Responsible Statecraft: Rusya, Kursk saldırısına rağmen neden Batı'ya büyük bir tepki vermiyor?

Rusya'nın askeri, ekonomik ve siyasi kapasitesi nasıl kısıtlandı? Rusya, Kursk saldırısına rağmen neden Ukrayna'ya ve Batı'ya büyük bir tepki vermiyor?

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından Responsible Statecraft'da, Ukrayna'nın Kursk saldırısının ve Rusya'nın saldırının sonuçlarına dair “tepkisizliğinin” değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Moskova'nın savaşın başından bu yana, Batı'nın savaşa doğrudan müdahil olması durumunda nükleer caydırıcılık kartını öne sürdüğüne dikkat çekilen analizde, Putin'in Kursk saldırısına rağmen adım atmamasının nedenlerine yer verildi.

Analizde ayrıca, Putin'in Batı'ya karşı hamlelerinin nasıl azaldığına dair örneklerle sürecin geleceğine dair öngörülerde bulunuldu.

İşte Responsible Statecraft'da yayınlanan analiz:

Soğuk Savaş dönemi istihbarat dünyası, eski CIA karşı istihbarat şefi James Jesus Angleton tarafından “aynalar çölü” olarak tanımlanmıştı.

Aynalar çölü, T.S. Eliot'un 1920 tarihli Gerontion adlı şiirinden oldukça zekice bir edebi uyarlamadır ve bu şiir, “köşede pusuda bekleyen daha büyük bir felakete doğru hızla ilerleyen” bir nesili tarif etmek için kullanılmıştır.

Savaş zamanları, liderlerin düşmanları caydırmanın yanı sıra uluslararası taahhütleri de yerine getirmek zorunda oldukları dönemlerdir.

Zira; uluslararası sistemin yapısı bu sinyaller ve bunları destekleyen çok çeşitli politikalar, kurumlar ve düzenlemeler tarafından ayakta tutulur.

Örneğin, NATO ittifakının kolektif savunma hükmü olan 5. Madde, Amerika'nın Avrupalı ortaklarının başka bir devletin saldırısına maruz kalmaları halinde onları savunacağına dair verdiği güvenceye dayanmaktadır. Ancak ABD bunu yaparken BM kurallarına uymak zorundadır.

Son dönemde Rusya'nın en büyük sorunu, Batı'yı Ukrayna'ya yardım etmekten caydırmanın yollarını bulamamak olmuştur.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin; 30 aydan kısa bir süre önce, yani işgalin başladığı gün, müdahale eden herkesin “daha önce hiç görmediğiniz sonuçlara” katlanacağı uyarısında bulunmuştu.

Ancak o zamandan bu yana Batı, Ukrayna için devasa ve bazı ölçütlere göre eşi benzeri görülmemiş bir güvenlik yardım sürecini başarıyla koordine etti.

Batı, yeni silah türleriyle savaşa katılımını istikrarlı bir şekilde derinleştirdi ve Ukrayna'nın uluslararası olarak tanınan Rus topraklarında saldırma kabiliyetini kısıtlayan önceki tedbirlerini gevşetti.

Moskova, Batı'nın savaşa doğrudan müdahalesi konusunda, nükleer caydırıcılık kartını sürdü ve Batı tüm kırmızı çizgileri aşmasına rağmen sürmeye devam ediyor.

Putin'in Batı'yı Ukrayna savaşına daha fazla müdahil olmaktan caydırmaya yönelik son planı, misilleme olarak Batı'nın düşmanlarını silahlandırmakla tehdit etmekti.

Bu politikanın Ukrayna'nın Batılı ortakları üzerindeki maliyetleri artıracağı ve böylece geri adım atacakları ya da en azından Kiev'e olan bağlılıklarını daha da derinleştirmekten kaçınacakları düşünülüyordu.

Ancak Putin'in bu sözlerininin üzerinden üç ay geçmesine rağmen Rusya henüz bu tehdidini yerine getirmedi.

Görünen o ki, bu tür cezalandırıcı kısasa kısas gerçekleşemedi ve gerçekleşemeyecek.

Çünkü Rusya'nın küresel askeri, ekonomik ve siyasi portföyünü rahatlıkla kullanma kapasitesi büyük ölçüde kısıtlanmış durumda.

Kremlin'in ABD'ye karşı Yemen'deki Husi isyancıları silahlandırmaya hazırlandığı bildirilirken, Washington Moskova'yı engellemek için Suudi Arabistan ile diplomatik bir girişimde bulundu.

Rusya ve Kuzey Kore Haziran ayında önemli bir bir savunma anlaşması imzaladı. Ancak bugüne kadar tarafların birbirine büyük bir silah sevkiyatı yapmayı planladığına dair hiçbir kanıt yok.

İran ise Rusya'ya askeri olarak destek veren en bariz ülke olarak ortaya çıkıyor. Ancak burada da Kremlin kendini Scylla ve Charybdis arasında temkinli bir şekilde gezinirken buluyor.

Suriye iç savaşına müdahalesinin ardından Rusya'nın karmaşık Orta Doğu stratejisinin bir parçası da İsrail ile istikrarlı, ortak düzeyinde bir ilişkiyi desteklemek oldu.

Moskova, Gazze'deki tutumu nedeniyle İsrail'i sürekli iğnelese de, İsrail'in açık düşmanı İran'a büyük silah sistemleri tedarik ettiğine dair şu ana kadar net bir kanıt yok.

Özetle; Rusya'nın kendi çıkarlarını olumsuz etkilemeden Batı'ya karşı silahlandıracağı ülkeler arasında sadece Latin Amerika ve Afrika'nın bazı bölgelerindeki küçük oyuncular dışında kimse yok.

İşte tüm bu dengeler; Ukrayna'daki savaş etrafında gelişen bir “aynalar çölüne” işaret ediyor.

Rusya'nın böyle bir ortamda ve tamamen sıkıştığı bir süreçte Batı, Ukrayna için azami avantajlı koşullarda savaşı sona erdirmek için adım atmalıdır. Bu hamlenin zamanı artık gelmiştir.

Tartışma