Scholz Eurotifgter'ı F-35 ve SCAF'a yem mi yaptı?

ABD, bağımsız politika izleme eğilimi olan Angela Merkel’den sonra kontrolü elinde tutabilmek için Olaf Scholz'u desteklemişti.

1. resim

ABD’nin F-16 alımını, İsveç’in NATO üyeliğine onay meselesine çıpalaması, Türkiye’nin de alternatif jet seçeneklerini masaya yatırmasına neden olmuştu. Bu alternatiflerin başında da İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya'nın ortak üretimi olan Eurofighter taarruz uçakları geliyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir günlük Berlin ziyaretindeki temaslarının önemli gündem maddelerinden biri de Eurofighter uçaklarına yönelik Türkiye’nin talebiydi.

Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Alman Başbakanı Olaf Scholz’un ortak basın toplantısı sonrasında gazeteci mi Alman devlet görevlisi mi olduğu şüpheli şahsın sorusunun bir unsuru da bu konuyu içeriyordu. Ama soru yerine dolaylı yoldan “Türkiye’nin bağımsız ve insancıl dış politikası” hatırlatılarak “Bu politikalara devam ederek nasıl alabilirsiniz?” şeklinde imalı bir soru sordu. Elbette bu soruya Cumhurbaşkanı’nın verdiği yanıt çok anlamlıydı:

Eurofighter konusunda da Almanya verir veya vermez. Dünyada savaş uçakları üreten sadece Almanya mı? Şu anda insansız savaş uçakları noktasında da Türkiye önde gelen ülkelerden bir tanesi. Bir basın mensubu olarak bizi bununla tehdit etmeyin.

Açıklama çok netti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın bu uçakları vermeye yanaşmaması durumunda seçeneksiz olmadığımızın altını çizmişti. Evet, bu konuda seçeneksiz değiliz.

Aynen Patriot konusunda Türkiye’yi kapıları kapatan ABD’ye karşı Rusya ile yaptığımız S-400 anlaşması benzeri bir anlaşmayı da bağımsız bir ülke olarak yapabiliriz. Örneğin NATO sistemleriyle uyumlu Fransız Rafael seçeneği mevcut.

Fransızlar yanaşmazsa yine Batı kutbunun üyesi ve NATO konusunda ısrarlı İsveç’in Gripen savaş uçakları da var.  Ancak bu iki ülke ile bazı sıkıntılarımız var. Örneğin Fransa ile Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika, terörle mücadelemiz, Güney Kafkasya (Erivan’ı yönetme/yönlendirme sevdası) ve Suriye gibi çok sayıda konuda karşı karşıyayız.

İsveç ile de bu ülkenin terör örgütlerine verdiği destek konusunda net tutumumuz var. Ayrıca İsveç, Barış Pınarı Harekatı’mızı gerekçe göstererek Türkiye silah ambargosu uygulamaya başlamış, ancak NATO süreci başlayınca bu ambargoyu kaldırmıştı.

Ambargo kalktı kalkmasına ama terör konusundaki taleplerimiz bu ülke tarafından henüz karşılanmış değil. Ayrıca Gripen uçaklarını almamız durumunda, ABD kontrolünden çıkamayan İsveç, Washington’un talepleri doğrultusunda Türkiye’ye yedek parçada sıkıntı çıkarabilir.

Türkiye seçeneksiz mi?

Hayır. Bundan 10 yıl önce Patriot veya Batılı başka bir sistem konuşulurken S-400 seçeneği nasıl uzak ihtimal gözüküyorsa, şimdi de Rusya ve Çin seçeneğini zor ama imkansız olmayan bir seçenek. Rusların Su-57 ve Çinlilerin ABD’nin F-35’lerinden kopyaladığı J-20'leri alternatif olabilir.

SU 57 ve J-20’nin bir başka özelliği de F-22 ve F-35 gibi 5. nesil jet olması. Ancak dezavantajları da mevcut. Bunlar, bizim sistemlerden farklı. Türk sistemine entegrasyonu, NATO sistemine uyumlu sistemler gibi kısa süreli olmayabilir. Ayrıca mühimmatlarda da benzer problemler çıkabilir. Ancak alımı için de söylediğimiz gibi zor ama imkansız değil. S-400’lerin de özel çalışmayla Türk savunma sistemine entegre edildiğini unutmamak gerekir.

Buna ek olarak bu yıl ilk uçuşunu yapması ve 2028 itibariyle de Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi beklenen 5. nesil uçağımız KAAN’ın da hazırlıklarını hızlandırma eğilimi var.

Almanya neden ayak diretiyor?

Basına yansıdı. Suudi Arabistan ve Türkiye’den gelen taleplerin kabul edilmemesi, Eurofighter uçaklarının üreticisi Airbus işçileri tarafından protesto edildi. Almanya, özellikle Rusya - Ukrayna Savaşı'nın başından itibaren Washington’un dümeninde hareket ediyor. Hatta daha ileri boyutta söyleyecek olursak Scholz, bağımsız politika eğilimi olan Angela Merkel’den sonra Washington’un kontrolü ele almak istemesi nedeniyle desteklendi.

Rusya - Ukrayna Savaşı sonrasında Scholz, ABD üretimi F-35’e yöneldi. Oysa uzun süredir Alman yüklenici Airbus, Eurofighter için Alman yönetimine siparişleri artırması talebini aktarıyordu.

Haziran ayındaki Paris Air Show'da iki yıl içinde potansiyel olarak yaklaşık 200 Eurofighter jetinin sipariş edilebileceği söylenmişti. Oysa şimdiye kadar çeşitli ülkelerce toplam 83 uçak sipariş edildi.

Üstüne üstlük Türkiye ve Suudi Arabistan’ın alım talepleri, Scholz yönetimi tarafından reddedildi. Şimdilerde konuşulan, Airbus’ın bu gidişle Eurofighter üretimini 2030’da durdurma riskinin olduğu.

Ayrıca Merkel döneminde anlaşması yapılan, yaklaşık 100 milyar avroyu aşan bir maliyeti olan Fransa, Almanya ve İspanya ortak üretimi “Geleceğiz Savaş Uçağı Projesi-SCAF (Systeme de Combat Aerien du Futur)”da da işler Almanya ve Airbus için iyi gitmiyor.

Projenin endüstriyel ortakları Dassault Aviation, Airbus Defence and Space ile Indra grupları tarafından varılan uzlaşmayla, bu uçakların, 2040'tan itibaren Dassault üretimi Fransız "Rafale" ile Airbus tarafından üretilen "Eurofighters”ın yerini alması amaçlıyor. SCAF kapsamında insansız 6. nesil savaş uçağının yapımı öngörülüyor.

Ancak bir türlü çözülemeyen bir anlaşmazlık söz konusu. Fransız Dassault, uzunca bir süredir proje ortağı firmalarla belirli teknolojik bilgileri paylaşmıyor. Bu kapsamda yürütülen müzakereler de Nisan ayında çıkmaza girdi. Yine de süreç işlemeye devam ediyor.

Şimdilerde Almanlar şu soruyu soruyor: Eurofighter üretimi 2030’da durur ve Alman Hava Kuvvetleri (Luftwaffe) sıkıntıya düşerse, SCAF’ın 2040 yılına yetişebilmesi durumunda 10 yıllık ara nasıl dolacak?

Scholz yönetimi ise yanıtı bulmuş (!) gibi: ABD’li Lockheed Martin’in kasasına para koyarak F-35 almak.

Tartışma