Newsweek: Trump'ın dönüşü ile Avrupa'nın Ukrayna stratejisi nasıl şekillenecek?

Avrupa ülkelerinin “Ukrayna'nın kazanması için ne gerekiyorsa yapılsın” yaklaşımı değişiyor mu? Trump'ın dönüşü ile Avrupa'nın Ukrayna stratejisi nasıl şekillenecek?

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Newsweek'de, yeniden Beyaz Saray'a dönmeye hazırlanan Trump ile birlikte, Avrupa'nın Ukrayna stratejisinin nasıl şekilleneceğine dair seçeneklerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Trump'ın kısa bir süre içerisinde savaşı bitireceğine dair vaadinin ve Ukrayna özel temsilcisi olarak atadığı eski asker Kellog'un Ukrayna planının Avrupa'nın Ukrayna politikası üzerinde büyük etkisi olacağı belirtilen analizde, Avrupa'nın özellikle son dönemde Ukrayna'ya destek konusunda ilk dönemdeki tutarlılığını koruyamadığına da dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; Avrupa ülkelerinin 20 Ocak sonrasında, Trump yinetimindeki ABD'nin takınacağı tutuma göre kendi politikalarını belirleme eğiliminde olduğu tespiti yapıldı.

İşte Newsweek'de yayınlanan analiz:

Bugün Avrupa, Ukrayna ve Rusya'nın takvimde gözünü diktiği bir tarih varsa o da 20 Ocak 2025 olarak öne çıkıyor.

Amerika'daki yemin töreni ve Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşü, sadece Ukrayna'da değil, genel olarak Avrupa güvenliğiyle ilgili konularda ABD'nin politikasında önemli değişiklikler getirebilir.

Ancak bunların hiçbiri kimse için sürpriz değil.

Trump'ın Avrupa'yı Amerika'nın iyi niyetini sömüren, kendi savunmasıyla ilgilenemeyecek kadar şişman ve tembel olarak görme konusunda uzun bir geçmişi var.

Trump'ın önümüzdeki Şubat ayında dördüncü yılına girecek olan Ukrayna'daki savaşın sona ermesini istemesi de, özellikle Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy için yeni bir keşif değil. Nitekim Trump geçtiğimiz günlerde Time'a verdiği röportajda da bunu yineledi.

Trump'ın bunu nasıl yapmayı planladığı hiçbir zaman yeterince açıklanmadı.

Trump'ın bazı danışmanlarının kendi fikirleri olsa da, Ukrayna özel temsilcisi olarak atanan emekli Korgeneral Keith Kellogg bu yılın başlarında Zelenskiy'nin barış görüşmelerine başlamaması halinde ABD'nin Kiev'e yaptığı askeri yardımın kesilmesini öngören bir yazı kaleme aldı.

Detaylar üzerinde pazarlık yapılsa da, savaşın askeri olarak çözülmeyeceği giderek daha açık hale geliyor.

Ruslar Ukrayna'yı tamamen ele geçirecek savaş gücüne sahip değil, Ukraynalılar da tüm Rus güçlerini topraklarından çıkaracak savaş gücüne sahip değil. Her iki tarafta da yıpranma oranı o kadar yüksek ki savaşın daha ne kadar sürebileceği merak ediliyor.

Savaşın başladığı andan itibaren halkı için cesur bir yüz takınan Zelenskiy bile bazı maksimalist taleplerinden vazgeçiyor.

Kasım sonunda ve Aralık başında Zelenskiy, Kiev'in Rusya'nın şu anda işgal ettiği toprakları yeniden ele geçiremeyeceğini kabul etse de, eninde sonunda hepsini geri alma konusundaki kararlılığını sürdürüyor.

Güçleri Donbas'ta ilerleme kaydederken esneklik göstermeyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dışında, Batı başkentlerinde bu aşamada diplomatik bir anlaşmanın süresiz savaştan daha elle tutulur olduğuna dair genel bir kabul var.

Ukrayna'nın ABD ve Avrupa'daki destekçileri hala ne tür bir anlaşmanın kabul edilebilir olduğuna Kiev'in karar vereceği konusunda ısrarcı.

Ancak Avrupalı politika yapıcıların savaş sonrası senaryoları alenen tartışıyor olması, Avrupa'nın daha önceki “Ukrayna'nın kazanması için ne gerekiyorsa yapılsın” pozisyonunun artık politikaya yön vermediğini gösteriyor.

Ukrayna ve Rusya arasında hangi varsayımsal anlaşma müzakere edilirse edilsin, Avrupalılar bu anlaşmanın uygulanmasında önemli bir rol oynamaktan kaçınamayacaklardır.

Amerika Birleşik Devletleri de muhtemelen girişimi finanse ederek ve belki de ateşkesi korumak için gerekli istihbarat, keşif ve gözetleme yeteneklerini sağlayarak bir dereceye kadar dahil olacaktır.

Ancak seçilmiş Başkan Donald Trump, ABD askerlerinin kurulacak herhangi bir barışı koruma misyonuna katılmak üzere sahada olmayacağı konusunda kesin konuştu.

Zelenskiy ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile 7 Aralık'ta yaptığı görüşmede Trump, Avrupalı güçlerin herhangi bir ateşkesin sağlanması konusunda liderlik rolünü üstlenmeleri gerektiğinde ısrar etti.

Macron Trump'ın bu sözlerini ciddiye aldı ki birkaç gün sonra Varşova'da Polonya Başbakanı Donald Tusk'a Avrupa liderliğinde olası bir Ukrayna barış gücü operasyonu konusunu açtı.

Polonya'nın Avrupa Birliği'nde Kiev'in en aktif destekçilerinden biri olduğu düşünüldüğünde, Tusk'ın öneriye verdiği yanıt biraz alışılmışın dışındaydı.

Tusk yaptığı açıklamada;

“Polonya'nın atacağı adımlara ilişkin kararlar sadece Varşova'da alınacaktır. Şimdilik farklı bir eylem planlamıyoruz.”

ifadelerini kullandı.

Bu sözler bir yana, Avrupalı yetkililer ve savunma planlamacıları gerçekten de bu seçenekler üzerinde düşünmenin ilk aşamasındalar.

Şu anda tüm bu sorular akademik kalmaya devam ediyor. Ancak Trump'ın ısrarcılığına ve bir müzakereci olarak becerilerine bağlı olarak, akademik sorular 20 Ocak sonrası gerçek sorulara dönüşebilir.

Kaynaklar

Tartışma