Observer Research Foundation: İsrail-İran gerilimi ve bölgede değişen dinamikler

İran'ın Suudi Arabistan, BAE ve Çin ile geliştirdiği iyi ilişkiler, ABD'nin bölgedeki etkisini kırıyor ve İsrail'i yalnızlaştırıyor. İran ile İsrail arasındaki bir kıvılcım, tüm bölgede kaosa neden olabilir.

1. resim

Çağdaş tarihte sürekli jeopolitik değişim içinde bir bölge olarak bilinen Orta Doğu, son zamanlarda alışılmışın dışında diplomatik yakınlaşmalara ev sahipliği yapıyor.

Suudi Arabistan ile İran arasında Çin'in aracılık ettiği diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması, yedi yıldır ilk kez İslam dünyasının iki dev merkezi olan Riyad ve Tahran arasındaki ilişkileri normalleştirdi.

Ayrıca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin liderliğindeki Körfez İşbirliği Konseyi yapısı, ekonomik abluka uygulanan Katar ile arasındaki çekişmeyi sonlandırdı. Ve daha da genişletmek gerekirse Arap Birliği, Arap Baharı protestolarının serpintileri sırasında Esad'ın kendi halkına karşı sert tavrının ardından 2011'de üyeliğini askıya aldığı Suriye'yi birliğe yeniden kabul etti.

Bölgedeki 'normalleşme' eğiliminin arkasında pek çok mantık ve reel politika var. İran ve nükleer programı, birçok yönden bölgenin kriz noktası olarak ortak bir paydadır ve Orta Doğu'da nükleer bir İran olasılığı hem bölge hem de küresel aktörlerin ortak kaygısıdır.

Trump'ın eski ABD başkanlığı döneminde, Suudi Arabistan ve İsrail de dahil olmak üzere bölgedeki pek çok kişi, İran ile diplomasi fikrine sıcak yaklaşmıyordu. Hatta İran'a karşı daha ve sert bir tavır almak için politikalar geliştirdi. Bunun bir örneği, Ocak 2020'de Irak'taki Bağdat havaalanına, İsrail'in de katkısı ile bir ABD insansız hava aracı saldırısı yapıldı ve İran askeri lideri Kasım Süleymani öldürüldü.

Çeşitli sebep ve amaçlarla da olsa aynı yöndeki çabalar devam etmektedir. Başkan Joe Biden liderliğindeki ABD, BAE'ye F-35 savaş uçağı gibi askeri teknolojileri sağlayarak hala bu tehdidi göz ardı etmiyor.

Bu sırada İsrail ise, İran'la angajmanların kendisini rahatsız etmeye devam eden bir hızda gerçekleşmesini izliyor. İran sorunu, iç siyasi çalkantılarına rağmen İsrail içerisinde partiler üstü bir birlik düzeyine sahiptir.

İsrail'in en yakın stratejik müttefiki ABD, Tahran'ı nükleer yeteneklere sahip olmaktan uzaklaştırmaya çalışmak için diplomasiyi birincil araç olarak kullanmaya devam ediyor. Bu stratejiye İsrail tarafından ise çoğunlukla şüpheyle yaklaşılıyor.

Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin başını çektiği Arap dünyasındaki bu konudaki düşünce, Washington'ın şartlar ne olursa olsun İran'a karşı harekete geçme niyetinin olmamasından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Kısacası, Suudiler meseleyi Çin ile birlikte ele alarak, hem ABD'nin bu güç boşluğunu telafi etme hem de soruna dair inisiyatifi tamamen ele almak istiyor.

Ortadoğu'daki bu 'riski azaltma' adımları İsrail'i ise bir şekilde izole ediyor. ABD, İran'ın nükleer silah edinmesine izin vermemek için tüm bahislerin masada olduğu konusunda İsrail'e katılmasına rağmen bu konuda çok az sorumluluk alıyor. Bu da herhangi bir aksilik durumunda, İran ve İsrail'in tamamen başbaşa kalabileceği anlamına geliyor.

Zira İran'ın son dönemde Suudi Arabistan, BAE ve hatta Çin ile geliştirdiği iyi ilişkiler, ABD'nin etkisini daha da kırdı ve İsrail'i bölgede en azından bu konuda yalnızlaştırdı.

Bütün bu gelişmeler ışığında uzmanlar; İsrail'in ABD'nin askeri katkısı ve bilgi birikimi olmadan tek başına İran'ın üstüne gitmeye çalışması, İsrail için çok riskli bir hareket olarak görüyor.

Nitekim İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu;

“Bölgemizdeki gerçek hızla değişiyor ama biz de durgun değiliz. Savaş doktrinimizi ve eylem seçeneklerimizi hedeflerimize göre ayarlıyoruz.”

değerlendirmesinde bulunuyor.

Çözülmemiş bir İran-İsrail dinamiği nihayetinde tüm bölgesel normalleşmeleri ve bölge güvenliğini tehdit ediyor.

İsrail, İran'ın nükleer programına karşı tek taraflı kinetik bir eylemde bulunursa ABD'nin geri adım atması pek olası olmasa da tamamen imkansız değil. Bugün itibariyle İran ile İsrail arasındaki gerilimi azaltma ihtimali yok denecek kadar az ve tüm bölgeyi doğrudan etkileyecek bir riski içinde barındırıyor.

Tartışma