National Interest: Gazze Savaşı'nın fayda-maliyet analizi ABD için kırılma noktasına mı ulaşıyor?
Ne ABD ne de Avrupa, insan hakları ve savaş hukuku standartlarını Gazze için savunmuyor. BM'de ateşkes kararını engelleyenler yüzlerini çamura buladı! Ters tepen süreç, ABD için kırılma noktasına mı ulaşıyor?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından National Interest'de James Dorsey imzalı çarpıcı bir analiz kaleme alındı.
ABD ve Avupa ükelerinin Ukrayna için savundukları uluslararası insan hakları ve savaş hukuku standartlarını Gazze için savunmadıkları belirtilen analizde, sürecin sonunda ABD ve İsrail'e destek veren Avrupa ülkelerinin de savaş suçlusu olabileceği belirtildi.
Analizde ayrıca, özellikle BM'de talep edilen “ateşkes” anlaşması aleyhine oy kullanan devletlerin, masum hayatların kurtarılması yerine siyasi puan toplamaya öncelik vererek yüzlerini çamura buladıkları tespiti yapıldı.
İşte National Interest'de yayınlanan analiz:
Amerika Birleşik Devletleri ve Başkan Joe Biden için Gazze savaşındaki riskler, bundan daha yüksek olamazdı.
Amerika Birleşik Devletleri için söz konusu olan ilk zorluk, aralarında Ukrayna savaşının da bulunduğu birçok konudaki tutumuna destek bulabilmek. Ancak Biden'ın İsrail'e yönelik sarılma yaklaşımı, ikiyüzlülük ve çifte standart iddialarının yaygınlaşmasına neden oldu.
Ne Amerika Birleşik Devletleri ne de Avrupa, Ukrayna için savundukları uluslararası insan hakları ve savaş hukuku standartlarını Gazze savaşında inandırıcı bir şekilde savunmuyor.
Batılı bir diplomat yaptığı değerlendirmede;
“Gazze'de kalpler ve zihinler için yıllarca verdiğimiz savaşı kaybediyoruz. Sahip olduğumuz güvenilirlik ve ahlaki zemin artık yok. Kurallara dayalı bir dünya düzeni gibi ifadeler anlamsız. Evrensel insan hakları ve uluslararası hukuk konusundaki ısrarımızı ilk olarak biz bir kenara atarsak, dünyanın geri kalanı neden ciddiye alsın ki?"
ifadeleri kullanıyor.
The Economist ise daha “umutlu” bir yaklaşımla Amerika'nın "özellikle de müttefikleriyle birlikte güvenliği arttırmak için çalışırsa, hala bölgeye sunabileceği çok şey olduğunu" yazdı.
Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Gazze'de, "acil, kalıcı ve sürekli bir insani ateşkes" çağrısında bulunan bir karar lehine yapılan oylamanın sonuçları bu süreci aslında özetliyor.
Tasarıda kullanılan dil, ABD'nin ateşkes çağrısı yapmayı reddederek bunun yerine "insani duraklama" ya da "insani koridorlar" gibi ifadelerde ısrar etmesine uyum sağlamak üzere tasarlanmıştı.
CBS'in Face the Nation programında konuşan ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan;
"Rehineleri kurtarmak için insani bir duraklama iyi bir şey olabilir ama Hamas'ın da bu süreyi kendi lehine kullanmaya çalışacağından emin olabilirsiniz.”
ifadelerini kullandı.
Sullivan aynı zamanda Hamas'ın sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı iddiasının durumu değiştirdiğini belirterek;
“Bu durum, İsrail'in teröristlerle masum siviller arasında ayrım yapma ve bu askeri operasyonu yürütürken masum sivillerin hayatlarını koruma sorumluluğunu azaltmıyor. Bu havadan saldırı için de geçerlidir. Karadan saldırmak için de geçerlidir."
açıklamasında bulundu.
ABC News'de yayınlanan This Week programına verdiği ayrı bir mülakatta ise Sullivan, İsrail'in hava saldırılarında binlerce masum Filistinli sivilin öldüğünü kabul etti ancak bu ölümlerin uluslararası hukuku ihlal ettiğini söylemekten kaçındı.
"Bu çatışmada binlerce Filistinli sivil hayatını kaybetti ve bu mutlak bir trajedi. Bu insanlar ölmeyi hak etmediler. Bu insanlar barış, kutsallık ve haysiyet içinde yaşamayı hak ettiler" dedi.
Biden daha önce de Gazze'nin Hamas kontrolündeki sağlık bakanlığı tarafından verilen Filistinli kayıp rakamlarına şüpheyle yaklaşmıştı.
Filistinli analistler, ABD'nin İsrail'in ayrım gözetmeksizin gerçekleştirdiği bombardımana yardım ve yataklık ederek İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerine suç ortağı olabileceğini iddia ediyor.
Önde gelen 250'den fazla İngiliz hukukçu açık bir mektupla hükümetlerine, Birleşik Krallık'ın Cenevre sözleşmeleri uyarınca uluslararası insancıl hukukun diğer devletler tarafından ihlal edilmesini teşvik etmeme, bu ihlallere yardım ve yataklık etmeme yükümlülüklerine uymasını sağlamak üzere "acil adımlar atması" tavsiyesinde bulundu.
İsrail hava saldırıları Kudüs yakınlarındaki bölgelerin yanı sıra Gazze Şehri'ndeki Al-Shifa hastanesini de vurdu. İsrail, Hamas'ın hastaneleri komuta merkezi olarak ve yeraltı tünel ağını kamufle etmek için kullandığını iddia ediyor.
Diğer yandan Hamas'ın Gazze lideri Yahya Sinvar, İsrail hapishanelerinde bulunan tahmini 6,600 Filistinli için "derhal" takas edilmesini önerdi. Hamas, İsrail'in hava saldırılarında 50 rehinenin öldüğünü iddia ediyor.
Adil olmak gerekirse, BM kararını destekleyenler ve karşı oy kullananların hepsi, masum hayatların kurtarılması yerine siyasi puan toplamaya öncelik vererek yüzlerini çamura buladılar.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın büyük bir kısmı için en büyük sorun, Gazze'deki katliamın yürek parçalayan sahnelerinin savaş görüntülerine hakim olmasıyla birlikte, ikiyüzlülük ve çifte standart algıları nedeniyle bu çamurun kendilerine yapışmasıdır.
Arap ve Müslüman dünyası da dahil olmak üzere bölgenin, Gazze savaşında iyi bir seçeneği olmadığı kesin. Çnkü ABD, İsrail ve Filistin alanında gerçek anlamda nüfuz sahibi olan tek güç pozisyonunda.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olarak seçilen Cumhuriyetçi Mike Johnson'ın ilk icraatı, İsrail'i destekleyen ve ezici bir çoğunlukla kabul edilen bir yasa tasarısı sunmak oldu. Tasarı, Kongre ile ABD ve dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin sokaklarında savaşa karşı yürüyen binlerce kişiyle çok daha bölünmüş olan kamuoyu arasındaki uçurumu gözler önüne serdi.
Protestolar 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline karşı düzenlenen kitlesel gösterileri anımsatıyor. O protestolar çatışmaları durdurmadı ama kamuoyunu ve siyasi liderlerin kariyerlerini şekillendirdi.
İsrail'in şu ana kadarki sınırlı kara saldırısının ABD baskısının bir sonucu mu yoksa Gazze Şeridi'ne yönelik geniş çaplı bir işgalin ilk aşaması mı olduğu hemen anlaşılamadı. Acak gerçek şu ki; ABD'nin baskısı, İsrail'i ayrım gözetmeksizin gerçekleştirdiği bombardımandan vazgeçmeye ikna edemedi.
Diğer yandan, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in siyasi bir etkinlikte İsrail'in aşırı sağının hakim olduğu Bnei Brak ve Elad kentlerindeki sivillere silah dağıttığına dair sosyal medyada yer alan fotoğraflarla ortaya çıktı.
Bütün bu gelişmeler, ABD'nin bu savaştaki fayda-maliyet analizinin artık bir kırılma noktasına ulaşacağının tartışılmasına neden olmaya başladı.
Gazze'den gelen üzücü görüntüler ve artan uluslararası kamuoyu baskısı bu noktanın çok da uzak olmadığını gösteriyor.