Paşinyan'ın başka çıkış yolu yok
Dünya haritasında Ermenistan'ın Karabağ'ı kendinde tutmasını destekleyen hiçbir ülke görünmüyor. Peki Bakü ve Erivan arasında nihai barış anlaşması imzalanabilecek mi?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 25 Mayıs’ta Moskova’da yaptıkları açıklamada iki ülke arasında artık arazi sorunu olmadığını deklare ettiler ve sınırların karşılıklı olarak tanınmasını içeren anlaşmaya varmaya hazır olduklarını bildirdiler.
Nikol Paşinyan, Moskova’da İlham Aliyev’le görüşmenin ardından iki ülkenin bir birinin toprak bütünlüğünü tanıma konusunda uzlaştıklarını belirtti. İlham Aliyev ise Bakü’nün Ermenistan’a yönelik toprak iddiasının olmadığını söyledi ve Paşinyan’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanımaya hazır olduğunu açıklamasının ardından iki ülkenin nihai barış anlaşması için şartlar oluştuğunu vurguladı.
Aslında Paşinyan, Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aracılığıyla yapılan görüşme öncesinde Karabağ da dahil, Azerbaycan’ın 86,6 bin kilometre kare toprağını tanımaya hazır olduklarını belirtmiş, buna karşılık iki şart öne sürmüştü. (Azerbaycan’daki Ermeni nüfusun güvenliğinin sağlanması ve Ermenistan’ın 29,8 bin kilometrekare toprağını tanımak.) Ermenistan Başbakanı, Ermeni nüfusun güvenliğinin sağlanmasının Bakü ile Hankendi arasında müzakere konusu olması, ayrıca sorunun devam etmemesi için uluslararası garanti mekanizmasının oluşturulması gerektiğini vurgulamıştı.
Rus kanallarının yaydığı bilgiye göre, 25 Mayıs’ya da Aliyev ve Paşinyan, iki ülke arasında sınırların belirlenmesi ve ulaşım güzergahlarının açılması konusunu ele aldılar.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk, önümüzdeki hafta Moskova’da iki ülkenin başbakan yardımcılarının bir araya geleceğini, sınırların düzenlenmesi konusunu ele alacaklarını belirtti.
Açıklamaların ruhu, Bakü ve Erivan arasında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi nedeniyle başlayan ve 30 yıl devam eden düşmanlığa son verilmesi yönünde pozitif emareler içeriyor. Peki bu umutların gerçekleşme olasılığı nedir?
Bölgeyi iyi bilen Rus askeri-siyasi uzmanlardan Mihail Şereşevskiy, konuyla ilgili Özgürlük Radyosunun Rusça servisine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Bölgedeki manzarayı gözler önüne seren röportajı GDH okurları için tercüme ettik.
Rus uzman Şerefsevskiy: “Dünya haritasında Ermenistan'ın Karabağ'ı kendinde tutmasını destekleyen hiçbir ülke görünmüyor”
- Bakü ve Erivan karşılıklı olarak birbirilerinin toprak bütünlüklerini tanımayı kabul ederek hangi kazanımı sağladılar?
- Bu, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkilerinde bir ilerlemedir. Gerçi iki ülke arasında tartışmalı konular ve büyük olmayan tartışmalı topraklar halen var. Ancak en önemli sorun Karabağ’ın statüsüdür. Ortada olan bilgilere Paşinyan ve Aliyev Karabağ’ın uluslararası hukuk tarafından tanınan Azerbaycan toprağı olması konusunda anlaşmışlar. Şimdi Ermenistan da bunu kabul ediyor. Ve ilk bakışta iki ülkenin 1980’li yılların sonundan beri savaştığı ağır sorun ortadan kalkmış görünüyor. Ancak maalesef, pratikte bu, tam olarak böyle değil, karşıda zor ve karmaşık süreç bekliyor.
- Neyi kastediyorsunuz?
- Karabağ şu an iki gücün kontrolündedir. Azerbaycan’a yönelik ayrılıkçı düşünceler taşıyan yerli Ermeni isyancılar ve Rusya barış gücü. Yaklaşık olarak 5 bin hafif silahlarla donatılmış Ermeni ve birkaç bin Rus askeri modern silahlarla donatılmış 50 binlik Azerbaycan ordusunun kuşatması altında bulunuyor. Ayrıca, Azerbaycan silahlı kuvvetleri Karabağ’ın hakim yüksekliklerini de kontrol ediyor. Ermenistan yönetimi Karabağ’ın Azerbaycan’ın olduğunu kabul ediyor. Ancak yerli ayrılıkçıların kendi planları var ve onlar şu an hiçbir yere gitmek niyetinde değiller. Rus birlikleri oradan gitmeyecek. Şimdilik 2025’e kadar Karabağ’dalar. Dolayısıyla, Azerbaycan ordusu da buraya girmeyecek, zira Bakü Rusya ile çatışma istemiyor.
- Bu durumda Azerbaycan yönetimi ne umuyor?
- Öncelikle, Ermenistan’ın Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak tanıması Ermenistan’ın 2020 senesindeki 44 günlük savaşı kaybetmesinin ardından, Azerbaycan ordusunun baskısı altında mümkün oldu. Son zamanlarda da Azerbaycan ordusu zaman-zaman ilerleyerek tartışmalı bazı arazileri kendi kontrolü altına alıyor. Bu nedenle Erivan baskılara dayanamadı ve uzlaşmaya gitti. Dolayısıyla, Bakü şu an kolayca bu kararı kendi toplumuna zafer olarak satabilir.
İkincisi, Rus ordusu Azerbaycan’ın da onayı ile 2025 senesine kadar Karabağ’da kalacak. Zira burası Azerbaycan’ın toprağıdır. Belki de bir zaman gelecek ve Bakü “Sayın misafirler, her şey için teşekkürler, ancak şimdi evinize dönme zamanı” diyebilir.
- O zaman Rus ordusu gidecek mi?
- Büyük olasılıkla Bakü’de gideceğini düşünüyorlar. Azerbaycan’ın Türkiye’nin yakın ortağı ve askeri müttefiki olduğunu unutmamak lazım. Bugün Moskova’nın Bakü ve Ankara ile ekonomik ve siyasi ilişkileri güçleniyor. Diğer önemli konuyu da unutmamak gerekiyor: Rusya, uluslararası yaptırımlar altında olan bir ülke. Ancak Türkiye ve Azerbaycan bu yaptırımlara katılmıyor. Bunun da Moskova için büyük önemi var.
Rusya bir zamanlar Türkiye ile ticaret hacmini 20 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkartacağını açıklarken çoğu kişi gülüyordu. Ancak belli oldu ki, gülmemek gerekiyormuş. Son bir yılda Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 60 milyar dolara ulaştı. Rusya , Türkiye’ye büyük miktarda hidrokarbon ihraç ediyor, bu ülkeye ucuz enerji kaynakları sağlıyor. Türkiye’nin doğalgaz merkezi olmasına yardım ediyor. Aynı zamanda Moskova, Türkiye’de Akkuyu nükleer santraline 25 milyar dolar yatırdı, zira inşaata da kendisi kredi sağlıyor. Türkiye bu olup bitenlerden inanılmaz karlı durumda, ancak paralarını Türkiye’ye yatıran Rus şirketleri de çok karlılar. Türkiye Rus sermayesi için sessiz bir sığınağa dönüşüyor. Avrupa’da Rusları yaptırım bekliyor, Türkiye’de ise beklemiyor.
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı Kremlin Ermenistan’ın güneyindeki Sünik vilayetinden Azerbaycan’ın Nahçivan bölgesine geçen koridorun oluşturulmasını destekliyor. Azerbaycan anakarasını Nahçivan ile, daha sonra ise Türkiye ile bağlayan bir koridor söz konusu. Bu, Azerbaycan için de, Moskova için de büyük önem arz ediyor, zira bu koridor açılırsa, Rusya, Türkiye’ye yeni bir ticaret koridoru kazanmış olacak.
Şimdiye kadar Rusya’nın Ermenistan’ın müttefiki olduğunu sanılıyordu. Ever, belirli ölçüde bu doğru, ancak Rusya, Türkiye ve Ermenistan ile de müttefik ve Türkiye ile ilişkiler onun için çok önemli. Öte yandan, giderek artan ilişkiler söz konusu. Dolayısıyla, Moskova için Bakü ile çatışmak çok da karlı değil. Bu nedenle Azerbaycan iktidarı birkaç yıl sonra Rus ekonomisinin ve dış politikasının durumunu göz önünde bulundurarak Moskova’nın 2025’ten sonra Azerbaycanlıların Karabağ’a girmesine engel olacağını düşünmüyor. Ancak bir kez daha söylemek istiyorum, bu, Bakü’nün hesabı ve tahminidir ve hatalı da olabilir.
- Türkiye ve Azerbaycan Rusya ile bu kadar aktif ticaret yaparken Amerikan ve dünya yaptırımları ile karşılaşacaklarından endişe etmiyorlar mı?
- Endişe tabi ki var. Ancak onlar Ankara’nın ve ona müttefik olan Bakü’nün yaptırımlara karşı belirli direnci olduğunu düşünüyorlar. Onların düşüncesi şöyle: ABD son yıllarda Türkiye ile çok fazla görüş ayrılığına düştü, tartıştı, sonuç ne oldu? Türkiye NATO üyesi olarak bu ittifakta kilit rolünü oynamayı sürdürüyor, aynı zamanda NATO’ya düşman olan Rusya ile de sıkı ilişkiler içerisinde bulunuyor. Görünüşe bakılırsa, Amerikalılar birkaç konuda Türkiye ile anlaşacaklar – mesela, 100’den fazla F-16 uçağının derinlemesine modernizasyonu konusunda. Bunun karşılığında da Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine onay verebilir.
Azerbaycan’a gelince, sadece Türkiye’nin değil, İsrail’in de çok yakın müttefiki ve ortağı. Yani Güney Kafkasya’da ABD ve İsrail’in düşmanı olan İran’a karşı çıkan güç. Azerbaycan İsrail’e petrol satıyor, karşılığında yeni silahlar alıyor. Bakü Washington için Tahran’ı dizginleyen güç konumunda. 44 günlük savaştan sonra Azerbaycan kendi askeri giderlerini üç veya daha çok defa arttırdı ve İran ile olası çatışmaya hazır hale getirdi. ABD’nin bugün Azerbaycan’a da F-16 satışını gözden geçirdiği kimseye sır değil. Tabi ki Washington’un Ankara ve Bakü’ye Rusya ile ilişkilerini azaltma yönünde baskısı var. Bu baskı bazen çalışıyor. Ancak Türk ve Azerbaycan yöneticileri Amerikan yaptırımlarına direnç konusunda düşündüklerinde belli oranda haklılar. Bu, Güney Kafkasya’daki siyasi denklemin önemli bir parçasıdır.
- Karabağ’a dönelim. Orada yaşayan Ermenileri nasıl bir gelecek bekliyor?
- Bu, çok zor bir konu ve oldukça dikkatli olunması gerekiyor. On yıllarsa süren savaşta iki taraftan da çok sayıda insan öldü, çok sayıda Azerbaycanlı ve Ermeni kendi evlerini terketmek zorunda kaldı. Bugün güç yoluyla Karabağ’ı tutamayan Ermenistan yönetimi Azerbaycan’dan Karabağ’daki Ermenilerin haklarının sağlanmasını talep ediyor. Paşinyan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü Karabağ dahil tanımaya hazır olduğunu bildiriyor, ancak şart olarak buradaki nüfusun güvenliğini öne sürüyor. Bakü ise Karabağ Ermenilerine de diğer Azerbaycan vatandaşları ile aynı gözle bakacağını bildiriyor.
Hiç kuşkusuz, kapalı kapılar arkasında şu an çok büyük müzakereler devam ediyor. Büyük olasılıkla, Ermenistan’ın kararını destekleyen Brüksel ve Washington, Azerbaycan’dan Karabağ Ermenilerinin hakları ile ilgili garantiler talep ediyor. Her halükarda, onların bu konuyu Azerbaycan yönetimi ile görüşmelerde öne sürmemesini düşünmek bile zor.
- Ermenistan’ın kendi nüfusu ve politikacıları Paşinyan’ın kararını nasıl karşılayacak? Orada yine protestolar veya başka olaylar başlayabilir mi?
- Protestolar kuşkusuz olacak, ancak ne kadar radikal olacağı konusu tartışılabilir. Mesela, geçtiğimiz günlerde Paşinyan’ın oğlunun kaçırılması girişimi oldu – bunu yapan 44 günlük savaşta ölen askerin yakınlarıydı. Bugün yaşananların Ermenistan’da nasıl algılandığını hayal etmek için Birinci Karabağ Savaşında (1992-1994) Ermenilerin zaferinin ve Karabağ’ın bağımsızlığının ilan edilmesinin İkinci Ermenistan Cumhuriyeti tarihindeki kilit olaylar olduğunu dikkate almak gerekiyor (Gerçi Karabağ’ın bağımsızlığını dünya, hatta Ermenistan kendisi bile tanımıyor. Karabağ’ın Azerbaycan’dan ayrılması, bağımsızlığının ilan edilmesi, SSCB’nin dağılmasından sonra Ermenistan’ın kendisinin bağımsızlığı ve Azerbaycan’la savaşta kazanılan zafer – bunlar hepsi bir arada oldu. Bu olaylar Ermenistan Cumhuriyeti’nin ulusal ideolojisinin zeminini oluşturuyordu. Ancak birden bu olayların içinde yeni bir gerçeklik zinciri ortaya çıktı – 44 günlük savaşta mağlubiyet ve ardından Paşinyan’ın Karabağ’ı Azerbaycan’ın bir parçası olarak kabul etmesi. Ermenistan nüfusunun büyük bir kısmına göre, bu, bir felakettir.
- Ermenistan’da Paşinyan politikalarından vazgeçilmesini savunan, tüm anlaşmaları ve önerileri çöpe atan güçler yönetime gelirse ne olur? Bu, mümkün mü?
- Bu olasılığı tamamen çöpe atmak imkansız. Bu durumda çok büyük olasılıkla Ermenistan ve Azerbaycan arasında büyük kapsamlı yeni savaş başlar. Azerbaycan’ın askeri potansiyeli hatta 44 günlük savaş dönemindekinden bile çok daha fazla.
Zira Türkiye ve İsrail sürekli yeni yüksek hassasiyetli silahlar aktarıyor. Çok da uzak olmayan gelecekte ise Amerikan F-16’ları da alacak. Ermenistan ise mağlubiyetten sonra kendi silahlı kuvvetlerini toparlamayı başaramadı. 2020 senesinde tanklarının yarısını, diğer askeri araçlarının çoğunu kaybetti. Dolayısıyla, yeni bir savaş olacaksa, kan dökülecekse, bundan sonra yine Ermenistan müzakere masasına oturmak zorunda kalacak, ancak bu sefer onun için şartlar şimdikinden de kötü olacak.
- Diğer ülkeler Ermenistan’ı bugün ne kadar destekliyor? Paşinyan’ın kendisi için hiç kuşkusuz çok ağır olan Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak tanıma kararı ne kadar alternatifsiz idi?
- Soru kendisi cevabın büyük kısmını içeriyor. Eğer bir alternatifi olsaydı, kesinlikle siyasi kariyerini baltalayacak bu kararı almazdı. Rusya’nın pozisyonuna yukarıda değindik. İran belli zamana kadar Azerbaycan’ı Zengezur koridorunu güç yoluyla elde etme girişiminde bulunması durumunda savaş başlatmakla tehdit etti. Tahran Güney Kafkasya’da rekabet içerisinde olduğu Azerbaycan-Türkiye bloğunun güçlenmesinden ciddi şekilde endişe ediyor. Bunun yanı sıra, Bakü’nün İsrail ile ilişkileri de İran’ı huzursuz ediyor. Ancak büyük olasılıkla, Erivan’da Tahran’ın Ermenistan devletinin çıkarlarını savunacak kadar güvenilir partner olmadığı sonucuna varıldı.
Batı’ya gelince, ABD’de ve özellikle Fransa’da Ermenistan’a belirli bir sempati var. Bu sempati bu ülkelerdeki Ermeni diasporalarının etkisiyle doğrudan orantılıdır. Ayrıca, Ermenistan’ın demokratik ülke olduğu düşüncesi ve diğer bu gibi faktörler de var. Ancak kısa süre önce Nikol Paşinyan Batı’nın, Ermenistan’ın KGAÖ üyesi, yani Rusya’nın müttefiki olması nedeniyle Erivan’a silah bile vermek niyetinde olmadığını söyledi.
Batı açısından Rusya ile Ermenistan arasındaki ilişki zehirlidir. ABD’de belirli ölçüde Azerbaycan’a sempati olduğunu da unutmamak gerekir. Paşinyan, bütün eleştirilerine rağmen, KGAÖ’den çıkma ve Rusya ile ilişkileri bozma konusunda karar veremiyor. Zira bu, Rusya’nın desteğini tamamen kaybetmek anlamına gelir. O zaman Karabağ ne olacak? Ermenistan’ın kendisi ne olacak? Rusya Erivan’a düşman olmayacak mı? Dolayısıyla, Paşinyan’ın Karabağ’ı Azerbaycan toprağı olarak tanıması onun başka bir çıkış yolunun kalmadığını gösteriyor. Dünya haritası üzerinde Ermenistan’ın Karabağ’ı kendinde tutma girişimini destekleyen hiçbir ülke görünmüyor.