Özbekistan’ın reform süreçlerinde kritik eşik: Anayasa referandumu
💢 Mirziyoyev'in amacı, Özbek halkına müreffeh bir gelecek yaratmaktır.
💢 Anayasa değişikliği, Özbekistan'da yürütülen reform süreçlerini kolaylaştıracaktır.
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, bağımsızlıklarını kazandıkları dönemden itibaren egemenliklerini, toprak bütünlüklerini ve üniter yapılarını güçlendirme noktasında son derece hassas bir politika izlemiştir. Bu durum, söz konusu ülkelerdeki devlet inşa sürecinde korumacı politikaların geliştirilmesini de beraberinde getirmiştir. Rusya ve Çin gibi iki büyük güçle komşu olan bölge, bu jeopolitik ortamın yarattığı riskleri, çok vektörlü-yönlü dış politika anlayışları doğrultusunda uyguladıkları denge politika anlayışı sayesinde aşmayı başarmıştır.
Bu başarının verdiği güvenin de etkisiyle 2016 yılında Özbekistan’da Şevket Mirziyoyev’in, 2019 senesinde Kazakistan’da Kasım-Cömert Tokayev’in ve 2022 yılında da Türkmenistan’da Serdar Berdimuhamedov’un Cumhurbaşkanı olmasının ardından Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde yürütülen reform süreçleri hız kazanmıştır. Dolayısıyla bölge ülkelerindeki devlet inşa sürecinde kritik eşiğin aşıldığını ve bu yüzden de devlet-millet birlikteliğini güçlendirmek maksadıyla ulus inşa sürecine hız kazandırıldığını ifade etmek mümkün. Yani bölge ülkeleri, saygın bir devlet olma yolundaki ilk aşamayı tamamlamanın verdiği rahatlıkla ikinci evreye geçmiş gözüküyor.
Reform süreçleriyle ön plana çıkan ülkelerden biri de hiç şüphesiz Özbekistan. Taşkent, uzun yıllar boyunca uyguladığı izolasyonist politikayı Mirziyoyev yönetimiyle birlikte terk etmiş ve dışa açılmaya odaklanmıştır. Bu da Özbekistan’ı her geçen gün daha önemli bir bölgesel güce dönüştürmekte. Esasen Mirziyoyev’in amacı, dünyayla sağlıklı ilişkiler teşkil etmek suretiyle ülkeye doğrudan yabancı yatırım çekmek ve bu vesileyle de Özbek halkına müreffeh bir gelecek yaratmak.
Taşkent yönetimi, bahse konu olan hedef doğrultusunda 2022-2026 Kalkınma Stratejisi’ni yayınlamış ve bu çerçevede ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğini gidererek toplumsal refahı arttıracak politikalara yönelmiştir. Bu konuda da tarımdan sanayileşmeye kadar geniş bir perspektif ortaya konulmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla 2016’dan beri başarıyla yürütülen reform süreçlerinde 30 Nisan itibarıyla tarihi bir aşamanın kat edilmesi beklenmektedir. Zira 30 Nisan’da ülkede anayasa değişikliği referandumu yapılacak. Bu referandum, Özbek halkının oylarına sunulan ilk anayasa değişikliği olması nedeniyle de oldukça mühim.
Bu noktada Mirziyoyev yönetiminin referanduma ilişkin iki amacının bulunduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, siyasi anlamda toplumun demokrasiye katılımının ve hak ve özgürlüklerinin güçlendirilmesi yoluyla devlet-millet birlikteliğinin güçlendirilmesi. İkincisi ise ekonomide atılacak liberalleşme adımları aracılığıyla yatırımcı için güvenli bir ülke yaratılması. Böylelikle istihdam yaratan ve halkın refahını arttıran bir Özbekistan’ın inşa edilmesi. Kuşkusuz bu da merkez ile çevre arasındaki bağları kuvvetlendirecektir.
Anlaşılacağı üzere Özbekistan, halkın sisteme entegrasyonuna odaklanmış durumda. Bu çerçevede anayasa taslağı, “Halkın Anayasası” adı verilen bir platform üzerinden sunulan öneriler aracılığıyla hazırlanmıştır. 222.000’in üzerinde teklifin geldiği ve tamamının dikkate alındığı taslak vesilesiyle Özbekistan’daki anayasa maddelerinin 128’den 155’e ve anayasa normlarının da 275’ten 434’e çıkarılması planlanmakta. Dolayısıyla anayasanın yarısından fazlasının güncellenmesi öngörülmekte.
Bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi noktasında da referandum sayesinde devrim niteliğinde adımlar atılmakta. Bu kapsamda konut dokunulmazlığından fikir özgürlüğüne kadar önemli konularda güvenceler getirilirken; gözaltı süresinin sınırlandırılmasından yatırımcılara dönük garantilere kadar kapsamlı reformlar anayasal zemine oturtulmakta.
Demokratikleşme boyutunda da Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin azaltılarak Senato’nun yetkilerinin arttırılması gündemde. Benzer bir şekilde Bakanlar Kurulu’nun güçlendirilmesi de hedeflenmekte.
Dahası anayasa referandumu vesilesiyle Özbekistan Anayasası’na devletin “sosyal ve laik devlet” olduğu vurgusu da eklenmekte. Özellikle de sosyal devlet vurgusu, Taşkent yönetiminin toplumun ihtiyaçlarının giderilmesi maksadıyla sosyal politikalar boyutunda kritik adımlar atacağının habercisi.
Burada bir başka mühim husus ise Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin beş yıldan yedi yıla çıkarılması ve Cumhurbaşkanı görev süresinin iki dönemle sınırlandırılması. Böylece Özbekistan’da sistem sıfırlanacak ve Mirziyoyev’in iki dönem daha; yani halkın desteğini koruması halinde 14 yıl boyunca Cumhurbaşkanı olarak görev yapmasının önü açılacak. Bu da Özbekistan’da mevzubahis reformların kararlılıkla uygulanmasına olanak sağlayacak istikrarlı bir ortama ve tecrübeli bir yönetim anlayışına işaret etmekte.
Neticede Özbekistan, 30 Nisan’da düzenlenecek referandum vesilesiyle devlet-millet birlikteliğinin güçlendirilmesi noktasında mühim bir virajı dönecek. Anayasa değişikliği, Mirziyoyev’in reformları uygulamasını da kolaylaştıracak. Son olarak bu konuda dikkat çekilmesi gereken husus ise aslında anayasa değişikliğinin yasama organı aracılığıyla da yapılabilir olmasıdır. Buna rağmen Özbekistan tarihinin en kapsamlı anayasa değişikliği, halkın onayına sunulmuştur. Aslında bu da amacın halkın demokratik süreçlere ve devlet yönetimine katılımının arttırılması olduğunu ortaya koymakta. Bu da Özbekistan’ın demokratikleşme konusundaki atılımlarının çok daha hızlı bir şekilde devam edeceğini gözler önüne sermekte.