Middle East Eye: Mısır neden İsrail'i korumaya devam ediyor?
Filistin'deki katliamlara sessiz kalan Sisi Rejimi, kendi askerlerinin ölmesini bile görmezden geldi. Peki Mısır neden İsrail'i korumaya devam ediyor?
İngiltere merkezli yayın organlarından Middle East Eye'de, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçları ve katliamlara rağmen Mısır'ın İsrail'e karşı değişmeyen yaklaşımın nedenlerinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Mısır rejimlerinin genel olarak; Amerika için öneminin İsrail ile ilişkilerini sürdürmekten geçtiği fikrini içselleştirdiği belirtilen analizde, Sisi rejimi altında bu fikrin daha da derinleştiği belirtildi.
Analizde ayrıca; Mısır'ın Filistin'deki zulümlere sessiz kalmasının da ötesinde, kendi askerlerinin Refah'ta öldürülmesini bile görmezden geldiğine dikkat çekildi.
İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:
Dünya geçtiğimiz günlerde, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki Refah'ta Filistinlilere ait çadırlara düzenlediği hava saldırısının yarattığı yıkımın görüntüleriyle sarsıldı.
Bu katliam, Gazze'deki sağlık sisteminin neredeyse çöktüğü, Filistin halkının ambulanslar göndermesi ve yaralıları hastanelerine nakletmesi için çağrıların yaptığı bir dönemde gerçekleşti. Ancak halkın bu çağrıları Mısır tarafından resmi bir sessizlikle karşılandı.
Bu olaydan sonra, sınırda Mısır ve İsrail güçleri arasında çıkan ve iki Mısır askerinin ölümüyle sonuçlanan çatışma yaşandı ve Mısır sosyal medyasında bir öfke dalgası patlak verdi.
Olaya verilen resmi yanıt halkın öfkesini körükledi. İsrail medyasından bilgi yağarken, Mısır medyası neredeyse sessiz kaldı ve resmi açıklamayı bekledi.
Nihayetinde Mısır ordu sözcüsü bir açıklama yaparak ordunun silahlı saldırı olayını soruşturduğunu belirtti ancak ölen ya da yaralananlarla ilgili herhangi bir detay vermedi.
Daha sonra iki Mısır askeri için düzenlenen cenaze törenlerinde de devlet ve kurumları kayıtsız kalmaya devam etti.
Hatta ölen askerlerden Abdullah Ramadan, görev başında öldürülenler için yapılması gereken askeri bir cenaze töreniyle değil, köyünde düzenlenen halk töreniyle defnedildi.
İkinci asker İbrahim İslam Abdülrezzak ise sadece görmezden gelinmekle kalmadı, cenazesi sosyal medya üzerinden İsrail aleyhine sloganlar eşliğinde yayınlanmasına rağmen resmi kaynaklar tarafından ölümü inkar edildi.
Camp David stratejisi
Halkın yaygın öfkesine karşın Mısır'ın bu resmi kayıtsızlığı, İsrail'in 7 Ekim'de Gazze'ye yönelik savaşının başlamasından bu yana rejimin tutumuyla örtüşüyor.
Sisi rejiminin stratejisi, askeri, siyasi ve diplomatik alanlardaki tek stratejik çerçevesi olan 1978 yılında İsrail ile imzalanan Camp David Anlaşmaları etrafında dönmektedir. Bu strateji sürekli olarak rejimin işine yaramış ve rejim de bu stratejiyi sonuna kadar kullanmıştır.
Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı ve cumhurbaşkanlığının gayri resmi sözcüsü Diaa Rashwan, bir Suudi televizyon kanalına verdiği mülakatında Tel Aviv ile ilişkileri İsrail devletinin tarihindeki en büyük ödül olarak tanımladı.
Bu, iki ülke arasındaki, en büyük Arap devletini Arap-İsrail çatışmasından uzaklaştıran ve giderek Mısır stratejisinde kutsal bir idol haline gelen anlaşmanın doğru bir tanımı olabilir.
Mısır rejimleri genel olarak; Amerika için öneminin İsrail ile ilişkilerini sürdürmekten geçtiği fikrini içselleştirdi.
Bu fikir, ilk günden beri bu anlaşmadan yararlanan ve yararlanmaya devam eden Sisi rejimi altında daha da derinleşti.
Amerika'nın desteği Mısır'a yaptığı yıllık 1.3 milyar dolarlık yardımın ötesine geçerek Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası kurumlar ve Körfez ve Avrupa'daki müttefikleri aracılığıyla verdiği dolaylı desteği de kapsıyor. Bunun son örneği, rejimin ekonomik çöküşünü önlemek için IMF'nin kurtarma paketi oldu.
İsrail de Mısır stratejisinden büyük fayda sağladı. Sadece kilit bir Arap ülkesini çatışmadan uzaklaştırmakla kalmadı, aynı zamanda İsrail kamuoyuna Mısır rejiminin kendi iradesine boyun eğdiği imajını ihraç etti.
Mısırlı askerlerin öldürülmesine karşı resmi kayıtsızlık ve İsrail'in boş tehditler olduğunu ortaya çıkardığı önceki Mısır uyarı ve tehditlerine rağmen Mısır'ın tüm Philadelphia ekseninin işgali konusundaki sessizliğinde görüldüğü gibi.
Batı'nın suç ortaklığı
Bu denklem, Mısır genelinde ciddi ve yaygın seçim ihlallerine rağmen Abdülfettah el-Sisi'nin mevcut cumhurbaşkanlığı dönemini kolaylaştırmada kilit bir faktör olabilir.
Bu ihlaller Batı'da, özellikle de ABD'de de büyük ölçüde eleştirilmedi ve Refah sınır çatışmasının sabahında iki askerin ölümü dahil olmak üzere diğer birçok ihlal de görmezden gelindi.
Kahire; kötüleşen koşulların Mısır üzerindeki baskıyı arttırmasından ya da özellikle Filistinlilerin Sina'ya yerleştirilmesi konusunda barış anlaşmasını etkilemesinden korkuluyor.
Bu da rejimin Filistin davasının savunucusu gibi görünmek için propaganda amacıyla kullandığı İsrail sınırındaki askeri gerilimi arttırabilir.
Sisi'nin denklemi, rejiminin demokratik alternatifinin İsrail'e karşı düşmanca olacağını ve kendisini İsrail'e karşı savaşın bir parçası olarak gören bir halk iradesini temsil edeceğini öne sürüyor.
Sisi şimdilik bu dengeyi; ölen askerleri ve Filistin halkının canı pahasına sürdürmeye devam ediyor.