Middle East Eye: Kampüs protestoları neden küresel düzen için bir tehdit olarak görülüyor?

İsrail karşıtı öğrenci protestoları, yakın tarihi bilen uzmanlarda güçlü bir dejavu hissi yaratıyor. İsrail protestolarını bastırma hamlelerinin dünya düzeni üzerinde öngörülemeyen etkileri olabilir!

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, Amerika'dan sonra Avrupa'ya da hızla yayılan İsrail karşıtı öğrenci protestolarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Amerika'daki ve Avrupa'daki öğrencilerin kararlı bir şekilde sürdürdüğü protestoların, yakın tarihi bilen uzmanlarda güçlü bir dejavu hissi yarattığı tespiti yapılan analizde, protestoların Arap Baharı sürecindeki gibi köklü bir değişim potansiyeli barındırdığı belirtildi.

Analizde ayrıca; protestoların adaletin baskıya karşı zafer kazandığı ve özgürlüğün sınırlar ya da güç yapılarıyla sınırlanmadığı bir gelecek arayanları birleştiren bir noktaya geldiği belirtildi.

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz

Uluslararası sahada hızla yayılan İsrail karşıtı üniversite protestoları, 2011 yılında Mısır'ın Tahrir Meydanı'nda düzenlenen ve sonunda Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesine yol açan süreci hatırlatıyor.

Amerika'daki ve Avrupa'daki öğrencileri kararlı bir şekilde görmek, yakın tarihi bilen uzmanlara güçlü bir dejavu hissi yaratıyor.

Bir Twitter kullanıcısının ifade ettiği gibi;

“Eğer protestolar hiçbir sonuç ortaya çıkarmıyorsa bırakın protesto etsinler. Eğer değişim yaratacak kadar güçlülerse, onları bastırmak artık imkansız.”

Gerçek şu ki protestolar değişimi etkileyecek bir güce sahip olduğunu yavaş yavaş ortaya koyuyor.

Bu durum, Mısır'ın ve Arap Baharı sürecindeki diğer halkların özgürlük ve haysiyet talepleriyle sokaklara döküldüğü dönemde açıkca görülmüştür.

Arap Baharı'ndaki gibi tarihteki benzer diğer örnekler de, bu tür protestoları bastırma çabalarının, onların dönüştürücü potansiyelinden duyulan korkudan kaynaklandığını göstermektedir.

Devletler, protestocuların vizyon ve kararlılıkta birleştiklerinde statükoya meydan okuyabileceklerini ve önemli bir değişime yol açabileceklerini bilirler. Bu nedenle bastırma faaliyetleri, iktidar sahiplerinin ayrıcalıklarını korumak için sıklıkla başvurdukları bir taktiktir.

Özgürlükler için mücadele

Amerika ve Avrupa da, üniversitelerde Filistin'le dayanışma içinde olan öğrencilerin değişimi tetikleme tehlikesinin farkında.

Columbia Üniversitesi ve diğer üniversitelerdeki hareket başlangıçta ABD'nin Gazze'deki soykırıma ve İsrail işgaline verdiği desteğe karşı bir protesto olarak başladı. Ancak daha sonra protestoculara yönelik baskılar, hareketi sivil özgürlükler için daha geniş bir mücadeleye dönüşmesine neden oldu.

Bugün Amerika'da yaklaşık 140 kampüse yayılan hareket, hem ifade ve toplanma özgürlüğünü hem de Gazze'deki soykırıma karşı durma hakkını savunmayı amaçlıyor.

Peki ama neden bu barışçıl protestolara karşı bu kadar agresif bir kurumsal ve polis müdahalesi oldu? Tehlikede olan ne ve üniversite yönetimleri bu protestolardan neden bu kadar rahatsız?

Öğrenciler ve öğretim üyeleri, Gazze'de yaşanan olayların Siyonist grupların üniversiteler üzerindeki etkisiyle derinden bağlantılı olduğunu ve İsrail ile işbirliğini teşvik ettiğini hızla fark ediyor.

Zira; Amerika genelinde bu kurumlar, milyarlarca dolarlık bağış fonları aracılığıyla Gazze'de devam eden soykırımda İsrail ordusunu aktif olarak destekleyen şirketlere yatırım yapıyor.

Üniversitelerin ve yetkililerin öğrenci protestolarına verdiği sert tepki, kamu düzeni ya da mali getirilerle ilgili kaygıların ötesine geçmektedir.

Bu, statükodan fayda sağlayanların güçlü çıkarlarını korumakla ilgili ve nüfuz sistemlerine meydan okumaktır.

Öğrenciler Siyonizm ile geçmişteki sömürgeci çabalar arasında çarpıcı benzerlikler buluyor, ırk ayrımcılığı, apartheid ve şiddet kalıplarını benzer bir şekilde tanımlıyor.

Önek olarak; Arap Baharı'nın bastırılması iki net sonuca yol açmıştır.

Birincisi; Mısır ve bölge ülkeleri, gelişmekte olan demokrasilerden başarısız otoriter ülkelere dönüştü.

İkincisisi ise; özgürlüğü tatmış genç nesiller artık sadece Ortadoğu için değil tüm dünya için öngörülemeyen bir yörüngeye sahip saatli bir bomba haline geldiler.

Bu nedenle, İsrail protestolarını bastırmanın benzer bir şekilde dünya düzeni üzerinde de öngörülemeyen etkileri olacaktır.

"Özgür Filistin" kavramı bu gençler için, sömürgecilik ve Siyonizm zincirlerinden küresel kurtuluşun bir sembolü olarak görülüyor.

Süreç; adaletin baskıya karşı zafer kazandığı ve özgürlüğün sınırlar ya da güç yapılarıyla sınırlanmadığı bir gelecek arayanları birleştiriyor.

Tüm bunlar gösteriyor ki; üniversite yönetimlerinin ve yetkililerin öğrenci protestolarına verdiği sert tepki, kamu düzeni kaygılarınının çok ötesine geçiyor ve dünyayı yeni bir gerçeklik bekliyor.

Tartışma