. Ancak bu anlaşmaya diğer isyancı gruplar dahil edilmedi.

Anlaşma Mali devletinin aşamalı olarak kaybedilen bölgelere dönmesini, bir ademi merkeziyet sürecinin başlatılmasını, ordunun eski ayrılıkçıları içerecek şekilde yeniden yapılanması ve kuzey bölgelere yönelik sosyal ve ekonomik kalkınma planlarının hazırlanmasını içeriyordu.

Anlaşmanın uygulanması mümkün olmadı ve Mali’de şiddet, bu sefer ülkenin güney bölgelerini de içine alarak tekrar tırmandı.

Fransa ve BM Mali'den kovuluyor

2015 yılından itibaren Fransa yanlısı iktidarlara karşı 2 isyan yaşanan Mali'de son kalkışma, Fransız yanlısı lider İbrahim Boubacar Keita'ya karşı Ağustos 2020'de gerçekleşti.

Mali'yi adeta Fransa'ya teslim etme noktasına gelen Keita yönetiminin askeri müdahale ile sona ermesiyle Mali halkı sokaklarda Fransız bayraklarını yakarak, bir sömürge döneminin sonlanışını kutladı.

İktidarı alan askeri yönetim de hızlı bir şekilde, el altından ayrılıkçıları destekleyen ve ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren Fransa'ya karşı adımlar atmaya başladı.

Askeri yönetim, Fransız büyükelçisi ve diplomatları sınır dışı ettikten sonra, Fransa'nın Serval ve Barkhane Operasyonu ile Mali'ye konuşlandırdığı Fransız ve BM askerlerinin de ülkeden çıkmasını istedi.

Fransa, 2013 yılında başlatılan Barkhane Operasyonu'nu resmi olarak bitirdi ve Mali'de bulunan askeri varlıklarını geri çekmeye başladı.

Fransız güçleri çekildiğinde, Mali'nin adım adım bölünmeye gideceğini düşünen Fransa bu defa büyük bir yanılgıyla karşı karşıya kalır...

Mali yeniden inşa ediliyor

İktidar gelen yeni yönetim ülkedeki Fransız askeri varlığını sona erdirmeye devam ederken, ülkede faaliyet gösteren başta Tuaregler olmak üzere diğer isyancı gruplara karşı da harekete geçti.

Yıllarca sömürülen, terörle mücadele zorunda bırakılan, egemen güçlerin varlığını ve insanını çaldığı, yeni ve kesin bir istikrar arayışına giren Mali'nin yeni yönetiminin yüzünü ilk döndüğü ülke Türkiye oldu.

Baykar tarafından yerli imkanlarla geliştirilen, Türkiye'nin sınır içi ve sınır ötesi harekatlarında başarılı sonuçlar almasını sağlayan, Libya'yı parçalanmaktan kurtaran, Karabağ'da Azerbaycan'ın kesin zaferini sağlayan, Ukrayna'da Rus konvoylarına geçit vermeyen Bayraktar TB2'ler terörle mücadele için Mali'ye ihraç edildi.

Savaşların gidişatını değiştiren, savunma analistleri tarafından paradigmaları değiştiren, yeni çağın kalaşnikofu olarak adlandırılan, yaşayan filozof Francis Fukuyama"nın Türkler'in dünyayı değiştiren bir silahı var dediği Bayraktar TB2 SİHA’lar Mali’de ilk kez Aralık 2022’de görüntülendi.

Bayraktar TB2 SİHA’lar Mali Silahlı Kuvvetleri tarafından Tuaregler başta olmak üzere, El Kaide ve DAEŞ bağlantılı terör gruplarına karşı hava operasyonlarının yanı sıra keşif ve gözetleme görevlerinde de kullanıldı.

TB2’ler sahadaki Mali birlikleri için istihbarat ve durumsal farkındalık sağlamada da oldukça etkili oldu ve Mali'nin bağımsızlığını ilan ettiği 1960'lı yıllardan bu yana, ülke ilk kez terörle mücadele konusunda başarılı olduğunu açıkladı.

Mali’de ilk kez Aralık 2022’de görüntülenen TB2 SİHA'lar, kısa süre içerisinde ülkenin terörle mücadelesinde bir sembol haline geldi ve Mali'de onlarca yıldır devam eden, egemen güçlerin Mali'yi sömürgeleştirme bahanesi olan terör sorununu bitirme noktasına getirdi.

“Bayraktar TB2 SİHA’ların kullanılması, gerçekten durumu değiştirerek bugün takdir edilecek neticeler elde etmemize ve topraklarımızı kontrol edebilmemize imkan sağladı. Değişen dünyada herkes barış için çözümler arıyor ama uluslararası alanda istikrar da istiyor. Bu doğrultuda Türkiye'nin de önemine değinmek gerekiyor.”

- Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop

Mali, kendisine ait Bayraktar TB2'ler ile hiçbir egemen gücün müdahalesine muhtaç olmadan teröre karşı başarılı bir süreç yürütmeye başladı.

Türkiye, Mali'de stratejik ortağa dönüştü

Mali'nin kaderi hiçbir egemen gücün müdahalesine gerek kalmadan yeniden inşa edilirken Türkiye'de Mali için stratejik bir ortağa dönüştü. 

Mali'yi yıllarca terörle korkutup, güvenliğini sağlama bahanesiyle menfaat devşiren, bütün doğal kaynaklarını ve insan kaynağını sömüren batılı egemen güçlerin yapamadığını yapan, Mali'nin kendi güvenliğini sağlaması için stratejik, yüksek teknoloji ürünü Bayraktar TB2 SİHA tedariği yapan Türkiye, Mali'nin tarihi boyunca teröre karşı mücadelesinde en büyük desteği sağlamış oldu. 

Bu destek, Türkiye'yi Mali için stratejik bir ortak noktasına taşıdı. Mali yönetimi bu ortaklığa o kadar büyük önem atfetti ki, Mali Devlet Başkanı Albay Assimi Goita, Mali'nin yeni anayasasını, masasına Türkiye'nin ilk Taaruzi İnsansız Hava Aracı Bayraktar AKINCI'nın maketini koyarak imzaladı.

Mali Devlet Başkanı Albay Assimi Goita Mali'nin yeni anayasasını imzalıyor
Mali Devlet Başkanı Albay Assimi Goita Mali'nin yeni anayasasını imzalıyor

Terörle mücadelesinde en büyük silahı Bayraktar TB2'ler olan Mali yönetimi, o kadar büyük başarılar elde etti ki Mali yönetimi Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’a Mali'ye hizmetlerinden dolayı Ulusal Devlet Nişanı takdim etti.

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Mali Devlet Başkanı Assimi Goita
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Mali Devlet Başkanı Assimi Goita
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Mali Devlet Başkanı Assimi Goita
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ve Mali Devlet Başkanı Assimi Goita

Mali'nin devlet bütünlüğünü korumasında başrol oynayan Bayraktar TB2'ler, yıllarca sömürü altında tutulmuş, egemen güçlere mecbur bırakılmış bir devletin parçalanmasına karşı en büyük katkıyı sağladı.

Bayraktar TB2 SİHA'lar sadece Mali'de değil, Burkina Faso, Etiyopya gibi terörle mücadele eden çok sayıda Afrika ülkesi için bir can simidi haline geldi.

Kaynaklar

Tartışma