gdh'de ara...

Middle East Eye: Türkiye'nin yeni Dışişleri Bakanı Fidan, yeni dünya düzenini nasıl şekillendirebilir?

MİT; Libya'da, Karabağ'da kazanılan zaferlerin hatta Ukrayna-Rusya arasındaki esir ve tahıl anlaşmalarının arkasındaki güçtü. Fidan'ın önünde diplomatik bir mayın tarlası olsa da dünyanın Türkiye'yi daha fazla ciddiye alması gerecek. 

1. resim

İngiltere'nin önde gelen yayın organlarından Middle East Eye'de Türkiye'nin dış politikasının ve Hakan Fidan'ın değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Dünyanın özellikle Ukrayna savaşı ile tetiklenen yeni bir döneme girdiği belirtilen analizde, Rusya'nın hedeflerine dair değerlendirmelere yer verilirken, MİT'in Libya'da Karabağ'a kadar uzanan başarılarına da atıfta bulunuldu. 

Analizde ayrıca; Hakan Fidan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başında iken, kurumu tamamen yeniden yapılandırdığı ve büyük başarılara imza attığı belirtilirken, dış politika konusunda da etkili bir isim olacağı ve dünyadaki diğer ülkelerin Fidan'ı ve Türkiye'yi daha fazla dikkate alması gerektiği tespiti yapıldı. 

İşte Middle East Eye'de yayınlanan analiz:

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna'yı sadece Karadeniz kıyı şeridinin bir parçasını geri almak için işgal etmedi. O bundan daha hırslı. Dünya düzenini değiştirmek, Batı'ya artık sözünün geçmediğini göstermek istiyordu.

Ancak onun çok kutuplu dünyası mümkün olan en kötü başlangıcı yaptı. Ukrayna askeri bir felakete dönüştü.

Rusya 17 aylık savaşta, Sovyet ordusunun Afganistan'da yaklaşık on yıl süren savaşta kaybettiği asker sayısının en az iki katını, hatta muhtemelen üç katını kaybetti.

Putin aynı zamanda müttefikleri Çin ve İran'ı da yanında tutmayı başaramadı. Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping aralarındaki ilişkiyi ballandırmak için hangi kelimeleri kullanırlarsa kullansınlar, çıplak gerçek Çin'in askeri açıdan Washington'a küresel meydan okuma rolünden en az on yıl uzakta olduğudur. Putin'in işgali Çin'i henüz oynamaya hazır olmadığı bir role sürükledi.

Rusya'nın bu girişimdeki diğer ana müttefiki olan İran da Rusya'nın bu gidişatından mutlu değil.

Bugün Tahran'daki ruh hali de iyi değil. Son tartışma; Rusya'nın BAE'nin Hürmüz Boğazı yakınlarında İran'a ait olduğunu iddia ettiği üç ada üzerindeki hak iddiasını destekleme kararı üzerine patlak verdi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun üst düzey komutanlarından Muhsin Rızai Rusya'nın "tutumunu düzeltmesi" gerektiğini söyledi. Mohammad-Javad Larijani ve Mohammad Bagher Ghalibaf gibi yüksek profilli muhafazakârlar Moskova'yı Körfez'de "Amerikan oyunu oynamakla" suçluyor.

Kaosla başa çıkmak

Rusya-İran ilişkilerinde, ABD ile İran arasında yakın zamanda varılan ve yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın uluslararası nükleer denetçilerle işbirliğini genişletmeyi, Rusya'ya balistik füze satmamayı ve Suriye ve Irak'ta Amerikan müteahhitlerine yönelik saldırıları durdurmayı taahhüt ettiği "gayrı resmi ve yazılı olmayan" anlaşma gibi başka çatlaklar da var.

2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın taraflarından biri olan Rusya, geçici bir anlaşmaya şüpheyle yaklaşıyor.

İran, yeni dünya düzeninde yol almanın eskisinin çöküşünü izlemekten daha zor olduğunu artık görüyor. Ancak tüm Orta Doğu güçleri İran'ı bu yolda takip etmiyor.

Etrafında dönen kaosla başa çıkmaya çalışan bir ülke var, o da geçmişte Rusya ve NATO ile düzenli olarak ters düşmüş olsa da Türkiye.

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa süre önce yaptığı bir atama bu açıdan çok önemli olabilir. Herkes Mehmet Şimşek başkanlığında yeni bir ekonomi ve finans danışmanları ekibi atayarak para politikasındaki değişime odaklanmışken, Erdoğan üçüncü ve son görev dönemi için aynı derecede önemli bir başka atama daha yaptı.

Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı MİT'in eski başkanı Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanlığına terfi ettirilmesiydi. Tüm dünyada genel bir kural olarak, bir ulusal istihbarat teşkilatını yönetme görevi şahinlere ayrılmıştır.

Ancak Fidan bir şahin değil. O bir entelektüel. İngilizcesi akıcı olduğu kadar entelektüel merakı da İskoç bağımsızlığından İslami teolojiye hakimiyete kadar geniştir.

Son Kale

Fidan göreve geldiğinde  FETÖ, Türk devlet kurumlarına sızmıştı. Örgüt; polis, yargı ve medyada etkiliydi. Dahası örgütün kendi üniversiteleri ve özel okullar ağı vardı. Bu ortamda MİT, güvenlik kurumlarının FETÖ’cülerin giremediği son kalesiydi.

FETÖ’cüler, 2010’da daha önce birkaç yıl emniyetin istihbaratına başkanlık yapmış olan Ramazan Akyürek’in MİT Başkanı olması için kampanya yapmıştı. Hata FETÖ’cü yayın organları, Fidan’ın “İran yanlısı” olduğu yönünde iftiralarda bulundular.

Akyürek ise daha sonra Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink’e düzenlenen suikasta göz yumduğu ve Türk aydınlarını ve siyasetçilerini hukuksuz bir şekilde dinlediği için yargılandı. Dink suikastı nedeniyle müebbet hapis cezasına mahkum oldu.

FETÖ’cüler Fidan’ı görevden almayı da denedi. Özellikle de MİT, 2016’daki darbe girişiminde helikopterle bombalanan ilk resmi kurum oldu.

Fidan, istihbarat ile dış politika arasındaki ilikiye her zaman ilgi duymuş bir isim. Hatta bu konuyu yüksek lisans tezinde de çalıştı. 1999 yılında tamamladığı tezi, bugün biraz ironik şekilde değerlendirilse de Türk istihbaratının şekillendirilmesi için model olarak CIA ve MI6’yı kullanıyor. Ancak belirtmek gerekir ki; Fidan’ın tezini yazdığı süreç, ABD’nin gücünün zirvede olduğu bir dönemdi. ABD, Soğuk Savaş’ın galibi ve dünyanın ekonomik ve askeri anlamda tartışmasız lideri konumundaydı.

Kurumlar inşa etmek

Hakan Fidan'ı ABD ve İngiliz istihbarat servisleri konusunda cezbeden şey, bunların nasıl örgütlendikleri ve kurum olarak nasıl yerleştikleriydi. Bu Türkiye'nin çok önemsediği bir konuydu. Çünkü Türkiye'de kurumsal bir yapılanma eksikliği vardı. Fidan bunu değiştirmek istedi ve MİT'i profesyonel, güvenilir ve hizmet veren bir kurum haline getirmeye çalıştı.

Aynı şeyi Türk yardım kuruluşu TİKA için de yaptı. Fidan, etnik savaş kazanının hala sıcak olduğu bir dönemde TİKA'yı Balkanlar'daki Türk etkisini genişletmek için bir araç olarak kullandı.

Fidan son 13 yıldır MİT'in başında ve kurumu tam olarak yeniden inşa etti. Stratejik analize adanmış bir bölüm ve siber savaşa adanmış bir bölüm oluşturdu.

Joe Biden'ın tercih ettiği aday Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazansaydı, MİT diğer üç bakanlıkla birlikte aşırı sağcı lider Ümit Özdağ'a verilecekti. Bu, seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu'nun ancak şimdi açıkladığı gizli bir protokolün içeriğiydi.

Fidan bir siyasetçi değil, ancak Erdoğan ile yakın bir ilişkisi var. Erdoğan birden fazla kez Fidan'ın arkasını kolladı ve Fidan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu gibi etrafındakiler muhalefete katılmak için saf değiştirdiğinde Erdoğan'a sadık kaldı.

Fidan'ın en önemli özelliği, kendisini sadece devletin hizmetkârı olarak değil, koruyucusu olarak görmesidir. Dışişleri Bakanlığı'na geçmeden önce bile MİT'in elinde çatışma bölgelerinden bazı önemli dosyalar vardı. Ermenistan'la yaşanan son çatışmada Azerbaycan'ın zafer kazanmasını sağlayan kurum MİT'di. Türkiye'nin Libya'da Wagner Grubu'na ve hain general Halife Hafter'e karşı geri adım atmasını sağlayan kurum yine MİT'di.Ukrayna ve Rusya arasında artık feshedilmiş olan tahıl anlaşmasını ve sayısız esir değişimini müzakere eden de yine MİT'di.

Diğer yandan Fidan 2010 yılında MİT başkanlığına atandığında İsrail merkezli Haaretz gazetesi İsrail savunma teşkilatının endişelerini dile getirmişti. Şimdi ise İsrail istihbaratının lider kadrosuyla ilişkileri yeniden inşa ettiği söyleniyor.

Görev süresi boyunca Fidan, Körfez siyasetinde bir nevi uzman haline geldi. Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda beceriksizce öldürülmesi olayının üstünü örtmesi için Türkiye'ye yalvaran Suudilerin telefonlarına ilk o çıktı.

Cinayetle ilgili kayıtların kamuoyuna açıklanmasını sağlayan ve CIA Direktörü Gina Haspel'i bu kayıtların önemi konusunda bilgilendiren ilk kişi oldu. Benzer şekilde, Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini veren Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Türkiye'nin ilişkilerini düzelten ilk kişi de yine o oldu.

Şimdi Fidan'ın önünde zor bir görev duruyor. Evet eski dünya düzeni sona eriyor ancak yeni dünya düzeninin oluşması için ise daha çok var.

Fidan'ın önünde, kaybedilen toprakları geri almaya çalışan Ukrayna birliklerinin karşı karşıya olduğu kadar yoğun ve bubi tuzaklı bir diplomatik mayın tarlası var.

Dış politika, tüm dengelere karşı ses ve şekil verebilecek bir zeka gerektirir. Yeni Türk Dışişleri Bakanı buna fazlasıyla sahip. Diğer dışişleri bakanlarının Fidan'ı ve Türkiye'yi daha fazla ciddiye almaları gerekecek.

Tartışma