New Orleans'taki saldırı ABD'nin PKK/YPG'yi kurtarmasına yeter mi?
Birileri terör örgütü DEAŞ'ı kaldırdıkları raftan indirerek yeniden aynı görevi vermiş gözüküyor. Ancak izleyiciler, artık bu tiyatrodan sıkıldı.
O bildik tiyatro bir kez daha sahnede. İzleyicileri, uluslararası toplum. Bu kötü oyunun yeniden perdelenmesi, Washington'daki senaristler için son bir umut olsa da izleyiciler artık aynı tiyatro oyununa maruz kalmaktan sıkıldı. Evet, New Orleans ve Las Vegas'taki saldırılardan bahsediyoruz.
1 Ocak'ta ABD'nin New Orleans şehrinde aracını kalabalığın üstüne süren ve sonra ateş eden bir saldırgan 15 kişiyi öldürdü. Saldırının ardından yapılan ilk açıklamada olayın bir terör eylemi olmadığını belirten yetkililer, gün içerisinde fikir değiştirerek terör saldırısı ihtimalini araştırmaya karar verdi. Daha sonra da saldırganın aracında DEAŞ bayrağı bulunduğu duyuruldu.
Aynı gün Las Vegas'taki Trump Hotel'in önünde de bir Tesla Sybertruck patladı. Patlamadan sonra olayın bir terör saldırısı olabileceği açıklandı ve hızla iki olay arasında bağlantı kurma çalışmaları başladı.
2 Ocak'ın sabah saatlerinde ise New York'taki bir gece kulübüne silahlı saldırı düzenlendi, saldırıda en az 11 kişi yaralandı. New York polisi de hiç vakit kaybetmeden soruşturma başlatarak bu hadisenin bir terör saldırısı olup olmadığını araştırmaya başladı.
Elbette bu olaylar, eşzamanlı terör saldırıları olabilir. Bu saldırıları gerçekleştiren terör örgütü DEAŞ da olabilir. Buna bir itirazımız yok, olamaz. Zaten ABD Başkanı Joe Biden da yaptığı açıklamada New Orleans saldırısını düzenleyen şahsın DEAŞ'ın ideolojisini benimsediğini iddia etti. Burada DEAŞ'ı ya da bir terör eylemini aklamaya çalışacak kadar basiretsiz ve vicdansız değiliz. Burada sahnede oynanan oyunu herkes izlerken, perdenin arkasında olan biteni anlatmaya çalışıyoruz.
Gelin biraz geçmişe gidelim. ABD'nin Irak'tan çekildiği, DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de oluşan güç boşluğunu fırsata çevirerek alan hakimiyeti elde ettiği ve nihayetinde Amerikalıların DEAŞ ile mücadele iddiası çerçevesinde Irak ve Suriye'ye geri döndüğü günleri hatırlayalım.
ABD, 2003'te işgal ettiği Irak'ta 1 milyon sivili katlettikten sonra uluslararası toplumun tepkisini çekmiş, "demokrasi ve özgürlük" götürme iddiasıyla gittiği ülkeden uluslararası saygınlığını kaybetmiş bir aktör olarak çekilmek zorunda kalmıştı. Arkasında da kan, yıkım, gözyaşı, mezhep çatışmaları ve kaos bırakmıştı. Ancak bilinen bir gerçek var ki Amerikalılar girdikleri bir ülkeden çıkarılmadıkları sürece çekilmezler.
Öyleyse Irak'tan gidiyorlarsa, uygun koşulları oluştuğunda geri gelmek için çekiliyorlardı. Hatta gerekli koşulları hazırlayarak... Nitekim DEAŞ'ın Irak ve Suriye'deki işgalleri, tam da bu noktada ABD'ye geri dönüş biletini sunmuştu.
ABD'nin Suriye'deki varlığı konusunda da DEAŞ kilit görev üstlenmiş ve DEAŞ ile mücadele adı altında Suriye'de varlık gösterme ve terör örgütü PKK/YPG'yi destekleme stratejisi hayata geçirilmişti. Dolayısıyla DEAŞ'ın güçlenmesi, Amerikalıların bölge stratejisine büyük hizmette bulundu.
Bu noktada DEAŞ'ın kurucusu Ebubekir El Bağdadi'nin özgeçmişindeki bir noktayı hatırlayalım. Bağdadi, 2 Şubat 2004'te Felluce'de Amerikalılar tarafından tutuklanmış, Ebu Gureyb ve Buka gibi işkenceleriyle ünlü cezaevlerinde kalmış ve hapisten çıktıktan sonra da önce Irak El Kaidesi'nin başına geçmiş ve daha sonra da terör örgütü El Kaide'ye olan bağlılığını keserek terör örgütü DEAŞ'ı kurmuştu. Burada "Bağdadi, DEAŞ'ı kurma görevi verilerek mi serbest bırakıldı?" sorusunu sormak abartılı bir kuşku olmasa gerek. Nitekim DEAŞ'lıların Irak'tan Afganistan'a Amerikan askerlerinin eskortluğunda nakledildiği günler de hafızalardaki yerini koruyor.
Kısacası DEAŞ'ın bir misyonu vardı ve Amerikalıların bölgeye dönüşünün önünü açmak ve terör örgütü PKK/YPG'yi meşrulaştırmaya dönük stratejiye hizmet etmek gibi görevleri yerine getirerek bu misyonu tamamladı. Bağdadi öldürüldü ve DEAŞ, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun gelmesiyle inine çekildi ya da yeniden ihtiyaç duyulacağı zamana kadar rafa kaldırıldı.
Kuşkusuz vekalet savaşları çağımızın bir gerçeği. Özellikle de "failed state" denilen başarısız devletlerde yaşanan gelişmeleri yönlendirmek isteyen büyük devletler, terör örgütlerini vekil unsur olarak kullanmak suretiyle kendi çıkarlarına ulaşmaya çalışıyorlar. En net ifadeyle ABD'nin Irak ve Suriye'de yaptığı şey de radikal bir terör örgütü üzerinden oluşturulan korkuyu desteklediği laik bir terör örgütüne alan açacak şekilde kullanmak ve bölgeye geri dönmekti.
Şimdi günümüze dönelim. Artık Suriye'de koşullar değişti. ABD'nin "kara gücüm" dediği terör örgütü PKK/YPG zorda. Suriye'nin yeni yönetimi, ülkenin toprak bütünlüğünden taviz vermemeye kararlı. Üstelik ABD seçimlerini kazanan Donald Trump da Amerikan askerlerinin Suriye'den çekilmesini savunuyor. Haliyle Joe Biden yönetimi telaş içerisinde. Yıllardır eğittikleri, silahlandırdıkları ve bütçeden önemli paylar ayırdıkları terör örgütü tasfiye edilmek üzere.
Amerikalı yetkililerin PKK/YPG'nin Suriye'den kovulacağını anlayınca düştükleri telaşı bizzat Beyaz Saray ve Pentagon'dan yapılan günlük açıklamalarda görmek mümkün.
Gün geçmiyor ki bir Beyaz Saray yetkilisi ya da bir Pentagon Sözcüsü çıkıp da PKK/YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde üstlendiği gardiyanlık görevinin "öneminden" bahsetmesin. Gün geçmiyor ki bir Amerikalı, DEAŞ'ın yeniden canlanabileceği ihtimalinden söz ederek PKK/YPG'nin Suriye'deki işgalini meşrulaştırmaya kalkmasın. Fakat Amerikalılar yaptıkları açıklamalarla ne Suriye'nin yeni yönetimini ikna edebilir ne de bölgedeki yeni gerçekliği değiştirebilir.
O halde Washington'un daha sansasyonel bir olaya ihtiyacı var. Biden'ın görevi devretmesine günler kaldı. Öyle bir şey yaşanmalı ki Amerikan müesses nizamı Trump'ı baskı altına alarak Suriye'den çekilme kararını gözden geçirmeye ikna etsin, öyle bir gelişme yaşanmalı ki PKK/YPG'nin ABD için mühim bir partner olduğuna tüm Amerikalılar ikna olsun.
O gelişme, 11 Eylül saldırıları kadar büyük olmasa da 11 Eylül'ü hatırlatmalı. Evet New Orleans, Las Vegas ve New York'ta tam da buna tanıklık ediyoruz. Üstelik eski Amerikan askerlerinin gerçekleştirdiği saldırılar vesilesiyle.
Ezcümle, birileri DEAŞ'ı kaldırdıkları raftan indirerek yeniden aynı görevi vermiş gözüküyor. Bir diğer ifadeyle bildik oyun, bir kez daha sahnede. Ancak bu tiyatronun izleyicileri artık aynı tiyatroyu izlemekten çok sıkıldı.