gdh'de ara...

New York Times: Amerikalı milyarderler demokrasi karşıtı koalisyon kuruyor

New York Times Musk, Murdoch ve Thiel gibi ‘oligarkların’ Trump sevgisini analiz etti.

1. resim

ABD’li profesör Robert Bernard Reich  Musk, Murdoch ve Thiel gibi milyarderlerin Trump sevgisini analiz etti.

Gizli yemek

Elon Musk ile girişimci ve yatırımcı David Sacks’ın geçtiğimiz ay Hollywood’da gizli bir milyarderler yemeği düzenlediği bildirildi. Amaçları Joe Biden’ı mağlup edip Donald Trump’ı Beyaz Saray’a yeniden yerleştirmek. Davetli listesinde PayPal kurucusu Peter Thiel, medya patronu Rupert Murdoch, finansör Michael Milken, Uber kurucusu Travis Kalanick ve Trump’ın Hazine bakanı Steven Mnuchin de vardı.

Öte yandan Musk, kendisine ait X platformunda Biden karşıtı söylemlerinin seviyesini ve sıklığını artırıyor.

The New York Times tarafından yapılan bir analize göre, Musk bu yıl ayda ortalama en az yedi kez Başkan Biden hakkında paylaşımda bulundu. Biden’ın yaşından sağlık ve göçmenlik politikalarına kadar çeşitli konularda mevcut başkanı eleştirdi ve “aşırı sol bir siyasi makinenin trajik paravanı” olarak nitelendirdi.

Sosyal medya gücü

The New York Times’ın analizi, aynı süre zarfında Musk’ın Trump lehine 20’den fazla paylaşım yaptığını ve Trump’ın karşı karşıya olduğu ceza davalarının medya ve savcılık önyargısının sonucu olduğunu iddia ettiğini gösteriyor.

Bu hiç de küçük bir mesele değil. Musk’ın X’te 184 milyon takipçisi var ve platformun sahibi olduğu için algoritmayı manipüle ederek paylaşımlarını gören kişi sayısını en üst düzeye çıkarabiliyor.

Hiçbir sosyal medya firması lideri, dünyanın dört bir yanındaki otoriter liderleri destekleme konusunda Musk kadar ileri gitmemiştir. Musk eski Twitter’ı Trump’ın yanı sıra Hindistan’ın Narendra Modi’sini, Arjantin’in Javier Milei’sini ve Brezilya’nın Jair Bolsonaro’sunu desteklemek için kullandı.

Bunların bazıları Musk’ın ticari çıkarlarına yardımcı olan liderler. Hindistan’da Tesla araçları için daha düşük ithalat vergisi sağladı. Brezilya SpaceX’in uydu internet hizmeti Starlink için büyük bir yeni pazar açtı. Arjantin’de ise Tesla’nın bataryaları için en önemli mineral olan lityuma erişimi sağlamlaştırıldı.

Özgürlük ve demokrasi uyumlu değilmiş

Ancak ortada daha derin bir şeyler dönüyor. Musk, Thiel, Murdoch ve yandaşları demokrasiye karşı bir hareketi destekliyor. Milyarder teknoloji finansörü Peter Thiel “Artık özgürlük ve demokrasinin uyumlu olduğuna inanmıyorum” diye belirtti.

Eğer özgürlük demokrasi ile uyumlu değilse ne ile uyumludur?

Thiel 2020 seçimlerinin çalındığını ve Biden’ın göçmen politikasının “daha fazla sayıda Demokrat seçmenin bu ülkeye akması” anlamına geldiğini iddia eden J. D. Vance’in Cumhuriyetçi Ohio senatörlüğü kampanyasına 15 milyon dolar bağışlamıştı (Vance şu anda Trump’ın başkan yardımcısı olasılıkları listesinde üst sıralarda).

Thiel ayrıca, Trump’ın 2020 seçimlerini kazandığını iddia eden ve modern Singapur’un otoriter kurucusu Lee Kuan Yew’e hayranlık duyan Blake Masters’ın Arizona’daki Cumhuriyetçi Parti ön seçim yarışına da en az 10 milyon dolar bağışladı.

Milyarderlerin parası şimdi de 2024 seçimlerine akıyor. Americans for Tax Fairness tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, sadece 50 aile 2024 seçim döngüsüne şimdiden 600 milyon dolardan fazla para aktardı. Bu paranın çoğu Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi’ne gidiyor.

Blackstone Group’un milyarder başkanı ve CEO’su Stephen A. Schwarzman - ki kendisi 6 Ocak’ta ABD Kongre Binası’na yapılan saldırıyı bir “ayaklanma” ve “değer verdiğimiz demokratik değerlere bir hakaret” olarak nitelendirmişti - Trump’ı destekliyor. Gerekçesi şu: “Ekonomi, göç ve dış politikalarımızın ülkeyi yanlış yöne götürdüğüne inanıyorum.”

Petrolcülerden 1 milyar dolar istedi

Kısa süre önce bir grup üst düzey petrol yöneticisinden kampanyası için 1 milyar dolar toplamalarını isteyen Trump, seçilmesi halinde Biden tarafından kabul edilen düzinelerce çevre kuralını ve yeşil enerji politikasını “derhal” tersine çevireceği sözünü verdi. Washington Post’a göre Trump, “kendisi sayesinde kaçınacakları vergilendirme ve düzenlemeler nedeniyle” bu parayı sağlamanın zenginler adına bir “anlaşma” sayılacağını yazdı.

ABD’nin en büyük ve en karlı bankası JPMorgan Chase’in yönetim kurulu başkanı ve üst düzey yöneticisi, dünyanın en etkili CEO’larından biri olan Jamie Dimon geçen ocak ayında İsviçre’nin Davos kasabasındaki Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada Trump’ın başkanlık dönemindeki politikalarına övgüler yağdırdı. Dimon “Bir adım geriden bakın ve dürüst olun. Trump ekonomiyi oldukça iyi büyüttü. Vergi reformu işe yaradı” dedi.

Saçma. Trump döneminde ekonomi 2.9 milyon iş kaybetti. Pandemi öncesinde dahi Trump dönemindeki istihdam artışı Biden dönemindekinden daha yavaştı.

Trump’ın vergi indiriminin faydalarının çoğu JPMorgan Chase gibi büyük şirketlere ve Dimon gibi zengin bireylere giderken maliyetler bütçe açığında dev bir delik açtı. Eğer Trump’ın vergi indirimleri, Bush’un vergi indirimleri ve bunların uzantıları olmasaydı, federal borcun ulusal ekonomiye oranı şimdi düşüşte olacaktı.

Milyarderlerin Trump’a ve Cumhuriyetçi Parti’ye artan para akışının kısmen Trump yönetiminde ek vergi indirimleri ve bazı yasal düzenlemelerin geri alınması beklentisinden kaynaklandığı açık.

Ama hepsini açıklamaya yetmez. Bu Amerikan oligarkların daha büyük bir hedefi de demokrasiyi geri götürmek.

Kasım ayındaki bir podcast’te kendisine artık daha politik olup olmadığı sorulan Musk şu itirafta bulundu: “Eğer uygarlığa yönelik bir tehdit olarak gördüğüm ‘woke’ zihinler virüsüyle mücadeleyi politik olarak görüyorsanız, evet. Woke zihin virüsü komünizmin yeniden markalanmış halidir.” (Oksijen’in notu: Woke, ABD’de ortaya çıkan, sosyal adalet ve ırksal eşitliğe vurgu yapan hareketler için kullanılan bir terim. Amerikan sağı tarafından “aşırı duyarlılık” diye özetlenebilecek eleştirel bir anlamda kullanılıyor.)

Komünizm dönüyor mu?

Eski nesil zengin Amerikalı muhafazakarlar Barry Goldwater gibi adayları desteklemişti çünkü Amerikan kurumlarını korumak istiyorlardı. Musk, Thiel, Murdoch ve bugünkü demokrasi karşıtı hareketi destekleyen diğer milyarderler pek bir şeyi korumak istemiyorlar. En azından sosyal güvenlik, medeni haklar ve hatta kadınların oy hakkı da dahil olmak üzere 1920’lerden sonra meydana gelen hiçbir şeyi korumak gibi bir dertleri yok. Thiel’in yazdığı gibi: “1920’ler Amerikan tarihinde siyaset konusunda gerçekten iyimser olunabilecek son on yıldı. 1920’den bu yana, refahtan yararlananların sayısındaki büyük artış ve kadınlara oy hakkının tanınması - ki bu iki seçmen kesiminin özgürlükçüler adına çetin olduğu bilinir - ‘kapitalist demokrasi’ kavramını bir oksimoron haline getirdi.”

Eğer “kapitalist demokrasi” bir oksimoron haline geliyorsa, bunun nedeni kamu yardımı ya da kadınların oy kullanma hakkına sahip olması değil. Musk ve Thiel gibi milyarder kapitalistlerin Trump ve etrafındaki neofaşistleri destekleyerek demokrasiyi öldürmeye niyetli olmalarından kaynaklanıyor.

Eğer Amerika Yaldızlı Çağ’dan ve 1930’larda bir kanser gibi büyüyen faşizmden bir şey öğrendiyse o da Musk, Thiel ve diğer milyarderlerin şu anda tam anlamıyla sergilediği gibi, gelir ve servetteki büyük eşitsizliklerin siyasi güçteki büyük eşitsizlikleri körüklediğidir. Güç eşitsizlikleri de hem demokrasiyi hem de özgürlüğü yok eden diktatörleri yaratır. Faşist diktatörlerin yönetiminde hiç kimse güvende değildir, oligarklar bile.

Özgürlüğümüzden artakalanları korumak istiyorsak demokrasi karşıtı hareketin karşısına, öz yönetim kurumlarını Musk ve Thiel gibi oligarklardan ve Trump gibi neofaşistlerden koruyan cesur bir demokrasi yanlısı hareketle çıkmalıyız.

Batı Şeria’da İsrail egemenliğinin tanınması

Trump’ın en önemli bağışçılarından olmak isteyen İsrailli-Amerikalı "hayırsever" Miriam Adelson’un ise ilginç bir şartının olduğu öne sürüldü.

Haaretz’de yer alan habere göre, Adelson Trump’ın en büyük bağışçısı olmak istiyor ama karşılığında Batı Şeria üzerinde İsrail egemenliğinin tanınmasını talep ediyor.

New York Times, 2016 yılında Trump’ın Cumhuriyetçi önseçimleri kazanması ancak Hillary Clinton’ın karşısına bağışçısız çıkmasının ardından kumarhaneler kralı Sheldon Adelson’ın kendisine bir anlaşma teklif ettiğini yazmıştı: ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması karşılığında 20 milyon dolar. Bu, her iki adam için de verimli ve ödüllendirici bir ilişkinin başlangıcı oldu. Sonuçta Adelson Trump’a 90 milyon dolardan fazla bağışta bulundu, elçilik Kudüs’e taşındı ve Trump’ın yardımcılarının tavsiyesine rağmen Adelson Trump’ın en etkili bağışçısı oldu.

Sheldon’ın ölümünden sonra dul eşi Miriam Adelson’un da kocasının dört yıl önce yaptığından çok daha fazla bağışı Trump’a yapmak istediği ama “hayırsever”in koşulları olduğu duyuruldu.

Tartışma