gdh'de ara...

Newsweek: İran'ın “savaş mı itidal mi” ikilemi

Ortadoğu'da yaşanan gerilimler, Tahran ve Washington için nasıl büyük bir teste dönüştü? İran ve İsrail arasındaki “intikam döngüsü” nereye evrilecek?

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından Newsweek'de, İran ve İsrail arasında gün geçtikçe artan gerilimin ve “intikam döngüsünün” geleceğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.

ABD'deki seçimlere sadece 3 ay kala Ortadoğu'da yaşanan gerilimlerin sadece İran ve İsrail için değil ABD için de büyük bir test haline geldiği belirtilen analizde, İran'ın vekilleri ve İsrail arasındaki karşılıklı misillemelerin her an kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunuldu.

Analizde ayrıca; bölgede bulunan askeri ve istihbarat uzmanlarının görüşlerine ve çatışmanın geleceğine dair değerlendirmelere yer verildi.

İşte Newsweek'de yayınlanan analiz:

İran, Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesine misilleme yapmak için seçeneklerini değerlendirmeye devam ederken, bölgesel krizin nereye gideceği konusunda da yoğun tartışma devam ediyor.

ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin arabulucular Mısır ve Katar'la birlikte İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Hamas'ın yeni lideri Yahya Sinvar'ı uzun süredir tıkanmış olan ateşkes görüşmelerinde bir ilerleme sağlamaya zorlamasıyla birlikte, çatışmaların tükettiği bölgede nadir görülen bir itidal anı için bir umut ışığı belirdi.

Ancak böyle bir anlaşmanın mümkün olup olmadığı ya da Tahran ve müttefiklerinin intikam iştahını tatmin edecek kadar ileri gidip gitmeyeceği, Orta Doğu üzerinde beliren uğursuz bir değişken olmaya devam ediyor.

İranlı araştırmacı Mostafa Najafi;

“Haniye'nin Tahran'da öldürülmesi, İran'ın askeri karar alıcılarını, İsrail'in eylemlerini dizginlemek için Sadegh operasyonuna kıyasla daha kararlı, acı verici ve stratejik bir yanıt tasarlamaları ve uygulamaları gerektiği sonucuna götürdü.”

değerlendirmesinde bulunarak, İran'ın Nisan ayında Suriye'deki İran askeri personelinin öldürülmesi üzerine İsrail'e yönelik eşi benzeri görülmemiş füze ve insansız hava aracı saldırısına atıfta bulundu.

Tahran ve Washington için bir test

İran'ın Birleşmiş Milletler Misyonu yaptığı son açıklamada İran'ın öncelikli hedefinin Gazze'deki savaşı sona erdirmek olduğunu ve İsrail'in Haniye'nin ölümünün hesabını vermesini sağlamanın Tahran'ın hakkı olduğunu, ancak böyle bir eylemin ateşkes çabalarını sekteye uğratmaması gerektiğini ifade etti.

İranlı misyon ayrıca;

“Önceliğimiz Gazze'de kalıcı bir ateşkes sağlanmasıdır. Hamas tarafından kabul edilen herhangi bir anlaşma bizim tarafımızdan da tanınacaktır. İsrail rejimi son terör eylemiyle ulusal güvenliğimizi ve egemenliğimizi ihlal etmiştir. Gazze'deki ateşkesle hiçbir ilgisi olmayan meşru müdafaa hakkına sahibiz."

değerlendirmesinde bulundu.

Açıklamada ayrıca Tahran ve Washington arasında iletişimin varlığı teyit edildi. Ancak bu görüşmelerin içeriği hakkında daha fazla ayrıntıya girilmedi.

Aynı günün erken saatlerinde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi İletişim Danışmanı John Kirby gazetecilere yaptığı açıklamada, “Biden'ın İsrail'in savunulmasına yardımcı olmaya yüzde yüz kararlı olduğunu ve bunu yapmak için bölgeye yeterli miktarda ve nitelikte askeri kabiliyetler yerleştirdiklerini" açıkladı.

Hamas ve İsrail temsilcileri ise olası anlaşmanın içeriğine dair farklı açıklamalar yaptılar ve artan baskıya rağmen pozisyonlarını henüz kamuoyu önünde yumuşatmadılar.

Diğer yandan yaşanan kriz, Pezeşkiyan'ın Hamaney ve Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi ve Devrim Muhafızları da dahil olmak üzere diğer etkili kurumlarla nasıl çalışacağı konusunda erken ve belirleyici bir sınava işaret ediyor.

Eksen ile koordinasyon

İran'ın Direniş Ekseni olarak bilinen ve ön saflarında Lübnan'daki Hizbullah hareketinin yer aldığı gayrı resmi koalisyonu nasıl yönlendireceği önemli bir merak konusu.

Zira; Haniye'nin ölümünden bir gün önce İsrail'in düzenlediği bir hava saldırısında Hizbullah'ın üst düzey askeri yetkilisi Fuad Şükr de öldürülmüştü.

İsrail Ordusu, Şükr'ün İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nde bulunan Mecdel Şems kasabasına yönelik ölümcül roket saldırısında rol oynadığı iddiasıyla öldürüldüğünü açıklarken, Hizbullah saldırıya karıştıklarını net bir dille reddetti.

Hizbullah ldieri Hasan Nasrallah ise geçtiğimiz salı günü yaptığı konuşmada;

"Cevabımız kesinlikle gelecek ve güçlü, etkili ve tesirli olacak"

ifadelerini kullandı.

Nasrallah konuşmasında ayrıca, çok uluslu Direniş Ekseni'nin tamamının koordineli bir saldırı ya da bir dizi saldırı düzenleyebileceğini de ima etti.

Reisi'nin resmi olarak kötü hava koşullarından kaynaklandığı açıklanan ölümcül kazasının şokunu hala üzerinden atamayan İran, Haniye'nin Devrim Muhafızları tarafından kullanılan güvenli bir yerleşkede öldürülmesiyle ülkenin güvenliğini bir kez daha sorgulamaya başladı.

İsrail'in İran içinde nadiren iddia edilen sabotaj ve suikast eylemleri gerçekleştirme konusunda uzun bir geçmişi var ve bu eylemler genellikle ülkenin nükleer programıyla bağlantılı tesis ve kişileri hedef alıyor.

İran geniş kapsamlı konvansiyonel silahlardan oluşan bir cephaneliğe ve çok daha büyük bir orduya sahipken, İsrail bölgedeki hedefleri vurmak için kullandığı bir dizi gelişmiş platforma sahip.

İran'ın aksine İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğuna da inanılıyor.

İran'ın Nisan ayında İsrail'e karşı gerçekleştirdiği geniş çaplı füze ve insansız hava aracı saldırısının ardından İsrail'in İran'ın İsfahan kentindeki bir hava üssüne misilleme amaçlı bir hava saldırısı düzenlediği bildirilmiş, ancak her iki ülke de olayı önemsiz göstermişti.

Ancak şimdi İran'ın İsrail'e karşı daha büyük bir saldırı düzenlemesi halinde bunun sonuçları daha ağır olabilir ve muhtemelen İsrail'in ekmeğine yağ sürebilir.

Tel Aviv'deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı ve eski bir istihbarat yetkilisi olan Raz Zimmt;

"Gecikmenin başlıca nedeninin Beyrut ve Tahran'daki karmaşık istişareler ve karar alma süreci olduğuna inanıyorum. Bu sürecin amacı Şükr ve Haniye suikastlarına mümkün olan en iyi yanıtı verirken, İsrail'le topyekün bir savaş riskini en aza indirmektir. İran, Hizbullah ve diğer İran vekillerinin pozisyonlarını koordine etme ihtiyacı da yanıtın gecikmesine neden olabilir.”

değerlendirmesinde bulundu.

Zimmt ayrıca "özellikle Pezeşkiyan'ın seçilmesinin ardından İran yönetimi içinde yaşanan iç tartışmaların karar almayı daha da zorlaştırmış olabileceğine" inandığını belirtiyor.

Tartışma