Özel askeri firma gerçekleri

Basit birer katil sürüsü mü yoksa çok daha detaylı incelenmeyi hak eden önemli bir fenomen mi? Paralı asker kavramı nedir? Özel askeri şirketler neden ve nasıl çoğaldı? Türkiye ne yapmalı?

1. resim

Özel askeri firma konusu çokça konuşulan lakin hakkında birçok yanlış bilgiyle yorum yapılan bir fenomen. Özel askeri firmalar günümüz çatışma ortamlarında kimsenin yok sayamayacağı bir konu.

Bugün tüm çatışma alanları Blackwater şirketinden Dyncorp’a, Halliburton’dan Wagner’e ve dahi ismini duymadığımız yüzlerce şirket ile dolu.

Özel askeri şirketlere olan ilgim Bosna Hersek’te görev yaptığım 1996 yılına kadar geri gidiyor. O yıllarda Bosna sahasında gördüğüm, asker desen asker değil, sivil desen hiç değil bu unsurlar ile olan merakım 2007 yılında hazırladığım kapsamlı bir rapor ile neticelendi.

Peki, nedir paralı asker kavramı?

Basit birer katil sürüsü mü yoksa çok daha detaylı incelenmeyi hak eden önemli bir fenomen mi?

O zaman buyurun okuyalım.

Para karşılığında savaşan asker kavramı yeni değil.

Tarihin kapsamlı ve düzenli ordu kullanılan ilk savaşlarından biri olan Hititler ve Mısırlılar arasındaki ‘Kadeş Harbi’ esnasında, Mısır Kralı II. Ramses bir başka Kuzey Afrika Krallığı Numidiya’dan asker kiralamıştı. Libya iç savaşında, tam da Numidya Krallığı’nın hüküm sürdüğü coğrafyada, 3500 yıl sonra yine paralı askerlerin devreye alınmasını kaderin bir cilvesinden ziyade tarihsel bir döngünün tezahürü diye okumak gerekir.

Üstad İbn Haldun’un dediği gibi

Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.

Soğuk Savaş dönemiyle birlikte güvenlik iki bloklu düzenin caydırıcılığı üzerinden sağlandığından pandoranın kapağı sıkı sıkıya kapatılmıştı. Bu dönemde dünya dehşet dengesi sayesinde uzun süren çatışmalardan ve kitlesel ölümlerden oldukça arınmıştı, lakin bu dönemin sona ermesiyle birlikte kiralık asker kavramının içeriğindeki değişim belki de dünya harp tarihinde eşine az rastlanır bir biçimde gerçekleşti.

1990’ların başından itibaren mesafelerin ortadan kalktığı, iletişim ve ulaşımın hızının tahayyül sınırlarını zorladığı ortamda, kiralık asker kavramı da uluslararası ölçekte iş yapan, devletler tarafından hizmetleri satın alınan askeri şirketlere dönüştü.

Hatta devletlerin güvenlik alanında üstlendiği birçok vazifeyi yapar hale geldi.

Özel askeri şirketler neden ve nasıl çoğaldı?

Soğuk Savaş sonrası ABD başta olmak üzere küresel güçler, askeri teşkilat yapılanmasındaki personel sayılarını azaltma yoluna gitti. Örneğin ABD, 1960’lardaki asker sayısını 1990’lara gelindiğinde üçte bir oranında indirmişti.

Asker sayısındaki dramatik azalmaya rağmen diğer taraftan da küresel kargaşa çağı başlamıştı. Katliamlar ve çatışmalar adeta yerden mantar biter gibi tüm küreyi sarmıştı.

Ayrıca küresel ticaretin yaygınlaşması ve yoğunlaşması ile uluslararası tröstlerin madenden işgücüne, petrolden emtiaya uluslararası ticaretteki iş yapma biçimleri de değişmişti. Böylece yalnızca devletler değil, devlet dışı organizasyonlar, küresel firmalar ve savaş lordları, istihbarattan risk analizine, harekât desteğinden muharip birliklere, eğitimden lojistiğe kadar birçok alanda askeri yetenekli bir desteğe ihtiyaç duymaya başladı.

Bir taraftan devletlerin asker sayısını azalırken diğer taraftan değişen güvenlik anlayışı güvenliğe olan talebi oldukça arttırmıştı. İşte bu arz/talep dengesizliği bu taleplere cevap verecek askeri yapılanmaların ortaya çıkmasının yolunu açtı.

Soğuk Savaş sonrası ortam, bu özel askeri şirketlerin her türden silah, teçhizat ve ekipmana kolaylıkla erişim sağlayabilmesini de sağladı. Sovyetler Birliği’nin ve Yugoslavya’nın parçalanması, hemen akabinde Saddam Hüseyin’in devrilmesi silah peşinde koşan bu firmaların ve –tabii bu arada terör örgütlerinin de– tüm taleplerine yetecek kadar mühimmat ve silah sisteminin dolaşıma girmesine neden oldu.

Zaman içinde silah pazarı o kadar alenileşti ki, bugün her türden devlet dışı aktör silahlı ve silahsız dronları dahi kullanabiliyor. Küresel çapta hizmet veren web tabanlı alışveriş sitelerinde en komplike gece görüş sistemlerinden radar sistemlerine kadar birçok ekipmanı satın almak artık mümkün.

Dış müdahaleler ve vekâlet savaşları ‘piyasayı’ nasıl genişletti?

Soğuk Savaş sonrası dönemin bir özelliği olarak birçok uluslararası dış müdahale oldukça sıradan hale geldi. Kosova krizinden Irak ve Afganistan’ın işgaline, Suriye iç savaşından Yemen iç savaşına, Nijer’den Çad’a kadar onlarca dış müdahale gerçekleşti.

Her dış müdahale, müdahil olanın da müdahale edilenin de silah, istihbarat, ekipman, mühimmat, planlama, lojistik ve askeri eğitim gibi onlarca ihtiyacının ortaya çıkmasına sebep oldu.

Müdahil devletlerin kendi topraklarından binlerce kilometre uzakta bir coğrafyaya müdahil olmaları, başta lojistik olmak üzere birçok askeri hizmetin de o coğrafyadan temin edilmesini zorunlu kıldı.

İşte tüm bu farklı sebepler sonucunda ihtiyaç duyulan ve talep edilen hususların karşılanmasına yönelik arzı, piyasa koşulları doğrultusunda özel askeri firmalar sahaya sundular. Bu gibi gelişmeler sayesinde muharip güçten, silah sistemleri ve ekipmanlarının tedarikine, eğitim ve planlamadan lojistik desteğe kadar her talebe yönelik bir arz piyasası ve ihtisas alanı oluştu.

Gelinen noktada, Türkiye’de oluşmuş görüşlerin aksine özel askeri firmalar sadece savaş alanında kullanılan muharip unsurlar değiller. Bu firmalar istihbarat, uydu desteği, lojistik, eğitim ve harekât planlaması dahil çok geniş bir spektrumda ve dünyanın tüm coğrafyalarında hizmet vermeye başladılar.

Özel askeri şirketlerin günümüzde kullanıldığı coğrafyalar

Bu şirketlerin sahada kullanımı, coğrafya ve tarihin seyri üzerinde değişiklikler yaşanmasına neden oldu. Örneğin, Dayton Barış görüşmelerinin hemen öncesinde, Hırvatistan, Bosna’daki Sırplar açısından kutsal ve stratejik Krajina bölgesini ABD merkezli özel bir askeri firma (MPRI) desteğiyle kendi topraklarına kattı.

Bu eski Yugoslavya coğrafyasındaki özel askeri firma kullanımına dair oldukça önemli bir örnektir.

Dayton ile birlikte oluşan Birleşmiş Milletler görevlerinde Bosna Hersek ve Yugoslavya sahasına yayılan onlarca çok uluslu askeri yapının lojistik, ulaştırma, tedarik, istihbarat ve inşaat gibi işlemleri ABD merkezli şirketler tarafından sağlandı.

Kosova’daki Amerikan müdahalesi yine sahada lojistikten inşaata kadar onlarca farklı alanda özel askeri şirketin hizmet vermesinin zeminini hazırladı. O dönemdeki ABD Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Dennis Reimer, ABD’nin başarısının ardındaki nedenlerden birinin de bu şirketlerin katkısı olduğunu söylemişti.

Benzer bir biçimde, Çeçenistan’daki olaylarda Rus şirketlerinin yine Rus askeri yapısı ile birlikte çok faal bir şekilde görev icra ettiklerini biliyoruz. Özellikle Sovyet askeri yapısının dağılmasından sonra boşa çıkan Rus askerleri ve pazara düşen Rus silah ve ekipmanları ile oluşturulan bu şirketler, Dağlık Karabağ’dan Özbekistan ve Kazakistan coğrafyasına kadar birçok noktada faaliyet gösterdiler.

Daha sonraları Rusya’nın başına bizzat bela olan Wagner şirketinin temelleri de o dönemde atıldı.

Rusya'da geçirdiği şaibeli uçak kazasında hayatını kaybeden Wagner lideri Yevgeniy Prigojin
Rusya'da geçirdiği şaibeli uçak kazasında hayatını kaybeden Wagner lideri Yevgeniy Prigojin

Rusya kaynaklı askeri şirketler petrol ve gaz sahalarında ve bunların transfer edildiği boru hatlarının güvenliğinde çok etkin rol oynadılar. Bugün Ukrayna, Libya ve Suriye coğrafyasında sıklık ile duymuş olduğumuz Rusya merkezli askeri firmaların yeni oluşturulmuş birimler olmadıklarını bu vesile ile bir kez daha hatırlatmış olalım.

Suudi Arabistan kendi coğrafyasında en fazla Amerikan özel askeri firması kullanan ülke. Suudlar bu şirketlerle yaklaşık 30 yıldır yoğun faaliyetler yürütüyor. Vinnell firmasının Suudi Kraliyet ordusunu eğiten, yetiştiren bir şirket olarak Suud topraklarında 2000’in üzerinde daimî personel bulundurduğu, karşılığında milyarlar ile ifade edilen paralar aldığı biliniyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Suud Kralı’na yönelik söylediği ‘Kral, seni biz koruyoruz, biz olmazsak sen o koltukta iki hafta oturamazsın’ cümlesinin içinin boş olmadığını, sadece Pentagon’un resmi üniformalıları üzerinden değil bu şirketler üzerinden de teyit etmek mümkün. Suudi Arabistan yine bu şirketlerin katkısıyla Yemen’den Suriye’ye, Libya’dan Mısır’a kadar birçok ülkede vekâlet savaşları da sürdürüyor.

Irak’ın işgali sonrasında Bağdat’ın en emniyetli bölgesi olarak deklare edilen Yeşil Bölge’nin güvenliği hala Amerikan özel şirketleri tarafından sağlanmaktadır. Şimdi de Irak coğrafyasında muharip güçten lojistiğe, cezaevi işletmeciliğinden boru hatlarının güvenliğine kadar yüzlerce alan özel askeri şirketlerin en kârlı alanı olmaya, yaşanan onlarca skandala ve hukuk sorununa yol açmasına rağmen devam ediyor.

İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımda bol miktarda özel askeri firma savaşçısı kullandığı da keza bilinenler arasında.

Bugün artık özel askeri firmalar vergi veren ve şirket olarak tanımlanan kurumlar niteliğinde olsalar da, operasyon sahalarındaki faaliyetleri birçok uluslararası hukuki ve ahlaki sorunu da gündeme getirmeye devam ediyor.

Ukrayna sahasının Batılı özel askeri firmalardan Rus Wagner şirketine kadar kapsamlı bir pazara dönüşmesi gözlerimizin önünde gerçekleşti.

Türkiye ne yapmalı?

Srebrenitsa soykırımı sonrasında BM’nin çatışma alanlarında yetersiz kalması tartışılmaya başlandı, halen de tartışılıyor. Bu ortamda açıklamalar yapan özel askeri firmalar ise BM’den yetkilendirme talep etmekte ve bunun karşılığında görev aldıkları alanlarda asla bir katliama müsaade edilmeyeceğine dair açıklamalar yapmaktalar.

BM’nin yetki alanındaki bir işin özel bir askeri firmaya devredilmesi elbette tartışma götürür bir konu lakin dünyadaki çatışma ortamlarında BM’nin ne kadar yetersiz olduğunu da yaşayarak öğreniyoruz.

Bunun dışında, hegemon devletlerin uluslararası mesuliyetlerden kaçarken yabancı coğrafyalarda yoğun bir şekilde özel askeri firmaları kullanmaları da, bu konuyu dikkatle incelemeyi gerektiriyor. Tüm çatışma alanlarında uluslararası ceza mahkemelerinin konusu olabilecek her türden gizli operasyonların küresel hegemon devletler tarafından bu şirketlere yaptırtılmasının gerekçesi de kendi ellerini sözde temiz tutma gayreti ile izah edilebilir.

Tüm bu sorunlara rağmen, özel askeri firmaların hem muharip güç olarak hem de istihbarattan lojistiğe kadar geniş bir alanda, özellikle de bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyada var olmaya devam edecekleri gerçeğini göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Tartışma