RFE/RL: Harris'in olası başkan adaylığı ve Trump'a karşı şansı

Kamala Harris'in başkan adaylığı ABD seçimlerinde dengeleri nasıl değiştirecek? İşte Harris'in kariyeri ve Trump'a karşı izleyeceği olası stratejinin ayrıntıları.

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından RFE/RL'de, Biden'ın adaylıktan çekilmesinin ardından Kasım seçimlerinin geleceğinin, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in adaylığının ve olası politikalarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Kamala Harris'in seçmenler tarafından hala uluslararası bir devlet adamı olarak algılanmadığı belirtilen analizde, ancak Harris'in Trump'la yapacağı münazaralarda imajını yeniden şekillendirebilme şansına sahip olduğu belirtildi.

Analizde ayrıca; Harris'in geçmişine dair ayrıntılara ve Ukrayna ve Gazze başta olmak üzere uluslararası meselelerde izleyebileceği politikalara dair öngörülere yer verildi.

İşte RFE/RL'de yayınlanan analiz:

ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Joe Biden'ın yarıştan çekilmesinin ardından, başkanlık için aday gösterilen ilk siyahi kadın olabilir.

Biden 21 Temmuz'da yaptığı açıklamada; "partinin ve ülkenin menfaati için" kenara çekildiğini ve Harris'in Kasım ayındaki seçimlerde Demokratların yeni adayı olmasını desteklediğini belirtti.

59 yaşındaki Harris, yeterli sayıda delegenin oylarını Biden'dan kendisine aktarmayı kabul etmesi halinde partinin 19-21 Ağustos'ta Chicago'da yapılacak kurultayında Demokratların adaylığını garantileyebilir ki bu da, ABD başkanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir gelişme olabilir.

Harris, adaylık için favori olsa da, birçok şey belirsizliğini koruyor. Zira; kurultayda diğer adaylar da şapkalarını ringe atabilir.

Harris'in adaylığı ayrıca, 27 Haziran'daki münazarada tutarsız konuşmalarının ardından Biden'ın başkanlığa uygunluğu ve Trump'ı yenme kabiliyetine ilişkin yoğun tartışmaların ardından yarışa yeni bir heyecan katabilir.

Harris, göçmenlik reformu, kürtaj hakları ve Rusya'ya karşı savunması için Ukrayna'ya yardım gibi konuların dengede durduğu yüksek riskli yarışa Trump ile başa baş girecek.

Diğer yandan ABD'deki seçim sonuçlarını Pensilvanya, Michigan ve Wisconsin gibi kararsız eyaletlerdeki seçmenler, potansiyel olarak kimin kazanacağını belirleyebilir.

Zaman ve enerjilerini bu kritik eyaletlere odaklayan Trump, muhtemelen Harris'in göçmenlik konusundaki çalışmalarına karşı bir strateji belirleyecek ve onu Demokrat Parti'nin "radikal solunun" bir temsilcisi olarak gösterecektir.

Harris ise güçlü istihdam artışı, reçete fiyatlarındaki düşüş ve öğrenci borçlarının affedilmesi gibi yönetimin son dört yıldaki başarılarını ön plana çıkarabilir.

2017-2021 yılları arasında başkanlık yapan Trump, üç muhafazakar adayla dokuz üyeli Yüksek Mahkeme'yi büyük oranda sağa kaydırdı. Mahkeme iki yıl önce dönüm noktası niteliğindeki bir kararla, kürtajı anayasal bir hak olarak tanıyan 1973 tarihli Roe v. Wade kararını da bozdu.

Harris'in ayrıca, Trump'ın suç geçmişine de saldırması ve onu ülkenin en yüksek makamına layık olmayan bir politikacı olarak sunması muhtemel.

Trump Mayıs ayında bir jüri tarafından mali kayıtlarda sahtecilik yapmaktan suçlu bulundu ve bu yılın sonlarına doğru hüküm giymesi bekleniyor. Ancak hapis cezası alması pek olası değil.

Trump ayrıca, 2020 seçimlerini Biden'a karşı kaybetmesinin ardından 6 Ocak 2021'de Washington'daki ABD Kongre Binası'nda çıkan isyanla ilgili olan iki davada da suçlamalarla karşı karşıya.

Dış politikadaki rolü

Biden Harris'i, ABD'nin güney sınırına yönelik göçmen akışını yavaşlatmak amacıyla Latin Amerika ülkeleriyle yürütülen diplomatik çabaları denetlemesi için görevlendirmişti. Zira Biden, göreve geldikten sonra Trump dönemindeki göçmenlik kurallarını gevşeterek sınırdan göçmen akınını tetikledi.

Diğer yandan Harris, bir düzineden fazla yurtdışı gezisi yaparak ve 150'den fazla dünya lideriyle görüşerek dış politika referanslarını geliştirdi. Haziran ayında İsviçre'deki Ukrayna barış forumunda ABD'yi temsil etti.

Ancak ABD'nin önde gelen siyasi analistleri, Harris'in seçmenler tarafından hala uluslararası bir devlet adamı olarak algılanmadığını belirtiyor.

Harris, Ukrayna ve Gazze'deki savaşların ortasında gerçekleşecek olan seçimler öncesinde, Trump'la yapacağı münazarada bu tecrübelerini gösterme şansına sahip olacak ve seçmenler arasındaki imajını yeniden şekillendirebilecek.

Harris'in derin bir uluslararası deneyime sahip olmaması, 2020 Demokrat başkan adaylığı yarışında ona zarar veren çeşitli faktörlerden biriydi.

Ancak uzmanlar artık, Harris'in dış politika konularında daha fazla söyleyecek şeyi olabileceğini düşünüyor.

Biden, ülkeye silah gönderilmesi de dahil olmak üzere İsrail yanlısı politikalarıyla Demokrat tabanın bir kısmını yabancılaştırmıştı. Hatta İsrail'e verdiği desteğe karşı ilkbaharda üniversitelerde protestolar patlak vermişti. Harris ise, İsrail'in Gazze'deki saldırıları konusunda daha eleştirel bir duruş sergileyerek bazılarını geri kazanmaya çalışabilir.

Harris'in cinsiyetinin ve etnik kökeninin ise 2024 seçimlerindeki şansını nasıl etkileyeceği belirsiz.

Göçmen kızı

Kamala Harris, 20 Ekim 1964 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nde ırksal huzursuzlukların yaşandığı bir dönemde Oakland, Kaliforniya'da iyi eğitimli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Annesi Shyamala Gopalan, birkaç yıl önce Hindistan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne göç ederek Berkeley'deki prestijli Kaliforniya Üniversitesi'nde eğitim görmüş bir biyologdu.

Babası Donald Harris ise 1961 yılında Berkeley'de ekonomi okumak için Jamaika'dan Kaliforniya'ya taşınmış ve daha sonra ABD'nin bir diğer önde gelen üniversitesi olan Stanford'da profesör olmuştu.

İkili Berkeley'de sivil haklar aktivisti olarak tanıştı. Çocukken Kaliforniya'da beyazların yaşadığı bir mahallede okula giden Harris, anne ve babası boşandıktan sonra annesi ve kız kardeşiyle birlikte Montreal'e taşındı.

Harris, Washington'da siyaset bilimi ve ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Kaliforniya Üniversitesi'nde hukuk fakültesine devam ederek 1989 yılında buradan mezun oldu.

Harris kısa sürede Kaliforniya'nın hukuk camiasında adını duyurdu ve 2003 yılında San Francisco bölge savcısı oldu.

2004-2011 yılları arasında bölge savcısı olarak görev yapan Harris, ağır suçlar ve uyuşturucu suçları için mahkumiyet oranını artırarak suça karşı sert olduğunu gösterdi. Harris'in 2010 yılında Kaliforniya Başsavcısı olarak seçilmesini sağlayan da kısmen bu sicili oldu.

ABD'nin nüfus bakımından en büyük eyaletinin başsavcısı olarak geçirdiği altı yıl, New York ve Missouri gibi eyaletlerde polis tarafından vurulma olaylarının yol açtığı ırksal huzursuzluklara denk geldi ve Kaliforniya'da reform çağrılarına yol açtı.

Harris Kasım 2016'da ABD Senatosu'na seçilerek ABD tarihinde Kongre'nin üst kanadına seçilen ikinci siyahi kadın oldu. İstihbarat, bütçe, yargı, iç güvenlik ve hükümet işleri de dahil olmak üzere dört Senato komitesinde görev yaptı ve dış politika konusunda sınırlı bir deneyime sahip oldu.

Tüm bu başarılı geçmiş gözününe alındığında, Harris'in kazanma şansının olduğu değerlendirilebilir.

Ancak aday gösterilmesi halinde Harris'in, kendisini tamamlayabilecek ve özellikle de kritik önemdeki salıncak eyaletlerdeki önemli seçmenleri kazanabilecek bir başkan yardımcısı adayı bulması gerekecek.

Kaynaklar

Tartışma