RFE/RL: Orta Doğu'da artan riskler ve kabus senaryosu
Son gelişmeler, Orta Doğu'daki dengeleri geri dönülmez şekilde değiştirdi. İsrail ve İran'ın “caydırıcı hamleleri” Ortadoğu'da “kabus senaryosunu” hayata geçirebilir!
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından RFE/RL'de, İran ve İsrail arasında artan gerilimin Orta Doğu'daki dengeler üzerindeki etkisi ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İran'ın baş düşman olarak tanımladığı İsrail'e ilk kez direkt olarak saldırı gerçekleştirmesinin Orta Doğu'yu öngörülemeyen bir bölge haline getirdiği belirtilen analizde, karşılıklı saldırıların ve misilleme adımlarının ise devam edeceği ve Orta Doğu'daki dengeleri geri dönülmez şekilde değiştireceği belirtildi.
Analizde ayrıca, tarafların birbirlerini caydırmak için misilleme adımlarına devam edeceği ve bu nedenle er ya da geç bir kabus senaryosunun ortaya çıkabileceği tespiti yapıldı.
İşte RFE/RL'de yayınlanan analiz:
İsrail'in Gazze'ye, İran'ın ise İsrail'e yönelik eşi benzeri görülmemiş saldırısı Orta Doğu'yu öngörülemeyen bir bölge haline getirdi.
Tahran 13 Nisan'da İsrail'e çok sayıda insansız hava aracı ve füze fırlatarak, İsrail'e ilk kez doğrudan saldırıda bulunması, Orta Doğu'daki dengeleri geri dönülmez şekilde değiştirdi.
Saldırının ardından İsrail, diplomatik bir saldırıdan siber saldırıya, askeri büyük bir karşılıktan küçük ama uzun sürecek missilleme seçeneklerine kadar çok sayıda alternatifi değerlendirdi.
Analistlere göre gerilimin tırmanma riski her zamankinden daha yüksek ve en kötü senaryo olan İran ile İsrail arasında topyekûn bir savaşın er ya da geç çıkması artık büyük bir ihtimal.
Bahreyn merkezli Le Beck International danışmanlık şirketinin istihbarat şefi Michael Horowitz;
"İsrail sadece sonuçları değil niyetleri de dikkate almak zorunda kalacak ve bu da İsrail'in en sonunda İran'a bir karşılık vermesi anlamına geliyor.”
değerlendirmesinde bulunuyor.
Horowitz, ne İran'ın ne de İsrail'in gerilimi tırmandırmak istemeyebileceğini ancak "birbirlerini 'caydırmaya' çalışarak gerilimi sıcak tutacaklarını belirtiyor.
İran'ın saldırısı, İsrail'in 1 Nisan'da Suriye'deki İran Büyükelçiliği yerleşkesine düzenlediği ve aralarında iki generalin de bulunduğu yedi İranlı komutanın ölümüne yol açan şüpheli hava saldırısına misillemeydi.
İsrail'in hava saldırılarında Aralık ayından bu yana Suriye'de İran silahlı kuvvetlerinin elit kolu olan Devrim Muhafızları Ordusu'nun en az 18 mensubu öldürüldü.
Diğer andan, İran'ın 13 Nisan'daki saldırısının yüksek koreografiye sahip olduğu ve önemli hasar ya da kayıplara yol açmayı amaçlamadığı anlaşılıyor.
Kabus senaryosu
Saldırıların yapılmasının ardından yapılan sıcak açıklamalarda; İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant İsrail'in İran'ın saldırısına karşılık vermekten başka "seçeneği olmadığını" belirtti.
Tahran ise İsrail'in misilleme yapması halinde cevabının "daha güçlü" ve "daha kapsamlı" olacağı uyarısında bulundu.
Devrim Muhafızları'nın baş komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami 14 Nisan'da yaptığı açıklamada İran'ın operasyonunun "denklemi değiştirdiğini" ve Tahran'ın "stratejik sabır" göstermek yerine İsrail'in eylemlerine karşılık verebileceğini gösterdiğini belirtti.
Washington Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Farzin Nadimi ise verdiği demeçte;
"İran bir paradigma değişikliği istiyor ve bundan sonra İsrail'in her eylemine benzer bir karşılık verileceğini gösterdi.”
ifadelerini kullandı.
İsrail'in İran'a yönelik herhangi bir doğrudan askeri eylemi, Horowitz'in "kabus senaryosu" olarak adlandırdığı İsrail ile İran arasında tam anlamıyla bir savaşı tetikleyebilir.
Böyle bir senaryo İsrail'in kilit müttefiki ABD'yi de içine çekebilir ve Lübnan'daki Hizbullah, Yemen'deki Huti isyancıları, Irak ve Suriye'deki Şii milisler gibi İran'ın bölgedeki vekilleri ve İran yanlısı militan grupların İsrail'e yönelik saldırılarını tetikleyebilir.
Horowitz;
"Eğer bu noktaya ulaşırsak, İsrail'in İran'a haftalar süren saldırıları, Hizbullah'ın İsrail'e karşı bir saldırıya geniş çaplı katılımı, İsrail'in Lübnan'a kara harekatı ve İran'ın Basra Körfezi'ni kapatma girişimleri görebiliriz."
değerlendirmesinde bulundu.
Diğer yandan İran, yıllardır dünya petrol sevkiyatı için önemli bir güzergah olan stratejik Hürmüz Boğazı'nı kapatmakla tehdit ediyor.
Horowitz, İsrail'in İran'a doğrudan bir saldırısı olmasa bile, "İran ve İsrail arasındaki kısasa kısas saldırılar döngüsü, dış taraflar gerilimi düşürmek için şimdiye kadar yaptıkları gibi hareket etmezlerse bizi bu noktaya getirebilir" uyarısında bulundu.
Belirsizlik düzeyi
İsrail'i itidalli olmaya çağıran ABD de dahil olmak üzere pek çok küresel güç ve bölgesel aktör gerilimin düşürülmesi çağrısında bulundu.
Harvard Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Stephen Walt yaptığı değerlendirmede;
“ABD'nin İsrail üzerinde, eğer kullanmayı seçerse, muazzam bir kozu var, Ancak bu kozunu kullanmıyor.”
ifadelerini kullandı.
İsrail'in Washington'u görmezden gelip meseleleri kendi eline alması imkânsız olmasa da Walt bölgesel bir çatışma ihtimalinin zayıf olduğunu çünkü "bölgedeki aktörlerin çoğunun bunun olmasını istemediğini" söyledi.
Horowitz'e göre, geniş çaplı bir çatışmanın gerçek bir kazananı olmayacak.
Horowitz ayrıca;
"Savaşan taraflardan herhangi birinin bir tırmanıştan nasıl çıkacağını tahmin etmek mümkün değil ve bu düzeyde bir belirsizlik genellikle kimse için iyi değildir. Er ya da geç bir kabus senaryosu hayata geçebilir.”
ifadelerini kullandı.