Middle East Eye: Gazze Savaşı dünyayı nasıl değiştirdi?
Dünya, Vietnam Savaşı'ndan bu yana ilk kez küresel bir savaş karşıtı harekete tanık oluyor. Filistin'den yaşananların etkisi, ABD ve Avrupa'da yapılacak seçimler etkisini gösterebilir!
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, artık 6. ayına giren İsrail'in soykırım savaşının, uluslararası alandaki toplumsal etkilerinin ve bu etkinin olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in soykırım savaşına ABD ve Avrupa devletlerinin yanı sıra, bu ülkelerin basın yayın organlarının da kayıtsızca destek verdiği belirtilen analizde, halkların ise basına ve hükümetlere rağmen meydanlarda seslerini duyurarak Filistin'e destek verdiğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; bu toplumsal hareketin Filistin halkı için tarihi bir dönüm noktası olduğu tespiti yapıldı.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Ekim 2023'ten bu yana, tüm dünya Gazze konusunda sesini tekrar tekrar ve birçok farklı şekilde açıkça duyuruyor.
Dünyanın neresine bakılırsa bakılsın, Gazze'yi destekleyen, ateşkes çağrısında bulunan, Filistin yerleşim bölgesine yardım akışını talep eden insanlar görülüyor.
İsrail; Washington, New York, Londra ve Paris'in sadık medya kuruluşları aracılığıyla yaymaya devam ettiği bariz yalanlar nedeniyle kınanıyor.
Sydney'den New York'a, Washington'a, Londra'ya, Paris'e, Brüksel'e, Sao Paolo'dan Kopenhag'a, Helsinki'den Amsterdam'a kadar neredeyse her noktada tepki sesleri net ve yüksek bir şekilde duyuluyor.
Bu, oldukça uzun bir süredir kamusal alanda ortaya çıkan en büyük küresel harekettir.
Seslerini yükseltenler, dünya kamuoyunu özetleyen iki şey talep ediyor: Gazze'de ve ötesinde Filistinlilerin katledilmesinin durdurulması ve ardından işgalin sona erdirilmesi.
Bunlar, normal demokrasilerde sadece duyulmakla kalmayıp aynı zamanda kesinlikle kabul görecek ve hemen harekete geçilecek talepler. Ancak, özellikle İsrail'in soykırım savaşının ilk üç haftasında, Netanyahu hükümeti ne yaparsa yapsın İsrail'in yanında yer alan tüm Avrupa hükümetleri, halklarının öfkesini görmezden gelirken, Ukrayna söz konusu olduğunda benzer bir öfkeyi teşvik ettiler ve buna göre hareket ettiler.
İsrail'in saldırıları devam ettikçe, meydanlardaki sesle arttı. Ancak birçok Batılı hükümeti, savaşı sona erdirmeye yönelik her çağrıyı görmezden gelerek, İsrail'e daha önce verdikleri açık destekten geri adım atmadı.
Savaşın üzerinden geçen ayların ardından ise, birçok hükümet üzerindeki baskı dayanılmaz hale geldi ve onları siyasi pozisyon almaya zorladı.
Örneğin Fransa gibi ülkeler, müttefikleri İsrail'e ve Gazze'deki sivilleri "ayrım gözetmeksizin" öldürmesine karşı öfkelerini dışa vurmaya başladı. Hatta birçok Avrupa hükümeti İsrail'i, Filistin Devletini tanımak gibi bazı tedbirler almakla tehdit etti. Belçika ve İspanya ise bu konuda başı çekti.
Bu gelişme, İsrail-Filistin meselesinin başlamasından bu yana geçen yetmiş yıl boyunca haklarını talep eden Filistin halkı için tarihi bir dönüm noktasıdır.
Belki de Vietnam Savaşı'ndan bu yana dünya ilk kez böylesine küresel bir savaş karşıtı harekete tanık oluyor.
Aynı zamanda Batı sokakları ilk kez bu kadar enerjik, bu kadar angaje ve bu kadar odaklanmış durumda.
2003'te Irak'ın işgali sırasında bile kamuoyu baskısı hiç bu kadar büyük olmamıştı. Bugün insanlar o kadar bilgili ve birbirlerine o kadar bağlı ki, sosyal medya sayesinde neredeyse anında sınırlar, kıtalar ve zaman dilimleri ötesinde gösteriler düzenleyebiliyorlar.
Büyük gösterilerin çoğu spontane, doğaçlama ve ana akım siyasi örgütlerden, siyasetçilerden ya da tanınmış kişilerden çok az destek alarak gerçekleşmiştir. Birbirinden uzak yerlerde böylesi bir insanlık denizini bir araya getiren gerçek taban hareketleridir.
Tüm bunlar; sosyal sınıf engellerini aşan sıradan çalışkan insanların, barış için yürüyen ve İsrail tarafından acımasızca ortaya konulan sömürgeciliğe son verilmesini talep eden sıradan kadınların, erkeklerin ve çocukların gerçek sesi ve duygularıdır.
Sokaklarda yeterli ivme oluştuktan sonra bu ivme, Filistinlileri açıkça desteklemeseler de İsrail'i eleştiren birçok ünlü ve seçkin kesimde de karşılık buldu.
İlginç olan ise bu büyük gösterilerin çoğınluğu Arap ya da Müslüman çoğunluğa sahip herhangi bir şehir ya da ülkeden gerçekleşmiyor.. Bu da bize, etnik köken, din ya da coğrafya gözetmeksizin, insanlığın ve toplumsal öfkenin yüzünü gösteriyor.
Bırakın Gazze'nin haritada nerede olduğunu bilmeyi, Gazze ile hiçbir dini ya da etnik bağı olmayan insanlar tek bir konuda kararlı. Filistin özgür olsun ve işgal yarın ya da on yıl sonra değil hemen şimdi sona ersin.
Gazze Savaşı'nın küresel etkisi seçimlerde görülebilir
Savaş bir gün sona erdiğinde, 7 Ekim'den bu yana tanık olduğumuz itici güç kaybolmamalıdır.
Filistin davasına yönelik bu küresel desteği sürdürmenin tek yolu, kendilerini bugünün ötesinde ve ana akım medyadan uzakta ifade etmek isteyen insanların bunu yapabilecekleri alanı bulmalarını sağlamaktır.
Yerel olarak örgütlendikten sonra, nerede olurlarsa olsunlar, tüm taban hareketleri birbirlerini destekleyebilir ve yerel olarak örgütlenirken küresel olarak hareket etmelerine yardımcı olmak için birbirlerinden öğrenebilirler.
Tanınmış bir İngiliz siyasetçi ve savaş karşıtı aktivist olan George Galloway'in, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımı reddetmesini siyasi bir güce dönüştürmeyi başarması ve küçük bir İngiliz yerleşim biriminde yerel seçimleri kazanması, yakın zamanda yaşanan iyi bir örnektir.
Birleşik Krallık'taki yerel seçimlerde gördüğümüz bu siyasi başarının, Belçika gibi yakında seçime gidecek olan bazı Avrupa ülkelerinde, ABD'de ve yaz aylarında yapılması planlanan Avrupa seçimlerinde de tekrarlanması muhtemeldir.
Savaş karşıtı hareketi ve İsrail'in kınanmasını sürdürmek ve tabandaki hareketleri birbirleriyle iyi bir şekilde bağlantılı tutmak için mümkün olan her şey yapılmalı ve dünya çapındaki bir hareketin yararına olacak şekilde bireysel başarıları üzerine daha fazla şey inşa edilmelidir.