Middle East Eye: Türkiye, Batı'nın başarısız olduğu Kosova-Sırbistan krizine arabuluculuk yapabilir mi?

Kosova-Sırbistan geriliminde Kosova'yı rahatsız eden Batı politikaları ve gerilimin tırmanma nedenleri ne? Türkiye, Batı'nın başarısız olduğu bir krizde daha arabulucu mu oluyor?

1. resim

İngiltere merkezli yayın kuruluşu Middle East Eye'de, Kosova ve Sırbistan arasında son günlerde yükselen gerilim, ABD ve Batı'nın krize karşı yaklaşımı ve Türkiye'nin arabuluculuk rolüne dair bir analiz yayımlandı.

Türkiye'nin ABD ve Batı'nın başarısız olduğu bir gelişmede daha arabulucu olma ihtimali değerlendirilen analizde, tarafların Türkiye'ye dair yaklaşımları ve uzmanların Türkiye'nin bölgesel etkisi ele alındı.

İşte Middle East Eye'de yayımlanan analizin tamamı:

Sırp devlet destekli göstericilerin Kosova'nın kuzeyindeki kamu binalarına düzenlediği organize saldırı, polis ve NATO askerleri ile çatışmalara neden oldu. NATO, en az 30 askerin yaralandığı saldırıyı "kesinlikle kabul edilemez" olarak niteledi ve kınadı.

Mevcut krizin kökenleri, Kosovalı Sırpların yerel seçimleri boykot ettiği Nisan ayına kadar uzanıyor. Düşük katılımın bir sonucu olarak Kosovalı Arnavutlar, Sırp çoğunlukta olan yerel meclislerin kontrolünü ele geçirdi.

Seçilmiş Arnavut temsilciler kamu binalarına girmeye çalıştıklarında ise, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının sembolü olan “Z” amblemini taşıyan Belgrad destekli göstericiler tarafından saldırıya uğradılar.

İngiltere Dışişleri Komitesi Başkanı Alicia Kearns tarafından “stratejik tutarsızlık” olarak tanımlanan bir hareket olarak tanımlanan gelişmelerden sonra ABD, karar alma sürecini Washington aracılığıyla yürütmediği için Priştine'deki Kosova hükümetine yaptırım uygulamaya karar verdi.

Adının açıklanmasını istemeyen Kosova'da yaşayan bir akademisyen MEE'ye yaptığı değerlendirmede;

"ABD, Kosova Başbakanı Albin Kurti'ye açıkça sırtını dönüyor. Çünkü Kurti, Kosova için asla akıllarında olmayan türden bir egemenliği elde etmek için çalışıyor."

ifadelerini kullandı.

ABD, yakın bir Rus müttefiki olan Sırbistan'ın Moskova'ya daha fazla kaymasını engellemek amacıyla, şiddetin ardından Sırbistan'ı eleştirmekten büyük ölçüde kaçındı.

Aslında Washington; Priştine'nin demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının görevlerine başlaması konusunda ısrarcı olan ve giderek bağımsızlaşarak kendi ulusal çıkarlarını önceleyen bir Kosova'yı kabul etmekte zorlanıyor.

Priştine'den Middle East Eye'a konuşan bir akademisyen;

"Aslında ABD, Başbakan Kurti'yi 2020'de istediği gibi istiyor. Ama burada kimse ABD'yi desteklemiyor.”

tespitinde bulundu.

Mart 2020'de Kurti, ABD tarafından organize edilen bir "siyasi darbe" ile karşı karşıya kaldı. ABD'nin Sırbistan ve Kosova özel elçisi Richard Grenell'in, Kurti'nin hükümete verdiği desteği geri çeken sağcı Kosova Demokratik Birliği adlı küçük koalisyon ortağı üzerinde büyük baskı kurduğu bildirildi.

Kosova'da, ABD'nin bu müdahalesine karşı halkın öfkesi öyle bir hale geldi ki; bir yıl sonraki Mart 2021 seçimlerinde Kurti'nin partisi LVV, yüzde 50'den fazla oy alarak benzeri görülmemiş bir başarıya imza attı. Aslında bu sonuç Kosova halkının ABD'nin müdahalesine verdiği bir tepkiydi.

Kurti, Kosova'yı ülkedeki pek çok kişinin inanmadığı bazı politikaları uygulamaya zorlayan Washington'a karşı çıktı. Hatta Kosova'daki bazı politikacılar, ABD politikalarının Priştine'nin egemenliğini zayıflattığını düşünüyor.

 Kosova 1998-1999 yıllarında, NATO'nun yardım ettiği Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (KLA) sistematik bir etnik temizlik kampanyası başlatan Sırp güçlerini püskürttüğü bir savaşın ardından yaşanan gelişmeler sonucunda 2008 yılında bağımsızlığını ilan etti.

Bu süreçte yaklaşık 10.500 Arnavut öldürüldü veya kayboldu. 20.000'e kadar kadın tecavüze uğradı ve 800.000'den fazla Arnavut zorla evlerinden sürüldü.

Savaşın ardından Kosova, Batı'nın ve özellikle ABD'nin en sadık destekçilerinden biri oldu. Priştine'nin yollarına ABD başkanlarının ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in adları verildi. Priştine'de eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın moda tercihlerine göre satış yapan biir mağaza bile var.

Ancak bununla birlikte, giderek artan bir şekilde ülkedeki kamuoyu artık, “Batı'nın zararsız bir oyuncu olduğu” yaklaşımını kabul etmiyor.

Kurti'nin LVV partisine yakın bir siyasi aktivist;

"Son zamanlarda Kosova halkı, ABD ve AB'nin Sırbistan'ı Rusya'nın etki alanından çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapacağını düşünüyor. Batılı güçler, kesinlikle Rusya yanlısı bir ulus olan Sırbistan'ı kazanmak için dünyanın en Batı yanlısı ülkelerinden biri olan Kosova'yı feda etmeye istekli görünüyor"

değerlendirmesinde bulundu.

ABD'nin son dönemdeki eylemleri de, bu algıyı giderek daha fazla doğruluyor gibi görünüyor.

Sırp göstericilerin Kosova ve NATO güvenlik güçlerine düzenlediği saldırıların ardından ABD'nin Kosova Büyükelçisi Jeff Hovenier, Kosova'yı suçlayan açıklamalarda bulundu.

Yıllar içinde Kosova, kendisini ABD'nin her büyük dış politika hedefiyle aynı hizaya getirdi. Bunu yapan üç ülkeden biri olarak, Kudüs'te büyükelçilik açmayı kabul etti ve Lübnan Hizbullah grubunu "terör örgütü" ilan etti.

Kurti'nin LVV partisine yakın bir siyasi aktivist;

“Kosova artık giderek daha fazla onurlu davranacağı politikalar yürütmek istiyor ve alternatif ortaklar arıyor. Türkiye bunun için iyi alternatif. Batı politikasının mevcut gidişatı devam ederse ve Türk diplomasisi Balkanlar'da daha aktif hale gelirse, Kosova için Türkiye iyi bir alternatif olabilir.”

ifadelerini kullandı.

Türkiye etkin olabilir mi?

MEE ile konuşan Türk hükümet yetkililerine göre Ankara, bölgedeki gerilimleri çözmek için neler yapabileceğine giderek daha fazla odaklanıyor.

İstanbul'daki İbn-i Haldun Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Talha Köse, MEE'ye yaptığı değerlendirmede;

“Sırbistan ile güçlü ekonomik ve siyasi bağlarımız var. Ayrıca Kosova ile tabandan gelen güçlü kültürel, tarihi ve siyasi bağlarımız var. Türkiye'nin her iki tarafla da olan bu sıcak, samimi ve dengeli bağları, arabuluculuk yapabilecek özel bir konumda olduğunu gösteriyor. AB, Sırbistan ve Kosova ile daha yapıcı bir rol oynamak için devreye girmeye çalışıyor. Bu, Türkiye için diplomatik bir fırsat olabilir.”

ifadelerini kullandı.

Köse, Türkiye'nin geçen yıl Rusya ile Ukrayna arasında aracılık ettiği tahıl sevkiyatlarına ilişkin diplomatik atılımın, Ankara'nın prensipte kullanabileceği faydalı bir şablon olduğunu da belirtti.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de, Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan'ı gerilimleri yatıştırma konusunda yardım etmeye çağırdı.

Vucic;

“ABD, NATO ve AB aynı yerde. Rusya, Çin başka bir yerdeler. Bu güçlerin tamamının birbiriyle çelişen pozisyonları ve çıkarları var. Türkiye, tüm bu paydaşlarla bir zirve düzenlenmesine yardımcı olabilir.”

açıklamasında bulundu.

Dış politika uzmanı Sinan Baykent'de yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin bölgedeki varlığının "köklü ve tarihi" olduğunu ve Türkiye'nin ABD'nin aksine "eninde sonunda başarısızlığa mahkum geçici bir statüko inşa etmekle" ilgilenmediğini belirtti.

Baykent;

“Ne Brüksel ne de ABD kalıcı bir anlaşmayı hedeflemiyor. Bölgeyi tıpkı Rusya gibi bir satranç tahtası olarak görme eğilimindeler. Balkan halklarının refahını gerçekten umursuyorlar mı? Bundan oldukça şüpheliyim."

değerlendirmesinde bulundu.

Baykent, AB ve ABD'nin "son tırmanışa katkıda bulunduğunu" Türkiye'nin ise tüm bölgesel paydaşlar arasında bir denge unsuru olarak Arnavutluk, Kosova ve Sırbistan'ı bir araya getirebileceğini belirtti.

Ancak bu dengelere rağmen, özellikle ABD ve AB, Türkiye'nin Balkanlar'da daha büyük bir rol oynamasını muhtemelen hoş karşılamayacak.

AB ise bölgeyi “arka bahçesi” olarak görüyor. Ancak Baykent, bunun Türkiye'yi tüm taraflar arasında arabuluculuk yapmak ve bölgesel bir boşluğu doldurmaktan caydırmaması gerektiğine inanıyor.

Baykent;

“Ankara'nın böyle bir süreci, tarafların iç siyasetine karışmadan çözebilecek bir kapasiteye sahip olduğuna inanıyorum. Baskı değil, tehdit değil, şantaj değil, koordinasyon, anlayış ve işbirliği. Türkiye'nin bu politikası bölgede yeni bir perspektif açabilir."

ifadelerini kullandı.

Tartışma