Pakistan ara seçimleri “Kızıl Devrim”in habercisi mi?
Imran Han, ekonomik krizi de fırsata çevirerek Pakistan Hükümeti’ne yönelik muhalefetinin dozunu gün geçtikçe arttırıyor. Pakistan, aniden patlak verebilecek bir kaosa gebe gözüküyor.
Eski Pakistan Başbakanı İmran Han’ın 9 Nisan 2022 tarihinde Pakistan Parlamentosu’nda düzenlenen güven oylaması ya da bir diğer ifadesiyle güvensizlik oylaması sonucunda devrilmesinin üzerinden altı aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen ülkedeki kutuplaşma aşılabilmiş değil.
Bilakis her geçen gün gerilimin daha da tırmandığı bir durum söz konusu. Han’ın son gerçekleşen ara seçimlerde elde ettiği zafer de bunu teyit eder nitelikte. Hatta Şahbaz Şerif yönetiminin “Batı Açılımı” karşısında Han’ın geliştirdiği “Batı Komplosu” neticesinde iktidardan uzaklaştırıldığı şeklindeki popülist söylem, Han’ın seçmenlerini mobilize etmesine hizmet ediyor.
Özellikle de ABD’nin Afganistan’da düzenlediği askeri operasyonlar sırasında Pakistan hava sahasını kullanması, Han’ın ekmeğine yağ sürmekte. Han, ekonomik krizi de fırsata çevirerek Pakistan Hükümeti’ne yönelik muhalefetinin dozunu gün geçtikçe arttırmakta. İşte bu ortamda hükümet de Han ve ekibine baskıyı arttırmaktadır. Pakistan Adalet Hareketi (PTI) yöneticilerine yönelik soruşturmalar sürerken; Han’a yönelik beş yıllık siyasi yasak kararı, olayların kontrolden çıkabileceğine işaret etmekte.
Nitekim Han’ın genel başkanı olduğu PTI’nin destekçileri, İslamabad’a yönelik yürüyüş düzenlemekte. Söz konusu yürüyüş ise sıradan bir toplumsal hareket olmanın çok daha ötesinde Çin yanlısı bir toplumsal ayaklanmaya ve hatta İslamcı vurgulara bezenmiş bir “Kızıl Devrim” planının varlığına işaret etmekte.
Geçtiğimiz günlerde Pakistan İçişleri Bakanı Rana Sanaullah’ın düzenlediği basın toplantısı da bunu doğrular nitelikte. Zira Sanaullah’ın PTI yürüyüşüne karşı İslamabad’daki tüm polislerin görevlendirildiğini, bu polislere Sindh Eyaleti’nden 30.000 kadar ilave kuvvetin daha katılacağını ve kamu kurumlarının güvenliğini Pakistan Ordusu’na devrettiklerini duyurması, toplumsal ayaklanma olasılığını teyit eder mahiyette. Yani Pakistan, aniden patlak verebilecek bir kaosa gebe gözükmekte.
Öyle görünüyor ki; Pakistan Hükümeti, yürüyüşün İslamabad’daki varış noktasında yüzbinlerce kişinin katılacağı büyük bir miting bekliyor. Ara seçimler de böylesi bir katılımın olabileceğini kanıtladı. Muhtemelen istihbarat verileri de turuncu devrimlerin Çin yanlısı kızıl tonunun Pakistan’ın toplumsal gerçeklerine özgü dini vurgularla hayata geçirilmek isteneceğine işaret ediyor. Çünkü alınan güvenlik önlemleri, bir siyasi gösteriye dair tedbirlerden ziyade; iç savaş hazırlığı gibi. Bir başka deyişle, Pakistan’da iç savaş tamtamları çalmakta.
Vurgulamak gerekir ki PTI, güçlü bir halk desteğine sahip. Bu yüzden de iktidara dönmenin yollarını aramakta ve ülkede değişim talebini dillendiren başat aktör konumunda. Üstelik Başbakan Şerif’in kalesi olarak görülen Pencap Eyaleti’ndeki seçimleri kazanarak gücünü kanıtlamış ve ara seçimler vesilesiyle konumunu pekiştirerek özgüvenini tazelemiş durumda.
Pakistan ekonomisindeki kırılganlık ise kaosun derinleşeceğine işaret etmekte. Fakat Han’ın devrilmesinde Pakistan Ordusu’nun üstlendiği rol düşünüldüğünde, seçimler devlet mekanizmaları nezdinde oldukça riskli. Zira PTI’nin seçimleri kazanma ihtimali oldukça yüksek. Bu senaryoda ise Pakistan Ordusu’nun askeri darbe yapmak dışında bir seçeneği kalmayabilir.
Oysa ülkenin Batı açılımı, ordunun siyasete müdahil olmasını engelleyecek bir hadise. Zaten Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Bajwa da Washington ziyaretinde ordunun siyasete müdahale etmeyeceğini açıkladı. Ancak Bajwa’nın görev süresinin bir ay sonra bitecek olması, kendisi için başka kariyer planları yapmasına da neden olabilir. Zira Bajwa, ülkenin en güçlü isimlerinden biri.