Polonya'da muhalefet lideri Donald Tusk Başbakan olabilir
Polonya Bakanlar Kurulu Başkanı, Donald Tusk'ın büyük olasılıkla 13 Aralık'ta Polonya Başbakanı olarak yemin edeceğini söyledi.
Polonya'da seçimler ardından mecliste çoğunluğu elde edemeyen iktidar Hukuk ve Adalet Partisi, yakın zamanda göreve başlasa da parlamentodaki çoğunluğu elde edemediği için güven oyu alamayacağı düşünülüyor.
Başbakan Morawiecki Sejm'de yeterli güven oyu alamazsa eski Başbakan ve muhalefet lideri Donald Tusk, kuracağı hükümet ile birlikte Polonya Başbakanı olabilir.
Üç parti Morawiecki hükümetine destek vermeyeceğini açıklamıştı
Seçimlerde 157 parlamenter çıkaran Donald Tusk liderliğindeki Vatandaşlar Koalisyonu, 65 vekil çıkaran Üçüncü Yol ile 26 milletvekili çıkaran Yeni Sol ise yeni bir Morawiecki hükümetine destek vermeyeceklerini açıklamıştı. Söz konusu üç siyasi oluşum ortaklaşa düzenledikleri basın toplantısında, koalisyon hükümeti kurmaya hazır olduklarını bildirmişti.
Donald Tusk neye inanıyor?
2007-2014 yılları arasında Polonya Başbakanı olarak görev yapan Tusk, seçimi kaybetmesi ardından 2014-2019 yıllarında AB Konseyi Başkanlığı yapmıştı.
Avrupa Birliği'nin görüşlerini benimseyen lider, Morawiecki'ye oranla daha liberal görüşlere sahip olan, Avrupacı bir lider olarkta biliniyor. Avrupa Halk Partisi'nin lideri olan Tusk'un, Ukrayna ve mülteci konusunda eski hükümete göre farklı bir tutum ele alması bekleniyor.
"Macaristan hükümeti için fiyasko"
Macaristan merkezli Népszava gazetesi Polonya'daki seçimlerden sonra Viktor Orbán’ın artık AB’de yalnız kalacağı tahmininde bulunuyor:
"Kaybeden bir tek PiS olmadı, Macaristan’daki iktidar partisi de büyük bozguna uğradı. ... Varşova’da hükümet değişirse, Macaristan AB karşıtı son popülist müttefikini de kaybedecek. AB’deki oylamalarda yalnız kalacağız, AB’ye şantaj yapan bir tek biz olacağız ve toplumumuz uyanmazsa, ki bunun emaresini görmek pek mümkün değil, yakında kendimizi yine AB’nin dışında bulabiliriz."
Polonya siyaset dünyasının iki 'düşman' şahsiyeti: Kaczynski ve Tusk
Seçimlerde eski Polonya Başbakanı ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk’un liderliğindeki Sivil Koalisyon (KO) oyların yüzde 31,6'sını aldı. Üçüncü yol ittifakının oy oranı yüzde 13, Sol Parti’nin oy oranı da yüzde 8,6 oldu.
2015 yılından beri ülkeyi yöneten Jaroslaw Kaczynski liderliğindeki muhafazakâr milliyetçi Hukuk ve Adalet Partisi (PİS) iktidarı kaybetmişti.
Seçim sonuçları, Doğu Avrupa’daki bloğun çöküşünün ardından Polonya siyasetine damga vuran çok önemli iki politikacı, Jaroslaw Kaczynski ve Donald Tusk arasındaki sonu gelmeyen mücadelede yeni bir dönemin başladığına da işaret ediyor.
Jaroslaw Kaczynski ve Donald Tusk siyasete, Polonya’da sosyalist rejimin yıkılmasında çok önemli yeri olan Solidarnosc Hareketi'nde başladı. Ancak hareketin dağılmasının ardından Kaczynski muhafazakâr, Tusk ise liberal ve özgürlükçü siyaset ekolünü temsil etti. İki lider, son 20 yılda Polonya’nın çehresini belirledi.
Kaczynski, 2006-2007 yılları arasında başbakanlık yaptı. 2007-2014 yılları arasında Tusk bu görevi devraldı. 2015 yılında yapılan seçimlerde yine PİS iktidara geldi, ancak o yıllardan itibaren Kaczynski geri planda kalmayı tercih ederek hükümetlerde yer almadı. Kaczynski, PİS'in siyasetini belirleyen ve her kararda mutlaka onayı olan “bir bilen” olarak kaldı.
Tusk ise iktidarı kaybetmesinin ardından Avrupa Birliği’nde (AB) önemli bir isim haline geldi. Birliğin yürütme organı olan AB Konseyi’ne ve Avrupa Parlamentosu içindeki merkez sağ Avrupa Halk Partisi grubuna başkanlık etti. Ve Polonya için bir kader anı olarak tanımlanan son seçimlerde Kaczynski’yi iktidardan indirmek üzere bir araya gelen muhalefetin başına geçti.
Kaczynski ve Tusk arasında; Avrupa ve dünyaya bakış, toplumsal olaylara yaklaşımlar ve Polonya’nın geleceği gibi konularda köklü ideolojik ve politik farklılıklar var. Ancak iki lider arasında şahsi bir kavga daha var ki, bu da onların ilerde asla bir araya gelemeyeceğinin teminatı: o da Jaroslaw Kaczynski’nin ikiz kardeşinin de yaşamını kaybettiği uçak kazası.
2010 yılında Szmolenszki’de bir Polonya uçağı düşmüş ve aralarında Jaroslaw’ın ikiz kardeşi Lech Kaczynski’nin de bulunduğu pek çok yüksek düzey Polonya devlet yetkilisi yaşamını kaybetmişti.
Jaroslaw Kaczynski bu trajik uçak kazasının bir sabotaj olduğunu ve olayın gerisinde de o yıllarda başbakan olan Donald Tusk’un bulunduğunu iddia etmişti. Bu iddia, hiçbir kanıt bulunamamasına rağmen, her seçimde ve iki lider arasındaki her tartışmada gündeme geldi ve hala da gelmeye devam ediyor.
Yeni iktidar Polonya’de neleri değiştirebilir?
Donald Tusk başbakanlığında bir koalisyon kurulursa ve yeni hükümet Polonya Parlamentosu'ndan destek de alırsa, Polonya bir rota değişikliğini kolayca gerçekleştirebilir mi?
Donald Tusk bir yıl içinde kürtajın tekrar serbest bırakılmasını vadetti. Bu, belki yeni hükümetin en kolay başarabileceği işler arasında. Ancak yorumcular, son dönemde muhafazakâr hükümet tarafından gerçekleştirilen ve aralarında yargı reformunun da bulunduğu bazı kurumsal değişikliklerin o kadar da kolay geri çevrilemeyeceği kanısında.
Dönüşümü engelleyen faktörlerin başında Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda geliyor. Muhafazakar siyasete sadık Duda, veto yetkisine sahip ve veto edilen bir yasanın Parlamento'da kabul edilebilmesi için anayasaya göre beşte üçlük bir çoğunluk gerekiyor. Muhalefetin bu çoğunluğa sahip olamayacağı kesin.
Bir diğer faktör de Anayasa Mahkemesi ve yargı mekanizmaları. PİS'in 10 yıla yakın egemenliği boyunca hem Anayasa Mahkemesi'nde hem Başsavcılıkta ve hem de Hakimler Yüksek Kurulu'nda siyasi olarak kendisine yakın kadrolar yerleştirdiği ve bu kurumların muhalefetinin aşılmasının kolay olmayacağı da yine yorumcuların dikkat çektiği noktalar arasında.