Real Clear Defence: Hamas'ın saldırısı, İsrail'in 'yenilmezlik' algısını nasıl sarstı?
İsrail istihbaratı, Hamas saldırılarını engelleme konusunda neden başarısız oldu? Akıllı Çit ve son teknoloji istihbarat unsurlarına rağmen saldırı neden engellenemedi? Yaşananlar, İsrail'in 'yenilmezlik' algısını nasıl sarstı?
ABD merkezli Real Clear Defence'da, İsrail istihbaratı ve ordu birimlerinin, Hamas saldırılarını nasıl öngöremediğinin ve neden hızlı bir karşılık veremediğinin değerlendirdiği bir analiz yayınlandı.
İsrail istihbarat birimlerinin ve İsrail ordusunun, Demir Kubbe, Akıllı Çit ve üstün istihbari unsurlara rağmen Hamas saldırılarını görememiş olmasının İsrail'in 'yenilmezlik' anlayışına büyük darbe vurduğu beliritlen analizde, İsrail'in bu başlıklarda köklü değişikliklere gitmesi gerektiği gerçeğinin ortaya çıktığı belirtildi.
Analizde ayrıca; İsrail'in bölgede İran gibi güçlü düşmanlarının da bulunduğu bir ortamda artık daha fazla tedbir alması gerektiği belirtilerek, istihbarat başarısızlığının nedenleri değerlendirildi.
İşte Real Clear Defence'de yayınlanan analiz:
Dünyanın en sofistike ordularından biri olan İsrail Ordusu, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın karşısında büyük bir şok yaşadı. 6 Ekim 1973'te, yani bundan 50 yıl önce de İsrail, Arap-İsrail savaşında ilk büyük gerilemeyi yaşadı.
1973 yılında Mısır ve Suriye orduları, gelişmiş Sovyet silahlarını kullanarak Yom Kippur dini bayramı sırasında İsrail'e kuzeyden ve güneyden iki yönlü sürpriz bir saldırı başlatmıştı. Ancak 16 Ekim 1973'te Ariel Şaron komutasındaki İsrail kuvvetleri Mısır ve Suriye savunma hatlarını aşmayı başardı ve bu karşı saldırı savaşın gidişatını İsrail lehine çevirdi. Diplomatik cephede ise 1973 Arap-İsrail savaşı ABD'nin dış politikası için bir dönüm noktası oldu.
Şu anda Hamas saldırılarında olduğu gibi, o dönemde de Mısır ve Suriye ordusu, planlama ve hazırlık aşamalarında gizliliği büyük ölçüde korumayı başarmıştı. Yine benzer şekilde İsrail Savunma Kuvvetleri'nin fark edemediği ve buna göre karşılık veremediği bazı istihbarat göstergeleri vardı.
İsrail'in istihbarat mekanizması 1973 savaşında da bugün olduğu gibi, ulusal güvenlik sorumluluğunu yerine getirmede başarısız olmuştu.
Son saldırılarda gösterdi ki; İsrail'de 50 yıl sonra bile benzer koşullar ve zaafiyetler devam ediyor. Bu kez tek fark, konvansiyonel bir ordu olmayan Hamas'ın İsrail Savunma Kuvvetleri'ne benzer bir kaderi yaşatıyor olmasıdır.
7 Ekim 2023'te Hamas, Orta Doğu'nun en güçlü ordusu tarafından korunan ağır tahkimatlı bir bölgeye yıkıcı bir saldırı düzenlemek için motorlu tekneler, insansız hava araçları, yamaç paraşütleri, motosikletler ve paramotorlar kullandı.
Saldırının büyüklüğü ve Hamas'ın elde ettiği başarı, İsrail'in Netanyahu hükümeti tarafından yönetilen savunma mekanizmasının ulusal güvenliğin her alanında ülkeyi korumakta başarısız olduğunu kanıtladı.
Hamas'ın İsrail topraklarına saldırısı, 1973 Yom Kippur Savaşı'nda alınan derslerin benzerliğini ve geçerliliğini hatırlattı. Bununla birlikte, İsrail'in yeni bir tehdit analizi ve istihbarat yapısı konusunda acil planlama yapması gerektiğini ortaya koydu.
1973'ten farklı olarak bu kez dünya, İsrail'in yoğun nüfuslu Gazze Şeridi'nde Hamas'a karşı yaklaşan saldırısını izliyor ve insani kaygılar her geçe dakika artıyor.
İsrail istihbaratı nasıl başarısız oldu?
İsrail medyasına yansıyan bilgilere göre; Hamas'ın büyük bir saldırı gerçekleştirmek için eğitim ve hazırlık yaptığına dair yeterli istihbarat göstergeleri uzun zamandır bulunuyordu.
Nitekim İsrail medyasında daha geçtiğimiz ay yer alan ve Hamas'ın Eylül ayında yayınladığı videolardan birinde, İsrail topraklarına sızmak için İsrail'in yüksek teknolojiye sahip Demir Kubbe hava savunma sistemine yönelik canlı ateş eğitimleri ve sahte saldırılar yapıldığı görülüyordu.
Uzmanlara göre; istihbarat birimlerinin ya da İsrail Savunma Kuvvetleri'nin aklı başında herhangi bir üyesinin bu açık savaş göstergelerini neden fark edemediğini anlamak oldukça zor.
Belki de Hamas gibi alt düzey bir grubun Demir Kubbe'yi aşarak büyük bir saldırı başlatamayacağına inanarak istihbarat göstergelerini kasten görmezden geldiler.
İsrail'in ulusal güvenlik konularında bölgesel iletişimi izlemek için en gelişmiş teknolojilerden birine sahip olduğu bir sır değil. Muhtemelen Hamas, saha taktiklerinde geniş deneyime sahip zorlu bir düşman olarak İsrail için kolay hedef olabilecek iletişim ekipmanlarını kullanmaktan kaçındı.
Hamas muhtemelen iletişim için dijital parmak izi bırakmaktan kaçınılan yöntemler izledi. Böylece istediği etkiyi yarattı ve İsrail istihbaratınım yaklaşan saldırıdan haberdar olmasını engelledi.
Çoğunlukla Hamas, İsrail'in dikkatini başka yöne çekmek için yanlış bir anlatı yaratarak gelecekteki siyasi stratejisi hakkında yanlış bir algı oluşturmak için bir taktik izledi.
Asimetrik bir savaşta rakibin özelliklerini anlamak gerekir ve teknoloji sadece güç çarpanlarından biridir. Bu durum, kararlı ve sofistike olmayan düşmanların rakiplerinin teknolojik üstünlüğünü aşmak için ucuz yöntemler kullandığını defalarca göstermiştir.
Bu nedenle insan istihbaratının önemi hala değerlidir ve gelecekteki askeri operasyonlar için belirleyici bir faktör olarak kalmaya devam edecektir. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin gözü ve kulağı oldukları için istihbarat toplamaya yardımcı olmak üzere seçilmiş, eğitimli cephe birliklerinin görevlendirilmesinin zorunluluğu bir defa daha ortaya çıkmıştır.
Askeri strateji de başarısız olabilir mi?
İsrail Savunma Kuvvetleri, İsrail ile Gazze Şeridi arasındaki sınır boyunca "Demir Duvar" olarak bilinen bir güvenlik duvarı tasarladı ve bu yapıyı 1.4 milyar dolara inşa etti.
Yapı tamamlandıktan sonra "dünyada türünün tek örneği" olarak nitelendirildi.
Bu projenin birincil amacı sınır boyunca güvenliği güçlendirmek ve Hamas'ı İsrail'e saldırı düzenlemek için geliştirmeye çalıştığı yeteneklerden mahrum bırakmaktı. Demir Duvar'da yüzlerce kamera, radar ve sensör bulunuyor. Ayrıca her 500 metrede bir gözlem kuleleri, iletişim altyapısı, son teknoloji silah sistemleri ve tam teşekküllü bir komuta merkezi bulunuyor.
Demir Duvar veya diğer adıyla Akıllı Çit, bir ülkenin sınırını nispeten karmaşık olmayan bir düşmana karşı korumak için ideal bir stratejidir. Bu konsept ancak sistemler tarafından sağlanan çıktıları anlayabilecek eğitimli insan unsurları ile entegre edildiğinde pratik olabilir. İnsan unsuru entegre edilmediği takdirde böylesine pahalı bir sistem etkisiz hale gelir ki son saldırılarda bu gerçek ortaya çıkmıştır.
Öte yandan yapıya 1.4 milyar dolar harcayan tasarımcılar, Hamas'ın yeraltı tehditlerine karşı mühendislik yaparken, yer üstü tehdidini anlamakta başarısız oldular.
7 Ekim 2023'te Hamas'ın nispeten ucuz aşma yöntemleriyle gerçekleştirdiği bir dizi sürpriz saldırı Akıllı Çit'in tasarım hatalarını ortaya çıkardı.Aynı zamanda İsrail Savunma Kuvvetleri'nin güvenlik konusundaki çaresiz kalan hazırlığını da gözler önüne serdi.
Akıllı Çit'in etkinliği
Mevcut bilgilere göre İsrail ordusu şimdiye kadar Hamas'ın İsrail'e sızmak ve saldırı düzenlemek için tünelleri kullanmasını başarıyla engelledi. Duvarın inşası Hamas'ı ve Gazze Şeridi'ndeki nüfusu psikolojik olarak etkiledi. En son teknoloji, tüm sınır boyunca çok ihtiyaç duyulan görünürlüğü sağlayarak İsrail'in güvenlik duruşunu güçlendirdi.
Hamas uzun süre boyunca Akıllı Çit'i aşmanın yollarını aradı ve öyle görünüyor ki Hamas, kararlı bir düşman olarak İsrail'in savunma sistemlerinin zayıflıklarını ve açıklarını gereken titizlikle tespit etti.
Hava savunması konusunda da gelişmeler yaşandı.
Demir Kubbe sisteminin düşman füzelerini tespit etme ve etkisiz hale getirme konusunda kendine has özellikleri ve sınırlamaları var. Binlerce füze ve roket ateşlendiğinde sistemin yetersiz kaldığı bir sır değil. Asıl şaşırtıcı olan, İsraillilerin tatbikatlar sırasında savunma pozisyonunun sınırlarını neden öngörmediğidir.
Tüm bu senaryo İsrail'in savaşa hazırlığı konusunda ciddi şüpheler yaratmaktadır. Sebepler ne olursa olsun sonuç olarak İsrail, bu büyüklükte bir saldırıyı öngörememiştir.
İran gibi bölgesel bir düşmanın varlığı söz konusu iken, İsrail'in sadece terör örgütü olarak tanımlanan Hamas'a karşı verdiği bu acı tecrübe, İsrail'in “yıkılmaz” güvenlik yapısı üzerinde büyük kuşkular uyandırmıştır.