Nikkei Asia: AB otomobil üreticileri Çin ile savaşacak mı yoksa işbirliği mi yapacak?

Benzinli motorları 2035'e kadar tamamen yasaklama hedefi olan AB, Çin ile rakabette büyük bir risk altında! İşte rakamlarla Çin'in Avrupa'daki piyasa hakimiyeti ve Avrupa için riskler...

1. resim

Japonya'nın önde gelen yayın organlarından Nikkei Asia'da, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Avrupa ziyaretinin ve özellikle Çin'in Avrupa otomobil pazarındaki elektirikli araçlar ile ilgili hedeflerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Çin'in; AB'nin 2035 yılına kadar benzinli motorları tamamen yasaklama hedefi yaklaşırken, uygun fiyatlı elektrikli araçlarıyla daha şimdiden Avrupa pazarında büyük bir liderliğe sahip olmaya başladığı belirtilen analizde, Avrupa'nın yakın gelecekte ekonomik rekabeti kaybetmesinin yanı sıra, otomobil sektöründe de en az 5 milyon kişiyi işten çıkarmasının sözkonusu olabileceği belirtildi.

Analizde ayrıca; Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa'nın sanayi konusunda lider ülkelerinin bile, elektirikli araçlardaki batarya başta olmak üzere çok sayıda ek unsurda Çin'e bağımlı hale geldiğine dikkat çekildi.

İşte Nikkei Asia'da yayınlanan analiz:

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping geçtiğimiz hafta, giderek daha fazla gündemi meşgul eden Avrupa ile ticaret gerilimlerini hafifletmeyi amaçlayan Avrupa turunun ilk ayağı Fransa'da başlamıştı.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'e, Envision Group, SAIC Motor ve Xpeng Motors gibi elektrikli araç endüstrisinin önde gelen markalarının yer aldığı bir iş heyetinin eşlik ettiği ziyaret, Çin için bir dengeleme ziyareti olduğu kadar Avrupalı otomobil şirketleri için de bir fırsattı.

Avrupa, 2022 yılında dünyadaki elektrikli araçların yaklaşık %60'ını üreten Çin'den artan elektrikli araç ithalatından endişe duyarken, kendi sektörüne yatırım yapılmasını da memnuniyetle karşılıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ziyaret sırasında;

"Fransa'ya daha fazla Çinli yatırımcı çekmek istiyoruz"

açıklamasında bulundu.

Ziyaret sırasında Fransa Ekonomi Bakanı da, Avrupa endüstrisinin gelişen Çin rekabetine karşı hareket ettiğini onaylar nitelikte, 2027 yılına kadar Fransız elektrikli araç satışlarını dört kat arttırarak 800.000 araca çıkarmaya yönelik iddialı bir hedef açıkladı.

Bu gelişmeler, otomobillerin elektrifikasyonunun küresel otomobil endüstrisindeki güç dengesini nasıl büyük ölçüde değiştirdiğinin altını çiziyor.

On yıllar boyunca Çin, başta Avrupa Birliği'nden olmak üzere denizaşırı markaların hakim olduğu tek büyük otomobil pazarıydı.

Ancak neredeyse bir gecede gündem, Çin'in geri kalmış otomobil endüstrisinin ayakta kalıp kalamayacağından, Avrupalı otomobil üreticilerinin Çin'in elektrikli araç tehdidine karşı ne yaptığına kaydı.

AB'nin 2035 yılında benzinli motorları yasaklama hedefi yaklaşırken Çin, ihracatı ve denizaşırı üretimi artırma planlarıyla uygun fiyatlı elektrikli araçlarda büyük bir liderliğe sahip.

Pek çok tüketici elektrikli araçlara geçiş yaparken, Avrupalı otomobil üreticileri kendi ülkelerindeki pazar payları konusunda endişeli.

Avrupa merkezli bir değerlendirme kuruluşu olan Transport & Environment'a göre Çinli markalar 2023 yılında AB akülü elektrikli araç satışlarının sadece %7,9'unu oluştururken, bu oran 2019'da %9,4'e yükseldi.

Analizler, Çinli üreticilerin pazar payının 2027 yılına kadar %20'ye çıkabileceğini öngörüyor.

Bir otomobil endüstrisi veri şirketi olan JATO Dynamics'e göre, Avrupa'daki Çin markalı elektrikli araçlar, Avrupa markalarından ortalama %24 daha ucuz.

Diğer yandan analistler AB'nin iklim hedeflerinin bir ikilem yarattığını belirtiyor.

Ancak Avrupa, potansiyel bir Çin elektrikli araç akını konusunda kararsızlığını koruyor. Avrupa Komisyonu, Çin elektrikli araç sektöründeki gizli sübvansiyonlara ilişkin bir soruşturma başlattı ve bu soruşturma elektrikli araçlara ön vergi uygulanmasıyla sonuçlanabilir.

AB üesi devletlerin çoğunluğunun desteğine ihtiyaç duyan kalıcı tarifeler ise Kasım ayında yürürlüğe girebilir.

Nitekim Xi'nin Avrupa ziyareti de bu adımın önüne geçmeyi amaçlıyordu.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ise, Çin ile iş ve ticaret ilişkilerini kolaylaştırmak ve Brüksel'e daha adil bir rekabet mesajı vermek üzere geçtiğimiz ay birkaç Alman otomobil yöneticisinin eşliğinde Pekin'i ziyaret etti.

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörü Marc Julienne Nikkei Asia'ya yaptığı açıklamada;

"Mesele sadece pazar payını kaybetmek değil. Önümüzdeki yıllarda binlerce kişinin işini kaybetmesi söz konusu olabilir. Elektrikli araçlardaki haksız rekabet, Avrupa'da toplum çapında bir etki yaratabilir ve bu genellikle hafife alınıyor.”

ifadelerini kullandı.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği'ne göre AB'de otomotiv endüstrisi 13 milyon kişiye istihdam sağlıyor ve Çin ile rekabet edememek, yaklaşık 5 milyon iy işsiz bırakabilir.

Sektör keskin bir şekilde bölünmüş durumda. Alman Volkswagen ve BMW gibi bazı markalar Çin yatırımlarını ve ithalatını memnuniyetle karşılarken, diğer şirketler çok temkinli yaklaşıyor.

Durum tersine çevrilebilir mi?

Çin'den gelen gemiler dolusu elektrikli araçlar Avrupa kamuoyunun dikkatini çekmiş olsa da, Avrupa'daki gerçek atılımlar Çin'in yerel tesislere ve yerel ortaklara yatırım yapmasıyla gerçekleşecek.

Japonya ve Güney Kore'den gelen Asyalı otomobil üreticileri, on yıllar önce Avrupa pazarında yer alıyor. Ancak bu şirketler; kıtaya üretim üsleri kurmadan, özel tasarımlar sunmadan ve kıtaya yatırım yapmadan satışlarını önemli ölçüde artıramadıklarını fark etmişlerdi.

Otomotiv sektöründe uzmanlaşmış bir ekonomist olan Bernard Jullien;

"Çin merkezli BYD ve MG gibi köklü firmalar, ancak Avrupa'da endüstriyel bir varlığa sahip olurlarsa Avrupa piyasasındaki diğer firmalar için risk oluştururlar.”

değerlendirmesinde bulundu.

Gelinen noktada şu gerçeği gözardı etmemek gerekiyor.

Avrupalı otomobil üreticileri, onlarca yıldır teknolojiye ve pazara erişmek için yerel şirketlerle ortaklık kurarak Çin'e yatırım yapıyordu. Şimdi ise, Çinli elektrikli araç üreticileri Avrupalı müşteriler için Avrupa'da elektrikli araç üretmek için yatırım yapıyor.

Xi'nin Avrupa gezisindeki hedeflerinden biri, 2023'ün dördüncü çeyreğinde Tesla'yı geride bırakarak, dünyanın en çok satan elektrikli araç üreticisi haline gelen BYD'nin, Macaristan bir tesis kurmasıydı.

Halihazırda zaten Macaristan'da elektrikli otobüs üreten bir tesisi bulunan şirket, Batı Avrupa'da bir araştırma ve geliştirme tesisinin yanı sıra başka bir fabrika daha kurmayı düşünüyor.

Macar medyası Xi'nin ziyareti sırasında bu anlaşmanın dışında, Çinli otomobil üreticisi olan Great Wall Motor tarafından yapılacak bir yatırım hakkında da gelişmeler yaşandığını bildirdi.

Çin merkezli bir diğer tomobil üreticisi olan Chery, İspanyol Ebro-EV Motors ile imzaladığı ortak girişim anlaşmasının ardından kısa bir süre önce Avrupa'daki ilk fabrikasını İspanya'da kuracağını duyurdu.

Verilen bilgilere göre üretim bu yıl içinde Katalonya'daki eski bir Nissan fabrikasında başlayacak. Her iki otomobil üreticisi de tesiste kendi araçlarını üretecek.

Basında çıkan haberlere göre Chery, İtalya'da ikinci bir fabrika için de görüşmeler yürütüyor.

Süreç nereye gidiyor?

Avrupalı otomobil üreticileri kendi elektrikli araç zincirlerini hızla geliştirmek ve Çin teknolojisini yakalamak için birbirleriyle veya Çinli ortaklarla giderek daha fazla bir araya geliyor.

Zira kurulan ortaklıklar, özellikle Avrupa'nın geride kaldığı batarya üretimi zincirlerinde maliyeti düşürüyor.

Fransa'nın ilk batarya fabrikası, TotalEnergies, Stellantis ve Mercedes-Benz'in ortak girişimi olan ACC tarafından Mayıs 2023'te açıldı.

Grubun İtalya, Almanya ve Fransa'da üç batarya fabrikası için de planları bulunuyor.

Bu arada, Alman otomobil endüstrisinin de Çin ile güçlü otomobil üretim bağları var.

Çok uluslu Alman otomobil parçaları şirketi Continental tarafından Nikkei Asia'ya yapılan açıklamada;

"Çinli şirketler diğer pazarlara açılmayı planlıyorlarsa, teknolojilerimiz ve küresel üretim tesislerimizle onları desteklemeye hazırız"

ifadelerini kullandı.

Dengeleyici unsurlar

Avrupalı politikacılar Çin'e aşırı bağımlılıktan endişe duyarken, hükümetler yeşil dönüşümü hızlandırmak için eş zamanlı olarak AB'nin kasasından elektrikli araç üretimine ve tedarik zincirlerine cömert hibeler ve krediler dağıtıyor.

Örneğin, %80'i Çin yatırımı olan Envision Group'a ait olan AESC'nin Fransa'nın Douai kentinde bir batarya fabrikası kurmak için yaptığı 1,3 milyar avroluk yatırımın %34'ü Avrupa Yatırım Bankası'ndan alınan doğrudan ve dolaylı kredilerden oluşuyor.

Uzmanlar, Avrupa'nın Çin'e bağımlılığı azaltma ya da "riskten arındırma" yaklaşımının, Çin yatırımlarının artık sert bir şekilde incelendiği ABD'den biraz farklı olduğunu belirtiyor.

Avrupa'daki elektrikli araç üreticilerine yönelik algılanan tehdit, Avrupa Komisyonu'nun özellikle BYD, Geely ve SAIC'i inceleyerek elektrikli araç sektöründeki Çin sübvansiyonlarını araştırmasına yol açtı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de, Xi'nin Avrupa ziyareti sırasında Xi ile görüşmek üzere Fransa'ya gitti.

Von der Leyen burada yaptığı açıklamada;

"Şirketlerimizi savunacağız, ekonomilerimizi savunacağız ve bunu yapmaktan asla çekinmeyeceğiz. Avrupa, kendi ülkesinde sanayisizleşmeye yol açabilecek piyasa bozucu uygulamaları kabul edemez."

ifadelerini kullandı.

Diğer yandan Avrualı Volkswagen Grubu, daha önce neredeyse %20'sine sahip olduğu Çin'deki yaklaşık %15'lik pazar payını korumak için mücadele ediyor. Çin'e ilk giren Batılı şirketlerden biri olan Volkswagen, 2008'de Çin'de en çok satan otomobil grubu olma özelliğine sahipti.

Analistler, hiçbir AB vergisinin Çin elektrikli araçlarının nispeten düşük üretim maliyetlerini ve fiyatlarını karşılayacak kadar "yüksek" olmayacağı inancında birleşiyor.

Örneğin Çin merkezli otomotiv firması BYD'nin Seal U modeli, Avrupa için piyasaya sürülen tamamen elektrikli bir SUV modeli olarak dikkat çekiyor.

Rhodium Group tarafından yapılan bir analize göre BYD, Avrupa'da satılan her model için "AB fiyat primi" sayesinde Çin'dekinden yaklaşık 13.000 Euro daha fazla kazanıyor.

Rhodium Group'un analizine göre, AB'nin Çin'in elektrikli araç ihracatına karşı Avrupalı yatırımcıları koruyabilmesi için, Çin mallarına yaklaşık %45, hatta %55 oranında vergi uygulaması gerekiyor.

Ancak böyle bir hamle, Çin'i bir ihracat üssü olarak kullanan BMW veya Tesla gibi yabancı oyuncuları da Avrupa piyasasından silebilir.

Uzmanlar tüm bu gelişmeler ışığında, Avrupalı üreticilerin işinin zor olduğu konusunda hemfikir.

2035 yılında AB'nin benzinli motorları tamamen yasaklamasıyla birlikte Çin, Avrupa piyasasında tamamen hakim hale gelebilir.

Kaynaklar

Tartışma