Rusya savaşmak istemeyen askerleri için özel cezaevi kurdu

Rusya’nın işgal ettiği Luhansk vilayetinin Bryanka kentinde savaşmayı reddederek evine dönmek isteyen çok sayıda Rus askeri için özel cezaevi kurdu ve gözaltında tutuluyor.

1. resim
23.07.2022

Rusya’nın işgal ettiği Luhansk vilayetinin Bryanka kentinde, savaşmayı reddederek evine dönmek isteyen çok sayıda Rus askeri gözaltında tutuluyor. 2014 senesinden itibaren Luhansk’taki Rusya destekli ayrılıkçıların gayri resmi cezaevi olarak kullandığı binada tutulan Rus askerleri yeniden cepheye gitmeye zorlanıyor. 

Konuyla ilgili araştırma yapan Rusya’nın muhalif “Verstka” sitesinin haberine göre, Bryanka’da şu an en az 234 Rus askeri gözaltına tutuluyor ve rakam sürekli değişiyor. Kentte savaşmayı reddeden askerler için “özel merkez” oluşturulmuş. 

İnsan hakları savunucuları, askerler ve onların yakınlarının anlattığına göre,  gözaltındaki askerler bodrumlarda küçük gruplar halinde tutuluyor. 

Sözleşmeyi feshetmek isteyene hücre cezası

Abhazya’da bulunan Rus askeri üssünde görevli Artem Gorşenin ve Nikita Lazarev’in annelerinin anlattığına göre, oğulları 3 buçuk ay savaştıktan sonra evlerine dönmek istediler. Komutanları onların istifa raporunu kabul etmeyince Herson’da bulundukları mevziden ayrılarak Kırım’a geçtiler ve orada askerlik şubesine gittiler. Askerlik şubesinde Artem Gorşenin ve Nikita Lazarev’e Rostov üzerinden Abhazya’ya gönderilecekleri ve orada sözleşmeyi feshedebilecekleri söylendi. Ancak askerler Rostov’dan Abhazya yerine Bryanka’ya götürüldü. 

Artem Gorşenin’in annesi Fatima’nın “Nastoyaşee Vremya” haber sitesine anlattığına göre, oğlu önce 160’tan fazla askerin bulunduğu okul binasına götürüldü, orada 20’şer kişilik gruplara ayrılarak bodrumlara kapatıldı. Onların güvenliğini sağlama sorumluluğu ise “müzisyenler” adlandırılan Wagner paralı askerlerine verildi:

“Önce bize “müzisyenler” gardiyanlık yapıyor dedi. Sonra bunların Wagner askerleri olduğunu öğrendik. 15 Temmuz’da oğlum bodrum katında 20 kişi olduklarını, karanlıkta, aç tutulduklarını söyledi. Oğlumun söylediğine göre, onları dövmüyorlar, ancak sürekli konuşmalar yapıyorlar. Daha önce sakin konuşuyorlar, iyi maaş, rütbe vadediyorlardı, şimdi hapisle tehdit ediyorlar diyor.  Oğlum binayı muhafaza eden paralı askerlerin bazen gizlice kendilerine yemek verdiklerini anlatıyordu. Hatta birisi çok soğuk diye bodrumdan çıkıp dışarıda güneşlenmesine izin vermiş”. 

Fatima Gorşenina, önce oğlunun telefonunun yanında olduğunu ve kendilerine sürekli bilgi verdiğini anlatıyor:

“Ancak sonra Artem’in telefonundan tuhaf şekilde sakinleştirici mesajlar gelmeye başladı. Bunları oğlumun göndermediğinden şüphelendik. Sonra ise anladık ki, bizimle yazışan oğlumuz değil.  Çünkü şüphelenince sevimli kedisinin adını sorduk, ondan sonra bağlantı tamamen kesildi”.

Artem Gorşenin, Nikita Lazarev ve onlarla birlikte olan 18 askerin şimdi nerede olduğunu kimse bilmiyor. Nikita’nın annesi Svetlana Yelçeva, oğluyla en son konuşmasında askerlerin zorla cepheye gönderilmeye çalışıldığını anlattığını söylüyor

“Nikita hakarete maruz kaldıklarını, aşağılandıklarını söylüyordu. 'Anne, artık yapamıyoruz, bize insan değilmişiz gibi davranıyorlar. Üç buçuk aydır oradayız, ama korkunç muamele görüyoruz' diyordu”. 

Ya cepheye, ya bilinmeze

23 yaşındaki bir Rus askerinin babası da “Verstka”ya yaptığı açıklamada bu iddiayı doğruladı:

“Oğlum martın sonundan beri Ukrayna’da savaşıyor. Temmuz başında istifa dilekçesi yazdı. Bundan sonra Bryanka’da bodruma kapatıldı. Oğlum istifa dilekçesi yazanlara iki tercih sunulduğunu anlatıyor: ya bodrumdan mevzilerine dönecekler, ya da yine cephede kalma kaydıyla başka birliğe gönderilecekler”.

Asker ailelerinin anlattıklarına göre, Bryanka’daki bodrumlardan insanları zaman zaman çıkartarak nezarethanelere gönderiyorlar. Oraya gönderilenlerin akıbeti ise bilinmiyor.

21 Temmuz’da  “Mediazona” sitesi merkez üssü Çebarkul’da bulunan 90. Tank Tümeninde görevli 5 askerin de Bryanka’ya götürüldüğü haberini yaydı. Rusya’nın Lisiçansk’ı işgal etmesinin ardından Putin’in Luhansk’taki birliklerin “dinlenmesi gerektiğine” ilişkin açıklamasının ardından 5 asker komutanlarından izin istedi. Ancak evlerine değil, Bryanka’ya gönderildiler. Bu askerlerden 20 yaşındaki İlya Tatarnikov ailesine haber göndererek bodrumda tutulduklarını söyledi. 

Ailesinin iddiasına göre, komutanları tankçı İlya Tatarnikov’dan özel kuvvetlerde görev yapmak için sözleşme yapmasını istediler, ancak reddedince ya bu görevi kabul edeceğini, ya  Luhansk’taki nezarethaneye gönderileceğini, ya da  “kayıp” listesine ekleneceğini söylediler. 16 Temmuz’da Tatarnikov’u bilinmeyen bir yere götürdüler. Tatarnikov’un 4 asker arkadaşını ise 18 Temmuz’dan sonra kendi tümenlerine geri gönderdiler. Onlar İlya Tatarnikov’un kaderini sorduklarında ise komutan ya piyade tümeninde, ya Wagner birliklerinde olduğunu söyledi. İlya Tatarnikov’un annesi ise halen daha oğlunun yerini öğrenemiyor. Çebarkul’daki merkez üsten 5 askerin hepsinin görev yerine döndüğü bildiriliyor. Tatarnikov’un ablası ise kardeşinin Luhansk’taki nezarethanede tutulduğunu tahmin ediyor.

Utanç tahtasına adı yazılan askerler

Rusya’nın Stravropol vilayetine bağlı Budyonnovsk kentinde 205. Motorize tugayın savaşmayı reddeden 300 askerinin fotoğraflarından ibaret “utanç tahtası” oluşturuldu. “Verstka” muhabirleri, fotoğrafları “utanç tahtası”nda adı olan bazı askerlerle konuştu.  Askeri birlikte iki yıla yakın görev yapan 25 yaşındaki onbaşı, savaştan kısa süre önce çocuğunun doğduğunu söyledi. Bu nedenle kendisine izin verileceğini söylediler, ama 26 Şubat’ta izin yerine savaşa gönderiler. İki ay içerisinde bir kez dahi izin alamadı:

“Araçlarımız her 5-10 kilometrede bir bozuluyordu, biz de atıyorduk. Emirleri doğru düzgün vermiyorlardı. Biz nereye gidiyoruz, neden gidiyoruz, görevimiz nedir, belli değildi. Duruyorduk, koordinat veriliyordu, ateş ediyorduk…” 

Bunların üzerine onbaşı istifa dilekçesi yazarak asker arkadaşları ile birlikte Rusya’ya dönüyor. Sınıra kadar 220 kilometre yürüdükten sonra 22 bin ruble vererek Budennovsk’a varıyorlar:

“Fotoğrafımı nereye isterlerse asabilirler. Adımı, soyadımı nereye isterlerse yazabilirler. Umurumda değil. Ben ailem için geri döndüm”.

“Utanç tahtası”nda adı olan bir diğer asker ise “Nastoyaşşee Vremya”ya konuştu:  

“Döndüm, çünkü yaşamak istiyorum. Bize böyle olacağını kimse söylememişti. Tatbikata gittiğimizi söylemişlerdi. Normal ekipmanlarımız, zırh ve kaskımız bile yoktu. Yemek, su bile yoktu. Yemeği bir şekilde kendimiz temin ediyorduk”.

Buryatlar isyanda

Üssü Buryatya’da bulunan 11.Hava Taarruz Tugayına bağlı askerlerin durumunun daha kötü olduğu da iddialar arasında.  Savaşmayı reddeden askerlerin anlattığına göre, “özel operasyon”un başından beri tugayın askerlerinin neredeyse yarısı yok oldu – bir kısmı öldü, bir kısmı yaralı, bir kısmı ise savaşmak istemiyor. 

Tugayının askerlerinden İlya Kaminskiy, “Nastoyaşşee Vremya” sitesine yaptığı açıklamada, istifa için 20 dilekçe yazdığını, ancak hiç birisinin dikkate alınmadığını söyledi:

“Manevi olarak çok yoruldum. Komutanlara hiçbir güvenimiz yok. Çünkü onlar bizi yok sayıyor. Ricalarımızı yok sayıyorlar. Yalnız insanlar kesin dille “hayır” demeye başladıktan sonra harekete geçmeye başladılar, şimdi tekliflerde bulunuyorlar. Ancak artık yorulduk. Eve gitmek istiyoruz. Üç ay önce kızım doğdu. Halen onu göremedim. Nisan sonunda izin için dilekçe yazdım yok saydılar, mayısta istifa dilekçesi yazmaya başladım”. 

Kaminskiy, annesine gönderdiği son mesajında ise asker arkadaşlarının Luhansk’ta bir garajda tutulduğunu ve kendisinin geri dönmek istediği için oraya gönderilmekle tehdit edildiğini söyledi:

“Biz burada esir gibiyiz. Rehabilitasyonda olduğumuzu söylerlerse asla inanmayın”.

Askerin ailesinin bildirdiğine göre, 11.Hava Taaruz Tugayı komutanlığı daha önce savaşmayı reddeden askerlerine istifa dilekçelerini geri çekmemeleri halinde Luhansk’a götürüleceklerini ve orada eve dönmekten vazgeçirileceklerini duyurdu.  

Rusya yasalarına göre, sözleşmeli askerlerin zamanından önce istifa etme hakkı bulunuyor. Sözleşmenin zamanından önce feshedilmesi için ideolojik, savaş karşıtı görüşler, ailelerine bakacak kimsenin olmaması, komutanlık tarafından sözleşme şartlarının sistematik şekilde ihlal edilmesi gibi sebepler öne sürülebilir. 

İnsan hakları savunucusu Aleksey Tabalov’un  “Verstka”ya yaptığı açıklamaya göre,  savaşı bırakmak isteyen askerlerin büyük çoğunluğunun gerekçesi savaş karşıtlığı değil, ağır şartlar. Dört aydır rotasyon ve istirahat olmadan savaşan askerler hayal kırıklığı yaşadıkları için evlerine dönmek istiyorlar. 

“Özgür Buryatiya” Vakfında görevli insan hakları savunucusu Mariya Vyuşkova ise ideolojik nedenlerle savaşmayı reddedenlerin de olduğunu söylüyor. Vyışkova’ya göre, bu askerlerin büyük çoğunluğunu milliyetçe Rus olmayanlar oluşturuyor:

“Bir asker bize işgalci olmak istemediğini yazıyor. Moskova’da kendileri ile nasıl davranıldığını hatırlatıyor ve deNazifikasyonun Rusya’nın kendisine lazım olduğunu söylüyor”.

Bugüne kadar Rusya’da kaç askerin savaşı reddettiği belli değil. “Verstka”, basında yer alan haberlerin istatistiğine dayanarak bu rakamın en az 1793 olduğunu bildiriyor. “Nastoyaşşee Vremya” ise insan hakları savunucularının verdiği rakamlara dayanarak rakamın binlerce olduğunu iddia ediyor. 

Sadece Buryatya’dan en az 500 askerin Rusya ordusu ile sözleşmeyi feshettiği, ancak onlardan büyük kısmının sorunlarla karşılaştığı ve sadece 150’sinin geri dönmeyi başardığı bildiriliyor.

“Özgür Buryatya” Vakfı kurucusu, gazeteci Aleksandra Garmajapova’nın açıklamasına göre,  geri dönen 150 asker 10 gün Ukrayna’nın işgal altındaki topraklarında bodrumlarda tutuldu ve tehdit edildi. Yalnız bu askerlerin eşlerinin Buryatya yönetimine müracaatından ve bu müracaatın basında yayılmasından sonra geri dönüş mümkün oldu. 

Özgür Buryatya Vakfı Başkan Yardımcı Viktoriya Maladayeva ise  Buryatların savaşın ilk günlerinden itibaren dönmek istediğini söylüyor: “Aslında herkes dönmek istiyor, çünkü kimse işgalci olmak istemiyor. Buryatlar ise Ukrayna’da ne kaybettiklerini bile bilmiyorlar. Çünkü Ukrayna’nın Nazilerden arındırılması fikrinin kendisini anlamıyorlar. Zira biz kendimiz Rusya’da etnik azınlık olarak sürekli ırkçılık ve ayrımcılıkla karşı karşıyayız. Bu nedenle de biz “Denazifikasyon Rusya’ya lazım” dile bir kampanya başlattık. 3 binden çok başvuru aldık. Bu, fantastik bir şey. Ve şimdi bu mesajla kendi soydaşlarımızın kapısını çalarak Ukrayna’ya savaşa gitmemek gerektiğini, orada Naziler falan olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Bu kampanyadan sonra çok geri dönüş aldık, çok sayıda insan sözleşmelerinin feshi için yardım etmemizi istedi”.

Maladayeva, dönmek isteyen çok sayıda askerin zorla cephe bölgesinde tutulduğunu bildiriyor: “Bir süre önce Alçevsk’de gözaltına alınan, sonra kaçmayı başaran birkaç askerle konuştuk. Onlar üç hafta önceden dilekçe yazmışlar, komutan kabul etmemiş. Askerleri ekipmanlarını, silahlarını bırakarak mevziden ayrılmışlar ve gara giderek kendi merkez üslerini dönmeye çalışmışlar. Fakat yolda askeri polis yakalamış ve geri göndererek bodruma kapatmış. Silahları olmadığı için cepheye gönderememişler, bodrumda bu askerleri işçi olarak kullanmışlar. Askerler bir taşınma sırasında otobüsten atlayarak kaçmışlar”. 

"Rusya etnik azınlıkları top yemi olarak kullanıyor"

Viktoriya Maladeyeva, Rusya’nın özellikle etnik azınlıkları ön cepheye sürdüğünü vurguluyor:

“Bunu kayıplardan da görmek mümkün. Buryatların en çok kayıpları savaşın ilk günlerinde oldu. Biz bunu istatistiklerde de gördük. Sürekli bir cenaze telaşımız vardı. Halen daha ceset geliyor. Buryatya’da artık bizim askerlerimizin top yemi olarak kullanıldığını herkes anlıyor. Bize acımıyorlar, o yüzden Buryatları, Tuvalıları, Dağıstanlıları, Kalmıkları ön cepheye sürüyorlar. Bu nedenle de büyük kayıplar veriyoruz. Bugüne kadar cephede Buryatya’da doğan, büyüyen 250’den çok insan öldü.  Yerel yönetim artık kayıtları saklamaya başladı. Önce sosyal medyada, gruplarda ölüm haberleri duyuruluyordu. Ancak halk ne kadar soydaşımızın öldüğünü öğrenmeye başlayınca saklamaya başladılar.  En korkuncu da Buryatya yönetiminin halkın gözlerini tamamen kapatmak için festivaller, bayramlar düzenlemesidir. Neredeyse her gün festival düzenliyorlar.  Buryatya’da artık savaşın dokunmadığı bir aile bile kalmadı. Sanki İkinci Dünya Savaşındayız. Savaş bütün ailelere dokundu. Oysa biz bu savaşın gereksiz olduğunu biliyoruz. Rusya’da hoşgörülü bir toplum olsaydı, Ukrayna’nın deNazifikasyonu fikri hiçbir destek bulamazdı.  Ancak Rusya’da bizlere “kısık gözlü çurka”, “Çin’e defolun gidin” demek normal bir şey. Bu nedenle de Ukrayna’nın deNazifikasyonu ve Ukraynalıların yok edilmesi fikri Rusya’da kendine destek buluyor”.